Psikolojik harekâta sadece terorizmle savas ya da Irak ve Afganistan da yeni rejimlerin yerlestirilmesi icin basvurulmuyor. Bu yontem komunist rejimlerin yikilmasinda da basariyla kullanildi. Milosevic devrildi ve Lahey deki mahkemeye sevk edildi. Gurcistan Ukrayna ve Kirgizistan da rejim degisikligi yapildi. Psikolojik harekât demokratik rejimlerin kurulmasi amaciyla yapildiginda sadece ahlaki degil ayni zamanda uluslararasi mesruiyet acisindan da olumlu karsilaniyor. Ote yandan bu amaca sivil toplumlarin barisci halk hareketleri araciyla ulasiliyor. Yani psikolojik harekâtin amaci yaninda araci da mesru oluyor. Bu nedenlerle psikolojik harekâtin ulke disinda planlamasi orgutlenmesi ve yonetilmesindeki sakincalar onemsiz addediliyor. Buyuk Batili ulkelerdeki STK lar hedef ulkede STK lar olusturuyor veya mevcutlari gelistiriyor . Bunlarin uyeleri kamuoyu odaklari ve medya mensuplari harekâti hazirlayan ulkede egitiliyor. Harekât; demokrasi insan haklari sivil toplum ekonomik gelisme konularinda sloganlardan olusan ve hemen her hedef ulkede tekrarlanan yogun bir soylemle yurutuluyor. Barisci halk hareketinde uzmanlasan kucuk bir grubun toplanti ve gosterileri giderek buyuyor. Guvenlik gucleri once direniyor daha sonra seyirci durumuna dusuyor. Parlamentoyu isgal eden halk liderleri kisa sureli bir fiili yonetimden sonra genel secimleri yapiyor ve demokratik yonetim kuruluyor. Orgutlu ve koklu bir milli siyasi akimin yoklugunda genc demokrasinin kisa surede istikrarsizlasmamasi icin Batili guclerce alelâcele yasal altyapinin olusturulmasi ve ekonomik kalkinmanin baslatilmasi gerekiyor. Psikolojik harekât hedefi olan ulkeler simdi bu asamadalar ve isin sonunun ne olacagi henuz bilinmiyor. Kanitlamak imkânsiz olmakla birlikte Turkiye ye iliskin uc psikolojik harekât yurutuldugu soylenebilir. Ilki Kibris ta milliyetci guclerin ve Sn. Denktas in iktidardan uzaklastirilarak adadaki ihtilafi Turkiye ve Kibris in AB uyeligi cercevesinde cozumlemeyi amacliyor. Digeri Guneydogu da kulturel haklardan baslayarak azinlik haklarina ve nihayet federal yapiya uzanan bir siyasi cozum ongoruyor. Sonuncusu da Ermeni soykirim iddialarini kabul etmemize ve Karabag sorunu cozumlenmeden Ermenistan la iliskilerimizi normallestirmemize calisiyor. Bu uc psikolojik harekât demokratiklesme sorunlarin barisci cozumu azinliklarin bireysel ve kolektif haklarinin taninmasi tarihle yuzlesip tabu sayilan gerceklerin kabul edilmesini amaclayan bir soylemle yurutuluyor. Bu baglamda ifade ozgurlugunun nihai noktasina kadar genisletilmesine calisiliyor. Kuresel dunyaya ve AB uyeliginin uygar kistaslarina uyum geregi vurgulaniyor. Direnen milliyetci gucler kizil elma koalisyonu fasist veya neo-fasist olarak yeriliyor. Kemalizm ve TSK nin siyasi hayatimizdaki etkisi antidemokratik oldugu iddiasiyla sinirlaniyor. CHP DYP MHP ve Ataturk milliyetcileri ile Denktas ve onu destekleyenler degisime karsi cozumsuzlukten yana statukocu gucler olarak sunuluyor. Bu amacla cok sayida STK devrisiliyor. Siyaset akademi ve medyada harekâta katilanlar her gun yazilari ve sozleriyle kimler olduklarini aciga vuruyor. Cumhuriyet in laiklik ilkesi nedeniyle dislanmis kitleleri temsil ettigi ve siyasi mesruiyetini AB uyeligine bagladigi kanisiyla AKP iktidari bu psikolojik harekâtlara uygun bir yapida varsayiliyor. Tum bu cabalara ragmen yuzyillara dayanan devlet gelenegi ve 60 yillik demokrasi tecrubesine sahip Turkiye de psikolojik harekât yonteminin pek de istenildigi gibi calismadigi goruluyor. Rum santajina boyun egilmesini Ermeni soykirimi iddialarinin kabulunu ve Cumhuriyet in tekil yapisinin bozulmasini kimsenin bize kabul ettiremeyecegi her gecen gun daha iyi anlasiliyor. O zaman tek cikis yolu kaliyor: Sorunlara mesru ve hakli Turk milli cikarlari cercevesinde cozumler gelistirmek. Bu psikolojik harekâtla degil ancak karsilikli saygiya dayanan bir dis politikayla mumkun olabilir.