Sirada Elif Safak var - Haber Arşivi 2001-2011
02 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Հրանդ / Ժամ : Առագոտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

08 Ağustos 2006  

Sirada Elif Safak var -

Sirada Elif Safak var

Simdi Elif Safak gundemde... Eserleri yurtdisinda da genis yankilar yapan genc romancimizin Baba ve Pic adli romaninda Turk Ceza Kanunu nun 301 inci maddesinin 1 inci fikrasindaki sucu isledigi one suruluyor. Madde o unlu madde... Orhan Pamuk tan Hrant Dink e Hasan Cemal den Murat Belge ye kadar cok sayida yazarimizin mahkeme onune cikarilmasina yol acan madde... 1 inci ve 2 nci fikralarinin metni soyle: (1) Turklugu Cumhuriyeti veya Turkiye Buyuk Millet Meclisini alenen asagilayan kisi alti aydan uc yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. (2) Turkiye Cumhuriyeti Hukumetini Devletin yargi organlarini askeri veya emniyet teskilatini alenen asagilayan kisi alti aydan iki yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. Elif Safak a isnad edilen suc romanindaki diyaloglara katilanlardan birinin Turklere karsi konusmalar yapmasi... O arada hakarete varan sozler soylemesi... Bunun maddedeki Turklugu asagilama kapsamina girdigi ve romancinin cezalandirilmasini gerektirdigi one suruluyor. Ama -adi ustunde- roman bu... Bir Turk ailesi ile bir Ermeni ailesinin 90 yillik bir surec icinde yasadiklarini da konu alan bir roman... Icinde dogal olarak Turkleri sevmeyenler de var sevenler de var. O 90 yil icinde yasananlari iki taraftan tarihciler hâlâ tartisiyorlar. Aileler tartismaz mi? Tartisirken herkes kendi yetisme tarzinin uslubu icinde aklina veya agzina geleni soylemez mi?.. Romanci o konuda roman yazarken bunlari yansitmaz mi? Tarihi olaylar hakkindaki tartismalarda hakaret unsurlari arayip suc haline getirmek usul haline gelirse roman bir yana dogru durust tarih kitabi bile yazilamaz... Tarih kitabi da bir yana bazi hallerde karsilikli olarak sarf edilen sozler uzerine gazete haberi bile yazilamaz. Ama iste demek ki bizdeki o 301 inci maddenin metni bu sekilde anlasilmaya musait. *** Aslinda bu hukukcularin da cok tartistigi bir metin. Bazi hukukcular bu maddenin mahkemelerin yorumlamasina bagli olarak dusunce ozgurlugunu yok edici sekilde kullanilabilecegini belirtiyor. Kaldirilmasini veya yeniden yazilmasini istiyorlar. Bazilari ise Merak etmeyin. Bunun sakincalari uygulama yoluyla ortadan kalkar. Madde ictihat yoluyla yerli yerine oturur. Bekleyin diyor. Adalet Bakani Cemil Cicek de Bekleyin diyenlerden... Maddenin degismesi yolunda bir gelisme olmadigi icin Cicek in munasip gordugu bekleme sureci ister istemez devam ediyor. Ama o surecteki uygulamalar madde yi hâlâ yerli yerine oturtabilmis degil. Takipsizlik veya beraat kararlarinin yaninda ceza talepleri ve kararlari da ortaya cikiyor. *** Tabii sunu da unutmamali: Ceza lari sistematik bir sekilde takip ve tahrik eden bir hukukcular orgutu de var. Hoslanmadiklari yazarlarin yazilarini romanlarini kendi 301 inci madde anlayislarinin gozluguyle okuyorlar... Metinlerin icinden cimbizla ceker gibi cumleler cikariyorlar. Bununla suc islenmistir diye savcilara ihbarda bulunuyorlar. Savcilarin bir kismi da o ihbarlara gore dava aciyor. Orgut mensuplari davanin durusmalari sirasinda da bos durmuyorlar. Orhan Pamuk un davasindaki gibi izleyicilere avukatlara saldiriyorlar. Onunla da yetinmeyip sanigin arabasini tasliyorlar. Bazen de bes gazetecinin davasinda yaptiklari gibi mahkeme salonunda hâkimi baski altina almaya kalkiyorlar. Safak hakkindaki dava da ayni sekilde o orgutun ihbari uzerine acilmis bir dava... Orgut Beyoglu Cumhuriyet Savcisi na ihbarda bulunmus. Savci yaptigi inceleme sonucunda dava acilmasini yersiz bulmus. Orgutun avukatlari bir ust mahkemeye itiraz etmis. Ust mahkeme davanin acilmasina karar vermis. Dava acilmis. Eylul ayinda durusmalar