Soykirim demek benim gorevim -
Turkiye yi ayaga kaldiran Ermeni soykirimini tanimayan sucludur diyen yasanin mimari diasporanin en guclu ismi Patrick Deveciyan a soruyorum: Bazen yoruldugunuzu hissetmiyor musunuz? Yoruldum. Evet. Hem de cok. Ama bu benim gorevim. Ben bir yuzyil daha halimin altinda kadavralarla yasamak istemiyorum diyor. Tam o anda gozleri nemleniyor
Ve Ermeni Diasporasi konustu - 1
Giris
Hayaletlerin cocuklari
Soz soylemek insanligin yuregine bir kurekle dalip pasi pusu kaldirmak bulaniklik yerine berrak hakikatleri koymaktir. Hakikatli soz insanlar ofke ve nefretin gurultusunde gozlerinin yarisini yitirmisken onlara gozlerinin kayip yarisini verendir. Insanligin ortak kederini birinin acisini digerininkine yeg tutmadan birini suclayip digerini topyekûn masum ilan etmeden anlatabilmektir hakikatli sozun derdi.
Sozun buyusudur bu: Gozyasini birlestirir kahkahalari ekler birbirine. Buyusu olenle oldurenin ayni aciyi cektigini soyleme cesaretinden gelir. En iyi bu topraklar bilmez mi oldurenin oldurdugunu omrunce sirtinda tasiyacagini? Oldurenin de olenin de kabul etmeye cesaret edemedigi budur aslinda. Nefretin cephanesini biterecek olan da...
1915 yilinda bu topraklarda karanlik bir yaz yasandi. Kim sucluydu kim daha gucluydu doksan yil bu konusuldu. Mesele su ki konusanlar bizler degildik. Hepimiz hikâyelerini eksik ya da fazla anlatan hayaletlerin cocuklariydik yalnizca. Ama biliyorduk o yaz bizim de hosumuza gitmeyen yasananlara koyulacak ad uzerinde kavga ederken eksik bir yasla gecistirdigimiz bir seyler olmustu.
Oyle olmasa neden bugun bile Dogu da buyuk tas binalari isaret edip yasli adamlar genc kadinlar nedenini bilmedikleri bir kederle Bunlari Ermeni tas ustalari yapmis desin Bir daha kimse onlar gibi guzel binalar yapmadi...
Bu topraktan sokulup gitmis her sey bu topragin canini acitiyor; bal gibi biliyoruz aslinda. Bilmedigimiz su:
Biz konusmuyoruz bizim yerimize hayaletler konusuyor hâlâ.
Insanligin kederi ya da kaderi karsisinda efendi duranin sozu nazik olur. Bir tek bagirip cagiranlarin sozleri keskin ve kabadir. Iste keskin ve kaba olanin yerini hakikatli sozun alabilmesi icin ofkeli hayaletlerin seslerinin yerine yasayanlarin sozlerinin gecebilmesi icin Ermeni diasporasi ile konusmak gerekiyor artik. Hayaletlerin cocuklariyla...
Cunku mahkeme onlerinde yazar resmi yakanlar bizi ne kadar temsil ediyorsa Ya soykirimi kabul et ya da yok ol diyenler de uzaklardaki Ermenileri o kadar temsil ediyor aslinda. Ve bu gurultu yuzunden Avrupa nin diplomasi masalarinda stateji kurumlarinin koridorlarinda pazarlik konusu yapiliyor hepsi bizim olan olulerimiz.
Hayaletler birimizin sucunun digerinin masumiyetinin kaniti olarak cekistirilip duruyor. Ve belki de sadece bu yuzden ofkeliler.
Cunku hepimiz yorulduk artik. Uzaktakiler evlerinde olulerle yasamaktan yorgunlar. Biz burada suclanmaktan bitkiniz. Ama iki taraf da korkuyor bunu soylemekten; dedelerine ihanet etmekten.
* * *
Korkular korkunun aniden ustune gidilerek mi gecirilir yoksa yavas yavas mi?
Sudan korkan cocuklari birden denize mi atmali yoksa kendi zamanini mi vermeli onlara?
Orhan Pamuk un Turkler Ermenileri de Kurtleri de kesti demesi Turkiye nin kendi yaralariyla yuzlesmesini mi sagladi yoksa daha fena mi kollarini kavusturup kilitlendi insanlar?
