Sagduyunun sesi Patrik 2. Mesrob - Haber Arşivi 2001-2011
25 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ցրօն / Ժամ : Առագոտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

22 Nisan 2006  

Sagduyunun sesi Patrik 2. Mesrob -

Sagduyunun sesi Patrik 2. Mesrob

Turkler de Ermeniler de irkciligin dislama uzerine kurulmus dar cercevesinin disina cikmak zorunda. Gecmiste yasanan aci olaylarda taraflarin sorumlulugu esit olmasa da birinin sorumlulugu tamamen karsi tarafa yuklemesi ahlaken yanlis Erciyes Unversitesi nin duzenledigi Osmanli Toplumunda Birlikte Yasama sanati: Turk-Ermeni Iliskileri sempozyumunda Turkiye Ermenileri Patrigi Mesrob II nin yaptigi konusmanin tam metni: Sayin rektor Saygideger katilimcilar Cumhuriyet cocuklari olarak bu mekânda bir araya gelmemizin ana nedeni Osmanli nin Cihan Imparatorlugu na ovguler yagdirmak oldugunu sanmiyorum. Ancak Osmanli toplumunda farkli kimliklerin bir arada yasayabilmelerine olanak saglayan sistemin analizinin cok onemli oldugunu soyleyebiliriz; cunku kuculen dunya giderek farkli dinden dilden irktan ve milliyetten insanlara ayni kultur mozayiginde yan yana ve ic ice yasama zorunlulugu getirdigi icin Osmanli duzeninin deneyimlerini goz onunde bulundurmak yanlis bir yaklasim olmasa gerek. Bazilarinin ve ulusal basinimizin sikca Ermeni meselesi olarak tanimladigi olay hakkinda bazi kisisel dusuncelerimi sizlerle paylasmak isterim. Tarihciligin ahlaki boyutu Saygideger katilimcilar Tarihe bakis seklimizin ahlaki bir mesele oldugu evrensel bir dusunce bicimidir. Tarihi bugunku kusaklara sunus seklimiz de oyledir. Gercekleri oldugu gibi yansitmak cogu zaman cesaret isidir ozgurluk ister. Belli bir kalibin icine sikismissak belli bir ideolojinin kulu-kolesi olmussak ozellikle milliyetci irkci militer bir mizaca sahipsek bazen dogrulari konusmakta yeni kusaklara gercekleri yansitmakta gucluk cekeriz. Gercekci bir tarih bakisina sahip olmamiz gunun deger yargilarindan ve subjektif degerlerinden ne kadar kurtulabildigimize baglidir. Osmanli-Ermeni iliskileri tarihinin her asamasini ideallestirmek Ermenilerin hicbir sorun yasamadigini soylemek mumkun degil. Ancak Turklerle Ermenilerin ilk tanisikliklarinin en az 1300 yil oncesine dayandigini biliyoruz. Eger tarihci Yegise Pers-Ermeni savasini anlatan eserini gercekten 5. yuzyilda yazmissa bu tanisiklik 1500 yillik bir gecmise sahiptir demektir. Bu kadar uzun zaman karsilikli ticari ve siyasi iliskilerde bulunan komsularin tarihinde karsilikli fiziksel siddet olaylarina nispeten az rastlanmistir. Fransiz devriminin etkisi Fransiz Devrimi nin yol actigi milliyetcilik akimi zamanla tum diger devletler gibi Osmanli Imparatorlugu na bagli tum halklari da etkisi altina aldi. Ozellikle 19. yuzyilin sonlarina dogru iliskilerin gerginlesmeye baslamasinda gerek Osmanli Devleti nin gerek Alman Amerikan Fransiz Ingiliz ve Rus devletlerinin gerek Ermeni siyasi partilerinin gerekse o donemde gorevlerini Turkiye Ermenileri nin sivillerden olusan Cisman; Meclisi nin gudumunde ifa eden Istanbul Ermeni Patrikleri nin de sorumlulugu bulunmaktadir. Varilan aci sonucta taraflarin sorumluluklari esit olmasa bile adi gecen taraflardan herhangi birinin cikip da olaylarin gelismesinde