Bu kampanya hem gec hem cok erken... -
Dr. Balimoglu na gore bu Ozur diliyorum kampanyasi Ya birinci jenerasyon yasarken yapilacakti. Butun taniklar hayattayken ve insanlar birbirine karsi en azindan susma saygisini gosterirken. Ya da toplum hazir olunca. Toplum hazir degil”
Ozur diliyorum” kampanyasi hakkinda Cumhurbaskani’nin Meclis Baskani’nin Basbakan’in brifingde sorulan bir soru sayesinde Genelkurmay’in cesitli bakanlarin Disisleri’nin (2 kez) muhalefet liderlerinin milletvekillerinin Canan Hanimefendi’nin kimi eski diplomatlarin kimi tarihcilerin aydinlarin hemen hemen butun kose yazarlarinin ve internet ortaminda tehdit yagdiranlardan kampanyaya destek olanlara kadar bu ulkenin neredeyse butun asli unsur”larinin dusuncelerini ogrendik. Hatta degil Turkiye’dekiler diyasporadaki ve Ermenistan’daki Ermenilerin dahi ne dusunduklerini biliyoruz; hepsinin haberi cikti hepsinden haberdariz.
Peki ya asil bizim Ermeniler? Onlar ne dusunuyor duyduk mu? Sevindiler mi incindiler mi yoksa beyhude mi buldular? Ne biliyoruz onlarin hisleriyle ilgili? Sanki biraz kendimiz calip kendimiz soyluyoruz gibi bir hava yok mu sizce de? Bu iste bir tuhaflik yok mu?
Var. Bu iste bir tuhaflik var. Ama dogrusu varoldugunu biz de ancak Bir Ermeni ne dusunuyordur?” diye sordugumuzda anladik. Gerci uyaranlar cikmisti ama yok o kadar da degildir herhalde; ilkinde olmasa bile ikinci aradigimizda birini bulur konusuruz saniyorduk. Degil mi ki ozur dileniyor herhalde Ermeni vatandaslarimiz da artik daha rahat kendilerini ifade ederler diye dusunuyorduk.
KORKUYORUZ!”
Fakat oyle degilmis. Meger birkac Ermeni yayini ve cevresi disinda kalan cemaat” konusmama halini kampanyaya ragmen bozmak istemiyormus. Oysa biz de tam tersine cemaatten siradan” biriyle konussak diyorduk... Cunku derdimiz politikayi tarihi bir kenara koyup daha ziyade hislerden hayattan anilardan bahsetmek. Mumkunse de cooook yasli bir Ermeni buyukanneyle… Ama dediler ki O yaslilar bize bile anlatmiyorlar ki size hic anlatmazlar duygularini…” Ya peki bir aile meclisine girsek… Yok o da zor kimse gazeteye ailesinin adi ciksin fotografi ciksin bu konudaki fikirleri yazilsin istemiyor.”
Biz yine de vazgecmedik ne kadar tanidigimiz Ermeni varsa aradik es-dost arkadaslar herkese haber biraktik. Ancak duydugumuz soz hep ayni oldu: Konusmak istemiyoruz.” Ozur dilenirken bile mi? Ozur dilenirken bile!” Peki niye? Cunku korkuyoruz!”
IMZAMIZ YOK AMA BIR SORUMUZ VAR
Simdi birincisi biz de Tartismak dahi gereksiz 1915’te yasananin adi soykirimdir” diyenlerin onde gideni degiliz. Ikincisi kimse vicdani kanaatini aciklamak zorunda olmadigi halde soyleyelim bizim de Ozur diliyorum” kampanyasinda imzamiz yok. Ama bunlar ya da baska hicbir gerekce size her Korkuyoruz” dendiginde icinizin ciz etmesine mani degil. Cunku biz burada 1915’ten bahsetmiyoruz. Yil 2008. Ve iste gun gibi ortada: 60 bin kisi 72 milyondan korkuyor. Onlari incitenlerimizin cikmasindan endise ediyorlar. Bizlerin gucunun onlari korumaya yetmeyeceginden… Ki isin en kotusu biz de onlara Yaniliyorsunuz” diyemiyoruz.
