Baba ve Pic te ne yaziyor? - Haber Arşivi 2001-2011
24 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Լուսնակ / Ժամ : Երկրատես

Haber Arşivi 2001-2011 :

26 Eylül 2006  

Baba ve Pic te ne yaziyor? -

Baba ve Pic te ne yaziyor?

Kuskusuz bugune kadar Turkiye nin cok zor donemleri oldu. Ama bence kitlesel olarak hic bu kadar buyuk karamsarlik yasamadik. Ulke sorunlarina biraz ilgi duyan herkes adeta diken ustunde. Devleti yonetenlere guvensizligin etkisi dalga dalga her katmana yayiliyor Son gunlerde buyuk gurultu koparan Baba ve Pic adli romani bir okuyucu gozuyle irdelemek istiyorum. Amacim ne yazari savunmak ne de suclamaktir. Kitabin ozeti su: Amerikali genc kadin Rose ABD de Ermeni kokenli bir Amerikali ile evlidir. Ailenin ilk kusak yaslilari tehcir sonrasinda Turkiye den ABD ye goc edip San Francisco ya yerlesmistir. Ciftin Armanus adini verdikleri bir kizlari olur ama Ermeni ailenin asiri baski ve mudahalesi sonucu kisa surede bosanirlar. Rose bu bosanmayi hazmedemez kocasinin ailesini suclu bulur ve onlardan intikam alma arzusu tutku haline gelir. Bir Turkle beraber olmasinin en iyi intikam yolu olacagini dusunur cunku Ermeni aile Turklere karsi tarihten kaynagini alan buyuk kin ve nefret duygulariyla doludur. O cadi babaanne benim bir Turkle beraberligimi gorse tuyleri diken diken olur Cakmakciyan sulalesi icin bundan buyuk kâbus dusunemiyorum . Rose un karsisina bir tesaduf eseri Mustafa adli Turk cikar. Mustafa ABD de yalniz yasayan ice kapanik bir jeologdur. Rose onunla evlenir. Ermeni aile evlilik haberiyle cilgina doner. Torunlari bir Turk uvey baba tarafindan buyutulecegi icin isyan icindedir. Bu masum kuzu ilerde ne soyleyecek arkadaslarina? Butun akrabalarini 1915 de kasap Turklerin ellerinde kaybetmis soykirimzede bir sulalenin torunuyum ve bir Turk tarafindan buyutuldugum icin koklerime ihanet etmeyi ogrendim soykirimi inkâr etmek uzere yetistirildim mi diyecek? Torunumuzu nasil olur da bu kadar kederli olmamizdan sorumlu olan Turklerin ellerine birakiriz? Tum aile bireyleri ofke ve caresizlik icindedir. Armanus zaman zaman anne yaninda zaman zaman babasinin aile ortaminda yasayarak iki ailenin taban tabana zit gorus ve deger yargilari etkisinde buyur. Uvey baba Mustafa iyi bir insandir ve Rose esiyle mutludur. Armanus bu yillarla ilgili duygularini soyle ifade etmistir: Dogdugum gunden beri esikte kaldim. Magrur ama travmali bir Ermeni aile ile histeri olcusunde Ermeni karsiti bir Amerikali anne arasinda gidip geldim . Armanus icin buyuk sorun her iki tarafin da uzerine asiri dusmeleridir; onlarin sevgi ve sefkatle ortulu kusatmasi altinda bogulur. Ustelik kafasinda yanitini bulamadigi pek cok soru vardir. Amerikali anne Ermenilerle ilgili olan her seye karsidir. Diyasporadaki insanlar ve baba ailesi fanatik bicimde Turk dusmanidir. Turklerin Ermenilere soykirim uyguladigina inanarak tartismaya bile yanasmazlar. Onlara gore Ermeniler hâlâ istirap cekmektedir. Savunduklari tez sudur: Turkler kalkip Orta Asya dan geldiler dosdogru Anadolu nun ortasina daldilar ve Agri Dagi cevresinde yasayan milyonlarca Ermeniyi asimile ettiler ulkesinden kovdular katlettiler yetim biraktilar surduler malindan-mulkunden ettiler . Armanus kendi deger