Biletlerin parayla satilmasi maca ilgiyi dusurdu. Tarihi macin bir gun oncesi bir tavernada bir grup gazeteci yemek yiyip Ermeni sarkilari dinliyoruz. Sari Gelin le basliyor sarkilar. Bir sure sonra tanidik bir melodi geliyor Cirpinirdi Karadeniz’... Karsilasmanin baslamasina bes saat kala klasik Sovyet mimarisinin en iyi orneklerinden biri olarak gosterilen Erivan Meydani’ndayiz. Dort tarafi tastan pembe binalarin ortasinda kocaman bir alan burasi. Mactan bir gun onceki isikli fiskiyeli gosteriyi izleyen onlarca insan eser yok. Ortalik sakin mi sakin... Abdullah Gul’un ayak basmasiyla guvenlik seviyesi birkac tik artirilinca meydan da nasibini almis belli ki. I’m from Van’ (Ben Vanliyim) yazili doviz tasiyan sirin genc kizlar disinda maca donuk hicbir aktivite yok. Sabahin ilk saatlerinde de durum farkli degildi aslinda. Spor acisindan yaprak kipirdamiyordu. Ote yandan kapitalizmi tum cafcafiyla yeni yeni kesfeden Ermenilerin dugun arabalari kornalarini kulaklarimizdan eksik etmedi hic. Son derece luks arabalar (Porsche ve Rolls Royce bile vardi) meydani tam yedi kez tavaf etmeden gitmiyor. Meydandaki kafelerde Turkce konusan kalabalik ise onlari izliyor merakla. Bilet ilk kez parayla Ermenistan’da ilk defa bir macta parali bilet satiliyor. Ne lig maclarinda boyle bir uygulama var ne de milli maclarda. Futbol seyretmek isteyen elini kolunu sallayip giriyormus iceri. Buna ragmen lig karsilasmalarini seyreden sayisi bini gecmiyormus. Milli maclarda durum daha iyiymis ama futbolun bir seyirci sorunu oldugu asikârmis. Oysa Erivan’in dort buyuk takimindan biri olan Ararat’in futbol sube sorumlusu Istanbul Ermenilerinden Garo Abi eskileri baska turlu aniyor. Sovyetler Birligi’nin doneminin onemli takimlarindan Ararat bazen 90 binleri bulan kisiye oynuyormus. Her lig macinda da stat dolu olurmus. Artik futbol eskisi gibi degil burada diye ekliyor. Dusunun su an lider olan Ararat takiminin en pahali futbolcusu ayda 2 bin 500 dolar aliyor! Diplomasi fink atiyor Futbol acisindan ortalik durgun ama diplomasi dunyasi fink atiyor. Futbolun sadece futbol olmadigini kesfeden herkes burada. Genelde savasla ozlestirilen ve halklari uyutmakla itham edilen bir sporun barisa da onculuk edebildigini gorup sasirmis cogu. Isin erbabi ise bunun coktan farkinda. Eskinin Armenia Oteli simdinin Marriot Hotel’in cikisinda UEFA’nin Basin Direktoru ve Platini’nin bas danismani William Gallard’a rastliyorum. Futbolun halklari nasil birlestirdigine tanik olmaya geldim” diyor. UEFA’nin futbolun bariscil vurgusuna en uygun mac bu” diye de ekliyor. Bugun ABD- Kuba macinin da oldugunu soyluyorum. Bu mac daha onemli” diye diretiyor. Hasan Cemal sahada! Son birkac buyuk turnuvada ve onemli maclarda futbol dunyasina kiralik gelen Hasan Cemal ise bu sefer asil takimiyla sahada. Cengiz Candar ve Ali Bayramoglu’yla tandem oynuyor ve birlikte cizgi defans gibi hareket ediyorlar. Futbol konusunda hicbir seye bakmadim” diyor Hasan Cemal. Eski takimi agir basmis ve sadece politika yazacak anlasilan. Meydan bize kaldi diye seviniyorum. Turkiye Cumhuriyeti Devleti’ni resmi anlamda temsil eden tek milletvekili Ufuk Uras’la sohbet ediyoruz. O da Futbol Federasyonu’nu sorguluyor. Akredite olmak icin talepte bulunmus hatta araya Murat Basesgioglu girmis. Ama bir cevap alamamis. Kendi imkânlariyla gelmis Erivan’a. Futbol Federasyonu’nun hakikaten nasil bu kadar ozerk’ olabildigini merak ediyor. O da futbolun bir kapi acabilecegini dusunenlerden. Hrant’i anip duruyor. Futbolun actigi bu kopruden onun mirasina dahil olan dileklerden daha neler gecirebiliriz diye fikir yurutuyor. Mactan bir gece once bir tavernada NTV’den Mete Cubukcu ve Ilker Kas Haberturk’ten Murat Utku’yla birlikte yemek yiyip mutevazi bir gruptan Ermeni sarkilari dinliyoruz. Yemekler guzel; mevsim dolmalari cok lezzetli peynirler taze sogan ve ispanak tursusu cok hos. Sari Gelin’le basliyor sarkilar. Bir sure sonra Ufuk Uras da aramiza katiliyor. Mete Cubukcu’nun bir istek parca’ surprizi var (ki bu istek parca sonradan hesaba da ayrica ekleniyor!). Tanidik bir melodi bu. Bakip Turk’un bayragina’ bolumunde herkes uyaniyor. Cirpinirdi Karadeniz’in Ermenicesi! Daha dogrusu tam tersi. Bir zamanlarin en ulkucu melodisi meger Ermeniceymis! Istanbul’da serbest gazetecilik yapan Hollandali Marc Guillet’le mac oncesi sohbet ediyoruz. Onun aklina ise Gul’un iftarini ne zaman acacagi takilmis. Sarkisyan’in verecegi yemegin saati iftardan cok once” diyor. Bu arada sohbete Hasan Cemal ve Cengiz Candar da katiliyor. Hepimiz Gul’un diplomaside Seferi karti’ kullanip kullanmayacagini merak ediyoruz. Bu arada Marc’a Seferi’ ne demek anlatmak kolay cunku Turkiye’yi iyi bilen bir gazeteci olarak olaya hâkim.