Sari Gelin - Sari Gyalin - Haber Arşivi 2001-2011
21 Eylül 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Հոռի / Օր : Գրգոռ / Ժամ : Մթացեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

13 Mart 2006  

Sari Gelin - Sari Gyalin -

Sari Gelin - Sari Gyalin

Adi: Sari Gelin - Sari Gyalin Yazari: Kemal Yalcin Sayfa: 288 sayfa Baski: 2. baski Turu: roman ISBN: 975-6158-05-0 Yayinevi: Birzamanlar Yayincilik (info@birzamanlaryayincilik.com) Emanet Ceyiz ve Seninle Guler Yuregim”in yazari Kemal Yalcin dan Gizli Ermeniler”e dair bir roman Birzamanlar Yayincilik Emanet Ceyiz” ve Seninle Guler Yuregim” adli romanlarin yazari Kemal Yalcin’in bir kitabini daha yayinladi. Ilk baskisi 2004 yilinda Almanya’da yapilan Sari Gelin – Sari Gyalin” Turkiye’deki okuyucularla ilk kez bu baskida bulusuyor. Sirin Almanya’da dogup buyudu. Kendisini Adiyamanli Kurt Haci Ibrahim’in kizi olarak biliyordu. Annesinin ve babasinin Ermeni oldugunu kendilerine Bizimkiler” dendigini 12 yasinda tesadufen ogrendi. Cok uzuldu. Saclarina aklar dustu. Kimligi unutturulmus kisiligi parcalanmis Sirin’in kendini ve kulturel kimligini arayisinin oykusu bizi Koln’den Adiyaman Kâhta’ya doksan yil oncesinden gunumuze surukler ve Bizimkiler”le tanistirir. Bizimkiler” 1915 faciasindan kurtulduktan sonra zorla Muslumanlasan; gorunurde Musluman aslinda Hiristiyan olarak Anadolu’da yasamak zorunda kalan Ermenilerdir. Baski altinda tutulmus kimlikleri inkâr edilmis bu insanlardan bircogu olaganustu bir caba ile kendini yetistirmis; caliskanliklari yaraticiliklari mesleki ve sanatsal becerileriyle toplum hayatinda kendilerine yeniden yasama alani yaratmislardir. Onlar buyuk bir yanginin kullerinde acan yediveren gulleri; kayalarin bagrinda kendilerine yasama alani yaratan ulu agaclar gibidir. Ismini Turkce Sari Gelin” Ermenice Sari Gyalin” turkusunden alan bu kitapta Adiyamanli Bizimkiler”in gercek hayatlarindan manzaralar ve insan halleri kaleme alinmistir. KITAPTAN PASAJLAR Sirin’in annesi ne zaman nasil ogrenmisti Ermeni oldugunu... Ermeniyiz” desek Ermeni degiliz; Muslumaniz” desek Musluman degiliz! Biz iste bu kaderin insanlariyiz. Unutturmuslar anadilimizi. Kurtlerin icinde yasaya yasaya Kurtlesmisiz. Anadilimiz Kurtce olmus. Dilimiz Kurt ozumuz baska. Turkce konusuruz Turk degiliz. Turkler bize Kurt der; biz kendimize Kurt demeyiz. Biz biliriz birbirimizi... Biz kendimize Bizimkiler” deriz. Ozumuz soyumuz kokumuz Ermeni dilimiz Kurt dinimiz Musluman... Insan istemeden ne kadar Musluman olursa iste o kadar Muslumaniz. Ben yedi yasindayken ogrendim Ermeni oldugumu. Ilkokula giderken her gun and icerdik. Turkum dogruyum caliskanim!” diye. Evimizde Kurtce konusulurdu. Evde kendimi Kurt bilirdim. Okula baslar baslamaz Turk oldugumu duydum. Evde Kurt okulda Turk buyurken bir gun aslimizin Ermeni oldugunu ogreniverdim. Komsumuzun kizi Fatma ile birlikte oynardik. Bir gun evimizin onunde karincalari olduruyorduk. Gel su kirmizi karincalari oldurelim. Bunlar gâvur karincalari. Siyahlari birakalim. Onlar Musluman karincalari!” dedi Fatma. Karincalarin gâvur” Musluman” diye ayrildiklarini ilk duyuyordum. Sasirdim: Gâvur’ ne demek?” dedim. E siz de gâvursunuz ya! Kirmizilar sizin siyahlar bizim karincalarimiz! Musluman karincalar gâvurlari oldurecek!” Anlamadim ama canim sikildi. Karincalari oldurmek istemedim. Oyunu birakip hicbir sey demeden Fatma’nin yanindan ayrildim. (s. 59-60) Sirin’in hazirladigi mezar Adiyaman’a tatile gitmislerdi. Ilkokula henuz baslamamisti. Sirin’e gostermeden bir kaz kestiler aksama yemek icin. Yemegini yedikten sonra Sirin’in haberi oldu. Bilse kestirmez kesilmis olsa bile etini yemezdi. Ertesi gun sabahleyin avluda oynarken kazin kesik basini gordu. Annesine gitti. – Anne