Bu milliyetci dalga yakinda sonecek -
Turkiye kendisini istikrarsizlastiramaz. Amerika ve AB isterse istikrarsizlasir burasi. Su anki milliyetci kabarisi ikisi de istemiyor. Bu dalga bu kez Turkiye yi karistiramayacak
Milliyetciligin en celiskili yani kendi milleti icinde de dusman tanimi yapmasidir. Ruh halimizle 1930 lar Almanyasi na benzedik. Sokak irkci milliyetcilerin eline gecebilir
Fasizmde sef ideolojisi vardir. Kitleler kendini liderle ozdeslestirir. Kendisiyle lider arasinda kurum istemez. Turkiye yi su anda fasizmden uzak tutan bir sef in olmamasidir
NEDEN? Levent Koker
Turkiye Ortadogu nun en istikrarli ulkesi gorunumu verirken birdenbire bir siddet dalgasinin icine dustu. Irkci boyutlari olan milliyetci bir siddet butun toplumu sarsarak gundeme oturdu.
Bir ulkenin bir iki yil gibi kisa bir surede Musluman dunyanin umidi Ortadogu nun istikrar modeli Avrupa Birligi nin tam uye adayi olmaktan nasil bir istikrarsizlik cehennemine donustugu sorusuna herkes cevap aramaya basladi. Ne olmus nasil olmustu da butun dengeler kaybedilmis Turkiye 1930 lar Almanya sini andiran bir sokak siddetine suruklenmisti. Ulkeyi ve siyaseti lumpenlesme nasil esir almisti? Yapilan hatalar neydi? Bundan kurtulmak mumkun olacak miydi? Fasizme dogru gidisi durdurmak icin ne yapmaliydi? Bunlari Gazi Universitesi ogretim uyesi siyaset bilimi ve kamu hukuku profesoru Levent Koker e sorduk. Koker in cok sayida yayimlanmis makalesi ve kitabi var. Biri de Iletisim den cikan Modernlesme Kemalizm ve Demokrasi .
Bugunlerde karsilastigimiz siddet olaylari milliyetcilikle aciklaniyor. Polis mudurleri bile Hrant Dink i vuran sanik icin milliyetci duygularla hareket etmis diyebiliyor. Nedir milliyetcilik?
Bizde milliyetcilik dogup buyudugu topraklari yurdunu vatanini milletini sevmekle iliskilendirilen bir duygu hali gibi izah ediliyor ama aslinda milliyetcilik oyle bir sey degildir.
Nedir?
Milliyetcilik basbayagi bir siyasi ideolojidir. Devletle milletin birligini ongoren bir ideolojidir bu. Devletle milletin birliginde demokrasinin pek olamayacagi da asikârdir. Cunku milliyetcilik toplumdaki farkliliklari tek bir millet icinde yok etmeyi hedefler. Farkliliklarin ifade edilmesinin onunu tikar. Milliyetcilik Fransiz devriminden sonra ortaya cikti. Ulusal devlet kurma ve kurduktan sonra da o ulusal devleti devam ettirme muhafaza etme ideolojisidir bu. Bir ulus-devlet ideolojisidir bu. Bizde cumhuriyeti kuran kadro ise aslinda Osmanli nin devlet seckinleri kadrosudur. Osmanli dan devralinan bir devlet yapisi vardir ama ortada bir millet yoktur.
Niye millet yok?
Turkiye denilen ulkede insanlari bir arada tutan onlarin birligini olusturan ortak unsur ne derseniz... Cumhuriyetimizin kurucusu buna iki donemde iki farkli cevap veriyor. 1920 de Ataturk Bu memlekette Turk Kurt Laz Arnavut var... Ne derseniz deyin o var ama bunlarin hepsi anasiri Islamiyedir diyor. Yani Misaki Milli sinirlari dahilindeki cesitli etnik unsurlarin varligindan soz ediliyor ama bu etnik unsurlari bir arada tutan ortak ozelligin Islamiyet oldugu soyleniyor. 1923 te bile soyleniyor bu. Ataturk un 1930 lardaki millet tarifinde ise Turkluk on plana cikiyor. Milletin devletle bir olmasi gerektigi anlatiliyor.
