Cepecevre Van Golu -
Pastirma yazini firsat bilip Turkiye nin en dogusuna Van Golu’nun cevresine gittim. Niyetim hem Turkiye’nin en buyuk golunu cepecevre dolasip hem gecmisi hem bugunu izlemek ayni zamanda da yore mutfaginin birbirinden lezzetli yemeklerinin tadina bakmakti. Bu hafta Edremit Gevas Ahdamar Tatvan Nemrut izlenimlerimi aktaracagim. Gelecek hafta ise Bitlis Ahlat Adilcevaz Muradiye ve Van’i...
Kimileri tatillerinde dere tepe dolasmayi pek sevmez. Bir kente kasabaya koya demir atar sonuna kadar orada kalir kose bucak gezer gorur tanir hazmeder ve doner. Bu tur tatil insani yormaz. Kimileri ise yerinde duramaz rotalarin pesinde kosturmayi sever. O kent senin bu kasaba benim... Birinci tur gezginler dingin bir tatil gecirir ikinciler ise daha heyecanli daha hareketli gunlerin sonunda soluk soluga kalir. Ben her iki turu de tercih ederim. Bazen gezinin tadini cikarabilmek icin zamani esnetirim bazen uzun yollarda akip giden goruntuleri yakalamaya calisirim. Doguya yaptigim son yolculugumda sessiz issiz muhtesem goruntulerin pesinde kosturdum.
Niyetim dondurucu soguklara yakalanmadan Van Golu’nu cepecevre dolasmakti. Yorenin bugununu bir kez daha gormek gecmisi yine hatirlamak damak catlatan yerel lezzetlerle kendime unutulmaz ziyafetler cekmek... Guz ortasindaki gezi programini boyle ozetleyebilirdim.
Yolculugum gunesli ve ilik bir gunde Van Ferit Melen Havaalani’nda basladi. Kiraladigim otomobile yerlesip yola koyuldum. Ilk duragim Van degildi. Oraya en son ugramaya niyetliydim. Geziye Van’da nokta koyup Istanbul’a donmeyi planlamistim. Onun icin direksiyonu Edremit’e dogru kirdim. Gol goruntuye girmekte gecikmedi. Kimi yerde turkuvaz kim yerde mavi kimi yerde yosun yesili bulutlarin golgesinde lacivert... Bu koca gole deniz demeleri bosuna degildi. Ucu bucagi gorunmeyen bu su kutlesine gol demek onun buyuklugune golge dusururdu. Aklima birden Evliya Celebi’nin gol hakkinda soyledikleri geldi gulumsedim: Suyu zehir gibi acidir. Insan tahret etse abdest yerini yakar. Degme kimse bunun acisina dayanamaz. Bu suda giyeceklerini yikayanlar sabun kullanmaya asla ihtiyac duymaz. Yikanan bezler pamuk gibi bembeyaz olur.
ASIRLIK SU YOLLARI
Van’a en yakin ilcelerden biri olan Edremit boz daglarin eteginde bir vaha gibi gorunuyordu. Evler yapraklari sararip kizaran kavak sogut karaagac disbudak ceviz armut agaclarinin arasina saklanmis gorunmez olmuslardi. Ilcenin gecmisi M.O 900 yillarina kadar uzaniyordu. Antik donemdeki adi Artemid bugunku adini ne kadar da cagristiriyordu! Ilk molayi burada verdim. Tepedeki kale kalintisina tirmandim. Kiyidan yukarilara ciktikca gol guzelligini sergilemekte daha da comertlesiyordu. Daglarin zirvesinden bakinca boncuk mavisi sular ovayi ortmus atlas bir ortuye benziyordu! O an bulutlara yakin bir yerlerde kanat cirpmadan suzulen kerkenezi gordum ve onun yerinde olmak istedim.
ADADAKI KILISE
Tepedeki antik kanallar h l su doluydu. Efsanevi Babil Melikesi Semiramis’in yaptirdigi rivayet edilen 50 kilometre uzunlugundaki kanallar yillar boyu Van ovasina su tasimisti. Artik yuklerini ovaya degil de ilcenin zumrut bahcelerine bosaltiyorlardi. Yasli kanallari gorunce Edremit’in neden yemyesil oldugunun sirrini cozdum.