kendi sorumlulugunu reddetmesi veya tamamen diger taraflara yuklemesi ahlaken dogru bir yaklasim degildir. Tikaniklik giderilmeli Turkler Biz aslinda millet-i sadikayi cok severdik Ermeniler de Biz aslinda Turkleri cok severdik gibi topik ve dolma edebiyatini artik birakmalidirlar. Bakkalim Ermeni ydi Subayim cok iyi bir Turk tu turunden nostaljik ifadeler yerine Turklerle Ermeniler arasinda gecmiste yasanan birlikte yasama olgusunu somut orneklerle sunan tarihi ve bilimsel calismalara ivme kazandirilmalidir. Artik herkesin ezberlemis oldugu Turk ve Ermeni tezlerini degisik sekillerde sunan kitaplar yayimlamak ve bu alanda bosuna para ve zaman harcamak yerine Turk-Ermeni iliskileri tarihine cok onemli katkilar yapabilecek Ermenice eserlerin Turkce ve Ingilizce cevirileri ivedilikle gerceklestirilip akademisyenlerin ve kamuoyunun degerlendirmesine sunulmalidir. Esasen gelinmis olan bu tikanmislik asamasinda yeni yorumlardan cok yeni ana kaynaklara ihtiyac vardir. Ornegin 1863 tarihli Millet-i Ermeniyan Nizamnamesi ne gore 1863 ten Sultan Abdulhamid donemine kadar muntazaman toplanmis olan Ermeni Meclisi nin Bab-i Âli nin onayiyla yayimlanmis olan tutanaklari ulkemiz tarihinin karadeliklerinden biridir. Bir sayfada Ermenice metninin aynisi karsi sayfadaysa Turkce cevirisi ivedilikle yayimlanmalidir. Patrik II. Nerses in (1874-1884) yazilari Patrik III. Madteos un (1894-1896 ve 1908-1909) yazismalari Patrik I. Magakya nin (1896-1908) uc ciltlik anilari Patrik I. Zaven in (1913-1915 ve 1919-1922) bir ciltlik patriklik anilari Turkce ye kazandirilmalidir. Ermeni Kilisesi ni ve kulturunu konu alan ve bazen her turlu bilimsellikten uzak olan kitaplar yerine Patrik Magakya nin uc buyuk ciltlik Ermeni Kilisesi tarihi universite ogrencileri tarafindan Turkce okunabilmelidir. Ayrica Istanbul Patrikligi nin 1916-1918 yillarinda Kudus e tasinan arsivlerinin de Kudus Ermeni Patrikligi tarafindan akademiye kazandirilmasi gerekir. Yeni kusak Turk ve Ermeni akademisyenlerinin bir ortak calisma platformunda birlikte calismalarina olanak saglamak uzere gerek Turkiye gerekse Ermenistan daki universitelerde Osmanli Ermeni ve Turk dili ve edebiyatlarinin ogretimine daha fazla zaman kaybetmeden baslanilmalidir. Karsilikli saygi elzem Bugunku iliskiler cikmazindan kurtulmak icin diyalog diyalog icinse karsilikli sayginin tesisi elzemdir. Birbirini kucumseyen sozel tacizde bulunan taraflarin bir araya gelmeleri olanak disi degilse bile zordur. Bu nedenle Ermenistan ve Turkiye den akademisyenlerden genclerden sanatcilardan basin mensuplarindan olusan gruplarin karsilikli olarak birbirlerini ziyaret etmeleri birbirlerini tanimaya ve anlamaya calismalari cok onemlidir. Saygi birbirinin tarihine karsi da gosterilmelidir. Turkleri hâlâ Orta Asya dan gelen kultursuz barbar gocebeler olarak goren ve Turklerin devlet kurabilme ve kurduklari devletin surekliligini saglama yetenegini kucumseyen bazi Ermeni tarihcilerinin zihniyetiyle Amerika daki Kizilderili kabilelerini bile Bering Bogazi ndan gecen Turk boylari yapan Ermeniler hicbir devlet kurmamislardir kuramamislardir diyen bazi Turk tarihcilerinin zihniyeti degismek mecburiyetindedir. Turkler de Ermeniler de tarihte siyasal ve kulturel