Daha karpuz keseceklerdi ustelik de ciddiydiler! 19 Ekim 2008 Pazar 00:36 PAZAR - Haber Arşivi 2001-2011
26 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Նպատ / Ժամ : Հրակաթն

Haber Arşivi 2001-2011 :

20 Ekim 2008  

Daha karpuz keseceklerdi ustelik de ciddiydiler! 19 Ekim 2008 Pazar 00:36 PAZAR -

Daha karpuz keseceklerdi ustelik de ciddiydiler!  19 Ekim 2008 Pazar  00:36 PAZAR

Diyarbakir; surlarin hanlarin camilerin kiliselerin sehri; Mezopotamya nin kultur merkezi. Havasi bile tutuyor sizi ne yana baksaniz gulen cocuk gozleri olup bitene inat dipdiri bir tarih ve kultur. Umut korkuya iyi niyet belirsizlige gelecek gecmise galebe caliyor burada. Dostca karsilaniyor cok iyi agirlaniyoruz Sen yolun yarisina gelesin daha Diyarbakir’i gormeyesin olacak sey mi? Oyle valla bu Diyarbakir’a ilk gidisimiz. Belki de bu yuzden ayaklarimiz yerden kesildi Leyla gibi’ dolastik sehrin sokaklarinda. Donerken de surlara yazilmis bir duvar yazisindan ilhamla Seni seviyem’ diyerek vedalastik Diyarbakir’la. Tam da polis servis otosuna yapilan bombali saldirinin ertesinde gitmemeli mi yoksa’ kuskulariyla deli misiniz ne isiniz var simdi orada’ baskilariyla mucadele edip Allah kerim’ dedik ciktik yola. Diyarbakir’da yasayan onca insanin cani can degil miydi? Nasil ki onlar gunu aksam ediyordu biz de edecektik. Evet burasi Diyarbakir; surlarin hanlarin kervansaraylarin camilerin kiliselerin sehri Mezopotamya’nin kadim kulturlerin merkezi... Havasi bile tutuyor sizi ne yana baksaniz gulen guzel cocuk gozleri binbir guclukle yasamayi basarmis bir tarih ve kultur. Umut korkuya iyi niyet belirsizlige gelecek gecmise galebe caliyor yani. Hayir sanildigi gibi bir savas alani degil burasi! Anlatmaya nereden baslamali... Yarayi saran hayat Iyisi mi once; Diyarbakir’in adini sadece ve sadece terorle kalkismayla acili haberlerle anilmaktan kurtarmak gercek Diyarbakir’i hatirlatmak ve yeniden diriltmek icin Diyarbakir Kultur Sanat Vakfi’ni (DKSV) kuran sair Bejan Matur’a tesekkur edelim; bu zorlu ama zorunlu ise giristigi ve bizi bu mutlulugu paylasmaya davet ettigi icin; Iran’da dogan Hindistan’da buyuyen Los Angeles’ta yasayan ama cagriyi alir almaz gelip o semavi’ sesiyle Kurtce Farsca Urduca Turkce sarkilar soyleyen diller farkli olsa da insana dair olanin ortakligini hatirlatan Azam Ali icin; Sosin’de bir Turkiye’ olarak cekilen halay icin; bir insan ulkesini topragini neden sever’ iste bunu gosterdigi icin... Diyarbakir’la ilgili izledigimiz haberler goruntuler dolusuyor zihnimize. Dogrusu bu ya insani gulumseten ilac niyetine bir kare dahi yok aralarinda. Varsa yoksa tahrik korku saldiri ve ic parcalayan sehit cenazelerine ilistirilmis goruntuler. Neden boyle? Evet memleketin Guneydogusunda bir turlu kapanmayan bir yara var fakat hayatin normal akisidir yaralari saran. Diyarbakirlilar da en cok bundan Diyarbakir’i hep aci yoksulluk ve terorle anan santajci haber anlayisindan dertli. Iste tam da bu yuzden bu iki gunluk kisacik Diyarbakir gezimizi kuyumcu Ibo’nun kilimci Mehmet’in bakirci Mustafa’nin agzindan yureginden anlatmaya calisacagiz. Kaldigimiz yer Kervansaray Otel Surici’nde. Zamanin Ipek Yolu’nda ticaret kafilelerinin atlari develeri degerli yukleri ve isbilir tuccarlariyla gelip konakladiklari bir yer. Genis bir ic avlusu var ki orada dinlendik nasil comert bir topragin bagrinda oldugumuzu bilerek. Azam Ali ve grubu Niyaz’i orada dinledik bu mistik caz konserinin icimize islemesine izin vererek. Emindik; Diyarbakir Diyarbakir olali boyle guzellik gormemisti! IkI farklI SehIr Ic Ice Eski Diyarbakir kalkan baligini andirir