kazin kesik basina bir mezar yapalim! dedi. Sultan Hanim: – Git kizim simdi benim isim var. Sen istedigin yeri kaz istedigin gibi gom; istedigin gibi mezar yap! diyerek Sirin’i basindan uzaklastirdi. Bir zaman sonra Sirin geri geldi: – Anne dedi gel bak ben kazi gomdum. Bir mezar yaptim! Evde bulunanlar gulusturler. – Hele Sirin’in yaptigi kaz mezarina bakalim! dediler. Sirin bir mezar yapmis. Basina da tahtadan bir hac dikmisti. Gorenler guluyordu: – Tu tu tu! Cocuk aslini biliyormus aslini. – Sukur! Bin kere sukur! Sirin aslini biliyor aslini! – Insanin kani ceker aslina! Bakin Sirin’in kani da aslina cekmis! – Masallah! Bin bir kere masallah! Kani aslina cekmis! Sirin kaz mezarinin basina hac dikti diye herkesin sevinmesini pek anlayamamisti. Aslinda Sirin Almanya’da hic Musluman mezari gormemisti o gune kadar. Okula giderken gordugu mezarlarin basindaki haclari biliyordu sadece. Ama cok sonralari bu hac dikme olayinin Bizimkiler”i neden bu kadar sevindirdigini anlayacakti. Sirin farkina varmadan Adiyamanli Bizimkiler”in iclerindeki ozlemi gerceklestirmisti. (s. 68-69) Sirin’in dayisinin cenazesi Sirin’in dayisi olunce amcalari akrabalari derin derin dusunmeye basladi. Cenazeyi nasil kaldiracaklardi? Musluman usulune gore yapsalar imam oluyu yikarken sunnetsiz oldugunu gorur ve yillardir gizledikleri sirlarini anlardi. Oldum olasi Elhamdulillah Muslumaniz!” diyen Bizimkiler”in gercekte Hiristiyan olduklarini herkese duyururdu. Ne yapacaklardi? Cenaze odanin ortasinda yatiyordu. Hayir! Gercek kimliklerini esas inanclarini komsulari bilmemeliydi. Gercekler aciydi ama olenle olunmuyordu. Kalanlar Muslumanlarin icinde Adiyaman’da yasamaya devam edeceklerdi. Cozumu zor dile getirdiler: Cenaze gece gizlice goturup mezarligin kiyisina gomulecekti... Yakin akrabalardan bes erkek bu isi yapti. (s. 76) Carsafin altinda boyunlarina hac takanlar Bizimkiler”den bazi akrabalari bes vakit namaz kilmaya baslamisti. Adiyaman’da Bizimkiler”in namaz kilmalarinin nedeni korku guvensizlikti. – Ne yapalim yengem? Hiristiyanliktan Hiristiyanlik mi kaldi? Hazreti Isa’ya saygimiz inancimiz sonsuz. Ama ibadetimizi yapacak dogan cocugumuzu vaftiz edecek bir kilisemiz mi kaldi? Kiliselerin temellerini bile sokup yok ettiler. Gecmisi hatirlatacak bir iz bile birakmiyorlar. Adiyaman’da kala kala bir Suryani kilisesi kaldi. Haydi gidebilirsen git! Ertesi gun basina gelmedik kalmaz. Namaz kiliyoruz oruc tutuyoruz. Allah gorup biliyor icimizi disimizi. Ne yapalim? Bizimkiler”den bazi kadinlar ise siyah carsaf ortunmeye baslamisti. Sebebini sordugunda Ne yapalim Sirin Daciklerin gozu ustumuzde” cevabini aliyordu. Bazi kadinlar ise carsaflarin altinda boyunlarina hac takiyordu. Hiristiyanlik geleneklerini kimseye gostermemeye calisarak surduruyorlardi. Paskalya Yortusu geldiginde yumurtalar boyaniyordu. (s. 95) Adiyamanli Hripsime annesini anlatiyor: Annem sevkiyette uc yasindaymis. Kafile giderken bir Kurt annemi almis. Bebek isminde bir Kurt koyune goturmusler. Anneme bu Kurt aile yedi sene bakmis. Buyutmus. Annemin annesi diger Ermenilerle birlikte sevkiyete gitmis. Ortalik duzelince Adiyaman’a donmusler. Bir yandan yer yurt edinmek ekmek parasi kazanmak icin calisirken; bir yandan da herkes yolda belde kaybolan; onun bunun el koydugu kizini kardesini karisini oglunu gelinini aramaya baslamis. Annemin halasi sora sora araya araya; yedi sene once sevkiyete giderken bir Kurdun aldigi annemin Bebek Koyu’nde yasadigini ogrenmis. Hemen Bebek Koyu’ne varmis. Sora sora annemin kaldigi evi bulmus. Buyuk halam annemi geri istemis. Fakat yedi yildan beri anneme bakan koylu onu vermemis: Hayir vermem! Yedi seneden beri ben ona baktim. Buyuttum. Ben onu ogluma alacagim!” demis. Yedi senede