Gundem Agos ta Yorumlandi - Haber Arşivi 2001-2011
24 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Լուսնակ / Ժամ : Առագոտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

14 Mart 2008  

Gundem Agos ta Yorumlandi -

Gundem Agos ta  Yorumlandi

Etyen Mahcupyan la gundemi olusturan ana sorunlari konustuk. Etyen Mahcupyan hakkinda bilgi toplamaya calisirken karsima cikan sonuclar beni sasirtmadi. Nami diger Eksi Sozluk e gore en kaliteli yazar olarak tanimlanan Mahcupyan’in Zaman Gazetesi’nde yazmasini elestirenler muhafazakar bir gazetede Ermeni kokenli bir yazari hazmedemeyenler oldu. Mahcupyan simdi Agos Gazetesi’nin yayin yonetmenligini yapiyor. Hrant Dink’in olduruldugu gun ismini tum dunyaya duyuran gazetenin Osmanbey’deki merkezi Hrant’in izlerini tasiyor. Gazeteyi ilk kez gezmeme ragmen dondugum her kosede Dink’i gordum. Gazetenin giris kapisindaki kaldirim ise bana tuyler urperten o fotografi hatirlatti. Etyen Mahcupyan laiklikten basortusune Agos’un son seklinden gazeteye gelen tehdit mesajlarina kadar bir cok soruyu Haber Aktuel’e cevapladi. — Turkiye’de laikligin hâlâ tartisildigini goruyoruz. Bu tartismalar hakkinda ne dusunuyorsunuz? Turkiye cok tartisma yapmis bir toplum degil. Tartisma yapmadigi icin de sorunlar onune ciktigi zaman yeniden tartismak durumunda kaliyor. Fakat onunuzde bir sorun varken tartismak siyasi saflasma demek. O da hicbir zaman gercek bir tartisma olmuyor. Sorun yokken de zaten kaciniyoruz. Aslinda hic konusamadigimiz ve zaman zaman siyasi saflasma olarak karsi karsiya geldigimiz bir takim meselelerimiz var. Laiklik de bunlardan birisi. TURKIYE HICBIR ZAMAN BATI’DAKI ANLAMIYLA LAIK OLMADI Turkiye’de laiklik hicbir zaman Bati’daki anlamiyla bir laiklik olmadi. Biz sanki oyleymis gibi davraniyoruz. Bu da cok cesitli problemler yaratiyor. Toplumsal kesimler karsisinda ve onlarla ne sekilde hareket edecegimizi onlari nasil cozecegimizi cok fazla bilmiyoruz. Onun icin de hic sasirtici bir sey degil. Aslinda Turkiye’nin laikligi daha fazla konusmasi gerekiyor. — Turk modernlesmesini nasil degerlendirmeliyiz? Olgunlasmadi mi yoksa olgunlasti da curumeye mi basladi? Her modernlesme turu kendi icinde bir olgunlasma yasar. Turkiye eger Bati’da ki modernligi referans almaya kalkarsa hicbir zaman olgunlasmadigini soylemek mumkun. Ama ote yandan da kendi macerasi var. Bu otoriter zihniyet icinde sekillenen bir modernlesme. Bu anlamiyla o modernlesmenin kendi macerasinin sonuna dogru yaklastigini soylemek mumkun. Bu bize Turkiye’de modernlesmenin bittigini gostermiyor ama otoriter zihniyetle yapma kilan bir modernlesmenin devam edemeyecegini gosteriyor. TURKIYE YENI NESILLERI KAYBETME TEHLIKESIYLE KARSI KARSIYA — Turkiye son yillarda ardi ardina aci olaylar yasadi yasiyor. Yasanan bu olaylari Turkiye’de doldurulamayan bir bosluk olarak degerlendirebilir miyiz? Bu boslugun doldurulmasinda sivil toplum orgutlerini nasil degerlendiriyorsunuz? Suanda cok rekabetci bir dunyada yasiyoruz ve her toplum daha cok mutlu olmak icin cabaliyor. Ama one cikan toplumlarin goreceli avantajlari daha yuksek oluyor ve bu da aradaki farki acabiliyor. Kuresel dunya oldugu icinde daha gelismis