Hurriyet Gazetesi yazari Sefa Kaplan in Turkiye Ermenileri Patrigi II. Mesrob’la yapmis oldugu ve 22 -
Hurriyet Gazetesi yazari Sefa Kaplan in Turkiye Ermenileri Patrigi II. Mesrob’la yapmis oldugu ve 22 Mart 2006 tarihli gazetede yayinlanan mulakatin tam (kisaltilmamis) cozumunu okuyucularimizin dikkatine sunuyoruz.
SEFA KAPLAN: Universiteler pes pese Ermeni konferanslari duzenliyor. Muhtemelen size de davetler geliyordur? Nasil degerlendiriyorsunuz bu konferanslari siz neden katilmiyorsunuz?
MESROB II: Turkiye ve Ermenistan devletlerinin Turk ve Ermeni halklarinin iliskilerini normallestirmeye yonelik her turlu girisimi destekledim ve desteklemeye devam edecegim.
Her iki taraftaki irkci ve asiri milliyetcilerin tepkilerine ragmen genel olarak gelismeler sevindiricidir. Onemli olan taraflarin tezlerinin akademik duzeyde uygar ve cagdas ortamda ozgurce ve karsilikli saygiyi kaybetmeden tartisabilmeleridir.
Ben bu acidan dostum Prof. Levon Zekiyan’in IU’ndeki son konferans hakkindaki dusuncelerine tamamen katiliyorum. IU gibi saygin bir kurumun resmî ve gayri resmî goruslerin ayni platformda dillendirilebilmesine olanak tanimasini onemli bir adim olarak goruyorum. Keske daha cok sayida Ermeni akademisyen katilabilmis olsaydi. Basindan izledigim kadariyla akademik tartisma ortamina katkida bulunmayacak bazi irkci ve milliyetci cikislar da oldu.
Davet edildigimiz konferanslara ben veya Patrikligimiz temsilcileri dinleyici veya konusmaci olarak katilabiliyoruz. IU’ndeki konferans icin boyle bir talep gelmedi.
SEFA KAPLAN: Gomidas Enstitusu’nun yayinlarindan birinin kapaginda Turk bayraginin hilalinin hancer seklinde tasvir edilmesine tepkiler geldi. Bu konuda ne diyorsunuz?
MESROB II: Cok net. Herhangi bir halkin millî ve dinî simgelerini asagilamak karikaturize etmek yakmak kanimca psikolojik siddettir tehlikelidir cunki siddet siddeti dogurur. Karikatur krizinde yasanmadi mi bu olumsuzluklar? Ne yazik ki sokaklardaki gosteriler de amacini asti ve siddet olaylari vuku buldu insanlar oldu.
Siddet hem dinlerimize ve hem de insan haklarina aykiridir. Dinî ve millî simgeleri asagilayici veya dusmanlik asilayici tasvirlerin hele hele akademik bir yayinin kapaginda hic yeri yoktur. Bu Turkler icin de Ermeniler icin de gecerlidir.
Yoksa komsuluk iliskilerin iyilestirilmesi akademik tarafsizlik ve diyalog konularindaki samimiyet sorgulanir.
SEFA KAPLAN: Ermenilerle ilgili konferanslarda Kegam Karabetyan ve Levon Panos Dabagyan isimli Ermeni vatandaslarimiz da bildiriler sunuyor. Cemaati temsil ediyor mu bu gorusler ve kisiler?
MESROB II: Bir kere sunu acikliga kavusturalim. Turkiye’de resmen uc Ermeni Kilisesi ve uc Ermeni cemaati vardir. Bazilarinin hatayla Gregoryen olarak adlandirdigi kadim veya resulî Ermeni Kilisesi yani bizim kilisemiz Vatikan’a bagli olan Ermeni Katolik Kilisesi ve Ermeni Protestan Kilisesi. Bu cemaatlerin temsilcisi olabilmek icin bunlarin uyeleri tarafindan secilmis olmak gerekir.
Sayin Karabetyan Sayin Dabagyan Sayin Dink veya Sayin Mahcupyan cemaatleri tarafindan cemaat adina gorus bildirmeleri icin secilmis gorevlendirilmis veya yetki almis kisiler degildirler. Bu sahislarin gorusleri tamamen bireyseldir sadece kendilerini baglar cemaatimizi baglamaz.
Kabul etmemiz gerekir ki hem Turk hem Ermeni toplumunda sayilari az da olsa mensubu olduklari toplumun genel kanaatinden farkli dusunceleri olan kisiler vardir bu durumu normal karsilamamiz gerekir.
Cemaatlerin resmî gorusleri gerektiginde ayri ayri gerektiginde ucu de bir araya gelerek Turkiye Ermenilerinin gorusu olarak kamuoyuna Patriklik basin sozculugu tarafindan duyurulmaktadir.
SEFA KAPLAN: Hrant Dink Biz murit degiliz diye bir yazi yazarak sizi sucladi. Siz hakikaten Ermeni cemaatinin murit olmasini mi istiyorsunuz?