Iste bu haldir ki gelip yuregimizde bir yeri sizlatiyor. Yanimiza bacagi kopmus bir teror magduru oturdugunda yillardir Madimak’taki doneri veya Aktutun’deki barakayi gordugumuzde basi ortulu diye cocugunun diploma toreninden cikarilan anne icin ya da Tuzla’dan her olum haberi geldiginde sizladigi gibi... Belki birine daha az belki birine daha cok ama hep ayni yerden vuruluyoruz. Ebu Gureyb’te Afrika’da Filistin’de Karabag’da Bosna’da vuruldugumuz yerden… Ustelik hicbirinden sorumlu olmadigimiz halde. Niye? Cunku biz insaniz. Bizler belki 1915’i bilemeyebiliriz. Baska baska aciklamalar da yapabiliriz. Ama eger 2008’de mahalle komsularimiz bizden korkuyorsa biz bundan hicap duyariz. En azindan aklimiza su soru takilir: Ya hu 1915’ten biz sorumlu degiliz tamam da peki 2008’deki bu korkudan kim sorumlu?”
BENI KURTLARIN ONUNE ATACAKSINIZ
Iste tam boyle icimiz kararmis otururken birden cep telefonumuzun ekrani yandi. Baktik; soyle bir mesaj gelmis: Dr. Barkev Balimoglu. Telefon numarasi su su su… Belki o konusabilir.”
Hemen yazan numarayi aradik. Cok da yasli olmayan bir ses. Anlattik derdimizi. Biraz dusundukten sonra Siz beni kurtlarin onune atacaksiniz anlasilan” dedi. Biz Olur mu oyle sey” diyecek olduk aninda sozumuzu kesti: Peki kabul yarin bekliyorum.”
Ertesi gun apartmanin merdivenlerinde karsiladi bizi Dr. Barkev ve esi… Sevimli sade bir ev. En onemli ozelligi de her bir kosesinde gramofon olmasi. Tas plaklar duruyor mu?” dedik; Dr. Barkev gururla cikarip hemen birini koyuverdi… Iceri gireli daha 10 dakika bile olmamisti ki salonun ortasinda durmus hep birlikte Imperio Argentina” dinliyorduk. O arada goz ucuyla baktik Dr. Barkev’e cok mutlu gorunuyordu. Sorduk:
- Nasil bir aileniz vardi sizin?
Oyle cok buyuk hayalleri olmayan; gunluk calisip gunluk gecinen normal orta halli bir aile. Misafirimiz cok olurdu. Ozellikle annemin en buyuk zevki konu komsu agirlamakti. Yedirsin icirsin bayilirdi. Hele bir kagit kebabi yapardi ki cok meshurdu.
- Kalabalik miydiniz?
Bu bizim cocukken hep garibimize giden bir konuydu cunku bizim diger cocuklarin ki gibi cok akrabamiz yoktu. Ne enisteler ne teyzeler ne halalar ne amcalar hic kimse yoktu. Butun dunyamiz babam annem iki dayim ve anneannemdi. Niye diye sorardik ama doyurucu bir yanit alamazdik. Zaten o yuzden bizim icin komsularimiz akrabalarimiz gibi olmustur.
HIC KOTU KOMSUMUZ OLMADI
- Hangi komsularinizi kastediyorsunuz; Turkleri mi Ermenileri mi?
Fark eder mi hic hepsi cok degerlidir. Annemin komsularini ben hâlâ bayramlarda mutlaka arar onlari tebrik ederim. Fatma Hanim Hasan Bey onun esi Mustafalar Hamiyetler Sevtap onun oglu Bekir…
- Kotu komsular peki; hic mi olmadi onlardan?
Hic olmadi. En azindan biz Istanbul’da oyle bir sey yasamadik. Belli korkular belli ezilmislikler yok muydu? Vardi onlari yadsimak mumkun degil ama kotu komsumuz olmadi.
- Mesela nasil bir ezilmislik yasiyordunuz?
Mesela yan mahallenin cocuklari siz top oynarken gelir topu alirlar ama siz gidip geri alamazdiniz cunku kosarlar karakola Bunlar Turklere hakaret etti” falan derler sopa yersiniz. Dolayisiyla o topu aldilar mi mecburen susacaksiniz.
- Ilk ne zaman edindiniz bu deneyimi?
Ilkokul caglarinda biliyordum artik bunun boyle oldugunu.
