Ermenilerin ASALA adina ozur dilemesine karsi ciktim -
Sinan Kuneralp in 1915’teki tehcir felaketi icin Ermenilerden ozur dileme metnine neden imza atmadigini anlatan mektubunun ardindan bir mektup da Emin Mahir Balcioglu’ndan geldi.
Balcioglu Ispanya’nin baskenti Madrid’de 1978 yilinda ASALA saldirisinda hayatini kaybeden diplomat Besir Balcioglu’nun oglu.
Balcioglu Ermeni dostlarinin ASALA tarafindan oldurulen diplomatlar icin Turklerden ozur dileme girisimini bunun kendilerini ASALA ile ozdeslestirmek anlamina gelecegi icin engelledigini soyluyor. Iste Emin Mahir Balcioglu’nun ’Ermeni sorununun bir insanlik sorunu oldugunu anlatan mektubu:
ILK bakista ozur dilemek cok asil bir davranis bicimi olarak algilanir. Ozur dileyen ozrun muhatabi karsisinda alcak gonullu bir konuma gecer. Dolayisiyla bir grup aydinimizin Ermeni meselesi ile ilgili ozur dilemek kampanyasini okuyunca insan ilk bakista ’Ne hos bir davranis kutlanmali’ diye dusunebilir. Ama ozur dilemek eylemine biraz daha yakindan bakildiginda farkli sonuclar elde edilmesi kacinilmazdir.
Ozur dilemek eylemine birkac acidan bakabiliriz. Ilk olarak ’Neden ozur dilenir’ diye basit bir soruyla baslanabilir. Birinci neden karsinizdakine kasitli olarak zarar veren bir harekette bulunursaniz ve de bu yuzden pisman olursaniz kendinizi bu pismanligin ruhsal agirligindan kurtarmak icin topu muhatabiniza atarsiniz.
Karsi taraf ister kabul eder ister etmez artik olay sizi ilgilendirmez. Iste onun icindir ki bircok insan iliskisinde ornegin askta ozur dilemenin hic bir kiymeti harbiyesi yoktur. Verilen hasar onarilamaz ancak ozur dilemek yipranan iliskiyi onarmak ya da uzlasmak cabasinin baslangici olabilir.
Ozur dilemenin diger bir gerekcesi ise kasit olmadan karsi tarafa verilen zararla ilgilidir ve uygar yasamin vazgecilmez bir davranis bicimidir. Ornegin sokakta yururken karsi yonden gelen birisine istemeyerek carparsiniz ve ozur dilersiniz. Amaciniz verilen zarari telafi etmektir. Ama her kosulda ozur dilemek karsilik beklemek uzerine yapilan bir eylemdir. Karsidan gelen ve carptiginiz kisi sizin kadar iyi niyetli ise verilen hasari yok sayar hatta ozrun gerekmedigini soyler.
Ermeni olmak baska ASALA uyeligi baska
Bu basit tanimlamalari konumuza baglamak gerekirse ilk olarak bazi sorulara yanit vermekte yarar vardir. Oncelikle kimin adina ozur dileniyor? Bu konuda carpici bir ornek vermek isterim. Bundan birkac yil once bir grup iyi niyetli Ermeni bana sunu sormuslardi: ’Acaba esleri babalari ASALA tarafindan oldurulen Turk diplomatlarin yakinlarina gitsek ozur dilesek olumlu bir jest olur mu?’ Yanitim cok kesindi ’Asla boyle bir sey yapmayin’ demistim. Bu kesin yanitimi onemli buldugum iki noktaya baglamistim. Birincisi bu iyi niyetli Ermenilerin ASALA mensuplari gibi insanligini yitirmis kisilerle kendilerini ozdeslestirmemeleri gerektigiydi. ’Ermeni olmak bir sey ASALA mensubu olmak baska bir sey onlarin adina ozur dilerseniz onlarla bir olursunuz sorumluluklarini paylasir duruma gelirsiniz’ demistim. Bu aslinda bircok savasim dava icin gecerlidir.
Ustunde durdugum diger nokta ise ’Boyle bir eyleme girisirseniz karsilik alamazsiniz’ dusuncesi idi. Evet ’Karsiliksiz ozur havada kalan bir eylem olur’ demistim. Iki insan toplulugunun birbirine yaklasmasina ve birbirinin acisina empati kurmak konusunda ciddi bir katki saglayamazdi. Oysa burada gerekli olan empatidir ozur dilemek gunah cikartmak degil zor olan empati kurmaktir. Empati kurmak icin konulara vakif olmak gerekir cok calismak gerekir ev odevi yapmak gerekir ve de her seyden once yurekli olmak gerekir.