bicimde surlarla cevrili. Zamaninda sehir nefes almiyor’ diye surlara gedik acmaya kalkan yonetimlerimiz olmus! Neyse ki fark edilip bu suursuzluk hali vazgecilmis igfalden. Surun disi bambaska bir sehir; gokdelenler plazalar asfalt yollar meydanlar alisveris merkezleri... Surici’nde ise burclari asmayan topraga yakin duvarlari kalin yapilariyla bir tarih daracik sokaklarda (taslarla doseli isigin ancak bir huzme olarak sizabildigi bu sokaklarin adi kuce) akan dipdiri bir hayat var. DKSV’nin Diyarbakirli sivil toplum kurulusu yoneticileriyle tertip ettigi yemege katilmak icin Gazi Kosku’ne cikiyoruz. Burasi genis bir ovaya kurulan sehre az yukardan bakan bir mesire yeri ayni zamanda. Ayvali kavurma var yemekte. Ayva ve et ayni tabakta! Nasil yani? Yiyince anliyoruz: Tek kelimeyle enfes. Sonra burma kadayif geliyor. Aman Allah’im bu ne lezzet derken Bu da bir sey mi siz bir de Haci Levent’in Siddik Usta’nin kadayifini yiyin’ tepkisiyle susturuluyoruz. Vacip oluyor Haci Levent’e Sidik Usta’ya ugramak. Masada siyaset konusuluyor; ne olacak bu Kurt meselesinin hali? Gun bereketleniyor saat agir cekim ilerliyor. Gunes surlari asiyor fakat vakit Ulu Cami’nin avlusunda gunde 5 kez yegnilesiyor. Telasa mahal yok! Sohbeti ve gunu ezan sesi boluyor burada. Erkekler ellerinde tespihleriyle sozu de sukûtu da altina ceviriyor. Avludaki kursiler hic bosalmiyor. Soz de ucmuyor burada tutunuyor gorunmez bir levhaya. Sanki tam da burada bu avluda ne konussak dua gibi gercek olacak gibi. Memleketi haram ettiler Tabii ki cocuklar istisnasiz hepsi guzel gozlu cin gibi... Ciklet ve mendil satiyorlar. Alsan sonu yok almasan olmuyor iki muhabbet koysan alip goturuyor insani. Carsiyi beraber dolasiyoruz onlarla hepsi birer turist rehberi. Koro halinde cigiriyorlar caminin hanin en kisa tarihini... Buraya gelip de hicbir sey satin almamak olmaz degil mi? Hasan Pasa Hani tam da bu isler icin. Gumus bakir degerli tas ahsap isleme ve ipeklerin yer aldigi antikacilar ve hediyelik esya dukkánlari... Mehmet Gelir’in dukkáni ilk durak. Once musteri-satici sohbeti sonra arkadaslik. Misafirperverlikte sinir yok. Esnaf eslik ediyor laf lafi aciyor Kurt meselesi bir cirpida cozuluyor! Acilar ortak tek ki kulak kabartalim birbirimize. Mehmet ozetliyor durumu: Ne zaman ki ihtilal oldu bu torpagin siddet ve siyaset geldi aha o zaman memleketi haram ettiler’. Sozumuz var gidecegIz Mehmet Imam-hatip mezunu AK Parti’ye oy vermis. Mustafa DTP’yi destekliyor. Ikisi komsu ve cok iyi arkadas. Ikisi de askerliklerini yaparken Kurt olduklari icin horlanmislar. Kurduz diye bize teroristmisiz gibi davranildi sonra anlayinca kim oldugumuzu durum degisti ama...’ diyorlar. Sorunlari tanimlayislari da cozumu gordukleri yer de ayni. Lafi birbirlerinin agzindan aliyorlar. Gaffar Okkan olduruldugunde uc gun dukkán acmadik sehir yas tuttu. Gaffar Okkan gibi amirler olsa Diyarbakir’in yuzu hep guler’. Yerimiz bitmeden kadayif olayina da aciklik getirmek isteriz. Mehmet’e soruyoruz Sen ne diyorsun su kadayif isine?’. Sidik Usta’nin hele bir kadayifini yiyesin aklin basina gelsin’ diyor. Kadayiflar ayagimiza kadar geliyor. Fistikli cevizli peynirli yok boyle bir sey... Izzet ikramin dostlugun comertligin merhametin siniri yok burada. Hos sohbetin de. Kursiden kalkilmiyor bir turlu. Son kararimiz deyip bir gayret dogruluyoruz Hayatta olmaz daha karpuz kesicez’ diyorlar. Biz guluyoruz ama onlar ciddi! Bir dahaki sefere kesin soz’ deyip ayriliyoruz. Soz verdik artik Diyarbakir’a karpuz yemeye de gidecegiz. Kahvaltinin en hasi KISACIK bir uykunun ardindan namini duydugumuz muhtesem