- Ya peki 1915’i ilk duydugunuzda kac yasindaydiniz?
1915 olaylari bizde hic konusulmazdi ki... Aile icinde lafi bile gecmezdi.
- Anneanneniz hic mi anlatmazdi?
Bizzat yasamis biri ama biz hep sonradan duyduk o hic anlatmaz hep susardi.
- Niye sizce?
Ben ona sordum bir gun bunu tam deli zamanlarimdi ve dedim ki anneanneme Bu kadar sey yasadin nasil affedebildin? Nasil hep sustun?”
- Ne yasamis anneanneniz?
Anneannem zavalli bir kadin. Sivas-Zarali. Cok sevdigi bir kocasi var; Boos. Ona cok asik. Olurken bile oteki dunyada Bogos’una kavusacak diye mutlu oldu. Iki cocugu var ondan. Henuz olaylarin basinda kaymakamliga cagiriliyor Bogos. Sonra kendisinden bir daha haber alinamiyor.
SOPHIE’NIN SECIMI
- 1915’te?
Evet sonra surgun basliyor zaten. Kendisi yeni yurumeye baslamis cocugu yeni dogmus bebegi ve kayinvalidesiyle yolda buyuk acilar cekiyorlar.
- Buyuk acilar?..
Cok acilar! (Butun soylesi boyunca tek bir sert ifade goruyoruz Dr. Barkev’de o da bu an. Cok acilar” deyip kesiyor sozumuzu. Tabii hemen sizin akliniza gelenler bizim de aklimiza geliyor ve gerektigi gibi susuyoruz.) Sonunda anneannem cocuklarini tasiyamaz hale geliyor. Beslenemediklerinden sutu yok bebegi doyuramiyor. 25 paraya kuru dut almis yemenisinin ortasini cukurlastirip kuru dutu oraya koymus onu tukuruguyle islatip sekerli bir sey diye bebegin agzina onu veriyor. Biraz kesebiliyor aglamasini ama tabii bebek artik acliktan yari olu durumda.
- Kac gun gecmis?
Aylar... Anneannem artik iki cocugu birden tasiyamiyor. Ve sonunda bebegini bir dag basindaki bir agacin altinda terk etmek zorunda kaliyor. ( Sophie’nin Secimi” gibi bir sey bu ve Dr. Barkev artik dolan goz yaslarini birakiyor. Biraz durduktan sonra ise soyle devam ediyor:) Benim anneannemden hatirladigim uc sey vardir: Birincisi anneannem cocuk aglamasina dayanamazdi. Cok halim selim munis bir kadinken cocugu aglayan biri gordugu anda neredeyse onu dovecek hale gelirdi. Ikincisi bizim evde pek bicak kullanilmazdi. Ekmek bile elle koparilirdi cunku anneannem bicagi gorunce cok rahatsiz olurdu. Ucuncusu de uniformali biri karsisina ciktigi anda mutlaka yolunu degistirirdi. Tabii bunlarin ne anlama geldigini biz hep sonradan baskalarina sora sora ogrendik.
SEBEP OLANIN GOZU KOR OLSUN”
- Peki sizin o sorunuza hic yanit verdi mi anneanneniz?
Anneannemin bu konuda iki sozu vardi. Birincisi O gunler gitsin bir daha geri gelmesin” derdi. Ikincisi de Sebep olanin gozu kor olsun” derdi. Yani o aslinda bunu kendisine yapanlari degil onlari bu ise itenleri suclardi. Hicbir Turk hakkinda kotu bir sey demezdi. Hicbirimiz demeyiz.
- Bu arada nasil kurtulmus tehcirden?
Zara’daki akrabalarindan bir kadinin kocasi hatiri sayilir bir Turkmus. Kadin Butun akrabalarimi kaybettim bana bari onlari geri getir yoksa bir daha sana karilik yapmam” demis. Adam karisini kiramamis gerekli izni cikartmis Sivas’tan bir ulak gonderilip artik son noktaya varmak uzere olduklari bir anda kurtarilmislar. Zara’ya dondukten sonra dedemle evlenmek zorunda kalmis. Dedem iyi bir demirci oldugu icin tehcir edilmemislerden. Ama zavalli kadincagizin gonlu hep Bogos’undaymis acikcasi dedemi pek sevememis ama mecbur iste evlenmis.