olan toplumlar birer cekim merkezi haline donusuyorlar. O zaman da daha arkadan gelen toplumlarin beyin enerjisini kendilerine dogru cekme sansina sahip oluyorlar. Ben gercek anlamiyla bir toplum olamayan ulkelerde bir tur surekli gerileme hali oldugunu dusunuyorum. Maalesef Turkiye’nin de boyle oldugunu dusunuyorum. Cunku insanlarimizin akilli zeki ve caliskan olmasi bunu cozmuyor. Cunku bu akil zeka ve emek sonucta baska ulkelere giderek deger kazaniyor. TURKIYE SUAN COK FARKLI BIR YERDE OLABILIRDI Turkiye gibi ulkeler yeni nesilleri kaybetme tehlikesiyle karsi karsiya. Bu kuresellesen ortamdan ve tam olarak diger ulkeler kadar demokrasiyi yerlestirememis olmaktan kaynaklaniyor. Boyle bir durumda tabi ki gecen zaman yeri doldurulamayacak bir kayip zaman olarak haneye isleniyor. Bu hicbir zaman ara kapatilamayacak demek degil. Ama su da cok acik: Eger Turkiye o donemleri farkli sekilde yasasaydi mesela son 20-25 seneyi 12 Eylul sonrasini daha sag duyulu bicimde yasasaydi toplum demokrasiden uzaklastirilmasaydi toplumun icinde manipilasyonlarla hareket edilmeseydi toplum cemaatci yapilara bolunerek yonetilme yonunde kullanilmasaydi o zaman herhalde suanda ki genc nufusuyla egitim seviyesiyle emegiyle iradesiyle hayata bagliligiyla Turkiye suan cok farkli bir yerde olacakti. Dolayisiyla butun bunlarin sonunda geriye baktigimizda neyi kaybettigimizi bile bilemiyoruz. SIYASETIN OLMADIGI YERDE BOSLUKLARI BASKALARI DOLDURUYOR — Turkiye sik sik siyasetine mudahalelerin oldugu bir ulke. Bu mudahalelere bakinca Turkiye’de siyasetin toplumsal bir iletisim sorunu oldugunu dusunebilir miyiz? Siyaset her zaman bir konusmadir. Siyaset birbirine benzemeyenlerin karsi karsiya geldigi birbirini anlamak ve birlikte karar vermek uzere konustuklari alandir. Simdi Turkiye’deki siyasi ortama baktigimiz zaman hem Turkiye’de siyasete mudahaleler var hem de Turkiye’deki siyasi aktorler konusmaya cok egimli degiller. Tam aksine konusmadan siyaset yapmak kendini ayirarak farklilastirarak oteki ile iliski kurmadan siyaset yapmak gibi bir kolayci bakisa sahipler. Boyle oldugu zaman siyasetin kendisi buharlasiyor. Siyaset anlamsiz hale geliyor. Siyaset arka plana itiliyor ve siyasetin olmadigi yerde de o bosluklari baskalari dolduruyor. O bosluklar ya catismayla doluyor ya gerginliklerle doluyor ya da o gerginliklere tahammul edemeyen toplumun veya burokrasinin mudahalesi nedeniyle yeniden tirpanlanip sifirdan baslamak zorunda kaliyor. Siyasete mudahaleleri kinamak isin bir tarafindan dogru. Ama ayni zamanda da siyaseti yasatamayan ve aslinda siyasete hazir olmayan siyasi aktorlerin de zihniyetini sorgulamak ve kinamak gerekiyor. TOPLUM KONUSMANIN BILE CATISMA OLDUGUNU SANABILIYOR — Peki Turkiye’de siyasetcilerin birbirleriyle olan iliskilerini nasil degerlendiriyorsunuz? Sorunlari cozmeye yonelik adimlar mi yoksa salt bir zorunluluk mu? Turkiye siyasetinde sorun cozmekten ziyade hep sorunlari kullanarak otekini alt etme cinsinden bir bakis oldu. Toplumsal sorun orada duruyor. Bunun nasil cozulmesi gerektigi hakkinda fikirler de var fakat bu fikirler cok manipulatif olarak kullaniliyor. Rahatlikla bunu her hangi bir siyasi partinin