baslayacak. Orgut bundan memnun. Oteki durusmalarda yaptigi gibi internetten vatanseverler i davayi izlemeye cagiriyormus. Yani daha onceki davalarda yaptiklarini bu davada da yapmaya... *** Evet 301 inci madde bu sekilde anlasilabildigine gore artik o bekleme sureci ni hizla sona erdirip maddeyi degistirmek gerekir. Yoksa Bizde dusunce ozgurlugu var demek giderek daha da guclesecektir. -------------------------------------------------------------------------------- Madem duzeltemedik bari ustunu ortelim Bir onceki pazar gunu yani dokuz gun once Istanbul adalarindan soz eden bir yazi yazmistim. Yaziya adali okurlarimdan katkilar geldi. Katkilardan biri Buyukada vapur iskelesindeki durumla ilgiliydi. Iskeledeki eski golgeligin yenilenip genisletilmesinin birkac gun icinde bitebilecek bir is oldugu halde hâlâ tamamlanmadigini belirtmistim. Bunun (asagidaki) fotografini yayimlamistim. Okurum sunu bildirdi: Fotograftaki manzara aradan gecen sekiz gun icinde degismis. Golgelik yenilenmis mi? Hayir. Eski golgeligin fotograftaki demirleri de sokulmus. Cunku o is simdi sil bastan yeniden baslayacakmis. Iskele yeni proje icinde yepyeni bir golgelige kavusacakmis. Peki ne zaman?.. Belli ki sicaklar gectikten sonra... Kisacasi: Adaya gelip giden yolcular dokuz gun once vapurlarini sicaklik golgede 31 derece iken gunes altinda (yani 40 dereceyi de cok asan bir havada) bekliyorlardi. Son dort-bes gun icinde golgede 37-38 derece (guneste 50 ye yaklasan) sicaklikta gunes altinda beklediler. Golgelik yapildiktan sonra ise cok muhtemel ki mevsim degismis ve golgelik ihtiyaci bitmis olacak. Ortu onerisi Ayni yazida Buyukada ya vapurla gelirken gorunen manzaranin nasil bozuldugunu da anlatmistim. Yukarida soldaki resimdeki buyuk ve karanlik bina iskeleti yaklasik 20 yildir o haliyle duruyordu. Buna yikilmaya terk edilmis bazi binalarin goruntusu de ekleniyordu.. Ve bu goruntuler yillardir degistirilemiyordu. Okurum hatirlatti: Aylik Adalar dergisinde bir gecici onlem onerisi varmis. Dergiyi bulup baktim. Oneri adanin ayni zamanda ressam da olan bir ekonomistinden geliyor: Bilgin Aral dan... Aral Madem isin esasini halledemiyoruz. Bari bir gecici onlem alalim hesabiyla baska ulkelerin insaati gizleme metotlarini hatirlatmis. Son gittigi Portekiz de cektigi fotograflari da ornek olarak vermis. Fotograflari kose yazisinda yayimlayan F.Erturk bu konuda teknik bilgi vererek belediyeyi harekete gecirmeye calisiyor. Bilgin Aral in yukarida sagdaki fotografinda surmekte olan bir insaatin onunu orten file uzerine yapilmis resim hem sehrin o bolumunun insaati yuzunden cirkinlesen yuzunu kapatiyor. Hem de gelen gecene Size biraz rahatsizlik veriyoruz ama insaat bitince burada boyle guzel bir bina olacak tesellisini veriyor. Bence de guzel bir oneri: Fakat bu oneriyi Adadaki cirkinliklere uygulamanin guclugu su: Yirmi yildir o binayi bu haliyle birakan mal sahipleri ve bu hale hâlâ bir care bulamayan belediye bunun gelecekte nasil bir goruntu verecegini biliyor mu ki o goruntuye uygun bir resim cizdirilebilsin?.. Bunu bugunku o korkunc bina iskeletinin uzerine ortebilsin?.. Sadece o iskelet de degil. Adada bir de curumeye terk edilen eski binalar var... Ya sahiplerinin cevre kurallarindan kurtulma hesabiyla bekleme ye alinmislar ya da sahiplik ihtilaflari halledilemedigi icin ortada kalmislar... Onlarin da gelecekleri belli mi ki uzerlerine resimli file ortuler ortulebilsin?.. Kisacasi: Istanbul un benzersiz ozelliklere ve guzelliklere sahip olan tarihi adalar i (eski adiyla Prens adalari) layik olduklari ilgiden coktan beri mahrum dur. Dileriz Adalar ilcesi belediyesinden buyuk sehir belediyesine Adalar kaymakamligindan Istanbul Valiligi ne kadar tum ilgili ler bu ilgisizligin bas sorumlulari arasinda olduklarini artik hatirlasinlar.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+