- Neydi hanimefendinin adi?
Bayzar… Aydinlik demek. 1899 dogumluydu 1986’da da oldu. Beni hep Deli oglan” diye cagirirdi. Hent Manc” diye…
- Onu dusundukce hâlâ cok uzuluyorsunuz degil mi?
Benim en cok uzuldugum su yasanan olaylarin insani boyutlarinin gorulmemesi. Yoksa bu olaylar dunyanin her yerinde yasanmistir. Ben bir tek anneannemin acisini biliyorum; kimbilir kimlerin ne acisi vardir. Ama hic kimsenin kendini benim anneannemin yerine koyup empati yapmamasi var ya iste o beni cok uzuyor. Kisisellestirerek soylemiyorum. Yapan da onemli degil yapilan da… Fakat onlar insandi bunun hissedilmesini istiyorum. Sadece bunu istiyorum.
DAYIMIN HICKIRDIGI AN
- Ya peki baba tarafiniz; onlar neler yasamis?
Oradan hic kimse kalmamis ki; babam baba sesini bile isitmemis...
- Simdi hayatta kalan bir buyugunuz var mi?
Bir dayim var. O da birkac yil once memleketi Zara’ya gitmis. 70 kusur yil aradan sonra ilk kez. Ayrilirken 7-8 yaslarinda olmali ondan sonra bir daha gormemis. Hemen babasinin demirci dukkanini aramis. Kim bilir?” diye sormus Ibrahim Bey var o bilir” demisler. Ibrahim Bey bulunmus getirtilmis. Soyle bir dayima bakmis Ibrahim Bey Sen Hampartsun musun?” demis. Dayimin o anda dizlerinin bagi cozulmus ve orada hickirmis. Dusunebiliyor musunuz ki 7 yasinda cikti oradan neredeyse 80 yil sonra dondu ve koyunde onu unutmayan biri var. Insanlik bu iste. Eger bu insanlik ayakta durabilseydi bugun Anadolu cografyasinin daha degisik bir yasam alani olacagini dusunuyorum ben.
- Her sey daha mi guzel olurdu?
Bakin ben hep hayalimde sunu derim: Eger 1915’te Anadolu halkinin buyuk kismi devlete karsi Hayir biz komsularimizi dostlarimizi vermiyoruz” diye ayaga kalksalardi bugun Anadolu’nun sahip olacagi cehreyi dusunebiliyor musunuz? Avrupa’dan cok daha ileri bir ulke olacaktik. Ama bugun bile yapamiyoruz bunu. Bugun bile… Mesela Ozur dilemem ama senin acini paylasiyorum” diye imzalasin benim kardesim oyle degil mi?
KILIC ARTIGI” SAYESINDE 1915’I OGRENDIM
- Peki size donersek ailenizden duymadiysaniz ilk kimden ogrendiniz 1915’i?
Ben ilk kez bunu densiz bir emniyet gorevlisinden duydum. Ilkokul caglarindaydim.
Bir olay olmustu ve bana hakaret etmek icin Git oradan kilic artigi” dedi. Tabii anlamadim ne dedigini hemen eve gidip anneme sordum Bilmiyorum” dedi. Aksam babami bekledim babam da Bir densizliktir bos ver” dedi.
- Sonra kime sordunuz?
Kimseye sormadim ve yillar gecti. Artik lisedeydim. Bir kahveye gitmistik. Kahvecinin Kurt bir caycisi vardi. Elinde tepsiyle gelirken agzindan ayni lafin ciktigini duydum. Hemen sordum cevremdekilere kilic artigi ne demek diye… Surgunden kalan Ermenilere verilen isim dediler. Neyin surgunu deyince de bildikleri kadar anlattilar.
- Ne hissettiniz o anda?
Once bir saskinlik… Bir suru soru ama hicbirinin cevabi yok.
- Evdekiler nicin hic anlatmiyor?
Cunku bunlari disarida konusmaya baslarsak basimizin belaya girmesinden korkuyorlar. Hic konusulmasin susulsun istiyorlar. Bizi sakindiklarindan…
- Peki siz nasil cozdunuz o kafanizdaki sorulari?