yaptigin masrafini odeyeyim. Gel sen kardesimin kizini geri ver!” demis. Koylu Kesinlikle vermem!” diyerek buyuk halami evden kovmus. Gunlerden bir gun koylerde tellal bagirmaya baslamis: Duyduk duymadik demeyin! Evinde Ermeni cocugu olanlar Hiristiyan cocugu olanlar muhtara teslim etsin! Duyduk duymadik demeyin! Cocuklari teslim etmeyenler cezalandirilacak!” Tellali duyan koylu sabaha kadar uyuyamamis. Yahu ben bu kiz cocuguna yedi sene baktim. Buyuttum. Halasi geldi vermedim. Simdi bu kiz benim cocugum oldu. Kizimi hic bilmedigim insanlara muhtara hukumete nasil vereyim? Hic tanimadigim insanlara vermektense en iyisi bu kizi halasina geri vereyim!” demis. Gelsinler kizlarini alsinlar!” diye Adiyaman’a haber salmis. (s. 148-149) Lise ogrencisi Nazhan’in tarih odevi Tarih ogretmenimiz tatilde hazirlamamiz icin bir odev vermisti. Tatil donusu bu odevi hem yazili hem de sozlu olarak sinifta anlatacaktik. Benim odevimin konusu Osmanli Devleti’nin yikilis doneminde Ermenilerin yikici faaliyetleri” idi. Tarih kitabimizda bu konuda bir bolum vardi. Sobanin yaninda sicacik odada bu konuyu okuyordum. Babam benim kitap okudugumu gorunce sevinmisti. Kizim ne okuyorsun?” diye sordu. Tarih dersi odevimi yapiyorum.” Odevin konusu ne?” Osmanli Devleti’nin yikilis doneminde Ermenilerin yikici faaliyetleri.” Ne yapmis Ermeniler? Ne yaziyor o tarih kitabinda?” Kitabi babama verdim. Konumuzu gosterdim. Babam aldi kitabi; gosterdigim bolumu okudu okudu... Birden bire okudugu tarih kitabini yanan sobaya carpti. Oyle bir ofkeyle carpti ki kitap param parca oldu. Babamin boylesine ofkelendigini hic gormemistim. Elleri titriyordu. Her zaman bana Oku!” diyen babam simdi kitabimi parcalamisti. Cok sasirdim. Ne oldu sana baba? Bu kitabi hic okumayacaksin!” Neden okumayacagim?” Bu kitabi okumayacaksin! Bu odevini yapmayacaksin! Ogretmenine Hastalandim. Yapamadim’ diyeceksin. Ben sana doktordan bir rapor alacagim. Kizim hasta oldugundan odevini yapamadi’ diye bir mektup yazacagim. Bu kitabi yazanlar bu kitabi yazdiranlar bu kitabi okutanlar yalan soyluyor.” Babamin dediklerini yaptim. Doktor raporunu ogretmenime verdim. Babamin okuma dedigi konuyu okudum. Okumak zorundaydim. Bu konudan yazili oldum. Iyi not aldim. Ama icim icimi yiyordu. Ben kimim? Bizimkiler!” denilen bizler kimiz? Yaz tatilinde babama sordum. Baba biz kimiz?” Anlatmak istemedi. Israr ettim. Nazhan kizim biz ozbeoz Ermeniyiz!” Bunu babamdan ilk kez duyuyordum. Ermeni oldugumu ogrendigimde tam 15 yasinda idim. Turkceyi Kurtceden daha iyi konusabiliyordum. Okullarda Turk oldugumu ogrenmistim. Simdi ise babam Biz ozbeoz Ermeniyiz!” diyordu. (s. 112-113) Ermenice egitim veren Ataturk Ilkogretim Okulu Laf dondu dolasti sofrada bulunanlardan kimin Ermenice bildigine geldi. Benden baska herkes Bizimkiler”dendi. Hepsinin atalari Ermeniydi. Ama sadece bir kisi Sukru’nun on iki yasindaki oglu Ahmet biraz Ermenice biliyordu. Merakla sordum: – Sen nasil ogrendin Ermeniceyi Ahmet? – Ataturk Ilkogretim Okulu’nda ogrendim! – Allah Allah! Nerede bu okul? – Istanbul Sisli’de! – Istanbul’da Ermenice ogreten bir Ataturk Ilkogretim Okulu’nun varligini duymamistim. Demek ki guzel gelismeler oluyor Turkiye’de. Dambasindaki Bizimkiler”in yuzlerinde gozlerinde aci gulumsemeler belirdi. Ahmet basini onune egdi. Yuzu hafif kizardi. Babasi gulumseyerek oglunu zor durumdan kurtarmaya calisti: – Oglum Ahmet’i basini kurtarsin diye Sisli’deki Karagozyan Ermeni Okulu’na yatili olarak gonderdik. Fakat buralarda yanlis anlasilir diye Ermeni okuluna gidiyor” demiyoruz. Oglum soran olursa Ataturk Ilkogretim Okulu’nda okuyorum cevabini ver!” demistim. Simdi siz sorunca sasirdi. (s. 209)




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+