Mustafa Kemal Musluman olan herkesi Turk mu kabul ediyor?
Turkiye Cumhuriyeti nin o yillardan itibaren cozemedigi bir kafa karisikligi var. Bugunku Anayasa da da var bu. Birinci maddesi Turkiye devleti bir cumhuriyettir diyor. Vatandasligi duzenleyen 66 nci maddesi ise Turk devletine vatandaslik bagiyla bagli olan herkes Turk tur diyor. Yani Turkiye devleti demiyor da Turk devleti diyor. Devletin adi Turkiye devleti mi? Turk devleti mi? Bakin... Turkiye bir ulkedir. Turkluk ise bir etnik aidiyetidir. Turkiye disinda baska Turkiye yok ama Turkiye disinda baska Turkler var. Lozan Anlasmasi nda Turklukten hic bahsedilmez. Sadece Turkiye den ve Turkiye hukumetinden bahsedilir. Cunku Lozan da etnisite temeline dayali bir devlet adlandirmasi yoktur. Ama 1930 lardan sonra Turk milliyetciligi Gunes Dil teorileri gibi girisimlerle biraz etnik ve irka dayali bir yonelime girdi.
Peki ulusalcilik denilen akimla milliyetcilik arasinda fark var mi?
Bir fark yok. Ulusalcilik lafini ozturkce hassasiyeti de olan CHP sosyal demokrat sol ve sol Kemalist cevreler kullaniyor. Milliyetcilik lafini da muhafazakâr cevreler. Cunku millet kavraminin icinde Turk-Islam sentezi gibi bir gelenekci milliyetcilik var. Ataturk milliyetciligi de denilen ulusalcilik kavraminda ise Cumhuriyet in eskiyle baglarini tamamen koparan yepyeni bir toplum yarattigina dair bir boyut var. Ama sonucta milliyetcilikle ulusalcilik ozunde aynidir. Ikisi de nasyonalizmdir. Devletle milletin birligini hedefliyor ikisi de. Toplumdaki farkliliklari tek bir millet icinde yok etmeyi amacliyorlar. Devlet ve millet birliginde cagdas demokrasiye cogulculuga birey hak ve ozgurluklerine yer yoktur. Sinirli bir demokrasiye izin vardir.
Milliyetcilik kimleri dusman kabul ediyor?
Milliyetcilik bir millet tanimi yapar ve bu milletin menfaatlerine ters dusecek sekilde davranan gruplari devletleri ve milletleri dusman sayar. Bazi milletlerle de ittifak yapar. Aslinda milliyetciligin en celiskili yani kendi milleti icinde de dusman tanimlamasi yapmasidir. Milliyetciligin demokrasiyle uyumlu bir ideoloji olmadigi buradan da anlasilir zaten. Cunku bir milletin dis dusmanlari olabilir ama ic dusmanlari olmaz. Iceride devlet ve millet dusmanlari olmaz. Iceride ancak suclu vatandaslar olabilir. Ama milliyetcilik boyle dusmanlar uretir.
Bu dusmanlar kimdir?
Mesela Turkiye de azinliklar hukuk duzeninin garabeti icinde yabanci vatandas yerli yabanci gibi adlandirmalarla bir tur potansiyel dusman olarak goruluyor. Turkiye deki milliyetciligin gayrimuslimleri milletten saymayan bir durusu var. Bir suru kanunda Turk soyu tabiri kullanilmaya devam ediyor. Turkiye de milliyetciligin en buyuk endisesi devlet-millet butunlugudur yani onlarin ifadesiyle devletin ulkesi ve milletiyle bolunmez butunlugu dur. Turk milliyetciligi cagdas demokratik bir devlette olmasi gereken hak ve ozgurlukler duzenini isteyen yani farkliliklarin azami ifadesini talep eden her unsuru dusmani olarak goruyor. Bu dusman mutlaka bir etnik ve dini mensubiyetten olmuyor. Gayrimuslim azinliklar Kurtler yeri geldiginde Aleviler liberal demokratlar hep dusman sayiliyor.