Sora sora 1980’lere kadar yarim yamalak bilgilerle geldik. Sonra tabular yikildikca kitaplar cikti biraz biraz konusulmaya baslandi. O gunlerden beri hâlâ okurum. Elbette tarihci degilim ama bence en dogrusu her seyi arastirarak anlamaya calismak.
KONUSURKEN COK DA RAHAT DEGILIM
- Hic evin icersinde soykirim lafini duydunuz mu?
Nasil duyayim soykirim” nedir bilmezlerdi ki…
- Medz Yegern” mi (Buyuk Felaket) derlerdi?
O daha cok okumuslarimizin kullandigi bir tabirdi. Halk daha cok Aksor” (Surgun) derdi veya Cart” (Kirim).
- Peki mesela 30 yil once mi daha rahat yasiyordunuz Turkiye’de yoksa simdi mi?
30 yil evvel siz benimle oturup bunlari konusamazdiniz. Bu gelinen bir noktayi gosterir. Ama ben sizinle konusurken cok rahat miyim nispeten rahatim ama cok da degilim. Cunku karsimda bir toplum var ve bu toplum halen bu konulari konusmak icin hazir degil. O yuzden insanlar dogru algilayamaz bunlari diye cekiniyorum cunku ben ne yaparsam yapayim onyargilar yikilmadigi surece beni gormek istedikleri sekilde gorecekler.
BIZI DEGISIK BIR MAHLÛK SANIYORLAR
- Sizce bu tipler” bir Ermeni’yi nasil goruyor; nasil bakiyorlar size?
Ermeni sanki siradan bir mahlûk degil de degisik bir mahlûkmus gibi bakiyorlar. Hepimizin en az bir kez basina gelir benim de geldi. Askerdeyken saglik problemi olan birinin zor biri isini hallettim. Cok sevindi beni cok seviyor falan derken bir gun sonra benim Ermeni oldugumu duymus. Komutanim ya sen Ermeni’ymissin” dedi bana. Evet bir mahsuru mu var” dedim Ya sen nasil Ermeni olursun cok iyi bir insansin” dedi. Simdi ben bu adamcagiza kizamam bu adam sifir numara samimi ama dusunebiliyor musunuz Ermeni onun kafasinda nasil bir ocu…
- Niye sizce?
Bilmemekten olabilir. Ya da beni gordugu zaman gormek istemedigini goruyor olabilir. Yok farz etmek istediklerini goruyordur belki…
- Siz 1915’te yasananin soykirim oldugunu mu dusunuyorsunuz?
Baska turlu bir sey geliyor mu sizin akliniza? Buharlasmadi ya bu insanlar… Bakin Sivas’ta tehcir edilenlere soylenen bir laf vardir Bu topraklardan sizin kokunuzu b..unuzu silecegiz” diye. Once Anadolu’yu Ermeniler’den bosalttilar sonra da butun mallarini yeni gelenlere dagittilar. Dolayisiyla her halukarda bu amac vardi hicbir sey tesaduf degildi.
BU SORUNU YILLAR ONCE COZMELIYDIK
- Peki karsiniza biri gelip Ben soykirim oldugunu dusunmuyorum ama sizin cektiginiz aciyi kabul ediyor ve bunun icin de cok uzuluyorum” dese ne hissedersiniz?
Her olayin cozumunde benim kullandigim uc kriter vardir. Durustluk iyi niyet ictenlik. Bu ucu varsa mutlaka bir cozum yolu buluruz. Yani eger gercekten samimiyetiyle bunu soyluyorsa ona saygi duyarim. Ama sirf inkâr etmek icin milli menfaatler ugruna veya para talep edilmesin diye bunu soyluyorsa ona saygi duymam. Iste zaten ben o yuzden diyorum ki bu kampanya bir yandan cok gec ama bir yandan da cok erken oldu.
- Ne zaman yapmaliydi sizce?
Ya birinci jenerasyon yasarken yapilacakti. Butun taniklar hayattayken ve insanlar birbirine karsi en azindan susma saygisini gosterirken. O zaman bunu orada halledip bitirecektik. ASALA’ya falan malzeme birakilmadan kendi meselemizi biz burada kendi aramizda halledecektik. Ya da toplum hazir olunca. Toplum hazir degil. Bu mesele o kadar uzun yillardir konusulmadi ki simdiki genc insanlar neyin ne oldugunu hic bilmiyorlar o zaman da sadece tepki duyuyorlar. Oysa otu bile dikmek icin once topragi hazirlamaniz gerekir.
