Fransa Parlamentosu nun ekim ayinda 1915 te Osmanli yonetiminin son donemlerinde vuku buldugu varsay -
Fransa Parlamentosu nun ekim ayinda 1915 te Osmanli yonetiminin son donemlerinde vuku buldugu varsayilan Ermeni soykiriminin inkârini suc sayan yasayi kabuluyle ilgili bir mantiksizlik hissi hakimdir.
Bu mantiksizlik soz konusu olaylarin tanimlanma biciminden degil tarihin bakis acisinin yasalastirilabilecegi dusuncesi ve muhaliflerin suclu olarak cezalandirilmasidir. Meclisteki 577 milletvekilinin sadece 106 si tasarinin lehinde oy kullandi 19 u karsi cikti 4 u cekimser kaldi ve 448 i hic oy kullanmadi. Kimse bu tasarinin yasalasmasini beklemiyor. Fransiz Senatosu onerilen tasariyi asla dikkate almayacaginin isaretlerini gonderdi ve Cumhurbaskani Chirac kendi muhalifligini ifade etti. Bu tasarinin ardindaki dusunce inkârcilara bir yil kadar hapsin yani sira 45 bin Euro para cezasi verilmesiydi. Ancak neden 448 milletvekili resmi olarak bu tasarinin aleyhinde oy kullanmadi? Bu tutumlarinin nedenini asla bilmeyecegiz; ancak boylesi bir yasa tasarisinin mantiksizligini kabul ettiklerinden suphelenmek mantikli gorunuyor ancak ayni zamanda liderlerinin guclu bir bicimde destekledigi yasaya hayir oyu vererek Fransa da yasayan 500 bin Ermeni yi gucendirmek de istemediler. Ayni zamanda bu Fransiz politikacilarin yakin bir gelecekte Turkiye yi Avrupa Birligi uyesi olarak davet etmek istemediklerini gosteren bir sinyalin dolayli araci oldugunu da gostermektedir. Ermenilerin yasadiklarini inkâri cezalandirmak mantikî silsile icinde 12 Avrupa ulkesinde vuku bulan Holokostu inkâr edenleri cezalandirmakla esdeger gibi gorunebilir. Bu kez bir tarihci David Irving 17 yil onceki bir konusmasinda Holokostu inkâr etmekle suclandigi icin Avusturya da bir hapishanede tutuluyor. Bu durumda iki ayri mesele gundeme geliyor: Holokostu inkâr etmeyi suc saymak kabul edilebilir mi? Ermenilerin yasadiklari magduriyete inkâr meselesine gelince Yahudilerin yasadigi magduriyetten daha az ciddiymis muamelesi yapilabilir mi? Fransa asil Filistin dekileri gorsun... Holokostu inkâr edenleri cezalandirmanin gerekcesi Avrupa nin mesru kaygilariyla baglantili. Holokostun inkârinin yeni bir anti-semitizm dalgasina sebep olma riski tasidigi iddialari var. Ancak inkâr ve anti-semitizm uygulama ile Avrupa ulkelerinin Yahudilere zulmeden utanc verici tarihi icinde cezalandirmayi mesrulastirma arasinda herhangi bir bagin varligini iddia etmek bu noktada cok zayif gorunuyor. Birkac Avrupa ulkesinde ortaya cikan korku verici neo-Nazi hareketlerinin varligi goz onunde bulunduruldugunda ihtiyatli olmak anlasilabilir bir tutum. Inkâri cezalandirmak yerine anti-semitizmin onune gecmek icin bu ulkelerdeki hukumetlerin Filistin halkinin uzerindeki atesten gomlege bir cozum bulmasi icin baski yapmasi cok daha etkili olurdu. Inkâr yanlisi tarihi arguman uzerinde durulunca Holokost somut gercegi ile kiyaslandiginda Ermeni iddialarinin soykirimsal karakteri uzerindeki netlik kayda deger olcude yetersizdir. Ortada Turklerin buyuk bir bolumunun ortak bir ret temelinde 1915 olaylarini soykirim olarak kategorize etmemesini saglayan kalintilar var. Bu Turk bakis acisi Turk olmayan onemli tarihciler arasinda da destek gormekte ozellikle de Bernard Lewis tarafindan. Ayni zamanda uluslararasi tarih uzmanlarinin cogunlugu da Ermeni iddialarini onayliyor. Buna ek olarak Lewis in degerlendirmesi onun etkili modern Turk tarihini gozden gecirmesi sirasinda Turk hukumeti ile yakin iliskisi nedeniyle bir bakima zayiflamaktadir. Turkiye disindaki bilgili gorusun 1915 olaylari konusunda Ermenilerin konumunu destekledigi sosyal bir realitedir ancak bu durum bu gorusu kabul etmeyenlerin cezalandirilmasini hakli cikarmaz. Turkiye nin tarihi inkâri ile iliskisi onemli olcude farkli olsa da Fransizlarin yaklasimi ile benzerlikler tasiyor. Turkiye bir bakima adi kotuye cikan ve Turkluge hakaret iceren beyanatlari cezalandiran asiri milliyetci devlet savcilari tarafindan cok genis kapsamda bu sucun islendigi hukmu doguracak sekilde 301 No lu yasayi yururluge koyarak Fransiz Parlamentosu nun taktigini onceden davet etmis oldu. Orhan Pamuk ve Elif Safak gibi unlu yazarlarin son donemlerde sorusturmaya ugramasi -davalar reddedildi- ifade ozgurlugune bu tur mudahalelere karsi uluslararasi capta bir elestiriye neden oldu. Umut verici bir gelisme ise Turkiye nin en ust duzeyindeki yetkililerin 301 yargilamalarini onaylamadiklarinin bilinmesini saglamalariydi ve hatta bu yargilamalarin hedefi olan unlulere sempatilerini alenen belirtmeleriydi. Tehlikenin daim olmasina ve bazi unlu gazetecilerin rahatsiz edici sekilde yargilanmalarina ragmen Turk kamuoyu bu tur ifade ozgurlugu kisitlamalarina karsi giderek karsi cephe aliyor gorunuyor. Turkiye nispeten moderniteye kendi hususi donusumunu gerceklestirme surecinin ortalarinda. Belki de Turkiye herhangi bir ulke kadar gecmisin basarilarindan hatiralarindan ve onurundan feragat etmeden modernitenin getirilerinden faydalanma mucadelesi veriyor. Ancak modernite ile evrensel demokratik kulturu birlestirerek tum dunyada haklarin esitligine en buyuk ilham kaynagi olan Fransa nin yaptigi da nedir? 