yargilarini ve kisiligini bulmakta zorlanir. En basta Ermeni olmayi basaramadim. Kimligimi bulmam gerek. Ailemin gecmisine bir yolculuk yapabilsem gecmisimi kasfedebilsem diye dusunur. Turkiye deki Ermeni koklerini nesnel olarak degerlendirmek amaciyla ani bir kararla uvey babasinin ailesinin yanina Istanbul a gider. Istanbul da uvey babasinin ailesi onu buyuk bir sevgi ve ilgiyle karsilar. Aile yasli bir anne ve dul kalmis ya da hic evlenmemis yetiskin dort kiz kardesten olusur. Kardeslerden birinin Asya adli kizi da Armanus la yasittir. Armanus Ermeni oldugunu soyledigi zaman kendisine buyuk tepki duymalarini bekler. Ama aile bunu hic de onemsemez cok dogal karsilarlar. Onlara buyuk ninelerinin dedesinin ve diger Ermenilerin tehcir sirasinda basina geldigini dusundugu trajik olaylari anlatir. Gene herkes dikkatle dinler hatta uzulur ama hicbirinden bir tepki gelmez. Arkadaslarina gonderdigi e-mail mesajinda soyle yazmistir Armanus: Yirmi yillik inkilap-tarih hocasi olan teyze bile Osmanli Imparatorlugu nu modern Turkiye Cumhuriyeti nden kesinkes oyle ayirmaya aliskin ki butun hikâyeyi baska bir ulkede baska insanlarin yaptigi hadise gibi dinliyorlar . Peki ne bekliyordu kendisi? Ozur bekliyordu sucun kabul edilmesini bekliyordu. 1915 de Ermenilere bunlari yapanlar Turklerdi. Kendisi Ermeni onlar da Turk olduklarina gore ozur dilemeleri gerekmez miydi? Oysa kimse ustune alinmis gorunmuyordu? Kendisi bir Ermeni kizi olarak kendi kusagindan nesiller once yasamis atalarinin ruhlarini ta icinde barindirdigina inaniyordu. Halbuki siradan bir Turk un kokleriyle arasinda boyle bir sureklilik hissi bulunmuyordu. Armanus Istanbul da bulundugu kisa sure icinde Ermenilerin tehcir olayini cok dramatik sekillerde ve her firsatta gundeme getirir. Evin kizi Asya onu soyle yanitlar: Gecmis seni ne kadar esir etmis. Gecmisin senin ve ailen icin ne kadar onemli ve trajik oldugunu goruyorum ne olursa olsun anilarinizi canli tutma isteginize saygi duyuyorum. Ama yollarimiz tam da bu noktada ayriliyor. Seninki bir nevi hafiza fetisizmi ben gecmis degil gelecek odakli olmayi yeglerim . Asya ve Armanus birlikte Istanbul u dolasir Armanus un ninesinin anilarda kalan evini ararlar. Tabii bulamazlar. Aralarinda hos bir arkadaslik iliskisi gelismistir. Asya onu kendi grup arkadaslariyla tanistirir: Armanus un ailesi Istanbullu imis. 1915 te turlu turlu acilar cekmisler. Cogu tehcirde olmus acliktan yorgunluktan siddetten . Soze Armanus devam eder: Biliyor musunuz buyuk dedem sirf entelektuel oldugu icin Turkler tarafindan 1915 te oldurulmus. Cemaat oncu beyinlerinden mahrum kalsin diye Turkler ilk olarak Ermeni entelektuellerini oldurmus . Aralarindaki senarist arkadaslari itiraz eder: Ben bu konu uzerinde titiz arastirma yurutmus biri olarak konusuyorum. Oyle bir sey olmadi. Hic oyle bir sey olmadi. Ailen icin uzuldum ama o zamanlar savas zamaniydi iki taraftan da insanlar oldu. Ermeni isyancilarin ne kadar Turk oldurdugunu biliyor musun? Hikâyenin obur tarafini dusundun mu hic? Aci ceken Turk aileleri icin ne diyeceksin? Olanlar cok trajik ama ben tarihi gercekleri her turlu safsatanin ustunde gorurum. Ermeni genclerinin beyninin yikandigini goruyorum. Ermeni iddialari abarti ve carpitma