Milliyetci tavra tepkiyle ozur dilemek dogru degil
Oysa bazi aydinlarimiza son yillarda musallat olan egilim -ve de biraz da sanirim kureselligin getirdigi rehavet olacak- sorunlara cok kolayci yaklasmaktir. Son yillarda bunun cok ornegine rastlamak mumkun olmustur ozellikle 12 Eylul’den sonraki donemde. Var olan ideolojik ve siyasi kutuplarin yikilmasiyla olusan siyasi boslukta bazi aydinlarimiz yon bulmakta zorlanmis dunyada ve ulkemizdeki hizli gelisen degisimlere ayak uyduramamislardir. Bu durumun sonucunda ulkemiz icin yasamsal olan bircok sorun icin ozgul cozumler uretemedikleri icin bu cozum onerilerini baska mecralardan ithal etmek durumunda kalmislardir. Her ne kadar bu yaklasimlar iyi niyetle yapilmis olsalar da sonucta toplumumuz icin cok buyuk zararlarin soz konusu olabilecegi aciktir.
Ermeni meselesine de boyle yaklasildi konuyu hic mi hic incelemeden ve de birtakim asiri bagnaz ve sacma milliyetci tavirlara tepki olarak baskalarinin tarihsel yorumlarini sorgulamadan benimseyerek ’Sucumuzu kabul edelim ozur dileyelim bu isten vicdanen kurtulalim’ demek suretiyle.
Halbuki mesele o kadar karmasik ki; nuanslariyla aciktan ya da yer altindan hareket eden cok farkli oyunculariyla biraz anlamaya calissak? Aydinlarimiz; bu konuda kac objektif (baska bir deyisle iki tarafin da fanatik milliyetcisinin yazdiklari degil) yayin arsiv belgesi okudunuz? Hicbir asiri kinli Ermeni ile oturup konustunuz mu ruh halini anlamaya calistiniz mi onunla bile empati kurmaya calistiniz mi? Ya da ruhuna islenmis o korkunc nefret duygusunu kavramaya calistiniz mi ve de sonunda ona acimak durumunda kaldiniz mi oyle bir ruh halinde yasamanin ne kadar korkunc bir yuk altinda olmak oldugunu kavradiniz mi? Belki de en onemlisi size boyle nefret asilanmadigindan ne kadar sansli oldugunuzu anlayip annelerinize babalariniza sukrettiniz mi?
Ermeni sorunu bir insanlik sorunudur
EVET sorun aslinda bir insanlik sorunudur. Her ne kadar olaya siyasi ve ideolojik yuklemeler getirilirse getirilsin doksan uc yil onceki olaylardan bugun siyasi rant elde etmeye cabalansa da bu aslinda bir insanlik meselesidir ve de rakamlarla olculemez. O islere baslanirsa ve de biraz ev odevi yapilirsa cok farkli sonuclar cikabilir ama isin o kismi aydinlarimizin ilgi alani disindadir. Dagilan imparatorlugun cokuntusu altinda kac etnik Turk’un oldugu ya da ASALA’nin 30 yil boyunca katlettikleri diplomatlarimiz gibi. Isin en acikli ve zavalli kismi boyle bir karsi tezi savunmaya kalkin hemen asiri milliyetci ilkel fasist gibi tanimlarla karsi karsiya gelebilirsiniz. Oysa bunlarin hicbiri degilsiniz herkesin acisini insana yakisir bir bicimde paylasmak hissetmek istiyorsunuz ama bunu saglam bir esitlik ve nesnellik cercevesinde yapmak istiyorsunuz her turlu manipulasyonun etkisinden arindirilmis bir bicimde...
Son olarak belki de ’aydin’ sozcugune egilmek gerekir ki bu bircok acidan cok kutsal bir sozcuktur aydinlanma cagini bilgiyi bilimselligi yuksek ahlák degerlerini cagristirdigi icin Antonio Gramsci’nin aydinlarin toplum icindeki yuce gorevlerinin ve sorumluluklarinin tanimlarini akillara getirdigi icin. Kendini boyle tanimlayan kisilerin biraz daha icerikli olmalari gerekir bu is bu kadar ’hafif’ olmamali yoksa ’munevver’ gibi uzun yillardir unutulan sozcuklere mi donmek durumunda kalacagiz? (Bircok sevdigim saydigim kisinin imzasini gorunce subjektif bir tavirla acaba ’sozum meclisten disari’ mi demeli diye dusunmedim degil ama yine de bu yorumlari aydin olarak kendi konumlarimizi sorgulamamiz icin bir firsat olarak degerlendirilmesi gerektigine inanmaktayim.)
E. MAHIR BALCIOGLU
Ermenilerle uzun sure calisti
EMIN Mahir Balcioglu Mimarlik ogrenimini 1975 yilinda Italya’ da tamamladiktan sonra Ankara’da Orta Dogu Teknik Universitesi Mimarlik Fakultesi’nde asistan olarak gorev yapti. ODTU’de on yil boyunca ogretim uyesi olarak calisan Balcioglu daha sonra yurt disinda ve Turkiye’de bircok kultur ve egitim kurumunun kurulusunu ve isletmesini ustlendi. Sabanci Universitesi Sakip Sabanci Muzesi kurucu mudurlugunu yapan Balcioglu iki yila yakin sure Turk-Ermeni Uzlastirma Komisyonu calismalarina da katildi.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com