soyleminden takip etmek mumkun hale geliyor. Cunku her hangi bir siyasi partinin muhalefetteyken soyledigi ile iktidardayken soyledigi birbirini tutmayabiliyor. Bazen siyasi partiler 180 derece farkli bir seyi savunuyor. Buradan da sunu anliyoruz ki; ortada gercekten o siyasi partinin savundugu bir gorusten ziyade farkli gorusler arasinda manipulatif bir sekilde konjonkture oynayan taktik yapan hareketler var. Bu taktiklerin amaci otekinin bir sekilde alt edilmesi. Secimlerde daha cok iskemle kazanilmasi…vs. Bu aslinda bir sorun cozme kulturunun olusmamasina da neden oluyor. Toplum konusarak sorunlarin cozulebilecegi inancini kaybediyor. Cunku oyle bir ornek gormemis durumda. Hatta toplum tam tersine konusmanin bile catisma oldugunu sanabiliyor. Bu da burokratik mudahaleyi mesru kilan mudahaleye davet cikaran bir psikolojik yapi demek. O yuzden de son derece tehlikeli bir durum. KENDILERINE BENZEMEYENLERI TEHDIT OLARAK ALGILIYORLAR — YOK ve basortusu tartismalarini nasil degerlendiriyorsunuz? Sivil anayasa calismasi sorunlari cozecek mi? Sivil anayasa sorunlari cozecek bir sey degil ama bir cikis noktasi. Turkiye’ye hem hukuksal olarak hem zihniyetsel olarak onemli yeni temel saglayacak. Sivil anayasa her seyden once yeni bir donem imâ ediyor. Sivil anayasa biz kendi gelecegimizi kendimiz kurabiliriz” diyen bir sivil iradenin sesini yansitiyor. Topluma bir oz guven getirecegini dusunuyorum. Toplumun belirli bir anayasa uzerinde anlasiyor olmasi bile toplum olma halini guclendirecek pekistirecek olan bir sey. Bu ne kadar mumkun? Buradan basortusu meselesine geri gelmek mumkun. Cunku boyle bir konsensus arayisi ne kadar mumkun” diye sordugumuz zaman gordugumuz sey bunun hic de kolay olmayacagi. Cunku Turkiye’de degisik kesimler hâlâ cemaatci bakiyorlar. Kendilerine benzemeyeni tehdit olarak algiliyorlar. Bildikleri tek siyaset ise otekinin engellenmesi uzerine kurulu bir siyaset. Oteki ile birlikte ayni dunyayi ayni ulkeyi ayni cografyayi ve tarihi paylastigimizin farkinda bile degiliz. Maalesef kendi yasam bicimimize gore cizdigimiz korunakli bir alanda davranmaya calisiyoruz. Basortusu de dolayisiyla laik kesim ve muhafazakar kesim diye ikili bir yapi icinde bir bakisin tekrar piyasaya surulmesine neden oldu. BASORTUSU TEMEL HAK VE OZGURLUKLER MESELESI Bu son tartismalarin avantaji da oldu. Laik kesim icinde bir grup insan artik laikci bir sekilde bakmadigini ve dolayisiyla basortusunun temel hak ve ozgurluk meselesi oldugunu ortaya koydu. Bunun AK Parti ile ilgisinin olmadigini magdur bir takim insanlarin magduriyetlerinin giderilmesi meselesi oldugunu gorduler. Bu da belki de ilk kez laik kesim icinde oteki cemaatin sorunu uzerinden gercek bir tartisma yasanmasina neden oldu. Laik kesim icin bir tur rehabilitasyon bu bence. Buna karsilik YOK’e baktigimiz zaman YOK’un laik kesimin de ustunde bir devlet soylemi icinde oldugunu hâlâ goruyoruz. Sanki laik kesim onlarin talebeleri YOK de sanki tum laik kesimin rektoru gibi davraniyor. Aslinda YOK su haliyle son derece arkaik. Turkiye’nin bu kurumu daha uzun vadede tasimasinin cok mumkun oldugunu dusunmuyorum. HRANT DINK SUIKASTINDEN SONRA AGOS’UN SATISI ARTTI — Hrant