uzerine kurulu. Yapmayin bazilari iki milyon Ermeni oldurdugumuzu bile soyluyorlar. Akli basinda hicbir insan bunu ciddiye alamaz . Tum yasamini Turkiye de huzur icinde surdurmus olan Ermeni Aram da Armanus un goruslerine katilmaz: Siz diyasporadaki Ermenilerin hic Turk arkadasiniz yok. Yegâne asina oldugunuz sey ninelerinizden dedelerinizden ya da birbirinizden duydugunuz hikâyeler. O hikâyeler de son derece uzucu. Ama inan bana her ulke gibi Turkiye de de iyi insanlar ve kotu insanlar var. Bana kendi oz kardesimden daha yakin Turk arkadaslarim var burada Ozu itibariyla roman bu. Elif Safak in bir Ermeni insaninin duygu dusunce tutum ve deger yargilarini iyi anlamis oldugu anlasiliyor. Onlarla uzun sure birlikte yasamis olabilir. Ermenilerin dusuncelerini ve duygularini aktarirken hic zorlanmadigi goruluyor. Onlardan biri gibi. Ornegin gecmis yillarla ilgili hikâyenin icinde Ermeni taburlari meselesini ele aliyor: Ermenilerin yol yapiminda agir isci olarak calistirildigi soyleniyordu. Diyorlardi ki taburlar sadece gorunuste yol kazmak icindi aslinda onlara cukur kazdiriyorlardi yeterince derin ve genis... Sonra Ermenilerin bu kazdiklari cukurlara gomuldukleri anlatiliyordu Ya da baska hikâyeler anlatiliyor: Ne demis Enver biliyor musun? Demis ki Ermeniler Paskalya yumurtalarini kendi kanlariyla boyayacakmis bu sene. Ama Ohannes Istanbuliyan bu soylentilere inanmiyordu. Devir ne zaman kotu olsa felaket haberlerine meyyal olanlar bire bin katmayi severdi. Kitapta Turk ailelerinin ve Turk genc gruplarinin yazar tarafindan pek iyi taninmadigi soylenebilir. Onlar biraz yapay biraz zorlamali kaliyor. Turk aile yapilari gorus acilari deger yargilari gercekci gorunmuyor. Ama yer yer cok kritik noktalarda Ermeni savunmalari yerle bir ediliyor. Senarist diyasporadaki Ermenilerin tutumunu soyle yorumlar: Toplu histeri diye bir sey varsa toplu hafiza diye bir sey vardir. Ermenilerin histerik oldugunu filan soylemiyorum yanlis anlamayin. Ancak topluluklarin tek tek uyelerinin inanclarini algilarini hatta bedensel tepkilerini yonlendirmeye muktedir oldugu bilimsel bir gercek. Bir hikâyeyi tekrar tekrar dinlersen anlatiyi icsellestirirsin. Icsellestirdigin anda da o baskasinin hikâyesi olmaktan cikar. Hatta hikâye olmaktan cikar gercek olur senin gercegin. Kendi gerceginmis gibi canini disine takip mucadele edersin. Bu yuzden yirmisine gelmemis bir suru Ermeni-Amerikali dedelerinin ninelerinin anlattiklari hikâyeleri bu kadar derinden yasiyorlar . Romanda aktarilmaya deger olan ne? Bence Ermenilerin biz Turklere bakis acisini cok iyi yakalamis Elif Safak. Turkiye de yasayan Turklerin Ermenilere karsi bir dusmanligi yoktur. Oysa gerek ABD; Kanada ve Fransa gibi ulkelerde yasayan Turkler gerek konuya biraz ilgi gosterenler Ermenilerin Turklere karsi ne kadar kin duydugunu ve dusmanlik gosterdigini bilirler. Bu kitapta Elif Safak aci da olsa bu gercekleri sergiliyor. Bu nedenle ben bu gorus acisini bilmemizde yarar oldugunu dusunuyorum. Biz ve Ermeni diaspora Birinci Dunya Savasi sirasinda yasanan olaylari cok farkli degerlendiriyoruz. Romanda yer yer bu farkli gorusler vurgulaniyor. Armanus 19 yasindaki bir genc kiz bundan 91 yil once savas sirasinda olanlarin hesabini simdiki