Milliyetcilik genellikle bir saldirganlik halinde kendini gosteriyor. Futbol macinda tribunler Biz Ogun Samast iz diyebiliyor. Bir cinayeti destekleyecek bir ofkenin toplumsal kaynagi ne?
Turkiye bircok bakimlardan 1920 lerin 30 larin Almanya sina o ruh haline benziyor. Soyle... Turk milletinin her taraftan dusmanlarla sarildigi kabulu var. Bu hissiyatin yerlesmesine devlet yetkilileri de katkida bulunuyor. Turkun Turkten baska dostu yoktur lafi bugun siradan insanin her zamankinden cok daha fazla ruh halini ifade ediyor. Herkes Turke dusman ruh hali bu. 1920 lerin 30 larin Almanya sinda da boyle bir durum vardi. Milliyetcilere gore Turkiye icinde de Turke dusman var ve bunlar dis dusmanlarin yerli isbirlikcileri. Bizi yok etmek bolmek istiyorlar. Ustelik bunu sinsice yapiyorlar denilerek ofke pekistiriliyor. Butun dunya AB ve Amerika Turkiye yi bolmekle Turkiye Cumhuriyeti ni ortadan kaldirmakla ugrasiyor gibi anlasiliyor. Avrupa Birligi dayatmalarindan soz ediliyor. Demokrasi cagdaslasma kalkinma gelisme adina bizden yapmamizi istedigi reformlari AB nin baska hicbir ulkeden istemedigi soyleniyor.
Toplumun hangi kesimlerinde milliyetcilik bir siddet anlayisina donuyor?
Koylulukten bu kadar siddet cikmaz. Koyluluk siyasi mobilizasyona bu kadar elverisli bir taban olusturmuyor. Ama koyden kente gelmis varoslarda oturan hayata tutunmaya calisan issiz ve mesleksiz erkeklerde ve de ekonomideki daralan talepten bunalan esnaf kesiminde bu tur milliyetcilik yaygin. Ama daha onemlisi bir siddet anlayisina donusen bu milliyetci ruh hali Turkiye de aslinda bir orta sinif psikolojisi olarak cok yaygin. Milli gelirden ciddi pay alan sehirli iyi egitimli is guc sahibi orta siniflar varoslardaki milliyetcilige zihniyet olarak cok yakin bir noktada duruyorlar. Onlar da AB ye karsilar. Ustelik karsi degiliz deyip karsilar. Turkiye de siddete donuk milliyetciligin cok genis tabani var. Ustelik en yaygin oldugu kesim sehirli iyi egitimli orta siniflar.
Neden Turkiye de toplumun bazi kesimleri birdenbire bu kadar siddet yanlisi oldu? Ya da niye siddet kendini bu kadar ozgurce ifade eder hale geldi?
Siddetin kendisini boyle cok rahat pervasizca ortaya koyabilmesinin imkânini herhalde birkac sey hazirladi. Birincisi toplumun orta sinif kesimi biraz da devlete yaranmak amaciyla Bakin devlete ben sahip cikiyorum beni de burada gorun turunden bir yaklasimla bunu yapiyor olabilir. Kendisini devletle ozdeslestirip ic tatminin yani sira bundan bir menfaat saglamak da isteyebilir. Ayrica...
Evet...
Bizde egitim sistemi de oyle buyuk carpikliklarla dolu bir genclik yetistiriyor ki... Hem cok bilgisiz bir genclik yetisiyor hem de ders kitaplarindaki Rumla Ermeniyle Kurtle ilgili ifadeler milliyetciligi irkciliga donusturecek onyargilari surekli besliyor. Universite ogrencilerinin tarih bilgileri tarih bilincleri sifir noktasinda. Bu bir cehalettir ve bu cehalet siddete yatkinligi dogurur tabii. Hukukcu mahkemede slogan atiyor insanlara saldiriyor. Mahkeme ona bir sey yapmiyor. Boyle bir ortamda yasiyoruz. Insanlarimiz siradan ve cahil bir kafayla her seyi Avrupa nin Turkiye yi asagilamasi gibi algiliyor. Diplomali cahillerimiz var bir de diplomasizlari dusunun artik. Universiteye girememis meslek edinememis is bulamamis kitleler... Bu cehalet lumpenligi de besliyor ve butun o irkci milliyetci tasallutun beslendigi bugunku sokagi olusturuyor.