bir kahvalti icin Hasan Pasa Hani’nda sadece kahvalti veren Mustafa’nin Yeri’ndeyiz. Ama o da ne! Sanki butun Diyarbakir ayni amacla buraya gelmis. Ama biz aciz ve ne yazik ki siramizi beklemek zorundayiz! Bekliyoruz bekliyoruz... Sonunda oturuyoruz masamiza kavusuyoruz o guzel sofraya ama inanin hic kolay olmuyor. Tecrubeyle sabit ki sabrin sonu afiyet... OHAL’li yillara inat Aksam oluyor kalabalik toplaniyor DKSV’nin acilisi icin. Dilekler niyetler ayni: Diyarbakir artik kulturun sanatin merkezi olsun hak ettigi yeri alsin hep guzelliklerle anilsin ve zinhar baska bir sey yakistirilmasin... Azam Ali cikiyor sahneye. Bu guzel sesteki goksel tini yayiliyor ulastigi her yere; en basta yureklere. Konser bitmesin Azam Ali sahneden inmesin Sosin’i 10 kere 100 kere daha soylesin istiyoruz. Halay buyusun Diyarbakir olsun Turkiye olsun diliyoruz. Azam Ali ki 4 yasinda cikmis ulkesi Iran’dan ve bir daha donememis. Bu aciyi bogazimda bir dugum gibi tasiyorum’ diyor. Insanin ulkesini topragini sevmesi nasil bir seydir bir kez daha hissediyoruz... Azam Ali iniyor sahneden ama kimsenin geceyi uykuya feda etmeye niyeti yok. Diyarbakir’da hayat zaten OHAL’li yillarina inat mumkunse sabaha kadar devam ediyor. Caddelerde insanlar; kadin erkek coluk cocuk... Biz de Sanat Sokagi’nda bir kafede aliyoruz solugu. Azam Ali’nin biraktigi yerden Kurtce uzun havalara geciyoruz. Sirri Sakik’in yegeni Aybar Diyarbakir turkuleri gazeller okuyor bize mest ediyor. Ne Ermeni kalmis ne Keldani Dort Ayakli Minare Keldani Kilisesi Ermeni Kilisesi bir arada neredeyse omuz omuza. Kucelerden segirtip tarihin insani buyuleyen dehlizlerinde yol aliyoruz. Migirdic Margosyan’in bahsettigi o unlu gávur mahallesi’ndeyiz. Dort Ayakli Minare (Seyh Mutahhar Camii) hemen karsisinda Marpetyun Keldani Katolik Kilisesi bir sokak otede sadece duvarlari ve sutunlari ayakta kalabilmis cok genis bir alan uzerine kurulu olan Ermeni kilisesi. O kadar buyuk ki bir zamanlar o kiliseyi dolduran Ermeni cemaatinin simdiki yoklugu icimizi sizlatirken etrafimiz aniden issizlasiyor. Gelen tek tuk ziyaretcileri kilisenin girisindeki iki odada ailesiyle yasayan Baran gezdiriyor. Daha biz bir sey demeden basliyor nefessiz anlatmaya. Sesi dalgalaniyor: Surp Giragos Kilisesi Diyarbakir’da ayakta kalan tek Ermeni kilisedir. Yedi mihrabi olan kilisenin kesin yapim tarihi bilinmemektedir. Papaz su gordugunuz yerde durur melekleri saginda yer alir surada yanan kandiller sutunlara yansirdi. Papazin konusmasi ...’ Kiz almaya Suriye’ye gidiyoruz Suluklu Han Demirciler Sokagi’nin arkasina sikisip kalmis 3 bin yillik bir sifahane. Vaktiyle turlu amaclar icin kullanilmis olmasina ragmen uzun sure sulukle tedavi yapilan bir yer oldugundan adi da oyle kalmis. Ibrahim Ezilmez’le de Suluklu Han’da karsilasiyoruz. Mehmet Gel hele agabey bak misafirlerimiz var’ diyor. Kuyumcu ustasi Ibrahim bey Mardin’den 16 sene once gelmis Diyarbakir’a. Diyarbakir’da sayilari 50’yi bulmayan Suryanilerden biri. Akrabalari dunyanin dort bir yanina dagilmis. Suriye’den Kanada’ya kadar uzanmislar. 3 cocugu var 2 erkek bir kiz. Disaridan evlilik yapiliyor mu?’ diye soruyoruz Eskiden Katolik ve Ortodokslar bile birbirinden kiz alip vermezdi ama artik ona bakmiyoruz. Fakat sayimiz cok azaldigindan biz de kiz almaya Suriye’ye gidiyoruz’ diyor. Suryani cemaatinin sorunlarindan soz edelim istiyoruz ama onun ayrica dile getirmek istedigi bir sey yok Bizim burada ayrimiz gayrimiz yok Diyarbekir’in ne sikintisi varsa benim de sikintim ne sevinci varsa benim de sevincim’ diyor.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+