PAYLASMAK OZURDEN DAHA ONEMLI
- Yine de hosunuza gitmedi mi Ozur dilerim” denmesi?
Ben bu kampanyaya katilan herkese mutesekkirim. Hepimiz mutesekkiriz. Ama dogrusu benim icin ozur sart degildi. Cunku kendimden biliyorum ozur kolay dilenmez. (Farkindaysaniz burada Dr. Barkev Turklerle empati yapiyor) Ben ozel hayatimda bile ozrumun daha sessizce anlasilmasini daha degerli bulurum. Hani ben o ezilmisligimi uzuntumu davranislarimla size anlatabildiysem veya siz bana anlattiysaniz bu usulen yapilan bir ozurden cok daha degerlidir benim icin. Mesela eski yasadiginiz koylere gidiyorsunuz kuskuyla karsilaniyorsunuz Bunlar topraklarimi istemeye geldiler” diye. Ama bazi yerlerde de diyorlar ki Gel ya bak senin deden dikmis bu agaclari bak ayran yaptim otur bir ayran ic.” Inanin ki o anda topraginizi helâl ediyorsunuz. Iste bu yuzden diyorum ki durustluk ictenlik iyi niyet.
- Ve paylasmak?..
Zaten bu kampanyada mutesekkir oldugum sey o iki kelimedir: Acinizi paylasiyorum…” Cunku benim deger verdigim en onemli erdemlerden bir tanesi paylasmaktir. Ekmegini paylasmak ne kadar sayginsa aciyi paylasmak bin kat saygindir. Ben bunu bana diyen adama mutesekkirim. Cunku Acini paylasiyorum” cok insancil ama imzayla ozur olmaz ki… Cok saygin bir hareket kabul ediyorum fakat ben onu zaten yuzume bir bakista bile anlarim. Arkadas bilmeden senin nasirina basmisim affet” bakisini anlarim ben. Ama once bunu hissetmeleri buna inanmalari gerek yoksa yapamazlar ki… Nitekim cok can bir arkadasim var Serhat. Geldi bana Sahiden olmus mu” dedi. Ona anneannemi anlattim. Serhat uc gun sonra geldi Allah kahretsin ulan! Uc gundur beni uyutmuyorsun” dedi. Sarildi bana. (Doktorun gozleri yine islandikca kahveden yesile yesilden maviye donuyor) Ben de ona sarildim. Zaten severdim bir kere daha sevdim. Simdi bu adamin Ozur dilerim” demesine gerek mi var mi bana?
BELKI ERMENI” BILE DENMEYEBILIRDI
- Peki der misiniz ki Ozur dileyenin de cani sag olsun dilemeyenin de” diye?
Demez miyim tabii ki hepsinin cani sag olsun. Hatta ben simdi size baska bir sey soyleyeyim: O metinde hic Ermeni lafi bile gecmeyebilirdi. 1915 magdurlari kurbanlari” demek bile yeterli olabilirdi. Once burada bir aci var birakin Ermeni’yi niye Ermeni onemli ki niye olenin adi sani onemli ki neden onun Agop ya da Ahmet Mehmet oldugu onemli? Hayir insan oldugu onemli. Ben 1915’te Anadolu insanina yapilan zulmu lanetliyorum” diye cikabilirdiniz veya 1915’te Anadolu’da yasananlar hepimizin ortak acisidir” diye cikabilirdiniz ve ondan sonra da Gel dostum kucaklasalim barisalim insaniz bu aciyi beraber gogusleyelim. Senin acini tasimanda sana yardim etmek istiyorum” diye ortaya cikmak gerekiyordu. O zaman daha insancil olurdu. Insanlar o zaman birbirlerine daha kosa kosa giderlerdi Evet arkadas biz de duyduk biliyoruz siz bu aciyi yasamissiniz. Tarihinizi gecmisinizi geleceginizi kulturunuzu her seyinizi orada birakip gitmissiniz” diyebilirdi.
- Soykirimi kabul etmese de mi?
