Bir araya gelerek iktidarlari suclayalim -
Ve hicbir Ermeni hicbir Turku Bu hikâyeyi bilmiyor kabul etmiyor diye suclayamaz. Biz sadece hikâyelerimizi anlatmaliyiz diyen Avedikyan diasporayi da soyle elestiriyor: Fransa daki Ermeniler diasporanin patolojik bir sonucudur. Butun varliklarini kimliklerini soykirim meselesi uzerine kuranlari dusunerek kullaniyorum patolojik sozcugunu.
Ne bagir ne de sus...
Bir sehri o sehirde birini seviyorsan seversin aslinda. Birinden korkarsan butun sehirden korkarsin. Bir sey birakmissan bir sehirde yarim kalmis bir sey sehir birakmaz yakani geri donersin mutlaka. Dondurur hayat.
Iste diaspora da da Istanbul gormus veya Anadolu da bir seyini birakmis buralarda dostlari olanlarin hikâyeleri baska burada korktuklari birini hayal edenlerin hikâyeleri bambaska. Istanbul da ilk rakisini icmis bir adamsa eger konustugunuz kisi gorursunuz ki malum yasa Turkiye yi nasil altust ettiyse onu da etmis. Hani Bu kadari da olmaz ki demis icinden ilk aldiginda haberi.
Simdi tarihin bu noktasinda bir kusak susmus bir kusak bagirmisken yeni sesler diriliyor: Sadece konusmak isteyen sesler bunlar. Diasporada hava degisiyor bir bakima. Cunku bazilari artik ne bagirmak ne susmak; sadece konusmak istediklerini soyluyor. Bazilari icinden soyluyor bunu bazilari ise sesli. Yani sanildigi gibi yekpare ve hep birlikte ayni seyi dusunen insanlar degil diaspora; hep bize gosterilmek istendigi gibi. Ve sesli konusanlar konusmak istediklerini soyleyenler cogaldikca bicimi degisiyor diasporanin. Ustelik Paris ten anlasilan o ki artik konusanlar giderek ve hizla cogaliyor.
Ne bagirmak ne susmak isteyenler cogaldikca da iki tarafta dusmanlik uzerine hayatini ve kariyerini kuranlar yok olma tehdidini daha cok hissediyor. Belki de bu yuzdendir zaten iki tarafin bagiricilari bugunlerde hic olmadiklari kadar ofkeleniyor.
Fransizlar bu yasayi Ermenilerin guzel gozleri icin cikarmadilar elbette. Ama bizim gozlerimiz de guzeldir hani o ayri!
Yasayan en onemli felsefecilerden kendisi de etnik catismalardan cok cekmis Slovenyali Slavoj Zizek insanlar arasinda tarih katmanlariyla kemiklesmis etnik gerilimleri kirabilecek yontemlerden birinin dusmanliklari yaratan yargilarla alay etmek oldugunu soyler. Der ki Eger problemli iki tarafin birbirini suclamakta kullandigi sozleri biz dalga gecerek birlikte gulerek yinelersek onlarin ici bosalacaktir.
Yonetmen Serge Avedikyan la konusmaya baslar baslamaz her iki tarafin da sert agabeyleriyle dalga gecmemiz ve giderek iki tarafin da sert agabeylerinin argumanlarinin manasizlasmasini Zizek gormeliydi. Bol gulusmeli konusmanin bu kadar neseli olmasinin bir sebebi de Avedikyan in 15 yasina kadar Ermenistan da yasamis olmasi Turkiye yi Ermenistan i ve diasporayi da iyi bilmesiydi. Bu yuzden oyle diyordu zaten:
Fransa daki Ermeniler diasporanin patolojik bir sonucudur.
Kucuk jest bekleniyor
Aman Bay Avedikyan dikkat edin basiniz belaya girecek der demez de aciklamaya basladi:
Yoo gercekten oyle. Butun varliklarini kimliklerini soykirim meselesi uzerine kuran insanlari dusunerek kullaniyorum patolojik sozcugunu. Ama bunun yani sira bu bizim icin bir haysiyet meselesi.
Su da var; Turkiye den gelecek sembolik bir jeste ihtiyaci var burada yasayan insanlarin. Bu jestin illa da soykirim sozcugunu icermesi gerekmiyor. Ama ne zaman bir film festivali icin Turkiye ye gitsem gazeteciler Bir savasti. Yasandi bitti. Insanlar oldu diyor. Ben de soyle cevap veriyorum:
Yahu siz bu meselenin beni eglendirdigini mi saniyorsunuz?
Cunku ben de yoruldum bu soykirim meselesinden. Bu yuzden diyalog onemli. Zaten bu yuzden boyle filmler yapiyorum.
Nasil filmler? Serge Avedikyan hemen her diaspora Ermenisi icin bir mit olan dedesinin koyune gitme isini butun korkulari bir kenara birakarak gerceklestirmis biri. Avedikyan kendisiyle de dalga geciyor:
17 yilda buyuk degisim
Modern Turkiye nin en son turistik aktivitesi! Ermeniler dedelerinin koylerini goruyor!
1987 yilinda ilk kez Bursa yakinlarindaki Soloz koyune gittiginde ufak tefek cekimler yapmis. Ama sonra:
Belediye baskani cekimi engelledi. Mezartaslarini goruntulememi istemediler. Anliyorum. Korkuyorlar. Bir sonucu olacagini saniyorlar. Normaldir. Ben de 17 yil bekledim. 2003 te Bursa da bir festivale davet edildigimde farki gordum. Bu kez Soloz deki koyluler benimle konusmak istediler.