Cevrede oyle cok efsane masal soylenti vardi ki hepsini dinlesem not alsam kelimelere doksem yazim yazi olmaktan cikar Binbir Gece Masallarina donerdi... Onun icin yola devam etmek gerektigini dusundum.
Soluma Ardos veya bugunku adiyla Cadir Dagi’ni (3535 m.) sagima golu alip otomobili Gevas’a dogru surdum. Hava gunesliydi ama buram buram sonbahar kokuyordu. Kavaklarin sararmis yapraklari sanki butun gece goz yasi dokmuscesine siril siklamdi. Once Karakoyunlu prensesi Halime Hatun’un kumbetini ziyaret ettim. Kumbetin merdivenlerine oturup prensesin suretini dusundum. Masal diyarinda yasadigina gore bir masal prensesi kadar guzel miydi? Piramit catili on iki kenarli kumbetteki yazitta 1358 tarihi goze carpiyordu. Ayni yazitta adi gecen Turkmen Emiri Abdul Melik Izzeddin prensesin acaba nesi oluyordu. Biricik babasi mi yoksa cani kadar sevdigi kocasi mi? Dusuncelerim havadaki bulutlar gibi ucusmaya baslayinca kalkip Ahdamar Adasi’na yolcu tasiyan motorlarin iskelesine gittim.
Kiyidan uc kilometre uzakliktaki adaya yaklastikca Tepedeki Kutsal Hac Kilisesi’nin giderek buyudugunu gordum. Tek musterisi oldugum tekneden gordugum sadece kilise degildi. Beyaz bulutlarin uzaktaki Suphan’in zirvesiyle oynastiklarini da goruyordum ama onlara aklimi takmamaya calisiyordum. Bir takilirsam adayi kiliseyi unutacagimi o bulutlara tutunup daglarin zirvesine dogru ucacagimi biliyordum. Cunku daglara tutkundum. Gunes batarken moraran gece billur yildizlara dogru uzanan o yuce daglara...
ACELEYE GEREK YOK
Kilise restorasyondan sonra epey yenilenmisti. Duvarlarindaki kabartma suslemeleri cizgi romana benzetiyordum. Bu rolyeflerde gecmisin efsaneleri anlatiliyordu. Kesis Manuel’in mimarligini yaptigi kilise 915-921 yillari arasinda yapilmis 1895’e kadar yoredeki Ermeni Patrikligi’nin merkezi olmus ve 1918 yilinda terk edilmisti. Kiliseyi daha onceki gelisimde gezdigim icin fazla oyalanmadan Gevas’a dondum.
Karayollari golun cevresine dort seritli bir otoyol yapmisti. Onun icin mesafeler kisalmis uzaklar cok yakina gelmisti. Halbuki gezgin H.B. Lynch bir asir once Van-Tatvan arasini tam dort gunde alabilmisti. Bu zahmetli yolculuktan hic de sikayetci degildi. Defterine sunlari yazmisti: Boyle turlu turlu hosluklari olan bir yolda acele etmenin alemi yok. Hele dunyada bir esi daha olmayan bu guzel muhtesem golun kiyilarinda aceleye hic gerek yok. Bu acidan bakinca dort seritli otoyol bir dezavantajdi. Cunku hizla ilerleyen otomobilin penceresinden cok guzel goruntuler fark edilmeden akip gidiyordu.
KRATERIN ICINDE
Tatvan tarihi kalintilar bakimindan yorenin en fakir ilcesiydi. John Freely’nin Turkiye Uygarliklar Rehberinden ogrendigime gore ilce esasen bes kilometre daha kuzeyde kurulmustu. Eskitatvan denilen bu yerlesimde bir Urartu kalesi ve bir de Ortacag Ermeni kalesinin harabeleri bulunuyordu.