Avrupa Birligi hazirlik surecinde hep suclarimizin ve cozumsuzluklerimizin yuzumuze vurulmasi bizi o yaralarla daha mi cok yuzlestiriyor yoksa daha cok mu reddediyoruz meselelerimizi?
Turkiye ye sokaklara baktikca ikincisi gercege daha yakin geliyor bana. Bu yuzden hikâyelerin anlatilmasi gerektigini dusunuyorum hep yavas yavas. Eger bir aciya koydugumuz ad o acinin anlatilmasini imkânsiz kiliyorsa onceligi ada degil hikâyeye vererek konusmak gerekiyor.
Konusmak gerekiyor. Hikâyenin adini ortaklastirmadan once hikâyenin kendisini ortaklastirmak gerekiyor. Bu yuzden bir kez olsun Fransa daki Ermeni diasporasinin da konusmasi gerekiyor. Daha once hic konusmadigi gibi... Daha once kendilerine bile soylemedikleri cumlelerle...
Bu yazi dizisi boyunca oyle saniyorum ki bize ofkeli ve inatci bir yekpare govde olarak sunulan diasporanin hic gosterilmemis bir haliyle karsilasacaksiniz. Sasirmanizi diliyorum. Cunku hayret insanin en temiz halidir.
Sasirip merak etmenizi diliyorum. Merak edip dinlemenizi. Cunku hayaletler artik uykularina donmek istiyor. Cunku hayaletlerin yasayanlardan daha cok konustugu topraklarda yasamak beni sizi hepimizi farkina varmiyoruz belki ama muthis yoruyor.
Oooo! Aman dikkat et! Ezer gecer!
Paris te onunla bir gorusme yapacagimi kime soylediysem hepsi gozlerini aca aca boyle diyordu. Turkiye yi ayaga kaldiran Ermeni soykirimini tanimayan sucludur diyen yasanin mimari Sarkozy nin parlak bir politik kariyere sahip danismani Sarkozy cumhurbaskani olursa kesinlikle Fransa basbakani olacak olan retorik uzmani kartal bakislariyla unlu Patrick Deveciyan in ismi herkeste hayret tedirginlik bazen de hayranlikla karisik bir sessizlik yaratiyordu.
Mihmandarim Isabelle ise Deveciyan in odasina girer girmez baslayan ve sert bir satranc maci hissi veren gorusmeyi bazen takip etmekte zorlaniyordu. Babasi Osmanli nin onemli burokratlarindan ve aslinda Elazig kokenli olan Deveciyan ayni zamanda ASALA davasinin unlu avukatiydi. Butun bu gecmisin mesafeli nezaketini uzerinde tasiyordu. Ama nezaket parti binasinda baslayan satranc macinin hizini hic etkilemiyordu:
Turkiye deki Ermeniler bu yasadan rahatsizlar. Diasporanin baskisiyla cikarilan bu yasanin butun diyalog yollarini kapatmakla birlikte Turkiye de yasayan Ermenileri de kurban ettigini dusunuyorlar. Yasanin Ermenistan dan da cok destek aldigi soylenemez. Ne dersiniz? Diaspora sadece kendisi icin cikardigi bu yasayla diger Ermenileri kurban mi etti?
Yasa guvenligimiz icin
- Bir yil oncesine kadar bu yasanin cikmasina ben de karsiydim. Ifade ozgurlugunu zedeleyecekti. Ama Lyon da Turk milliyetcilerinin yaptiklari gosteriler oradaki Ermeni anitinin calinmasi fikrimi degistirdi. Turkiye aktif bir reddetme politikasi yurutmeye basladi. Ermeni anitlarina karsi saldirilar yapildi. Bunlari Bozkurtlar yapti. Turkiye diplomasisi de bu saldirilarin Turk halki tarafindan onaylandigini ve desteklendigini acikladi. O saldirilardan sonra ifade ozgurlugu tartismasina giremezdik. Guvenligimiz soz konusuydu. Fransa daki Ermenilere yapilacak saldirilara karsi guvenligimizi saglayacak bir duzenlemeye ihtiyac vardi.
