Orhan in bavulu -
Orhan Pamuk un Nobel konusmasini dinlemeye cok istedigim halde gidemedim... Ama bir yurtdisi gezisi icin havaalanina giderken babamlara ugradigimda konusmayi televizyonda izleme sansim oldu.
Orhan in neredeyse tum yazarlik seruvenini babasina ithaf ettigini gosteren o sozlerini babamla birlikte dinlerken ister istemez babamla olan iliskim de zihnimin bir ucundan suzuluverdi. Cok istedigi halde fazla okuyamayan hayatini kumas tozu yutma pahasina cocuklarinin basarisi uzerine bina eden bir eski kusak Istanbullusu... Beni lise tahsili icin Ermeni okulundan alarak Amerikan okuluna yerlestirme israrini sinavi iyi bir derece ile kazandigimda yasadigi gururu unutmam mumkun degil. Biz o siralarda Pangalti da oturdugumuz icin bu yeni okulun ayni zamanda bir cevre donusumunu ifade edecegini once pek kavramamistim. Ama neredeyse butun arkadaslarim Nisantasili olunca hayatim da epeyce degismisti. Pangalti nin gurultucu ic ice gecmis esnaf dukkanlarinin arasindan yuruyup ana caddeyi gectigimde Nisantasi nin genis vitrinli kendinden emin ve magrur edasiyla karsilasirdim. Cocuktuk ve yogun bir sevgi iliskisi icinden birbirimizi algiliyorduk. Ama arkadaslarimin evine her gittigimde benim geldigim yerle orasi arasindaki niteliksel farki Ermenilerin paylastigi orta siniflik haliyle Istanbul burjuvazisinin yuksek davranis kaliplari arasindaki mesafeyi duyumsardim. Benim geldigim yer sicak ve bir acidan fazla samimi idi. Yas ve nufuz farkinin epeyce torpulendigi herkesin birbirine benzedigi avami bir ortakligin hepimizi kucakladigi koruyucu bir tul perdenin altinda yasiyorduk sanki. Arkadaslarimin evlerindeki hava ise mesafeleri vurgulayan hiyerarsiyi hatirlatan sozun ve sessizligin ayirt edici islevini gormezden gelseniz bile size israrla hatirlatan bir yapidaydi...
Orhan in ailesi ve eviyle de bu genis tanisma doneminde karsilasmistim. Abisi Sevket sinifimizin her yonuyle en parlak ogrencisiydi. Orhan ise bizler icin ne de olsa kucuk tu ve dogrusu cok da ilgimizi cekmezdi. Babalari Gunduz Bey i ise bric oynamaya merakli oldugum icin hafizama kaydetmisim herhalde: Yakisikli neseli rahat bir firma yoneticisi olduguna inanmanizi zor kilan bir bicimde sanki her an marjinallige kacacakmis gibi duran cocuksu bir hali vardi. O nedenle ben Orhan in babasinin bavulu uzerine anlattiklarini bir baska dinledim. Orhan i dinlerken sozunu ettigi tedirginligi bavuldan cikacak olanlarin yaratacagi caprasik duygulari sanki anladim... Bana herhangi bir bavul vermemis olan belki de bunu kendisini fazla onemseme olarak aldigi icin verebilecegi bavuldan ozellikle kacinmis olan babama da bir goz attim elbet bu arada... Ancak zihnim nedense Orhan larin Bayramoglu ndaki yazligina gitti. Koca bir gun boyunca Orhan in hic odasindan cikmadigini resim yapiyor dendigini ve bizim de onu biraz tuhaf biri olarak algiladigimizi hatirladim. Daha sonra simdi de yazar olacakmis dendiginde hicbir baltaya sap olamayanlar icin kullanilan o gormezden gelme tavrina nasil kolayca kaydigimizi da...
Ucak saatini babamlarda beklerken Orhan in nasil bir yukle bu yolculuga ciktigini ve ne olaganustu bir is gerceklestirdigini bir kez daha kavradim. Edebiyat icinde bizlerin de oldugu koca bir ani ve duygu bavulunu actigi olcude anlamliydi belki de... Gunduz Bey bavuluna sadece kendi hayallerini koymus ama icinden Orhan in ic alemi cikmisti. Orhan ise kitaplariyla kendi bavulunu olusturup bize teslim ederken icinden bizim bavullarimizin cikacagini biliyordu elbet. Ben kendiminkini ucundan hafifce aralamis oylece onu dinlerken garip bir bicimde o odulu ben almisim hissine kapildim... Orhan in kitaplarini actigimda niye hep kendimle karsilastigimi da galiba simdi daha iyi anladim...
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com