alanlarda cok onemli basarilara imza atmis olan halklardir. Anadolu uygarliklari muzelerinde tarihteki Ermeni kralliklari hep vasat toplumlar olarak gosteren veya tamamen yok sayan zihniyet Ermeni kralliklarinin Bati devletleriyle imzaladiklari ikili antlasmalari gormezden gelse de Bati daki arsiv ve kutuphanelerdeki belgeleri yok edemeyecegine gore ancak kendi vatandasini kandirabilecektir. Halbuki karsilikli olarak birbirinin tarihine saygili bir yaklasim sergilendiginde gerektiginde birbirinin tarihteki basarilarini ovuldugunde karsilikli olarak empati yaratmak mumkun olacaktir. Ermeniler ve Turkler birbirlerinin ulusal ve dinsel simgelerine karsi da ayni saygiyi gostermelidirler. Bu simgelerin siyasi mitinglerde fanatik gostericiler tarafindan herhangi bir sekilde asagilanmamasi yakilmamasi ayak altina alinmamasi icin gerekli duyarlilik gosterilmeli ve dostlugu artirici ve pekistirici etkinlikler duzenlenmelidir. Temsili kurtulus gosterilerinde yasanan densizlikler dusmanlik tohumlari eken cagdisi uygulamalar olmaktan ileriye gidememektedirler. Siar Ataturk un sozu olmali Turkler ve Ermeniler ayni cografyanin insanlaridir. Bu insanlari Yuce Allah bir araya koymustur. Bunu ne simdi ne de gelecekte degistirmek mumkun degildir. Baska bir deyisle Turkler ve Ermeniler birlikte veya yan yana yasamayi ogrenmek zorundadirlar. Bu gercegi gormezden gelerek her iki ulkenin genc kusaklarini birbirlerine karsi korukleyen stratejistler gunah islemektedirler. Halbuki siar Mustafa Kemal Ataturk un Yurtta sulh cihanda sulh sozu olmaliydi. Insanlar ya dost ya da dusman olacaklardir. Dostluk ve kardeslik daha iyi degil midir? Ayrim yapilmasin Oysa fanatik milliyetcilik kendi ulusunun ve irkinin cok seckin dilinin en mukemmel kulturunun de erisilmez oldugunu iddia eder bu da kollektif bir narsisizmden oteye gecemez. Bu gibi temelsiz iddialar baskalarinda da benzer bir narsisizm olusturulmasi disinda herhangi bir gayeye hizmet edemez. Karsisindakini yok saymak icindekini yabanci ve dusman veya potansiyel sabotor olarak gormek ulkede sadece kaotik bir durum yaratilmasina neden olmakla kalmaz bu yaklasim tarzi her zaman savasacak yel degirmenleri yaratmak zorunda oldugundan ayni zamanda ulke vatandaslarindan hangi grubun bir sonraki kurban secilecegi konusunda spekulasyonlara neden olarak huzursuzluk yaratir. Sikca dile getirilen Turkler ve Kurtler asli unsurlardir sozunun bile bir ayrimcilik oldugunu dusunuyorum. Turk ve Kurt kardeslerimiz asli unsur ise bu topraklarda M.O. 6. yuzyildan itibaren yazili tarihi olan Ermeniler cok daha eskiye dayanan kayitlarda yer alan Suryaniler ve Yahudiler en iyimser tanimla tali unsur olma konumuna dusurulmektedirler. Sorunlar giderilmeli Bugun 70 milyon nufuslu ulkemizde Turkiye Cumhuriyeti vatandasi olan Hiristiyan Ermenilerin sayisi 70 bine dusmustur. Bazi devlet birimlerinin ifadelerine gore su anda yurtdisindan gelip de ulkemizde yasayan Ermeni kokenli insan sayisi da 30 binin uzerindedir. Hal boyleyken degisen dunyanin olusturdugu dev sorunlar karsisinda var olma mucadelesi veren toplam nufusun belki de binde birinden az olan yerel Ermeni cemaatinin ve diger azinlik cemaatlerinin dini hayri ve ictimai meselelerine dil ve din egitimi