Artik ifade ozgurlugunun birincil onemde olmadigini soyluyorsunuz ama bu yasaya sizin getirdiginiz savundugunuz ama kabul edilmeyen bir istisna vardi. Bilimsel calismalar haric tutulacakti. Bu istisnayi kabul ettiremediniz mecliste.
- O istisnanin senatodan cikmasi icin elimden geleni yapacagim. O konuda senatoda fikir birligi olusacagini dusunuyorum. Cunku bilimsel calismalarin ozgurlugunu korumak gerekiyor. Boylece Turkiye ile Fransa arasinda bir fark olacak! Cunku biliyorsunuz Turkiye de TCK 301 var!
Evet ben dahil bircok insanin karsi ciktigi ve aceleyle cikarilan bir madde. Ama siz bu yasa icin uzun sure ugrastiniz. Ustelik teknik olarak cikmasi cok zor bir yasa icin.
Zaten 90 yildir bekliyoruz
- O kadar uzun sure sayilmaz. Fransa nin soykirimi tanimasi icin uc yil ugrasmistik. Bu yasa icin de bekleyebiliriz. Ustelik biz zaten 90 yildir bekliyoruz.
Biz diye konusuyorsunuz. Diaspora bu kadar homojen mi sizce? Butun diasporanin bu yasayi desteklediginden emin misiniz?
- Diaspora homojen degilse bile eger sert Turk milliyetcileri yaptiklarina devam ederlerse olacak. Kaldi ki Turkiye de disaridan homojen gorunuyor. Kulturel farkliliklari devlet politikasiyla homojenlestiren bir politikasi var. Ustelik Turkiye Ermenistan sinirini acmamakla bu konudaki tavrini acikca ortaya koyuyor.
Bunlar dialogu imkânsizlastiran seyler haklisiniz. Ama cikarmaya calistiginiz yasanin o siniri daha da sertlestirecegi ortada.
- Buna inanmiyorum. Ben Turkiye nin ancak asiri baskilarla degisebilecegine inaniyorum. Ve yeniden ekleyeyim biz doksan yildir bekliyoruz!
Doksan yildir hayaletlerle yasiyorsunuz. Fransiz dusunur Baudrillard in bu konuda bir cumlesi var: Ermenilerin durumu cok ozel. Onlar yasadiklarini ispatlamak icin olduklerini ispatlamak zorundalar. Ne dersiniz oyle mi?
- Tipki Yahudiler gibi. Bu cok buyuk bir travmadir. Ben ne zaman torunuma baksam onun yasindaki cocuklarin bir zamanlar sadece Ermeni oldugu icin oldugunu dusunuyorum. Bu her gun yasamasi imkânsiz bir acidir.
Ama bu imkânsiz aciyla yasiyor hatta hayatinizi bunun uzerine kuruyorsunuz bir bakima. Kisisel olarak sormak istiyorum. Bazen yoruldugunuzu hissetmiyor musunuz?
- Yoruldum... (Deveciyan duraksiyor) Evet. Hem de cok... (Unlu kartal bakislar nemleniyor) Ama bu benim gorevim! Ben bir yuzyil daha halimin altinda kadavralarla yasamak istemiyorum!..
Konusma bitiyor ama karizmasiyla unlu Deveciyan in gozlerindeki nem asili kaliyor. Tam cikacakken Deveciyan diyalog icin calisan insanlara ne kadar kiymet verdigini anlatiyor benim ne kadar kiymetli bir is yaptigimi... Durdurup guluyorum:
Gozyaslari gercek mi?
Ancak Bay Deveciyan siz benim isimi cok zorlastiriyorsunuz!
Cikiyoruz. Deveciyan i iyi taniyan deneyimli bir gazeteci olan mihmandarim Isabelle bile saskin. Gozleri doldu gordun mu? diye soruyor.
O zaman dusunuyorum: Yasa cikaracak kadar sert olan bile aglayabiliyorsa acaba diaspora bize anlatildigi gibi bir sey degil mi? Bize gosterilen ofke ve inat resminin ardinda ne var? Diyaloga hic yanasmayanlar ne gizliyorlar iclerinde? Bunun icin konusmalara daha da sert olanlarla devam etmek gerekiyor...
YARIN
ASALA nin eski lideri: Soykirim demezsem aynada yuzumu goremem
Bir fabrika olarak soykirim
Fransiz aydinlari donakaldi: Yasa sacmaliktan baska bir sey degil
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com