Istanbul Rumlari -
Istanbul da duzenlenen ilk Rum konferansi gibi toplantilar sorunlari daha iyi anlamaya ve cozmeye yariyor
Bizans Imparatorlugu ndan kaldilar. Bu isme aldirdiklari yok Roma ve Romalilik adini israrla kullaniyorlar. Gecen hafta Zografyan Liseliler Dernegi olarak Dimitris Frangopulos Frango Karaoglan ve Laki Vingas gibi dostlarin girisimleriyle 1-2 Temmuz da Istanbul da ilk Rum konferansi duzenlendi.
Eger bu resmi devletlerarasi bir toplanti olsaydi hadisesiz ama pek de anlami olmayan izlemeye degmez bir faaliyet olabilirdi. Kendisini dogru olarak hâlâ Rum (Romion-Romali) diye adlandiran bir azinlik dunyanin dort bir tarafindan gelen uyeleriyle o gun oradaydi.
Bugun Ortodoks-Rum dini aidiyetleri dolayisiyla Hellen asilli olmayan unsurlar da Istanbul Rum cemaatinden sayiliyor. En cok Antakya ve civarindan sehre gocen bu inanctaki Arapca konusan yurttaslarimiz haliyle o toplantida degillerdi. Yunanca ve Hellen kulturu baska Arapca ve Arap kulturu baskadir. Din olarak Islam i da Hiristiyanligi da kapsayan bir zenginliktir. Ama suphesiz tartismalarda bu konu da butun acikligiyla ortaya kondu. Zaman gercekten herkesi ve her seyi degistiriyor.
20 nci yuzyilin basinda Istanbul daki Rum-Ortodoks nufus 230 bindi. Demek ki sehirde her dort kisiden biri bu kalabalik cemaattendi. Iki bin yil icinde iki imparatorluk ve iki kulturun yeryuzu hakimiyetindeki serencamini burada tasvir edecek degilim. Tarih ogrenilir degerlendirilir hesaplasma alani degildir.
Mutlaka korunmasi gereken iki dil
Istanbul Rumlugu bugun Patrikhane cevresinde toplanmistir. Suphesiz laik gorusler ve unsurlar da vardir. Ama Patrik I. Bartholomeos un toplulugun reisi ve en liberal uyesi oldugunu bizzat cemaatin aydinlari soyluyor.
Samimi bir toplantiydi. Onlarca yil kapali kapilar ardinda konusulan mevzularin ortaliga dokuldugune sahit oldum. Acik bir tartisma ortamiydi. Apoyev Matini gazetesinin basyazari Mikail Vasilyadis Yunanistan Egitim Bakanligi nin temsilcisine gayet sert cikti: Hicbir sey bilmiyorsaniz once ogrenin. Genelde iki ulkenin azinliklari hukuklarini korumak ve yonlendirmekle yukumlu anavatan demokratlarinin eksik bilgileri ve sorunlarindan uzak dunya gorusleriyle cebellesmek zorundadir.
Dogrusu cok ilginc tenkitler dinledim. Atina dan yonlendirilen egitimin ve kitaplarin cemaatin gercekleriyle bagdasmadigi soylendi. Ilk gun onemli bir tartisma konusu da; Istanbul Rum okullarindaki yaridan biraz fazla nispette Antakyali Arap ogrencilerdi. Istanbullu Rum ogrenciler Turkce konusuyorlar Yunancalari da sorunluymus; Araplar ise Arapca. Bunlarin bir sinifta duzgun egitim gormeleri mumkun degil.
Su kadarini soylemeliyiz; Yunanca beseriyetin onemli bir kultur dili. Arapca beseriyetin hic tartismasiz cok yaygin bir kultur dili. Bu iki dili problem haline degil bir zenginlik halinde korumak gerekir. Nitekim Istanbullu bir Rum olan Sorbonne Universitesi profesorlerinden Hristos Kleris in iki cemaatin de kendi dillerinde egitim gormelerini onermesi tasvibe sayandir.
Bu konuda herkesin iyi niyetli bir isbirligine girmesi gerekir. Ulusal ozelliklerin dini kompartiman icinde kaybolacagini dusunmek hayaldir. Bu toplantida sadece Istanbul Rumlari degil herkes bir seyler ogrendi. Sivil toplum kuruluslari bazen nitelikli faaliyetler de yaparlar. Galiba Turkiye ve Yunanistan da yapilacak bu tip karsilikli toplantilar sorunlari daha iyi anlamaya ve cozmeye katki saglar.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com