kusaklardan soruyor nasil bu kadar pervasiz ve gamsiz olabilirsiniz? diyor. Ermenilerin kolektif olarak gecmisi daima diri tutma ihtiyaci icinde oldugu goruluyor Su konusmalar geciyor gencler arasinda: - Soylesene Allahaskina bu gun bu devirde ortalama bir Turk ten ne bekliyorsunuz? Acinizi yasinizi azaltmak icin ben ne yapabilirim? - Devletin ozur dileyebilir. - Benim devletle isim olmaz ki - Madem oyle kendin ozur dileyebilirsin - Sahsen hic alakam olmayan bir sey icin ozur dilememi mi bekliyorsun? - Sana oyle geliyor. Alakan var aslinda.. Cunku hepimiz bir soydan kulturden milletten geliriz. Devletiniz tarihi inkâr ediyor o devleti de sizler var ediyorsunuz suca ortaksiniz demektir bu. Hep beraber bir inkâr politikasi icindesiniz. - Yani diyelim ki babamin buyukbabasi bir suc isledi. Bundan ben mi sorumluyum? - O sucun inkâr ve ihmal edilmemesinden sen sorumlusun. Armanus un bilgisayarina ABD deki Ermeni arkadaslarindan devamli olumsuz mesajlar gelmektedir: - Siradan Turklerle ne konusacaksin? Egitim gormusleri bile ya milliyetcidir ya da cahil. Siradan insanlar tarihi gercekleri kabul ederler mi sence? Sizi katliamdan gecirip surdugumuz sonra da butun bunlari inkâr ettigimiz icin ozur dileriz diyecekler mi saniyorsun? Romandaki konusmalar ya da gencler arasinda gidip gelen e-mail mesajlarinda Turk gorusunun savunuldugu da goruluyor: - Maalesef Amerika ya Turklerden once giden Yunanlilar ve Ermeniler yuzunden Amerikalilarin da beyni yikanmis durumda. Turkiye yi Geceyarisi Ekspresi ndeki gibi zannediyorlar. Ya da: - Soykirim asiri agir fazlasiyla yuklu bir kelime. Sistematik orgutlu ve belli bir irkci felsefeye dayandirilan topyekûn yok etme faaliyeti demek. Dogrusu o siralarda Osmanli Devleti nin boyle bir yapisi oldugundan emin degilim. Ermenilere yapilan haksizligin farkindayim. Ama benim bu konularda bilgim sinirli ve yanli. Kabul edin sizinki de oyle. Bu durumda yapilacak sey gelecege bakmak onu farkli kilmak olmali. Ulkemizde Elif Safak in iste bu romani buyuk tepki cekti ve yazar bir bakima psikolojik anlamda linc edildi. Ulkemizde gormezden gelinmis uzerinde pek de durulmamis ve acilmamis bir yaranin ustunu destigi anlasiliyor genc yazarin. Peki bu yazida Turkluge hakaret var mi? Yukardaki ozet bu soruya yanit veriyor saniyorum. Ama bir kitabin yayinina gosterilen tepkiler baglaminda uzerinde durmak istedigim bir baska husus var. Ben son yillarda Turkiye mizin cok tehlikeli bir donemden gectigini dusunuyorum. Kuskusuz bugune kadar Turkiye nin cok zor donemleri oldu. Ama bence kitlesel olarak hic bu kadar buyuk karamsarlik yasamadik. Ulke sorunlarina biraz ilgi duyan herkes adeta diken ustunde. Devleti yonetenlere guvensizligin etkisi dalga dalga her katmana yayiliyor. Din devletine mi gidis var Iran mi Suudi Arabistan mi oluyoruz yoksa Sevr mi hortlatiliyor topraklarimiz bolunuyor mu satiliyor mu? En ufak bir kivilcimla patlamaya hazir gibiyiz. Herkes supheci herkes savunmada herkes duyarli bir sekilde kendini gorev basinda nobette hissediyor. Ben Elif Safak in kitabina gosterilen bu asiri duyarliligin temelinde bilincdisi kaygilarin yattigini dusunuyorum. Prof. Dr. Aysel Eksi: Psikiyatrist




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+