Nasil Bir Sey Ermeni Olmak? - Haber Arşivi 2001-2011
20 Nisan 2025 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Արագած / Ժամ : Ծայգն

Haber Arşivi 2001-2011 :

07 Haziran 2006  

Nasil Bir Sey Ermeni Olmak? -

Nasil Bir Sey Ermeni Olmak?

Savrulanlar insani Ozur dileyip dilememek politik malzemeye cevirip cevirmemek ya da Ermenilerin nufusu uzerinde yorum yapip yapmamak gibi sig bakis acilarindan kurtarip hikayelere dondurerek insani yanimizi kesfetmemizi sagliyor. Azinliklar goc toplumsal cinsiyet Ermeni meselesi... Butun bu konularin ve gundemde tartismasi edilen ayrica baska konularin sozu edilen tek bir kitap onerseler asla okumazdim. Roman olacagini soyleseler belki biraz dusunurdum ama o kadar. Beni bu tarz konularin yan yana durmasindan dolayi boyle bir kitaptan uzak tutacak iki sifat geliyor aklima: Savruk ve karmasik... Ama hayat da boyle degil mi? Son soyleyecegimi once soylemis olabilirim. Bunun nedeni Esmahan Aykol un Savrulanlar baslikli romaninin caktirmadan ezber bozdurmasi olabilir. Aykol un iki romani daha var: Kitapci Dukkani ve Kelepir Ev Kitapci dukkani Macarca Almanca Fransizca Ispanyolca ve Yunaca olmak uzere bes dile cevrildi. Yazar Aykol Berlin ve Istanbul da yasiyor. Anti kahraman Ece Savrulanlarsa okumaya basladigimda elimden birakamadigim bir kitap oldu. Cunku cok bizden ve cok sahici. Bu sahiciligin ortaya cikmasinda anti karakter Ece nin payi cok buyuk. Ece hepimiz gibi. Bir kitabin icinde ender gorulebilecek kadar gercek bir anti kahraman. Annesi kardesleri ve en cok da babasiyla iliskileri problemli genc bir kadin. Bir an once siyrilmaya kurtulmaya calisiyor. Egitim sistemi magduru ve tam bir kaybeden. Dengesiz umutsuz karamsar... Kenarda kosede yasayan bir tip. Tabularla basi dertte. Hayata tutunmasini saglayan tek bir kisi var Ermeni buyukbabasi ya da buyukbabasinin ona tasidigi hikayeler. Ece gercekten aynaya baktigimizda sokakta yururken okul sirasinda ya da alisveriste karsilasabilecegimiz bir insan. Buyukbabasiyla Ece nin iliskisini okurken aslinda cogumuzun hikâyeleriyle benzesen bir durumla karsilasiyoruz. Cunku aslinda cogumuz gocen ya da goc veren bir neslin cocuklariyiz. Gocmek deyince herkesin bir paydasligi var Aykol Once gocu yazmak icin bu kitabi yazmaya basladim. Londra ya gocu anlatacaktim. Kalkip Londra ya gittim ve orada garsonluk yaptim. Hayat gercekten cok zordu. Sonra elimdeki malzemelerle bir gazetecilik kitabi yazacagimi dusunurken aklimda buyukbaba sekillendi gocle alakali olarak diyor kitabin hikâyesini anlatirken. Turkiye goc hikâyeleri acisindan zaten oldukca zengin bir ulke. En azindan Cumhuriyetin kurulus yillarinda Devlet kuculurken insanlar misak-i milli sinirlari icine ve disina gocmus. Konuyu bu durumla bagdastirmak istedim. Anneannem de Balkan gocmeni zaten romandaki Bulgar gocmeni babaanne biraz benim anneanneme benziyor. Yazarin sureci boyle gelisiguzel anlatmasinin ardinda ne olabilir diye dusunuyorum. Hikayeler eninde sonunda goc konusuna bu gelisiguzellikle varmiyor mu? Ornegin iki kisi birbirleriyle ilk defa tanistiginda sorulardan biri de nerelisin? olur. Nereli oldugunu soylemek tanismak anlamina da gelmez. Cunku samimilesince bir yerde dogmus ya da yasiyor olmanin orali olmak anlamina gelmedigi anlasir. Onemli olan oraya nereden gelindigidir ki cumleler su sekilde gelisir: Istanbulluyum demistim ya aslinda bizimkiler Cerkez ya da Evet Bursa da yasiyorum ama Bosnagim. Savrulanlar i okurken Kurdum Bosnagim Arabim demenin otesinde Ermeniyim kelimesinin cok ama cok daha fazla samimi olunduktan sonra soylenildigini gozlemledim. Zaten buyukbabanin hikayelerine de Savrulanlarla sarmas dolas oldukca vakif olabiliyoruz. Aykol Ece karakterinden Kusaklar boyu goc eden ve nereye ait oldugunu bilmeyen bir yapidan orali mi burali mi karar veremeyen ve hicbir yere kok salamayan havada bir insan oldu ve o da sonunda kendisine goc ediyor diye soz ediyor. Ancak bu durum Ece nin hayatindan bagimsiz degil. Cunku o bir kadin o bir genc o bir gocmen o bir garson. Basina gelen olaylarla sikisan hayati Turkiye gundemini de yansitiyor. Kitabin sahici olmasinin nedeni de butun bu iliskilerin bir insani nasil etkiledigini hayattan kopuk olmadan gorebilmek. Okur olarak Ermeni buyukbabanin hikâyelerini dinlerken ayni anda Ece nin bir kadin olarak hayatta karsilastigi bagimsiz olabilme gibi sorunlarla da yuzlesiyoruz. Hikâyelerle Ermenileri anlamaya calismak Aykol da boyle soyluyor: Evet goc cok onemli. Ece nin kendi hayatina dair unutmak istedikleri var. Hatta hayatindan kacmak icin Londra ya gidiyor. Fakat Ermeni gecmisiyle kurdugu iliski hatirlamak ve hatirlatmak uzerine. Ben Ermeni meselesinde buyuk kelimeler etmek yerine hikâye anlatmak istedim. Cunku bu ulkede en zor olani Ermeni olmak ve onlari anlamak icin hikâyelerini dinlemek lazim. Empatinin yolu buradan geciyor. Nasil bir sey Ermeni olmak? Bu arada okur olarak hikâyeleri sanki dinliyormus gibi okuyorsak da yazarin art alan bilgisinden de ziyadesiyle faydalaniyoruz. Gerek Ermeni tarihiyle gerekse sadekârlikla ilgili ince ince islenmis bilgiler bunlar. Kapalicarsi sadekârlarindan Londra nin gocmen mahallelerine Birinci Dunya savasi oncesi Van sokaklarina Hakkari ye Bulgaristan Tirnova ya birden fazla kusagin hikayeleri arasinda bu incelikle getirip goturuyor yazar bizi. Ama temel olarak yazar kitaba dair derdi soyle aktariyor.: Ermeni olmak her seyden daha zor. Kisik sesle soylenen cumleler Ermenilikle ilgili olanlar. Nasil bir sey Ermeni olmak dedim ve bunu yazmak istedim. Savrulanlar insani Ozur dileyip dilememek ulkeler arasi politik malzemeye cevirip cevirmemek ya da Ermenilerin nufusu uzerinde yorum yapip yapmamak gibi sig bakis acilarindan kurtarip yuzumuzu hikayelere dondurerek insani yanlarimizi kesfetmemizi sagliyor. * Savrulanlar Merkez Kitabevi Istanbul Mayis 2006.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+