MESROB II: Sayin Dink eger bu ifadeyi bir Islami tarikat seyhine bagli olmadigini ifade etmek icin kullanmis olsaydi sozlerinin bir anlami ve degeri olabilirdi.
Oncelikle Hiristiyanlik’ta murit kavrami yoktur. Murit bir Islamî tarikat seyhine baglanarak ondan tasavvufun yollarini ogrenen onun dogrultusunda ilerleyen kimse demektir.
Hristiyanlik’ta Incil ogrencilerine sakirt” deriz. Bu kelime Osmanlica’da da kullanilirdi. Ben de kendimi cok sukur Mesih Isa’nin bir sakirdi olarak gorurum.
Dini kurumlari ve dini inanclari benimsemeyenler dualara katilmayip kendilerini cemaatin marjinlerinde konumlandiranlar olabilir. Ancak kisisel tercihler baskalarinin din ve vicdan ozgurlugune saldirmayi inanan insanlari tahkir ve taciz etmeyi hicbir sekilde hakli kilmaz.
Sayin Dink inanan insanlar Patrikligimizle istisarede bulunan danismanlar Patrikligimizin kadin kolu ve genclik kolu uyeleri kiliselerimizde vaazlere katilan cemaat uyeleri icin murit” benzetmesini kullanarak sahsimi insanlarin koru korune baglandigi bir tarikat seyhine benzetmis kendince hem bu degerli cemaat uyelerimizi hem de beni asagilamaya calismistir. Bu ifadelerin bir cemaat uyesinden gelmesi son derece uzucudur.
Halbuki biz ozellikle bu Paskalya orucu gunlerinde cocuk genc yasli kadin veya erkek demeden kiliselerimizi tika basa dolduruyor oruclarimizi birlikte aciyor insanoglunun tabiatindaki yedi olumcul gunahlardan saydigimiz kibir acgozluluk ve hiddetten arinmaya cabaliyoruz. Ben dahil tum ruhanilerimizin gorevi bu ulvî ortami pekistirmektir.
Patrik olarak baslica gorevim secimde Bakanlar Kurulunca verilen belgede yazdigi ve huzuru ilahide ve cemaatimin onunde and ictigim gibi cemaatimin dinî hayrî ve ictimaî faaliyetlerinin esgudumunu saglamak hak ve adalet yolunu ogretmektir.
Yasalar Kitabi Mukaddes ve Kilise’nin orf ve adetleri dogrultusunda tabii ki kilisemin uyelerini bir arada tutmaya onlarin ruhanî onderi olmaya calisacagim. Bundan daha dogal ne olabilir ki? Bazilari oyle istiyor diye 545 yillik Patrikligin faaliyetini durduracak degiliz herhalde.
SEFA KAPLAN: Hrant Dink Agos a karsi oldugunuzu iddia ediyor. Karsi misiniz Agos a?
MESROB II: Sayin Dink eger boyle bir sey demisse carpitmis demektir. Unutmamak gerekir ki Agos’un kurucularindan biri de bendim kurucusu oldugum bir yayin organina niye karsi olayim ki? Bu konu bir iki ay kadar da once gundeme gelmis o zaman da cevabini vermistik.
Once Marmara ve Jamanak gazetelerine Turkce bolum veya ek yayinlamalari icin teklifte bulunmustuk. Ikisi de reddedince Agos’un yayinlanmasina karar vermistik. Gazetenin isim babasi da nur icinde yatsin Rupen Masoyan’di keskin bir elestirmendi ancak kilisesiyle gayet barisikti. Agos yayina ilk basladigi zamanki kuruculardan ve yayin kurulu uyelerinden hicbiri bugun artik Agos’ta degildir.
Agos kurucularini ve yayin kurulu uyelerini kaybederek bir anlamda cemaat gazetesi islevini de yitirmis Sayin Dink’in hakimiyetinde sahsî yayin organi haline donusmustur. Bugun gazetenin yazarlarinin cogunlugu da Ermeni toplumunun mensubu degildir. Sayin Dink beni diktatorlukle sucluyor. Halbuki dogacak herhangi bir olumsuzluk hem cemaate hem de Patriklige yansimaktadir. Bu yuzden de ozellikle cogunlugun hassas oldugu azinlik konularinda elbette Patriklige danisilmasi gerekli gorus ve iznin alinmasi dogru olur.
Kisiler elbette istedikleri beyanda bulunabilirler ancak cemaat kurumlarini baglayacak aciklamalarda cemaatin menfaati icin belli kurallara uyulmasindan daha dogal bir sey olabilir mi? Benden onceki Patrikler de benden farkli davranmadilar bu konuda...
Bunu bir diktatorluk olarak gormek Sayin Dink’in sahsi degerlendirmesi.
SEFA KAPLAN: Gazetelerin yazdigi gibi Ermeni cemaati icinde derin bir catlak mevcut mu?
