Hayati resmi olmayan Ermeni tarihi - Haber Arşivi 2001-2011
28 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Սիմ / Ժամ : Հոթապեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

05 Ekim 2005  

Hayati resmi olmayan Ermeni tarihi -

Hayati resmi olmayan Ermeni tarihi

15 Eylul 1954 te Malatya’nin Ermenilerin de yasadigi Alevi mahallesi Cavusoglu’nda dogar. Terzi Hasim adiyla taninan babasi Serkis Dink Malatya Gurunlu’dur. Ondan ikiser yil arayla iki erkek kardesi daha dogacaktir ama hayat hikayesinin ana fikri aslinda Sivas Kangal kokenli annesinin adinda gizlidir: Gulvart. Gul Turkce’de bildiginiz anlamdadir gul. Vart ise gulun Ermenice karsiligi! Daha o dogmadan cok once annesine verilen isim birlikte yasama’nin ne anlama geldigini anlatir aslinda. Babasi kumara duskun bir adamdir. Bu yuzden o yedi yasinda kardesleri de daha kucukken Istanbul’a kacar-gocerler. Ancak daha geleli birkac ay olmustur ki annesi babasini kahvede oyun oynarken her yakaladiginda kavgalar baslar. Ayrilik da ardindan gelir. Ve uc kardes ortada kalma’nin ne oldugunu hic unutamayacaklari su goruntuyle ogrenirler: Dayinin evinin onunde anne anneanne yengeler pencereden babaniza gidin’ diye seslenirken baba sokagin kosesinde oraya gidin’ isareti yapmaktadir. Bir sure ne yapacaklarini bilemeyen uc kardes birden ve ayni anda ters yone dogru kosmaya baslar. Ancak uc gun sonra Kumkapi’da bir balikci sepetinin icinde ac sefil uyurken bulunurlar. Sonraki durak Gedikpasa’daki Ermeni yetimhanesidir. On yili yetimhanelerde gecer. Yuz kadar cocukla birlikte daha kucucuk yasta kendi islerini kendi gordukleri surekli bedenen calistiklari bu yillarin karakterini sekillendirdigini dusunur sevgiyle anar. Ama her sey o kadar pembe degildir elbette: Sonucta yetimhanedir yasadigi yer. Ve tum yetimhane hikayelerinde oldugu gibi onunkinde de gunduz ayakta kalmak icin mucadele oldugu kadar gece gozyaslariyla yastigi islatmak da vardir... Gozyaslarinda yillar sonra yeniden gorusecek olsalar da babaya kizginlik anneye kutsama vardir... Haylazlik yaptiklarinda ya da Ermenice konusmadiklarinda surekli dayak vardir... YETIMHANEDEKI COCUKLUK ASKIYLA EVLENDI Bir gun Rakel’i getirirler yetimhaneye. 1915 karmasasindan kacip uzun yillar Cudi daginda cadirlarda yasamis ve asagi’ yeni inmis bir aileden Kurtlesmis bir Ermeni kizidir. Ne Turkce ne Ermenice bilir. Ona abi’ olur Turkce Ermenice ogretir hic yanindan ayrilmaz. Istanbul’daki Ermeni cocuk yuvalarinda harclik parasina calistigi lise yillarinda bir ara izini kaybeder tekrar karsilastiklarinda Rakel buyumus 14’une gelmistir! 20’sindeki Hrant bir daha yanindan ayrilamaz. Bir yil kadar sonra evlenirler. O siralar coktan sol siyasete bulasan hatta en koylu’ orgute sempati duyan ancak silah kulah ve siddetle arasi hic iyi olmayan Hrant bu ask sayesinde catisma meraklisi soldan uzaklasir. Ama 12 Eylul sonrasi gozaltina alinip iskence gormekten kurtulamaz. Orgutle birlikte eylem yaptigindan degil sadece ortanca kardesi Hosrop’un afacan’ligindan. Kardesleri onun gibi okumaya merakli degildir o liseyi bitirip Istanbul Universitesi Fen Fakultesi’nde Zooloji okurken yetimhaneden daha erken ayrilan kardesleri ciraklik yamaklik filan yapip hayata atilirlar. Ama Hosrop’un yurtdisi hayalleri vardir. 