Turkiye Ermenileri cemaatinin avukati Diran Bakar bir basin aciklamasi yapti. Yil boyunca Hiristiyanlara yonelik saldirilarin buyuk endise uyandirdigini malî imkânlari iyi olan Ermenilerin her an gidebilecekmis gibi kendilerini hazirladigini genclerin tek tek Turkiye yi terk etmekte oldugunu soyledi. Londra da basilan The Economist dergisi yilbasi sayisinda Turkiye ve Hiristiyanlari baslikli bir haber-yorum yayimladi. Yazi soyle basliyordu: Bu yil Orhan Ant icin kotu bir yil oldu. Karadeniz kiyisindaki Samsun da bir Protestan misyoner olan Ant olum tehditleri aldi kilisesi cesitli defalar taslandi. Yerel gazeteler onu ajan olarak niteledi. Evine giderken bir grup genc tarafindan kacirilmak istendi. Korunmasi icin polise yaptigi basvurular cevapsiz kaldi. Orhan Ant yalniz degil. Butun Turkiye de Hiristiyanlar saldiriya ugruyor. Ocak ta Ermeni gazete yoneticisi Hrant Dink Turkluge hakaret ettigi ni soyleyen bir genc tarafindan vurularak olduruldu. Nisan ayinda Malatya da ikisi Turk biri Alman uc evanjelist katledildi. Katiller iple bagladiklari kurbanlarina iskence yaptiktan sonra bogazlarini kestiler. Aralik ta bir Katolik rahip Izmir de bir genc tarafindan bicaklandi. Gunumuz Turkiyesi nde Hiristiyanlar neden kendilerini tehdit altinda hissediyor? sorusunu yanitlayan yazi soyle sona eriyordu: Bircok Hiristiyan AKP hukumetinin onceki laik hukumetlere nazaran kendilerine daha iyi davrandigini kabul ediyor. Son zamanlarda yasadiklari kotuluklerden derin devleti sorumlu tutuyor. Ne var ki AKP nin gecen Temmuz daki buyuk secim zaferinden sonra derin devlet bahanesi giderek anlamini yitiriyor... Dunyanin en cok satilan ve en cok okunan siyaset ve ekonomi dergisi geride kalan yilda Turkiye nin dunyada gorunumunu boyle ozetliyordu. 2007 yili ne yazik ki sadece Hiristiyanlara degil genel olarak cogunluktan farkli dinî inanclari farkli etnik kimlikleri farkli siyasî gorusleri olan yurttaslarimiza karsi saygisizligin ve saldirilarin yukseldigi bir yil oldu. Toplumun genelinde degilse de bir kesiminde farkliliga saygisizlik kin ve nefret endise verecek sekilde buyuyor. Demokrasi dusmanlari bunu somurmekte geri kalmiyor. Tekrar ve tekrar bikmadan usanmadan savunmaliyiz: Bir ulkede uygarlik her seyden once azinlikta kalanlarin ozgurluklerine ve haklarina ne olcude saygi gosterildigiyle olculur. Demokrasi halkin rizasiyla yonetim oldugu kadar siyasî etnik dinsel ve her bakimdan azinlikta kalanlarin haklarinin korundugu rejimin adidir. Bunun saglanmasinin birinci sorumlusu da ulkeyi yonetenler hukumettir. Turkiye de halkin buyuk cogunlugu AKP hukumetinin iktidarinin ilk iki yilinda sergiledigi reformcu karaktere onumuzdeki 2008 yilinda yeniden burunmesini bekliyor. 2008 yili AB standartlarinda bir demokrasi icin ifade ozgurlugunu etnik ve dinsel kimliklerin serbestce ifadesini azinlik haklarini guven altina alacak yeni anayasanin ve yasalarin yili olmali. Hukumet bu atilim icin gerekli halk destegine fazlasiyla sahip. Turkiye yi AB standartlarinda bir ulke ve toplum haline getirme vaadiyle iktidara gelen AKP hukumeti bu yoldaki reformlari cesaretle ve kararlilikla surdurmeli. Ve bu vaadlerini yerine getirmekte geciktikce arkasindaki halk desteginin eriyecegini bilmeli. Tecrubeler gosterdi ki Turkiye yi gercekten demokratik ve uygar bir ulke haline getirmek icin yalnizca anayasa ve yasa yapmak da yeterli degildir. Liderler her soyledikleri ve her yaptiklariyla ozgurluklere ve farkliliga saygiyi telkin etmelidir. Bu bakimdan ozellikle Basbakan a ve butun hukumet uyelerine oldugu kadar Cumhurbaskani na da buyuk gorev dusuyor. Cumhurbaskani butun halkin temsilcisi olarak hosgorusuzlukle mucadelenin basi olmalidir. Nihayet demokrasiye inanan butun sivil toplum kuruluslarimiz farkliliga saygi mesajini butun ulkeye yayacak bir kampanyayi mutlaka baslatmali