alanlarinda yasanan sikintilarina vakif mevzuatindan kaynaklanan bazi sorunlarina cozum getirmek gerekir. Hosgoru birlikte yasama ve cogulculuk gibi soyut kavramlarin somutlasacagi sozun eyleme donusecegi en belirgin uygulama alanlarindan biri budur. Aksi takdirde ulkemizde sayilari gittikce azalan cok renkliliklerin giderek monotonlasmasina soluklasmasina tanik olacagiz. Iliskilerde ozveri gerek Vatandaslik ve yasam diyaloguyla siki sikiya bagli oldugumuz Turkiye ile soydaslik ve dindaslik baglarimiz bulunan Ermenistan arasindaki iliskilerin normallesmesi iki ulke tabiri maruz gorurseniz iki sevdigi arasinda kalmis bulunan biz Turkiye Ermenileri nin arzusudur. Ancak karsilikli fedakârliklar yapilmadan bu iliskilerde ilerleme kaydedilmesinin zor oldugu asikârdir. Insani ve ahlaki degerler Hepimizi din irk milliyet vesairenin otesinde insan olarak ne birlestirir diye dusunmek zorundayiz. Bu baglamda cocuklarimizin gelecegine yani istikbale ne biraktigimiz onem kazanmaktadir. Bu nedenle egitimin bilimsel ve teknik yonunun yani sira ayni zamanda beseri yonu de son derece onemli olup gereken tesvik gosterilmelidir. Dil ve edebiyat calismalari da cok onemli bir birlestirici unsur olarak kabul edilebilir. Laiklik anlayisi her ne kadar din ve vicdan ozgurlugunun teminati sayilsa da ulkemizdeki Jakoben laiklik uygulamasinin bazen Islam in ahlaki boyutlarinin manevi anlam zenginliginin analizlere katilmasini engelledigini bunun da bazen tarihe bakis yontemiyle ilintili oldugunu soylemek mumkundur. Keske bazi ulkelerde basariyla uygulanabildigi gibi Osmanli oncesi uygarliklari da tarihi mirasimizin bir parcasi sayip Bizans Ermeni Suryani ve Musevi kulturlerinin de Turkiye ye kattigi anlamlarla daha da zenginlesebilseydik. Bu baglamda Turizm ve Kultur Bakanligimiz in Van Golu nun Ahtamar Adasi ndaki Surp Hac Ermeni Kilisesi ni de restorasyon projeleri arasina almis bulunmasini bu yonde atilan cok olumlu bir adim olarak kabul ediyorum. Milletperverlik onemli Turkler de Ermeniler de milliyetciligin ve irkciligin dislama uzerine kurulmus dar cercevesinin disina cikmak zorundadirlar. Bu akimlarin yarattigi sonuc iste ortadadir. Milliyetcilik ve irkcilik uygulamalarinin hukum surdugu her ortama verilen zarar ve ziyan bellidir. Sonuc her zaman kanli savaslar gozyasi ve bazen kusaklar boyu suren nefret kampanyalari olmustur. Baris ve esenligin hukum surecegi bir duzene kavusmanin ancak sozunu ettigim dar cercevenin disina cikildigi olcude gerceklesebilecegine inaniyorum. Milliyetcilik ve irkcilik yerine misafirperverligin yerlestirilmesi ahlaki degerlerimize daha uygundur. Kutlama ve dilekler Erciyes Universitesi Rektoru Sn. Prof. Dr. Cengiz Utas i Sempozyum Tertip Komitesi Baskani Sn. Prof. Dr. M. Metin Hulagu yu ve bu sempozyumun duzenlenmesinde emegi gecen Sn. Yrd. Doc. Dr. Sakir Batmaz Yrd. Doc. Dr. Suleyman Demirci ve Yrd. Doc. Dr. Gulbadi Alan i kutluyor tarihi Kayserimiz deki bu sempozyumun baris ve esenlik yolunda onemli bir asama olmasini diliyor tum dinleyenleri derin saygiyla selamliyorum. Ulkemizde baris ve esenligin surmesi tum vatandaslarimizin mutlulugu birlik ve beraberligi icin dua ediyorum. Tesekkur ederim.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+