MESROB II: Ne munasebet? Tabii ulusal basin Sayin Dink’in yazilarini okudugunda oyle sanabilir. Ancak bu bir yanilsama olur. Cok sukur birlik ve beraberlik icerisindeyiz. Cemaatimiz zarar verici bu ve benzeri ifadelerle parcalanmayacak kadar guclu baglarla birbirine baglidir.
Istanbul’da 5. yuzyildan beri bir Ermeni cemaati bulunuyor. Orfumuz ve adetlerimiz var. Bizans’tan Osmanli Imparatorlugundan Turkiye Cumhuriyetine farkli donem ve rejimleri yasayarak bugunlere kadar gelmisiz.
Su veya bu istiyor diye ansizin degisecek degiliz. Ulkemizdeki her kesim gibi sorunlarimiz tabii ki yok degil ama herkes cemaatin kurumlarini bir kosesinden tutarak desteklemeye caba sarfediyor.
SEFA KAPLAN: Avrupa Birligi surecinde azinlik sorunlarinin cozumu konusunda da adimlar atiliyor. Ermeni cemaatinin cozum bekleyen en temel sorunlari nelerdir?
MESROB II: Herhangi bir ulkede herhangi bir azinligin sorunu her zaman aynidir. Cogunlukla ayni haklara sahip olmak ve bunu hissedebilmek ister. Ayirim gozetildiginde aci ceker uzulur.
Ornegin en basit bir ayrimcilik ornegi vereyim: gayri Muslim cemaatlerin vakiflarina yapilan bagislarin diger vakiflara yapilan bagislar gibi gelir vergisinde masraf olarak gecmesi gerekirken oyle degil.
Baska bir ayrimcilik ornegi de yasalara ragmen Hiristiyan ibadethanelerinden hala elektrik parasi isteniyor olmasi. Halbuki camilerde elektrik masraflari devlet butcesinden odeniyor. Olur mu? Hiristiyan vatandaslar da devlete vergi odemiyorlar mi?
Son vakiflar yasasinda ozellikle cemaat vakiflari acisindan uygulamada zorluklar vardir vakiflarimizdan zapt edilen mallarin geri verilmesi hakkinda hicbir ibare yoktur.
Musluman kardeslerimiz hacca giderken konut fonu alinmazken Hristiyan ve Musevî vatandaslar Kudus’e giderken konut fonu aliniyor.
Musluman vatandaslar gerek Imam Hatip okullarinda gerekse universitelerin Ilahiyat Fakultelerinde yeni din gorevlileri Egitim Fakultelerindeyse Turk Dili ve Edebiyati ogretmenleri yetistirebiliyor.
Biz gayri Muslim azinliklar Hiristiyan din gorevlilerini nerede yetistirecegiz? 70 bin Turkiye Ermenisinin calismak icin Turkiye’de bulunan 30 bin kadar da Ermenistan Ermenisinin diyanet hizmetine 22 din gorevlisiyle yetismek mumkun mu?
Benim cemaatim Ermeni azinlik okullarinda Ermeni Dili ve Edebiyati dersi verecek ogretmenlerini nerede yetistirecek? Ayrica Ermeni azinlik okullari icin gerekli olan yonetmelik hala suruncemede.
Bunlar artik cagdisi tavirlar. Aksine devletin azinliklari ve dillerini en kisa zamanda bu ulkenin bir zenginligi olarak gorerek himaye altina almasi bunlari yasatmak icin onlemler almasi lazimdir. Ayrica Patrikligin tuzel kisiliginin olmamasi da zorluklar yaratmaktadir.
SEFA KAPLAN: Istanbul’daki bir universitede teoloji kursusu talebiniz konusunda bir ilerleme var mi?
MESROB II: Hayir ne yazik ki su ana kadar kayda deger bir ilerleme olmadi. Akademik cevreden yetkili kisilerle bu konuyu tum detaylariyla gorusmemize ve mevcut universite sistemi icerisinde bir cozum ortaya koyulmasina ragmen maalesef somut bir adim atilmadi.
SEFA KAPLAN: Paskalya bayrami ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
MESROB II: Ibranice’deki Pesah kelimesinden turemistir. Ermenice’de Surp Zadig” deriz. Hiristiyan dininin en onemli en buyuk bayrami. Kirk gunluk oruc veya vejeteryen perhiz donemiyle bayrama hazirlik yapilir. Bu donemde inanan insanlar tovbelerini yeniler.
Tarihi kiliselere inanc ziyaretleri duzenlenir. Kiliselerde her gun vaaz edilir dualar duzenlenir vejeteryen sofralar kurulur.
Paskalya haftasinda Mesih Isa’nin son aksam yemegi carmiha gerilisi gomulusu anilir ve ucuncu gun olulerden dirilisi tum Hiristiyanlar tarafindan coskuyla kutlanir. Paskalya’dan sonra inananlar 40 gun surekli olarak birbirlerini Isa dirildi” selamiyla selamlar.
Yeni yasam simgesi olarak yumurtalar boyanir paskalya coregiyle birlikte ese dosta kimsesizlere dagitilir. Butun bu ananeler Istanbul’da titizlikle yasatiliyor.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com