Siddete duskun bir milliyetcilikle fasizm arasindaki fark nedir?
Zaten irkci ve saldirgan bir milliyetcilik fasizmin unsurudur. Turkiye de henuz sokak tam olarak irkci milliyetcilerin eline gecmedi ama gecebilir. Cunku bunun isaretleri var. Sokak irkci milliyetcilerin eline gecmekte. Linc girisimlerini futbol sahalarinda mahkemelerde olanlari goruyoruz. Sonra da bunlara sahip cikilircasina milletin hassasiyetlerini tahrik etmeyin laflarini isitiyoruz. Tabii fasizmin milliyetcilik disinda baska unsurlari da var. Mesela demokrasiden hoslanmamak demokrasinin millete zarar verdigini demokrasinin bu milletin sorunlarini cozemeyecegini dusunmek. Turkiye de demokrasiye boyle bir karsi cikis da var. Ayrica fasizm ebedi bir dunya barisinin mumkun olmadigini ve barisin insan tabiatiyla uyusmadigini kabul eden bir dusunce ve siyaset bicimidir. Dolayisiyla o kalici bir savas ortamini arzular. Fasizmde hep dusmanlik ve savasa hazir olma durumu vardir. Fasizmin bu unsuru da Turkiye de mevcut. Bir de fasizmde sef ideolojisi vardir. Kitleler kendilerini liderle ozdeslestirirler. Liderle aralarinda devletin bir araci kurumunu siyasi kademesini kabul etmezler.
Peki bizde sef var mi?
Turkiye yi su anda fasizmden uzak tutan sey bir sefin olmamasidir. Tabii bir de bizim cok partili hayatimiz yasama organimiz ve yapilacak olan secimlerimiz var ki... Bu fasizmde yoktur. Fasizmde cok partili hayat olmaz. Ama Turkiye de su var. Fasizme yatkin yaygin bir ruh hali var. Orta siniflardan baslayarak sokaklara lumpen kitlelere yayilan bir ruh hali bu. Ve bir de bizim fasizme yakin ozellikler tasiyan bir burokratik otoriter devlet gelenegimiz var. O gelenek bu zihniyetle birlesirse burasi fasist bir donem dogurabilir. Fasizme karsi teyakkuz halinde olmak gerekir. Cunku fasizme yatkin bu irkci milliyetci ruh hali cok kolaylikla bir fasizm dogurabilir. Turkiye tek partili seflik gibi bir sisteme dusebilir. Ama bunu tutan bir sey var.
Nedir o?
Hâlâ Avrupa Birligi hedefi var. Turkiye AB den koptugu anda fasist rejime donusme tehlikesi hemen realize olabilir ve cok partili sistem bitebilir. Boyle bir tehlike var. Bunun icin illa darbe olmasi sart degil. Bir populist diktatorluk seklinde de gelebilir fasizm. Oyle ki Amerika ve AB yle iliskiler Turkiye deki milliyetci zihniyetle geriliyor. Ikisinin de Turkiye yi bolecegi soyleniyor. Eger Turkiye nin ABD ve AB yle iliskisi tamamen bozulursa AB uyeligi imkânsizlasti diye Turkiye reformlardan busbutun vazgecerse ve bu durum finansal krize donusurse Turkiye nin fasizmden baska yolu olmaz. Turkiye bir otoriter rejime askeri veya sivil diktatorluge kayabilir. Su anki milliyetcilikle fasizmin zihniyeti ve otoriter rejimin zemini hazir zaten.
Yarginin isleyisinde de tuhafliklara rastlaniyor. Ornegin Trabzon da Mc Donalds i bombalayan suclu serbest birakiliyor. Yarginin bu tutumu milliyetci siddeti nasil etkiliyor?
Yarginin gorevi hukuku korumaktir ama yargi mensuplarinin yargi organlarinin verdikleri bazi kararlarda hukukun degil de milliyetci ideolojinin hâkim oldugunu goruyoruz.