12 Eylul doneminde yurtdisina cikmak zor oldugundan Beyrut’a gidip oradan Avrupa’ya gidip gelmeye baslar. Beyrut’ta olmus birinin kimligiyle! Bir maceradir onunki siyasetle ilgisi yoktur ancak o kimlikle bir gun Turkiye’de yakalaninca ve asil kimligi ortaya cikmasin diye agabeyi Hrant’in arkadasi’ oldugunu soyleyince isler arapsacina doner. Ne yazik ki Asala’nin Avrupa’da Turk diplomatlara karsi korkunc eylemler gerceklestirdigi yillarda Beyrut ve Ermeni kelimeleri bir araya gelince isin dogrusunu anlatmak oldukca zordur. Her ikisi de polisin elinden sag olarak zor kurtulur. Ilk olaydan sonra kardesine diskurlar cekip askere yollayan Dink kardesini bulmak icin polisin yaptigi ikinci sorguda dogruyu aciklar o benim arkadasim degil kardesim oyle soyleyince korumak zorunda kaldim’ der. Ancak mimlenmistir bir kere. Sonrasinda gelisen tum olaylar her yolun Roma’ya cikmasi misali ona cikar: Mesela yonettigi cocuk kampinda yetisen bir gencin adinin Avrupa’ya gider gitmez bir Asala eyleminde gecmesi sonra dogru olmadigi ortaya ciksa da onun sorgulanmasina neden olur. Ya da kendi yetistigi yetimhanenin sert muduru 12 Eylul sonrasi Turkluk aleyhtari eylemlerde bulundugu gerekcesiyle gozaltina aldiginda ve o siralarda Fransiz konsoloslugunu basan Asala militanlari sartlari arasinda onun da serbest birakilmasini istediklerinde emniyete davet edilen yine Dink olacaktir. Soyle aciklar bu durumu: Ya ben tehlikeyi cok sevdim ya tehlike beni. Ama inanilmaz derecede de masumdum.’ Aslinda Zooloji’den mezun olduktan sonra canlilar dunyasi ve bilimi cok sevdigi icin biyoloji felsefesi’nde akademik kariyer yapmak istemistir. O donem bu bolumun kursusu kurulmayinca yeniden universite sinavlarina girerek felsefe bolumune kaydolmustur. Onu da son sinifta bir hocanin gereksiz disiplini ve kendi inadi yuzunden birakir. Iki erkek kardesiyle yayinevi kirtasiye isini surdururken esi Rakel’le birlikte kendileri gibi Anadolu’dan gelen kimsesiz ve yoksul cocuklarin yetistigi Tuzla Ermeni Cocuk Kampi’ni yonetmeye baslar. Yoktan varedilen bu kampa ne zaman (21 yil sonra) devlet tarafindan el konur o bir dakika’ der. AZINLIK OLDUGUNU HISSETTIGI ANLAR O gune kadar hic azinlik’ oldugunu hissetmemistir. Yuzlerce cocuga barinak olan okul ellerinden bir anda alininca farkli bir muamele gorduklerine karar verir. Hayatindaki bir diger donum noktasi da askerliginde gizlidir: Denizli’de piyade alayinda sekiz ay yaptigi askerliginde butun arkadaslari cavus olup sinavdan yuz uzerinden yuz almasina ragmen o olamayinca cavus olmayi o kadar onemsediginden degil ama negatif ayrimciligi hissettigi icin cok aglar. Kimligime daha fazla sahip cikmaliyim diye dusunur. Uzun bir yolculuktur bu: 1915 ve Varlik Vergisi yillari bir yana Kibris meselesinin baslamasiyla ortaya cikan bir gerginlik sozkonusudur. Ardindan Asala eylemlerinin yogunlastigi ve onun deyimiyle Turkiye’deki Ermeniler’in basi onde dolasmaya basladigi yillar gelir. Sonra Kurt sorunu Ermeni sorunuyla birlikte konusulmaya baslanir. Devletin bakanlarinin agzindan Apo Ermeni dolu’ gibi laflarin edildigi Ermenistan Karabag savasinin Turkiye’yi etkiledigi yine onun deyimiyle Ermeniler’in her gun evlerinde kendini solucan gibi hissettigi karanlik gunlerdir bunlar... Bu ruh halinden siyrilmak gerekir. Bazi cemaat gazetelerinde kitap kritikleriyle baslar yazmaya. Sonra medyadaki yalan yanlis haberleri duzeltmekte ortaya cikar adi. Patrikhane’ye Ermeni toplumu cok kapali yasiyor kendimizi iyi anlatirsak onyargilar kirilir’ diyen odur. Bunun icin bir Turkce gazete cikarmayi oneren 1800’le baslayan tiraji simdi alti bine ulasan Ermeniler kadar Turk okuyucusu da olan Ermeni toplumuyla iletisim kurmak isteyen her siyasetcinin akademisyenin aradigi Agos gazetesinin yayin yonetmenligini ustlenen de. Sonuctan memnundur. Ona gore Agos sadece Ermenilerin sorunlariyla ilgilenen bir gazete olmakla kalmamis Turkiye’nin demokratiklesmesinin bir parcasi olmustur. Onun istedigi de budur: Biz Ermenilerin sorunlari cozulmus Kurtlerin Alevilerin kadinlarin escinsellerin sorunlari cozulmemis bu neye yarar ki?’ Ama o bir gazetenin bunu yapmamasi Ermeni cemaatinin sivil bir merkezi olmasi gerektigini soyler. Laik bir ulke olan Turkiye’de bir cami mutevelli heyetinin yanibasindaki okulu da idare etmesini dusunebilir misiniz? Ama bizde oluyor kilise okulu da idare ediyor!’ der. AMA SIZ DE DONUNUZU YIRTAMIYORSUNUZ Bu yuzden kendisinden hoslanmayan tek resmi gorus Turkiye’ninki degildir kendi cemaatinin ileri gelenleri tarafindan da pek sevilmez. Hatta bir gun soyle bir mail alir onlardan birinden: Ne bu her seyde yirtik dondan cikar gibi sen cikiyorsun?’ Soyle cevap verir: Bu usluba girmek istemezdim ama cok uzgunum siz de donunuzu yirtamiyorsunuz!’ Ona gore acili bir tarihi’ konusurken tabulari acmaya calisirken bir uslup yaratmak gerekir. Son olayli konferansta ortaya cikan da bu ihtiyactir. Neden o konferansta karsi gorus yoktu diye sordular. Hakli bir soru gibi gorunuyor ama degil. Turkiye’de siyah ve beyaz dusunceler birbiriyle konusacak uslubu yaratabilmis degil. Once o uslubu yaratsinlar sonra o soruyu sorsunlar.’ Onun gordugu kadariyla bu tartismada on siralari hep siyah ve beyaz bakanlar doldurmus gri bakanlar arka sirada kalmistir. Bu konferansta ilk kez tersi olur. Simdi geride kalan siyah-beyazlara tavsiyesi onlari ornek almalari bir uslup yaratmalaridir. Sonucta uzerine konusulan tarihtir bu tarih gelecegimizi kilitlememelidir. Tarihi konusurken bir yandan da gelecegi kuracak olmamiz kulaga cok hos gelir... HRANT DINK Turkiye’de Ermeni denince akla gelen Ermeni meselesi’ denince ise basvurulan ilk birkac isimden biri. Ermeniler’in 1915’te Turkiye topraklarinda yasadigi bir soykirim miydi degil miydi sorusunun soruldugu ilk kisilerden. Turkiye’de Ermeni meselesiyle ilgili bir konferans mi duzenlenecek konusmaci listesinin basinda illa ki yine onun adi. Bunun nedeni on yildir bir cemaat gazetesi olmaktan cok Turkiye’de yasayan Ermeniler’in belki de Patrikhane’den daha fazla kapisi penceresi olmus sivil toplum kurulusu haline gelmis Agos gazetesinin Genel Yayin Yonetmeni olmasi. Ama ona sorarsaniz butun bu yaptiklari bir gazete yayin yonetmeninin haddini ve capini’ asan seyler. O zaman niye boyle? Cunku onun kadar bu mesele’ye kafa yormus yazmis cizmis okumus anlatmis tecrube edinmis kisaca gonul koymus insan sayisi cok az. Peki kim Hrant Dink? Avrupa Birligi ruzgarini arkasina alip ustelik dis mihraklarin ekmegine yag surup yaygara koparan’ bu nedenle yumurtalanmayi ve domateslenmeyi hakeden gayrimuslim Turkiye vatandasi mi? Yoksa iki toplumun yillar ve yillar once cok uzun sure yaptigi gibi duzgun bir uslupla’ birarada yasayabilmesi icin caba harcayan samimi bir demokrat mi? Cevap vermeden ve bu yaziyi okumadan once Bekir Coskun’un 27 Eylul gunu Hurriyet’te yayinlanan ve anneannesini anlattigi yazisini okumanizi oneririm. Cunku bu sadece resmiyetten kemiklesmis tarih penceresinden bakarak cevaplanabilecek bir soru degil. Hrant Dink’in hikayesi de oyle; icinden insanin ve duygunun gectigi tum hikayeler gibi daha basit daha anlamli kavgadan uzak ve oteki’ kelimesinin tamamen anlamsizlastigi bir hikaye...




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+