Ermeni Sorunu: Eylulde Bilim Martta Politika -
Eyluldeki konferansta konunun salt soykirimdir soykirim degildir tartismasindan ibaret olmadiginin alti cizilmisti. Istanbul Universitesi nde ise kullanilan uslup ve politik dil daha fazla ogrenmeye arastirmaya iliskin temennilerin onune gecti...
Imparatorlugun Cokus Donemine Osmanli Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi baslikli Ermeni Konferansi olarak anilan ilk konferansin ardindan cesitli universiteler Ermeni konferanslari serisi duzenlemeye basladi.
Istanbul Universitesi nin gectigimiz hafta duzenledigi Turk-Ermeni iliskilerinde yeni yaklasimlar uluslararasi sempozyumu da bu konferanslar zincirinin halkalarindan biri oldu.
Sadece bu ikisini izleyebilmis oldugumdan en azindan bu iki toplanti arasinda bir karsilastirma yapmak istiyorum.
Katilim acisindan
Konferansa ilgi ve katilim acisindan degerlendirdigimizde Eylul ayinda duzenlenen Osmanli Ermenileri Konferansi nin cok daha basarili oldugu kesin. Dinleyicisini/izleyicisini doyuran dinleyicinin ilgisinin de eksik olmadigi katilimini iki gun boyunca koruyan nitelikte bir konferansti.
Istanbul Universitesi nin Cemil Birsel salonunda duzenledigi konferans ise cok daha buyuk bir salon olmakla beraber ilk gunun ilk oturumu disinda yaklasik olarak yuz elli-iki yuz kisiyle sinirli bir dinleyici/izleyici kitlesine seslendi.
Sunumlar acisindan
Yapilan sunumlar acisindan degerlendirdigimizde Istanbul Universitesi nde konferansa Turkiye den katilan bilim insanlari tarafindan gerceklestirilen sunumlarin tamaminda politik acidan belirlenmis bir dil kullanilmasi dikkat cekiciydi.
Bu sunumlarda ilk cumlede tebliglerinin basligi soylendikten sonra adeta politik bir zorunluluk olarak konusmacilar tekrarlamalari gereken cumleleri tekrarlayip bir kismi hic tebligin konusuna dahi deginmeden yirmi dakikasini doldurdu ya da konusuna deginirken kaynak gostermek argumanini ispatlamak tutarli bir teblig sunmak yerine politik bir soylevle hikayeleme arasinda bir yolu izlemeyi tercih etti.
Boylece konferansa Turkiye den katilanlarla Turkiye disindan katilanlarin tebligleri arasinda belirgin bir duzey farki olustu.
Bu elestiriyi kanitlayacak en iyi ornekler Mehmet Saray in tebliginde Turk milleti en asil millettir boyle bir milletin soykirim yaptigi dusunulemez arkadaslar ya da Ermeniler ve Rumlar masa gibi kullanildilar Erol Kurkcuoglu nun soyledigi Ermeniler efendilerini tarih boyunca hep degistirmisler ve efendilerini hep satmislardir Yusuf Halacoglu nun Tehcir den olenlerle gripten olenleri karsilastirilir goren yaklasimi Enver Konukcu nun Turkler Ermenileri ugurlamislardir komsuluk vardir. Pasa pasa geze geze gittiler ifadeleri hangi kurumu temsil ettigi bilinmeyen Kegam Karabetyan in Ne mutlu Turkum diyene ne mutlu Kastamonuluyum diyene sozlerinin konferansin en cok alkis alan sozleri olmasi hem tebliglerin dili ve duzeyi acisindan hem de genel olarak salondaki dinleyicilerin beklentileri acisindan konferansin genelini temsil eden bir cizgideydi.
Bu anlamda Bilgi Universitesi nde duzenlenen konferansta sunulan tebligler bilimsel acidan cok daha zengin cok daha tartismaci icerikleriyle yeni tartismalar yaratabilen tebligler olurken dinleyenlerin konferans sonrasinda yaptiklari yorumlarda siklikla ufuk acici olarak nitelendirilmisti.
Bir politik soylemin parcasi olarak: Tek tarafli Cok tarafli olmak
Konferanslarin tek tarafli cok tarafli gibi yakistirmalarla anilmaya calisilmasi da tamamen politik bir soylem olarak sekillendi.
Eylul ayinda duzenlenen konferansta hic kimse tek bir gorus etrafinda kumelenmezken ve hatta fikir ayriliklarinin cok belirgin sekilde ortaya kondugu daha ne kadar cok tartismaya ihtiyac oldugu teslim edilirken Istanbul Universitesi nde ozellikle Turkiyeli bilim insanlari nezdinde neredeyse tam bir soylem birligi vardi.