O koy de yasayanlar da Yunanistan dan mubadele ile gelen Pomaklar. Onlar da biliyor surgun olmak ne demek. Oturduklari evlerde yasamis insanlarin torunlariyla tanismak istiyorlar. Ben de bir dernek kurma onerisi getirdim. Koydeki hafizayi canli tutmak icin koylulerle Ermeniler birlikte calisacaklar.
Mubadele konusulmuyor
Avedikyan hikayenin burasinda pek de sozu edilmeyen bir hakikatten soz ediyor:
Dedemin koyu Soluz den Gemlik ve Gurle den giden Ermeniler soykirim nedeniyle gitmediler. Onlari oradan gonderen mubadeledir. Diaspora bundan hic soz etmez. Yani aslinda 1915 ten kurtulan Ermeniler Turkiye de yasamaya devam etmisler. Yani mubadele olmasaydi orada yasiyor olacaklardi simdi anliyor musunuz?
Avedikyan in cektigi film Fransa da ve Turkiye de gosterilecek. Diyor ki Diaspora yeterince sert bulmayacak.
Niye peki?
Film Ermenistan da gosterildiginde bir TV programinda bana Iyi Turklerden de soz ediyormussunuz filmde dedi spiker. Provoke etmek istedi. Cevap verdim:
Evet dogru. Umarim daha da cok bahsederiz. Konya Valisi Celal Bey in kendi hayatini tehlikeye atarak Ermenileri nasil kurtardigindan Halep Valisi nden Ermenilere yardim eden diger Turklerden. Ben bunu Turklerin hosuna gitmek icin soylemiyorum. Gercek bu oldugu icin soyluyorum.
Yeni nesillere uyari
Avedikyan yeni nesillerin suclu olmadiklarini bilerek konusmalari gerektigini soyluyor:
Niye birbirimizi sucluyoruz ki? Bir araya gelip iktidarlari suclamaliyiz. Ve hicbir Ermeni hicbir Turk u Bu hikâyeyi bilmiyor kabul etmiyor diye suclayamaz. Biz sadece hikâyelerimizi anlatmaliyiz.
Kesinlikle soykirimla ilgili degil dedigi filminin Turkiye de gosterilmesini cok istiyor Avedikyan. Cunku Turkiye gorsun istiyor kendi hikâyesiyle aslinda yuzlesebildigini. Diasporanin da Turkiye deki insanlarin bu hikâyeleri paylasirken ne kadar samimi olduklarini gorsun istiyor...
ARTO KILIMLI ILE BAHCESINDEKI MINI SAPEL DE KONUSTUK
Yuz yillik kilimin hikâyesi
Arto duvardaki kilim torbayi gosterip Dedemin evrak cantasiymis diyor ve Anadolu da yasayan dedesini babasinin Istanbul daki hali dukkânini anlatiyor sert konusanlari elestiriyor
Buraya gelip de surunen daha ofkelidir. Ama Istanbul u biliyorsan dostlarin varsa oyle hissetmesin.
Ermenistan da tanistigimiz sonra Paris te yeniden karsilastigimiz Arto Kilimli uzun uzun anlatiyor Anadolu da yasayan dedesini babasinin Kapalicarsi daki hali dukkânini bir gun dukkânin nasil yandigini Paris e geldigini diaspora hikâyelerinin de tavrinin da hic birbirine benzemedigini... Evinin arka bahcesindeki dunyanin en kucuk sapelinde Ermenistan dan mumlar Turkiye den seccadeler Arto Bey de ise bitmiyor sakalar:
Bakma sert konusanlara
Sapeldeki aynanin icinde siluet halinde Isa resmi var. Diyorum ki insanlara Ancak inananlar gorebilir. Nasil seviniyorlar gorduklerinde gorsen!
Arto Bey ne dindar ne Ermeni kimligine yapisiyor. Inandigi bir tek sey var insanlar. Insanlarin konusabilecegini dusunuyor:
Bakma buradaki cok sert konusanlara. Cogu Turkiye ye gitmemistir. Korkarlar gitmekten. Saniyorlar ki Turkiye de Ermeni olduklari icin baslarina bir sey gelecek. Cok zengin bir arkadasim yillar sonra Turkiye ye gittiginde garson kizmasin da baslari belaya girmesin diye kokmus eti yemis hapir hupur. Ne olacak halbuki? Hic!
Sonra Arto Bey bize yuz yillik bir kilim torbayi gosteriyor duvarda asili. Dedemin evrak cantasiymis bu diyor uzerinde Ermenice Kilimliyan yaziyor:
Dostlar kirilmasin
Ben bunu cok para vererek satin almak zorunda kaldim. Oyle olmasaydi keske.
Arto Bey le uzun uzun konusuyoruz dalga geciyoruz; hatta sertlik yanlilariyla. Ama en son sunu diyor Arto Bey:
Aman dikkat et de Turkiye de kizmasinlar bana.
Soylediklerinin diasporada birlikte yasadigi Ermenileri degil Turkiye deki dostlarini kirmasindan korkuyor daha cok. Nereyi kirmaktan sakiniyorsan oraya ait degil misindir aslinda? Insan duvardaki Anadolu halilarina baktikca bunu dusunuyor...
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com