BARIS VE HOSGORU II: Guneydogu Avrupa Kafkaslar ve Orta Asya da Diyalog ve Isbirligi Toplantisi -
Istanbul Ortodoks Patrikligi ile New York Vicdana Cagri Vakfi tarafindan duzenlenen toplantida Turkiye Ermenileri Patrikligini Kalem Muduru Rahip Zakeos Ohanyan temsil ederken Turkiye Ermenileri Patrigi II. Mesrob un mesajini ise cemaat uyelerinden Hrant Topakyan okudu.
Suissotel’deki toplantiya bizzat katilmayan Mesrob II gerekce olarak Nihai toplanti programi su ana kadar Patrikligimize ulasmadi dedi.
Patrik Mesrob II’nin katilimcalara gonderdigi mesajin tam metni soyle:
Basinda cok sevgili biraderimiz Kadasetli Patrik I. Bartholomeos Hazretlerinin bulundugu ve Ortodoks kiliselerinin birincil patrikligi konumundaki Istanbul Rum Ortodoks Patrikligi ile yoneticiligini Haham Arthur Schneier’in ustlenmis oldugu New York Vicdanin Sesi Vakfi tarafindan duzenlenen Baris ve Hosgoru II: Guneydogu Avrupa Kafkaslar ve Orta Asya’da Diyalog ve Isbirligi” baslikli toplantiya yapilan davet icin tesekkur ederim. Ne yazik ki bu onemli istisarî toplantiya katilamayacagim cunku su ana kadar Ermeni Patrikligi’ne celiskili program taslaklari gonderilmis bulunuyor nihai program hakkinda ise herhangi bir bilgimiz yok.
Bayram tatilinde Ermeni cemaatinden yuz kadar gencle birlikte tarihte Likya olarak anilan Teke yarimadasindaki kutsal yerlere duzenlenen bir geziye katildim. Dun sona eren gezide ozellikle Ksanthos (Xanthos Kinik) oren yerini ziyaret ederken insanlik tarihinin en trajik sayfalarindan birini yeniden hatirlama firsatini bulduk.
Homer ve Herodot Pers komutanlarindan Harpagos’un M.O. 545 yilinda Ksanthos kentini nasil kusattigini ayrintilariyla anlatirlar. Harpagos’un ustun ordusunu yenemeyeceklerini anlayan Ksanthoslular - erkek kadin cocuklar yaslilar ve koleler – degerli esyalariyla birlikte kentin akropolunde toplanirlar kendilerini ve akropolu atese vererek topluca intihar ederler. Harpagos nihayet kenti ele gecirdiginde kentte saglam bir bina ve yasayan bir varlik kalmamisti.
Her acidan Yahudi vatanseverlerin Massada’daki kahramanca savunmasina benzeyen bu trajik olaydan bin yil kadar sonra benzer bir olay Ermeni tarihinde de yasandi. Tarihci Yegise’ye gore M.S. 451 yilinda Pers hukumdari Yazgerd kendisine bagli vasal Ermenistan ozerk bolgesine bir nota vererek Hristiyanlik dininden vazgecilmesini ve Zerdust dinine donulmesini istedi. Ermeniler ise imanin sartlara gore degistirilebilecek bir giysi olmadigini vurgulayarak Pers hukumdarinin teklifini reddettiler. Bir meydan okuma olarak algilanan cevap Avarayr muhaberesine yol acmis oldu. Aziz Vartan ve sayisiz taraftarlari Ermeni Kilisesi’nin Hristiyanlik inancini ve ulkelerinin ozerkligini kahramanca savundular ve sonunda sayica cok ustun olan Pers ordusuna yenik dustuler. Ancak Aziz Vartan ve arkadaslarinin sehadeti Ermeniler tarafindan ruhanî bir zafer ve din ve vicdan ozgurlugu bayrami olarak bugune dek kutlaniyor.
Insanlik tarihi dogal olarak din ve vidan ozgurlugu ile kendi gelecegini tayin etme ozgurluklerini kaybetmektense olmeyi tercih eden insanlarin baska ornekleriyle de doludur.
Gunumuz dunyasi o denli sekulerize olmus durumda ki manevî degerleri savunma ugruna verilen kahramanca mucadeleleri artik romantizm fanatizm ya da koktencilik olarak yorumlamayi yegliyoruz.
Degerli Dostlar
Tarihî olaylara bakis acimizi tabii ki takmayi yegledigimiz gozlukler de etkilemektedir. Ksanthoslular’a Massada’daki Yahudiler’e ya da Avarayr’daki Ermeniler’e yapilan siddetli taciz eylemlerinin gerekceleri ne olursa olsun aslinda insanlik tarihinin basindan beri tum savaslarin ve diger siddet olaylarinin altinda guc yarisi ve dogal kaynaklara olan gereksinim yatmaktadir.
Basliginda da goruldugu gibi bu toplanti Guneydogu Avrupa Kafkaslar ve Orta Asya bolgelerindeki catismalari gundeme getirmektedir. Bu bolgelerin adlari zikredildigi an herkesin aklina etnik catismalar ve temizlik yani bir halkin baska bir halka kuvvet gosterisi veya toprak ya da su dogal gaz ve petrol gibi dogal kaynak talepleri gelmektedir.
Dinin onemi de iste buradadir. Insanlik tarihindeki sayisiz savaslarin cogunda kutsal degerlerin dunyevî amaclarla savas ilan etmeye alet edildiklerini biliyoruz.
Dini ne olursa olsun ne kadar muhafazakar olursa olsun gercek bir inananin saygin dininin ogretilerine gore yasamasi ve bunu yaparken de baskasinin dinî haklarina tacizde bulunmamasi son derece onemli bir degerdir.
Diger yandan teorisyenlerin ve stratejistlerin son on yil zarfinda pazarlamaya calistiklari uygarliklarin catismasi fikri son derece ciddiye alinmasi gereken bir konudur. Bu teorinin dogruluguna inanmiyoruz. Ancak ilerde siyasetciler tarafindan uluslar arasi catismalara girme zorunluluguna” gerekce olarak gosterilebilecegi icin onem atfedilmesi gerekir. Sonucta siyaset yine dini kendi emellerini gerceklestirmek icin alet olarak kullanabilir dinler de savas nedeni olmakla suclanabilirler. Nitekim bunun orneklerini yasamiyor degiliz.
Arastirmalara gore dunyadaki alti milyar nufustan bes milyar kisinin kendisini dini bir cemaate uye olarak tanimladigi bir gercektir. Bu veri dinlere ortak degerlerini saptama ve tanimlama yonunde bir cagri olma niteligini de tasimaktadir. Kolektif guc ve isbirligine yonelen dinlerarasi kurumlar boylece geregi en cok hissedilen yere yardim ve hizmet tasima olanagina da kavusabilirler.
Turkiye’deki sayica en cok nufusa sahip gayri-Muslim cemaatin Patrik’i olarak bu toplantiyi duzenleyenleri yurekten kutluyor ve bu dinlerarasi istisarenin sonucunda dinlerin dunyamizda baris ve esenlik icin guclu bir isbirligi zemini yaratabilmeleri icin umitle dua ediyorum.”
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com