Sozlu Tarihin Huznu! -
Sozlu tarihin huzunbaz acilari vardir. Gorusur dertlesir onca yasanmisliklari birkac saate sigdiriverirsiniz. Sonra bir duyarsiniz ki yoktur artik. Diyarbekirli Fuat Iplikci gectigimiz hafta sonu vefat etti. Topragi bol ruhu sad olsun...
Nisan 1929 Diyarbekir dogumluyum. Anam beni dogurarak babama Nisan bir sakasi yapmis.
Babam marangozdu. Babamin yaninda meslek ogreniyordum. Ama benim asil bir Hiristiyan ustam vardi. Ismi de Hanna Cilingir di Keldani ydi ustam. Yalniz Diyarbekir de degil Istanbul ve Turkiye de beynelmilel bir ustaydi.
Dunya yuzunde bir taneydi o adam. Dukkani da dort ayakli minarenin orda Kucuk Kilisenin guneye bakan kapisinin hemen yanindaydi.
Zaten evimiz de o civardaydi balikcilar basinda Sonra bizim evin karsisindaki eski postane binasi Alyanak carsisiydi. Orasi onceleri guzel bir evmis. Butun ipekli mantin isi orada satilirmis.
O eski postanenin ev iken sahibi de hoca Hosrov un oglu Aram di. En tarihi evlerden biriydi o ev.
Ermeni Hosrov un evi de Cumhuriyet Ilkokulunun arka kapisinin karsisindaydi. 28 odasi vardi. Cok guzel bir evdi.
Sonra epeyce el degistirdi. O evin selamliginda biz ogrenciyken okul mudurumuz Ismail Hakki bey otururdu. Iste o ilkokuldan sonra da sanat okulunu okudum..
O bazalt tasi dedigimiz tastan Diyarbakir in ev yaptiracak sahsiyetleri Cikintas a giderlerdi. Orada Ermeni tas ustalarinin hazirladiklari eyvanlar odalar melisler havuzlar vardi. Begenip su takimi getir bizim eve isle derlerdi.
Yeni yapilmis islenmis taslar numaralanir getirilir sur icindeki eve konumuna gore yerlestirilir. Kisin ustalar bos kalmamak icin tasi isler hazir ev haline getirirlerdi.
Uc eyvanli iki eyvanli odalar hazirdi. Arsaniza gore ev isterdiniz. Hazir olan taslar da numaralanir ve getirilip evinize yerlestirilir islenirdi. Taslar yan tarafindan baglanarak getirilirdi. Ona da bagdadi denirdi.
Eski evlerde bagdadileri ve toprak damlari sivamak icin de pusruk yapilirdi! Kabarmis bolumleri usta elindeki malasiyla temizlerdi. Ondan sonra bu pusrugu yogururdu. Daha sonra elindeki tahta malayla bu pusrugu ilgili yere kuvvetle vururdu. Buna da hamlama denirdi.
Sonra da sivasini cekerdi. O pusrugun icinde bugday arpa ve saman tohumlari da olurdu.
Iste bahar geldiginde Diyarbekir in eski sehir evlerinin damlarinda papatyalar acardi. Mis gibi kokarlardi. O cicekleri damlardan toplardik. Baybunac dedigimiz oksuruge karsi ilac yapardik.
Efendim Diyarbekir bir kultur sehriydi diye hep konusuyoruz ya ! Mesela bir Salnamede okumustum.
Diyarbekir de Dag kapidan Mardin Kapiya kadar olan caddenin sark tarafinda yani gunesin dogus tarafinda olan caddenin belediye reisi Hiristiyan. Diger tarafin belediye reisi de Musluman mis.
Meclis uyeleri de tam tersiymis. Ben bunu cikarip ilgili yerlere gonderdim. O salname de 1296 (1880) tarihliydi.
Dort ayakli minare yani Seyh Matar camiinden asagiya genellikle Hiristiyan di. Seyh Matar Caminin hemen solundaki Cirik Firinina giden sokaga sapin orada ilk ev Metropolitin eviydi. Tam karsisinda da Keldani Kilisesi vardi. Halen de var. O cevirme tamamen kiliseydi. Ismi de Kucuk Kiliseydi. Ismi kucuktu ama Diyarbekir deki en buyuk kiliseydi.
Suryaniler de Lale Bey Mahallesinde Meryem Ana Kilisesi civarinda otururlardi
Deve hamaminin onunden gun dogumuna dogru indiginizde orada bir yikik kilise var. Derler ki; Seyh Sait efendi orada muhakeme edildi.
Yine oradan devam ederseniz dort yol catiminda sapmadan dogru devam edin solda bir kilise daha vardi. Hoca Hosrep in kilisesiydi. O kilisenin arka sokaginda yine bir kilise vardi.
Iste biz mektebi o sokakta okuduk.