Dink’ten sonra Agos Gazetesi’ni yonetiyorsunuz… Yasanan bu aci olaydan sonra halkin gazeteye bakis acisinda ne gibi bir degisiklikler oldu? Ve bu aci olaydan sonra Agos’ta ne ya da neler degisti? Bence toplum ne kadar duyarli bir toplum oldugunu bu olayla beraber gosterdi. Baska toplumlarda oldugu gibi bizim toplumumuzda da son derece duyarsiz bir kesim hâlâ var. Tabi ki cok duyarli bir kesim de var. Biz bu duyarli kesimin gazeteyi sahiplenmesi surecini yasadik. Bu arada gazetenin sayfa sayisi artti icerigi degisti fakat sonucta satisi da artti ve cemaatin disina olan satisinda buyuk bir sicrama oldu. Satisin en az yarisi Musluman Turk Cumhuriyeti vatandaslarina gidiyor diyebiliriz. Sadece gazeteyi almakla yetinen bir kitle degil Agos’un okuyucusu. Cok yogun bir bicimde mesaj gonderiyorlar. Gelip ziyaret ediyorlar sahip cikiyorlar ilgileniyorlar. Butun bunlar Hrant’in bu sekilde oldurulmesiyle baglantili. HRANT DINK CINAYETI INSANLARIN VICDANINI HAREKETE GECIRDI Hrant Dink’in oldurulmesi insanlarin vicdanini harekete geciren bir olaydi. Bu bir bosluktan kaynaklanmadi. Agos’a sahip cikan insanlarin muhtemelen boyle bir duyarliligi zaten vardi. Fakat kamusal alana gecmemisti. Ama simdi dunyanin da geldigi sivil toplum zihniyetinin bakisinin etkisiyle insanlar daha mudâhil olmak istiyorlar. Insanlar vicdansizliga adaletsizlige razi gelmek istemiyorlar. Kamusal alana cikip sozlerini soylemek istiyorlar. Kamusal alanda oyle bir soz varsa da o soze sahip cikmak arzusunu duyuyorlar. Agos da o seslerden biri. Bence bu yuzden boyle bir duyarli okuyucuyla karsi karsiya. HRANT’IN OLUMUNDEN SONRA DA TEHDIT MESAJLARI GELDI — Siz de Hrant Dink’in yasadigi aci tecrubeleri yasiyor musunuz? Size de tehdit mesajlari geliyor mu? Agos Gazetesi icin suanda o kadar yogun bir tehdit ortami yok. Turkiye’de boyle seyler konjonktureldir. Degisik dusmanlar uretilmektedir. Turkiye’deki bakis degisik kesimleri tehdit olarak algilar. Bir sureden beri belki de Kurt meselesinin cok one cikmasi nedeniyle bu ibre baska taraflara dogru dondu. Son donemde cok fazla tehdit sorunumuz yok. Ama Hrant’in vefatindan hemen sonraki 3-4 ayda o tur tehdit ortamin devam ettigini soylemek lazim. Ama suan da o kadar ihtimal dahilinde degil. HRANT’IN OLDURULMESI ERGENEKON’LA BAGLANTILI Bu bir deneydi denendi. Bence Ergenekon bunun buyuk ayaklarindan biriydi. Secim oncesinde yapilan bir suru hazirlik faaliyeti aslinda bunun ne kadar vahim sonuclar yaratabilecegini soyluyordu bize. Muhtemelen Hrant’in oldurulmesi de bu zincirin bir parcasi olarak dusunulmustu. Dolayisiyla orda belirli bir kivama getirilme hareketi vardi. Fakat genel secimler ve cumhurbaskanligi seciminden sonra askerin de daha sag duyulu bir pozisyon almasi ile birlikte bunun cok ihtimal dahilinde oldugunu artik dusunmuyorum. Sonucta su cok net; darbe yapmak cok zor bir sey degil. Onemli olan darbeden sonra o toplumu yonetebilmek. Turkiye artik gercekten de darbecilerin yonetebilecegi toplum degil. Yani kim yaparsa yapsin hangi yonden gelirse gelsin hicbir darbeci zihniyetin Turkiye toplumu cevvaliyetini tasiyabilecegini sanmiyorum ben.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+