1789 yilinda baskici ve otoriter hukumete karsi ozgurluge kavusturan nihai bir an Fransiz Devrimi degil miydi? Fransizlarin devrimci doneminde hicbir sey dusunce ve ifade ozgurlugune bagli insan ilerlemesi ve rehafinin daha onunde degildi. Fransiz ulusunun iftihar sebebi gunun tartismali meseleleri uzerinde farkli goruslere acik olmayla bagintiliydi ve saglikli Fransiz milliyetciligi ve sinirsiz kulturel ozgurlugun kabulu hususunda dogan gerilim konusunda hicbir kaygi yoktu. O halde Fransa nin modern sosyal ve politik yasama onurlu katkilarindan geri adim atmasi gibi gorunen bu olayi nasil yorumlayacagiz? Fransa yi abartmamak lazim... Elbette Fransa Parlamentosu nun bir kirilma noktasindan ziyade bir mesaj niteligi tasiyan bu eylemini abartmak bir hata olacaktir. Ayni zamanda Fransiz politik kimliginin gerileyen kimligini de yansitmaktadir. Bu tur anti-demokratik saiklerin gecmisinde muhafazakâr gorusun gocmen azinliklari sucladigi Fransiz kamu duzenine yonelik mevut tehditlerin oldugunu dusunuyoruz. Fransiz toplumunda irkci tutumlarin guc kazandigina dair rahatsiz edici isaretler bulunmakta. Boylesi bir ortamda Ermeni meselesi Islam ve Turk karsiti hisleri yansitan bir arac haline donustu. Elbette isin Fransiz secim politikalariyla ilintili firsatci bir boyutu da mevcut ancak Ermenilere karsi islenen suclara yonelik bir Turk reddiyesine karsi cikmak da Turkiye nin Avrupa Birligi nin bir uyesi olmayi hak edip etmedigi hakkinda dolayli supheler uyandirmanin bir yolu olarak da yararlidir. Aslinda Ermeni soykirimini inkâr edenlerin cezalandirilmasi Turkiye nin AB uyeligine karsi cikanlar tarafindan bile kabul edilemeyecek kadar dusunce ozgurlugune kaba bir saldiri ancak bu tasariya karsi oy kullanmak 1915 yilinda katliamlarin oldugunu kabul etmeyi reddeden Turkiye yi mustesna tutacak gibi gorulebilir. Aslinda soykirim ve bu durum Fransa daki girisimi sevkle destekleyen iyi orgutlenmis Ermeni baski gruplarini ofkelendirecektir. Bu tartismadan iki sonuc dogmaktadir: tarihi gercegi yasalastirmanin beyhudeligi ve aci ofke ve etnik gerilimlerin dogmasina neden olan tarihi adaletsizliklerle uzlasmaya varmanin onemi. Simdi Turkiye 1915 olaylariyla ilgili Ermenilerin sikâyetlerine nasil temas etmeli? Milliyetci onyargidan arindirilmis bagimsiz bir sorusturma baslatarak bu eziyet veren gecmise yeni bir Turk yaklasimi insa etmek onemli midir? Pamuk ve Safak in cabalari Turk milli cikarlari ugruna gecmislerinin karsi cikilan yonu uzerinde Turkiye halkinin Turkiye ileri gidebilsin diye daha objektif bir sekilde dusunmesine yardimci olabilecek mutevazi adimlardir. En iyi sartlar altinda Ermeni diasporasi icinde en fazla gucenlerle uzlasmaya varmak ya da Ermeni magduriyetlerini objektif bir ruhla yeniden incelemeye ikna etmek asiri Turk milliyetcileri icin muhakkak imkânsiz olacaktir. Iyi niyetle kapatmayi hedefleyen bu konuyu arastirmak icin ciddi bir Turk cabasi Turkiye hakkindaki uluslararasi atmosferi bastan basa gelistirecektir. Bu ayni zamanda Turkiye nin bir ic tartisma ve munakasayi kabul etmeye hazir olduguna dair ikna edici bir gosterge olacaktir. Boylesi adimlar Turk demokrasisinin derinlestiginin de bir kaniti olacaktir. Makul bir tarihi hesaptan kacmak icin her iki taraftaki asiricilar ellerinden gelen tum cabayi gosterirken boylesi iltihapli bir meseledeki arastirma ve dusunme sureci kolay olmayacaktir. Ancak kanli Ermeni hesaplasmasindan kaynaklanan bu bitirilmemis isten kacmaya devam etmek de kolay olmayacaktir. (*) Bu yaziyi Zaman icin kaleme alan Ord. Prof. Dr. Richard Falk dunyaca unlu uluslararasi iliskiler hocasidir. Princeton Universitesi ogretim uyesi olan ve Filistin Raporu buyuk yanki uyandiran Falk degisik dillerde yayinlanmis cok sayida kitap ve makalesiyle bilinmektedir.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com