Merheli derler oraya. Oysa adi Mor Hanna Bahcasi dir. Okulun kapisi da o bahceye acilirdi. Eyvanli iki kemerli bir binaydi. Adi da Cumhuriyet Ilkokulu.
Iste biz o okulda okuduk.
Ben Ermenice de bilirim. Ustam Hanna Cilingir den ogrenmistim. Istanbul da Persembe Pazari Galata Hirdavatcilar Carsisi var. Oraya gitmistim. Orada Diyarbekirli Antarnik vardi. Oglu Berc freze bicaklari satardi.
Onlara gidiyordum. Arkamdan bir sesle Fuat Usta diyerek beni cagirdiklarini fark ettim. Gittim baktim ki Diyarbakirli Izzet Guruz oturuyor. Diyarbakir dan un fabrikasi sahibi Izzet Agabey. Bana donup gosterdi ve dukkan sahibine dedi ki; Ara Bey sana dedigim ustamiz bu!
Benim bir baska meslegim de un degirmenciligiydi. Masanin basinda baktim ki bir adam oturmus. Hayatimda o kadar buyuk kafali bir adam gormemistim. Insan azmani bir seydi.
Bana o adam donup dedi ki; Sen Hanna Ustanin ciragi miydin?
Evet dedim.
Bir seyler aldin mi ondan? dedi.
Dedim ki Ustadan almak kabiliyet meselesidir. Bazen boynuz cikar kulagi gecer. Bazen boynuz ufalir yerinde kalir.
Arkadasim Mehmet Cemil in kizinin dugunune gitmistik. Agir Ceza Reisi olan Lami Bey bizi misafir etti. Gece 12 den sonra evine gittik. Hemen masalar kuruldu. Hakim Ahmet Akan a Lami bey dedi ki sana oyle bir bant dinletecegim ki hicbir yerde dunyada duymamissin.
O gece Kazanci Bedihi bizlere dinletti.
Dedim ki reis bey kapat o banti bu boyle okunmaz bu okunan parca Diyarbekirli Nigahi babanindir.Onun bir siiridir.
Pâk edip beni cehdeyle adem ol
Her cefa bir cilvedir ani haktan bil mahrem ol
Sabriyle hak verdi bu hayati sihhati
Her belaya sabir kil esrari hakka hurrem ol
Rahi sihhat bulmak istersen ey birader ac gozun
Ademi bul adem ara adem ile adem ol
Baki haktir cok Suleymanlar gecirmis dehri dul
Keyfiye dunyaya aldanma gel ibni ethem ol
Aldanip dunyaya verme havaya omrunu
Dusmanin dost eyle gel dostunla hemdem ol
Ey Nigahi soyledigim nutkum hep nasihattir sana
Kissadan hisse odur hirkani basina cek.
Iste simdi bandi acabilirsin dedim. Hakim Ahmet bey dondu yuzume bakti ve dede senden korkulur dedi. Iste Nigahi Baba Diyarbekirlidir ve buyuk bir zattir.
Meyhaneye cok gitmezdim. Ama 13 yasindan beri bu gune kadar hic ara vermeden Ramazanlar haric hep ictim. Her gece iki duble raki icerim. Bir yetmisligin benim defterimde uc gecelik omru vardir.
Bizim zamanimizda ne raki cesitleri vardi !
Ermenilerin bogma rakisi Mêzeki Rakisi Menekse Rakisi Gul Rakisi vardi.
Sanatci Coskun Sabah in babasi Eczaci Tekin vardi. Evlendigim gece bana binlik bir bogma raki getirdi Tekin Sabah. O gece sabaha kadar o binligi devirdim.
Efendim biz hayati dolu olarak yasadik.
Bir bir gidiyorlar.
Yukaridakiler kendisiyle 2002 yilinda Diyarbekir Diyarim Yitirmisem Yanarim* kitabim icin yaptigim uzun gorusmenin secilmis parcalaridir. Maalesef Diyarbekirli Fuat Iplikci gectigimiz hafta sonu vefat etti. Topragi bol ruhu sad olsun.
Iste sozlu tarihin boyle huzunbaz acilari de vardir.
Gorusur dertlesir onlar yilik yasanmisliklari birkac saate sigdiriverirsiniz. Yaptiginiz gorusme kitap olarak yayinlanir. Neredeyse sehriyle yasit halk bilgesinin gozlerinin ici guler. Sonra bir duyarsiniz ki onca yasanmisligi birakip gitmistir.
Geriye kalan o yasanmisliklardan arta kalan damitilmis saf sozlerdir. Gule gule Fuat agabey gule gule Fuat Usta. Yolun acik olsun...(AD)
*Seyhmus Diken. Diyarbekir Diyarim Yitirmisem Yanarim. Iletisim Yayinlari. 2003. Istanbul
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com