Kritik noktalarda verdigi bazi kritik kararlarda yargi milli devletin bekasi kaygisiyla hukuku bukebiliyor.
Milli devletin bekasi kaygisi ise dogrudan dogruya bir milliyetciliktir.
Cankaya secimiyle artan milliyetci siddet arasinda iliski var mi?
Bunu soyleyenler var ama... Bu milliyetci kabaris Turkiye yi istikrarsizlastiramayacak. Cunku istikrarsizlasan bir Turkiye AB ile iliskilerini surduremez. Otoriter bir Turkiye sadece AB nin degil ABD nin de isine gelmez. Zaten Turkiye de kendi kendisini istikrarsizlastiramaz. Buna gucu yetmez. Eger AB ve Amerika Turkiye nin istikrarsizlasmasini istemiyorsa buna izin vermezler. Ancak onlar isterse Turkiye istikrarsizlasir. Turkiye de su anda yasanan milliyetci kabarisi ne AB ne de Amerika istiyor. Bu milliyetci kabarmanin gucu bu kez Turkiye yi istikrarsizlastirmaya yetmeyecek.
Iki secim birden olacak bu yil. Hem yeni cumhurbaskani hem yeni Meclis secilecek. Secimlerden sonra Turkiye normale doner mi yoksa bu siddet havasi surer mi?
Bu bir dalgalanma ve bu dalgalanma giderek sonecek. Bu milliyetci dalga bitecek. Cankaya secimine uc ay kaldi. Turkiye cumhurbaskanligi secimlerini ve genel secimleri gayet guzel gecirecek. Zira AB ve ABD ile iliskilerde bir kriz yasanmazsa Turkiye secimleri sorunsuz atlatacak. Ve secimlerden sonra Turkiye baska bir tablo gosterecek. Bir AB yetkilisi Turkiye ile iliskilere secimler bitinceye kadar ara verdik turunden bir mesaj verdi. AB yle iliskiler duzelecek hizlanacak.
Peki bu milliyetci siddeti nasil onlemek gerekiyor?
Demokrasiyi yayginlastirarak ve derinlestirerek onleyebilirsiniz. AB normlarina uygun bir hukuk devleti pratigini merkezden yerele yaymak ve merkezi hukumetin gucunu dagitmak gerekiyor. Turkiye bir ademi merkezilesme ve demokratiklesme surecine girmek zorunda. Halk ancak boyle bir demokratik duzende kendisini ifade etme imkânini somut olarak bulabilir ve buldugu zaman da kendisine sef aramaz. Kendi isini kendi gorur kendi mukadderatina kendisi sahip cikar. Demokrasinin sorun cozen basarili bir politik yontem oldugunu bu halkin ogrenmesi lazim. Turkiye nin AB yle iliskilerinde uc yil onceki hizina donmesi ve reformlari surdurmesi lazim.
Peki siyasi iktidar ve yargi milliyetci siddeti onleyecek tedbirler aliyor mu sizce?
Siyasi iktidar alamiyor. 301 kaldirilmiyor. Adalet Bakani 301 le ilgili dogru bilgi vermiyor. Avrupa da 301 muadili bir madde yok. Mesela Almanlari ya da Fransizlari asagilamak diye bir hukum yok. Bir tek Italyan ceza kanununda Italyanligi degil Italyan milletini asagilamak diye bir hukum var. Orada da Italyan milletinden kasit butun Italya daki vatandaslar kitlesi. Bizim Ceza Kanunumuzda ise Turkluk lafi var. Anlasilmaz bir laf Turkluk. Turklugunun ne oldugunun sinirlarini hukuken tanimlayamazsiniz. 301 inci maddenin gerekcesinde Turkluk kavraminin Turk milletinden daha genis oldugu yaziliyor. Dunyanin neresinde yasarlarsa yasasinlar Turklere ait musterek bir kultur anlasilir deniyor. Bu uc milliyetci bir diskurla yazilmis kanun maddesi gerekcesidir. Bu yayilmaci milliyetcilik tir...
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com