Diaspora Turkleri -  
 
	
 
	
	
	 
	 
	
	Kendilerine  Ataturk un Kizlari  adini veren bir grup  Washington da bir hukuk burosu olan avukat Ela Elitok un Ermenilerin Anadolu da yaptigi soykirimin taninmasi icin Amerikan Temsilciler Meclisi ne sunulmak uzere hazirlamis oldugu  Turk Soykirim Tasarisi ni aciklayarak ilk eylemini gerceklestirdi. Elitok  hazirladigi karar taslaginda  Dogu Anadolu da 1915-1923 yillari arasinda cogunlugu kadin ve cocuklardan olusan 2 bucuk milyona yakin Turkun Ermenilerce katledildigi konusunda tarihi belgeler oldugunu belirterek  soz konusu iddialarin incelenmesi amaciyla oncelikle bagimsiz bir komisyon kurulmasini oneriyor. Taslakta  12 Nisan tarihinin Amerika Birlesik Devletleri nde  Turk Soykirimi Anma Gunu  olarak kabul edilmesi  soykirimin Amerikan egitim sistemindeki ders kitaplarina alinmasi ve Amerikan Baskani nin Turk soykirimini dikkate almasi da ongoruluyor. 
Ela Elitok son derece vurucu bir cumleyle konuyu baglamis: 
Artik babaanne hikâyeleri ile degil  tarihi gerceklerle hareket etme zamani geldi. Eger o yillarda Anadolu da yasananlara Ermeniler  Ermeni Soykirimi  diyebiliyorsa  biz de Turk soykirimi olarak adlandirabiliriz. 
 Ataturk un Kizlari  adini koyarken Turk-Amerikan avukat hanim besbelli D.A.R. dan yani  Amerikan Devriminin Kizlari ndan esinlenmis. D.A.R. da son derece milliyetci; Amerikan ruhunun korunmasi  tarihinin  dogru  yazilmasi ve kucuk yasta cocuklarin egitiminde vatanseverlik ruhu asilanmasi icin mucadele eden bir kadinlar dernegi. 
Ordu elemanlarinin egitiminde de rol alip onlardaki vatanseverlik ve kahramanlik ruhunun daha da kabartilabilmesi de programlarinda. Milliyetciligin de tuhaf bir enternasyonalizmi oldugunu  farkli cografyalarda gelistirilmis milliyetcilik dilinin butun imlasiyla paylasildigini biliyoruz. Kendi milletini en uste yerlestiren  butun dunya algisini  altinda oldugunu dusundugu kultur ve milletlere ustunlugunu dayatma ustune kuran milliyetciligin ozellikle on safinda dovusen unsurlarin kendilerini adlandirma bicimleri  halki kiskirtmak icin basvurduklari o urpertici curuk siir ve stratejilerin de cogunluk ortak oldugu  rahatlikla odunc alinir olmasi da bize dunya duzeni ustune bir seyler soyluyor elbet. Radikal milliyetci hareketlerin kimileyin uluslar arasi dayanisma icinde oldugunu gormek de aslinda kimseyi sasirtmamali. 
Konferansa gelince 
Gecen hafta  Imparatorlugun Cokus Doneminde Osmanli Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi sorunlari  baslikli konferansa katilma merakimdan yazi yetistirememistim. Oncelikle butun memleket sathinda apansiz zuhur eden  bilimsel lik fetisizminden soz edelim mi? Soz konusu konferansin  bilimselligi  ustune hemen herkesin iyi kotu bir tartimi  bir karari olustu. Akademik agirlikli bir konferansin bilimselligini tartismaya acanlarin en buyuk silahi  konferansin farkli dusuncelere kapali oldugu  katilimcilarin ayni gorusu savunan insanlardan olustugu idi. Bin cicek acsin  bin fikir yarissinci kesiliveren bu tek yanlilik mustekileri bu konuda geleneksel bir hassasiyet gosterirmiscesine kendinden emindi. Bu konuda  tek yanlilik  da  bilimsellik  gibi elbette farkli seyler anlatiyor  cikininda farkli baglam-anlamlar tasiyordu. Katilimcilarin kimliginden cok boyle bir konferansa katilma kustahligini gosterecek insanlarin  bilimsel hassasiyeti incinmis  ama engel de olmamak lazim ci liberal millilerin kafasindaki stereotipi belirleyiciydi. Yoksa itirazi olanlarin  katilimcilari  bilimsel olarak yetersiz    belgesiz    filolog   vs. olarak karalamadan once soz konusu insanlarin kariyerlerine soyle bir bakmisliklari dahi yoktu. Saldirdiklari insanlarin isimlerini bile yanlis yazabiliyor  katilmadiklari konferansa rahatlikla not verebiliyorlardi. Bilim gardiyanlari acikca dedikodu yapiyordu. 