Geceyi Tatvan’da gecirdim. Sabah gunesin ilk isiklariyla birlikte Tatvan’in hemen arkasinda yukselen Nemrut Dagi’na dogru tirmanmaya basladim. Bu dag zirvesinde heykellerin oturdugu Adiyaman’daki Nemrut Dagi ile karistirilir. Halbuki aralarinda isim benzerliginden baska bir yakinlik yoktur. Dagin zirvesine dogru uzanan yoldan done done tirmanmaya basladim. Neredeyse her metrede Van Golu ayri bir goruntu veriyordu. Yukarilara ciktikca gol kuculdu butun guzelligi gozler onune serildi. Zirveye dogru etrafta siyah taslar parlamaya basladi. Bunlar 600 yil onceki puskurmede etrafa dagilan lavlardi. Bu yasli taslara dokunmak bile insani heyecanlandiriyordu.
3050 metre yukseklikteki zirveye vardigimda arabadan inip sessizligi dinledim serin ruzgari soludum. Kraterin ici bir baska dunyaymis gibi gorunuyordu. Bir kenarda boncuk mavisi sulariyla buyuk gol diger tarafta ustunden buharlar tuten bir baska gol. Sararmis calilar yuzyillar oncesinden kalma siyah kayalar... Canagin icinde irili ufakli tam bes gol vardi. Her biri degisik bir goruntu sunuyordu. Buhar bacalari ise kraterin derinliklerinden gelen buhari fiskirtiyorlardi. Burada sanki dagin nefes alisini duyuyordum. Arabayi buyuk golun kiyisina giden patikaya surdum. Bir kayanin yaninda durup bagajdan ocagimi cikardim. Bir kahve yapip bu olaganustu goruntunun tadini cikarmaya calistim. Bir baska dunyada bir baska zamandaydim sanki. En son 1441 yilinda puskuren dagin bir daha ne zaman uyanacagini dusundum. Bulundugum yerin bundan 600 yil oncesinde kizgin lavlarla dolu oldugunu hayal etmek bile ter taneciklerinin ensemden asagi dogru suzulmesine yetti.
Van Golu cevresindeki yolculugum haftaya da surecek. Sirada Bitlis Ahlat Adilcevaz Muradiye ve Van var.
NEREDE NE YENIR?
Van Golu’nun cevresi goze oldugu kadar damaga da hitap ediyor. Neredeyse her ilcenin ozel bir yemegi var. Dogu insani et yemeden doymadigi icin mutfaklarda agirlik etli yemeklerde. Yorede yetisen hayvanlar binbir ot ve cicekle beslendigi icin etleri de bir o kadar lezzetli.
EDREMIT: Oldukca buyuk bir bahcenin icindeki Anatolia Kaburga Evi yorenin en lezzetli lokantalarindan. Haslanmis kuzu kaburgalari odun atesinde kizartilip servis ediliyor. Yaninda da bol domates sogan maydanoz ve pul biberle yapilan cok lezzetli bir salata sunuluyor. Eger kirmizi etle araniz iyi degilse kozde tavuk da yiyebilirsiniz.
GEVAS: Golun hemen kiyisindaki Grand Deniz Restoran zengin monusu ve muhtesem manzarasiyla cevrenin en ragbet edilen lezzet duraklarindan. Burada inci kefalini yemenizi oneririm. Bu balik dunyada sadece Van Golu’nde yetisiyor. Ekmek tandirinin kizgin duvarlarina yapistirilarak pisiriliyor yagda kizartiliyor ya da izgarasi yapiliyor. Hangisini caniniz cekerse... Hepsi birbirinden lezzetli.
TATVAN: Bu ilcede kayda deger tarihi bir eser yok ama birbirinden lezzetli yemekler var. Ilcenin merkezindeki Kasibeyaz Ocakbasi lezzitli kebaplariyla meshur. Kebap sevmeyenler icin alternatif pide cesitleri. Kasibeyaz’in en meshur yemegi Tatvan kebabi. Yapilmasi zahmetli bu kebap damakta unutulmaz tatlar birakiyor. Yolunuz duserse mutlaka tadina bakin.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com