Ermeniler emperyalist devletlerden medet ummuslar Rusya nin kiskirtmasina gelmisler cunku buyuk Ermenistan hayalini ancak bu yolla elde edeceklerine inanmislar seklinde ozetlenebilecek stereotipik dusunce sikca tekrarlandi.
Bu goruslere karsit fikirler ise Levon Bogos Zekiyan Ara Sarafian Hilmar Kaiser ve Yair Auron tarafindan temsil edildi.
Soykirim alaninda calisan Israel Charny nin de katisi cok onemliydi. 1915 soykirimdir diyen Ermeni konusmacilarin; Gomidas Enstitusu nden Ara Sarafian ve Venedik Universitesi nden Levon B. Zekiyan in Hilmar Kaiser in ve Yair Auron sunumlarini bolunmeye sozlu saldiriya ugramadan gerceklestirebildiler.
1915 ve surecinin algilanisi bakimindan
Eylul ayinda duzenlenen ilk konferansta 1915 oncesi sirasi ve sonrasinin agirligi tum dinleyenlerin uzerine cokerken konferans iki gun boyunca izleyenlerine surecin hem bilimsel hem de duygusal yukunu tasimayi basarmisti.
Bunu da olayin toplumsal ve bireysel boyutlarini kapsayarak hem birebir insanlarin hayatlarindaki 1915 surecini hem farkli topluluklarin yasadigi surecleri hem de organizatorleri baglamindaki 1915 ve surecini farkli sunumlarla bir araya getirerek saglamisti.
Bu anlamiyla Eylul ayinda duzenlenen konferans cesitli aktorlerin yer aldiklari bir donem tablosunu cesitli boyutlariyla ortaya cikarmaya calisiyordu.
Istanbul Universitesi nin konferansi ise hâkim soylemleri yeniden uretmeyi bunun icin de cok genel cerceveler cizerek kisilerin deneyimlerini disarida birakarak ve hatta kullanilan ifadelerde bir trajedi olarak nitelendirilen 1915 de yasananlari bir politika cercevesinde gereklilik olarak gostermekten dislama ve hatta zaman zaman alay etme arasinda gidip gelen sarkacvari bir tavri secti.
Yukarida verilen ornekler bunu acikca ortaya koyar ozellikle de Komsuluk vardir pasa pasa gittiler geze geze gittiler ifadesi bir trajedi anlatmak icin herhalde en uygun sozcukler degildir.
Ayni sekilde Istanbul Universitesi nde alti cizilen bir diger konu mesruiyet meselesiydi. 1915 trajediydi ancak bunun mesru sebepleri olan bir trajediydi fikri olayin cesitli katmanlarina inmemeyi belirli bir ulusal devlet politikasi cercevesinde kalmayi tercih eden bir yaklasimin yansimasiydi.
Hikmet Ozdemir in sozleriyle 1915 bir kriz yonetim bicimiydi. Ya da Justin McCarthy ninkilerle Hâlâ cok seyi bilmiyoruz ama Osmanli nin Ermenilere karsi bir onlem almasinin sart oldugunu bilecek kadar sey biliyoruz.
Bu anlamda Istanbul Universitesi nde 1915 surecinin algilanisiyla ve Eylul ayinda duzenlenen konferansta 1915 ve surecinin algilanis yaklasim ve tartisilmasi arasinda buyuk bir fark vardi.
I.U. konferansinda genellemeler
Genellemeler hâkimdi Istanbul Unversitesi nin duzenledigi konferansta. Herhalde bilimsel calisma yapanlarin cok iyi bildigi en hassas olunmasi gereken konudur genellemeler.
Ancak bu konferansta genellemeler yukarida da deginildigi gibi buyuk bir rahatlik icinde kullanildi. Bu kullanimlardan biri de Gunduz Aktan in tum Ermenileri politik bir grup olarak gosteren soylemiydi.
Tum Ermenilerin bir devlet kurma hayalinde oldugunu o yuzden de 1915 Tehcir inin gerceklestigini soyleyerek Ermenilerin politik bir grup olmasindan dolayi soykirim taniminin kullanilamayacagini iddia etti.
Avrupa Birligi de Ermeni sorunu baglaminda Istanbul Universitesi ndeki konferansta genellemeci anlayisin sectigi gunah kecileri arasindaydi.
Sedat Laciner ve Sadi Cayci nin sozleri konferansin ana hatlarina uygun olarak AB yi topyekun de bu olayda bir karsit aktor olarak gosterme cabasinin parcasiydi.