Burada dikkat ettiyseniz bilim  bu kez 90 yildir dile getirilemeyen  en buyuk tabulardan biri olarak hayatimizin kapilarini tutan bir konunun farkli bir Turkceyle masaya konmasini engellemek icin tetigi cekilen bir silah olarak kullanildi. Ozgurlestirici degil  susturucu  kisitlayici  yasaklayici bir guc olarak. Burada kastedilen bilimin acikca resmi gorus oldugunu biliyoruz. Turkiye de butun toplumsal hayati rehin almis olan resmi ideolojinin bilim hayati ustundeki penceleri de bir kez daha asikâr oldu. Mahkemenin konferansin bilimselligi ustune gorus bildirip durdurma karari almasi da resmi tamamlayan firca darbesiydi. Hatiri sayilir uc universitenin organize ettigi bir konferansin bilimselligine karar verecek merciin bir savci olmasi da bilimden ne anlamamiz gerektigini acikca ortaya koyuyor. 
Gurbet neresi? 
Elitok  Artik babaanne hikâyeleriyle degil  tarihi gerceklerle hareket etme zamani geldi derken bu topraklarda Ermeni olmak ustune son zamanlarda yazilanlari  acili bir varolus seruveni olarak daha fazla sakli tutulmayip kalanlarin hafizalarinin gizli kasalarindan cikarilan oykuleri kucumsuyor. Babaannelerin anlattiklarinin da en az kendi bilimden anladigi her neyse onun kadar onemli oldugunu  bu memlekette ne kadar cok sey saklayan  ne kadar cok susan babaanne  anneanne yasadigini  zaten uzak yakin butun tarihimizin  Unutulacaaak! Unut!  komutuyla silinmeye calisildigini  bunun gelecek nesillerin toplumsal belleginde travmatik bir bosluk yaratacagini anlatsak  ne fayda. Hatirlayan  anlatan  paylasan Ermeniler sussun demiyor elbet  ama ciddiye alinmasin diyor. Bilim bizde  devletimizin derin kasalarinda nasilsa. 
Turkiyeli Ermeniler  hep saklanmak zorunda birakildi. Cok olmadi  tarihci ve dilbilimci Pars Tuglaci nin demeciyle guclenmis bir iddiayi haber yapan Agos gazetesi ve Hrant Dink e yoneltilen saldirilar hatirimizda. Sabiha Gokcen in yakin arkadasi Tuglaci  Gokcen in Ermeni oldugunu bildigini ama tepkilerden cekindigi icin bu konuda sessiz kaldigini belirtiyordu. Gokcen e sonradan hayali bir nesep haritasi cikarilarak  Turklestirildigi  iddiasi karsisinda elbette yigit Turk milliyetcilerinin tepkisi siddetli oldu. Ataturk un manevi evladinin Ermeni oldugu iddiasi kufur  iftira ve camur olarak degerlendirildi. Bununla kalmadi; Genelkurmay   tehlikeli  dusunceler konusunda basini uyardi. Turk Hava Kurumu  Bilerek ya da bilmeyerek bir Turkluk degeri daha yok edilmeye calisilmaktadir buyurdu. Hrant Dink ve Agos un sucu bagislanmaz turdendi. Hemen kapilarinda  Bir gece ansizin gelebiliriz    Ya sev ya terk et  diye unleyen capulcular peydahlandi. Bilim gardiyanlari ortalikta gorunmedi. 
Oncelikle resmi dilin Turk e yakistirdiginin neden diaspora dili oldugunu iyice bir dusunmeliyiz. Sevgili Turk milleti  memleketinde surgundeymis gibi yasiyorsan  sana yabancisi oldugun seninkilerden bambaska adetler dayatiliyormus gibi geliyorsa  surekli hakkinin yendigini  kiymetinin bilinmedigini  butun dunya tarafindan yanlis anlasildigini  hissediyorsan  bayragini her gordugunde gozlerin doluyor  milli marsini soylerken burnunun diregi sizliyorsa ve butun bu bitmez tukenmez seferberlik haliyle gurur duyuyorsan diaspora Ermenilerinin kimi hircinliklarini anlamak konusunda da hic mi hic zorlanmaman gerekir. 
Kendi yurdunda surgun dilinden kurtulmak isteyen  bu dilin bir toplumun psikolojisini nasil cikissiz bir intihari hezeyanlar yumagina ittigine inanan  diaspora Turk u olmayi reddeden  dunyali olmayi Turk olmaktan daha cok onemseyen insanlar  iste sizin de sikca belirttiginiz gibi yuzyillardir dostca birlikte yasamis oldugumuz insanlarin hikayelerini dinlemek  baslarini oksamak  onlari kaygilandiran seylerden kaygi duyarak bu konuda neler yapilabilecegi ustune dusunmek istiyor.
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com