Benim icin once gelen olayin varligini kabullenmektir. Yoksa varolan olaya bir isim vermek degil. Cunku bu lanet terimin yuzunden asil meselenin insancil tarafi gume gidiyor. Once aci var benim icin. Bizim aile cok buyuk bir aileymis dusunebiliyor musunuz; ama simdi yoklar benim icin onemli olan bu.
BUGUN YASANANLAR 1915’TEN DAHA UZUCU
- Bu kampanyayi dis mihraklarin” isi gibi gorenler amacin ozur dilemek falan degil Turkiye’ye soykirimi kabul ettirmek oldugunu iddia edenler var; sizce?
Ben kimsenin Turkiye’ye soykirimi kabul ettirmeye falan niyeti olduguna inanmiyorum. Etse ne olacak? Yani biraz pragmatist bakmak gerekiyor. Sonucta olaya Turkiye’ye soykirimi kabul ettirip ettirmemek diye bakmak yerine iki toplumun barismasini saglamak diye bakmak gerekir.
- Peki kampanyayi hazirlayanlar sizden ozur diledigi icin acinizi paylastigi icin tehdit aliyorlar simdi; bunlari duydukca ne geciyor icinizden?
Nasil bir kelime bulmali bilmiyorum ki… Bir kere benim yuzumden asagilanmaya gogus geren herkes benim icin cok saygin ama bu cok uzucu. Kendimi cok kotu hissettiriyor bana. O yasananlar belki 1915’te olabilirdi. Dunya kor bir dunyaydi. Ama simdi neredeyse 2015’teyiz. Bence simdi yasananlar daha uzucu. Cunku 1915’te ne olduysa oldu arkadas ama simdi bunlar geri gelmeyecek ve yasananlar kalacak.
KESKE POLITIKACILAR BU ISE KARISMASAYDI
- Cemaat ne hissediyor su anda?
Yan yana geldigimizde konusuluyor. Suphesiz insanlar onore oldular. Ama bir tedirginlik de var. Acaba bu etkinin tepkisi ne olacak diye… Bu da dogal degil mi? En azindan neler olacagini bilemediginiz nasil bir tepkiyle karsilasacaginizi bilemediginiz icin tedirgin olabilirsiniz.
- Cemaatte soyle bir hava var mi Bize dokunmasinlar da ister ozur dilesinler ister dilemesinler?”
Cemaatin tepkisini tek tipte degerlendiremeyiz ama elbette gundelik rahatini bozmak istemeyenler de vardir.
- Basbakan’in Genelkurmay’in tepkisine ne diyorsunuz?
Politikacilar kurumlar keske hic konusmasaydi cunku bu kisilerin tepkisiydi kurumsal bir tepki degildi ki…
- Cumhurbaskani Gul?
Bekledigimizin cok uzerinde.
- Canan Aritman?
Konusmaya deger mi?
- Peki bir de sunu merak edenler var: Acaba siz Ermenilerin verdigi uzuntuler nedeniyle ozur diler misiniz?
Ermeniler olmenin ne oldugunu bilen insanlardir. Ayrica ben bir doktorum. Benim hayatta tek bir kutsalim vardir o da insan yasami. Benim icin bir tek insan hayati her turlu degerin uzerindedir. Ne milli ne manevi ne evrensel hicbir deger yok benim icin. Hicbir sey bir tek insan hayatina degmez. Ve bir tek insan hayatinin kaybi hicbir degerin karsiligi degildir. Ben isin diger taraflarina bakmam sadece buna bakarim. O yuzden elbette ben kendi bekledigimin aynisini yaparim. Uzuldugumu ortaya koyarim sarilirim paylasirim.
UC UNIVERSITE BITIRDI
Dr. Barkev Balimoglu 1947-Tarlabasi dogumlu. Cocuklugu ve gencligi Uskudar’da gecti. Anaokulundan universiteye kadar azinlik okullarinda okudu. Sonra uc universite bitirdi: IU Psikoloji; Sultanahmet’teki Iktisadi ve Ticari Ilimler Akademisi; IU Cerrahpasa Tip Fakultesi. Askerligini Ankara Deniz Kuvvetleri Komutanligi’nin dispanserinde yapti. Surp Pirgic Ermeni Hastanesi’nden emekli oldu. O gunden beri kendi halimde yasayip gidiyorum” diyen Balimoglu iki cocuk babasi ve 55 yillik bir trompetci.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com