AB nin Turkiye den Ermeni sorununa iliskin taleplerini Cayci nin Ortacag engizisyon mahkemelerine benzetmesi ya da Laciner in AB nin taleplerinin bir santaj politikasi olarak kullandigini soylemesi yine bilimsel uslûptan uzak uluslararasi politika cercevesinde kotarilmis biz ve onlar kategorilerine sikismis yorumlardi.
Parlamentolarin soykirim karari almalarinin elestirisinin rahatlikla yapilabilecegi bir ortamda ne yazik ki AB elestirileri de ulus devlet milliyetciligini besleyen bir dilin parcasi oldu.
Ayni sekilde Ermeni meselesinin sadece tarihcilerin calismalariyla degil siyasi calismalarla desteklenerek cozumlenecegi fikri yayginlik kazandi.
Ancak verili durum goz onunde bulunduruldugunda bu siyasi calismanin ne kadarinin propaganda ve lobicilik faaliyeti cercevesinde hâkim soylemin tekrarini ve ne kadarinin yeni acilimlari icine alan bir yaklasim oldugu/olacagi belirsiz.
Ozellikle de Ermenilerin Turklere soykirim uyguladigina dair iddialarin konferansta tekrarlanan ifadeler arasinda yer aldigi dikkate alinirsa bu genellemeler ve kullanilan ifadeler acisindan iki konferans birbirinden son derece farkli.
Eylul ayinda duzenlenen konferansta sozcuklerin buyuk bir ozenle secildigine tartismalarin buyuk bir dikkatle yapildigina izleyicinin sunumlarin sonunda duzeltmeler ve yeni oneriler getirerek tebliglere katkida bulunduguna tanik olmustuk.
Konferansi politik soylemlerden uzak tutmak icin ciddi bir sorumluluk vardi. Konunun salt bir soykirimdir soykirim degildir tartismasindan ibaret olmadiginin alti cizilmisti.
Istanbul Universitesi nde ise bir yandan daha fazla arastirmanin gerekliligi belirtilirken ote yandan da yukarida yer verilen ifadelerde goruldugu gibi konuya yaklasimda kullanilan uslûp ve politik dil daha fazla ogrenmeye ve arastirmaya iliskin temennilerin onune geciyordu.
Bu anlamda umut verici olarak nitelendirilebilecek bir adim Yusuf Halacoglu nun Ara Sarafian a beraber bir calisma yurutme teklifiydi. Bu teklifin nasil bir projeyle ete kemige burunecegi bundan sonraki surecin belirleyici etkenlerinden biri olacak.
Iki konferansin yarattigi etkiler
Iki konferansi kamuoyunda yarattigi etki anlaminda karsilastirirsak ilk konferansin yarattigi gerilimli ortamin olmayisi Eylul ayindaki konferansi engellemeye calisan gruplarin temsilcilerinin bu konferansta kendi fikirlerine tamamen ters olan fikirler karsisinda daha onceki tavirlarini gostermeden katilip dinlemeleri ne yargi yoluyla ne de yumurtali/domatesli saldirilara gecmemeleri beklentileri asgariye indirerek umut verici olarak nitelendirmek gerekir.
Gectigimiz mayis ayinda Bogazici Universitesi nde duzenlenmesi planlanan ancak Adalet Bakani Cemil Cicek in koferansi sirtindan hancerlenmek olarak nitelemesi uzerine ertelenip Eylul ayinda Bilgi Universitesi nde duzenlenmesi dusunuldugunde Istanbul Universitesi nin bir devlet universitesi olarak bu konferansi duzenlemesi ve bir ortak proje yurutme onerisinin Turk Tarih Kurumu baskani tarafindan gelmesi resmi soylemin tek parcali olmadiginin bir gostergesi olarak algilanabilir.
Hatta resmi ideolojinin uretim merkezlerinin de bir donusum gecirmekte oldugunun sinyalini verdigi soylenebilir.
Fakat alinmasi gereken yol epey uzun. Istanbul Universitesi nde defaten dile getirilen goruslerin cogunlugu da bu yolun uzunlugunu teyit eder nitelikte.
Surecin selahiyetini diyaspora Ermenistan Turkiye AB gibi cok-aktorlu bir politik bir arenaya birakmamak ve daha cok bilimsel calismayi politik rezervlerden kurtararak yapabilmek ve sorun cozmeye yonelik bir kamuoyu kanaati olusturmak epey zor bir surec olarak duruyor onumuzde
Talin Sucuyan
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com