Utanilasi bir Eylul ayinin yazili ve sozlu tanikliklari -
Hainler tatil yapmasa da vatanseverler ulkelerini bayraklarini namus ve sereflerini cignetmeyecektir diye haykirarak sergiyi basanlar dun Rumlara Ermenilere Yahudilere karsi duyduklari irkci nefreti bugun PKK li yaftasini kolayca yapistirdiklari Turkiye deki Kurtler icin duyuyorlar
6 Eylul 1955 gunu Buyukada daydik. Henuz yazliktan Istanbul a inmemistik. Madam Izmaro nun Cankaya dan Nizam a giden yol ustundeki uc katli evinin orta katinda oturuyorduk. O yil Ordulararasi Pentatlon Yarismasi nin finalleri Buyukada da yapiliyordu. Ogleden sonra Anadolu Kulubu nun eski binasinin salonunda eskrim karsilasmalarini izlemistik. Kimler vardi katilanlar arasinda? Dusunuyorum: Turkiye nin yani sira Belcika Italya ve Fransa yi animsiyorum. Aksama dogru Anadolu Kulubu nun kapisindan gelen gurultulerle oraya kostuk. Yabanci sporcular korku ve dehset icinde kulube siginmislar arkalarindan kosturan kalabalik disarida kalmisti. Sonradan ogrendik ki Belcikali Italyan Fransiz sporcular aksamustu soyle bir gezinmek icin Iskele ye inmisler ama tam o siralar oralarda biriken bir guruhun saldirisina ugramislar canlarini zor kurtarip kendilerini kulube atmislardi.
Aksam evdeydik. Dedem anneannem annem babam ve ben. Alt katta baska bir kiraci aile vardi. Madam Izmaro yla kizi Aleka ust katta oturuyorlardi. Bazi dukkânlar ve evlerin yagmalandigi soyleniyordu. Tum isiklari sondurmus bekliyorduk. Ortalikta polis falan yoktu. Gecenin bir vakti saati animsamam olanaksiz-bahce kapisinin disindan sesler duyuldu. Karanligin icinden gordugumuz kadariyla yirmi-otuz kisilik bir kalabalik toplanmisti. Gecenin sessizliginde bazilarinin Burasi da Rum evi hadi dalalim iceri! gibisinden bir seyler dedikleri acik secik duyuluyordu. Tam o sirada baska bir ses Yok olmaz burayi gecelim burada Sirri Bey ler (dedem) oturuyor deyiverdi. Cekip gittiler. Sonradan bizimkiler yagmacilarin eve girmesini engelleyenin manavin ciragi oldugunu ogrendiler. Eh ne de olsa Sirri Bey ler hem Turk tu hem de yagli musteriydi.
Yakin tarihimizin yadsinmaz bir parcasi
Ertesi sabah bir arkadasimla Iskele ye inip Carsi nin icinden Kumsal a dogru yurudugumuzde Rumlar a ait tekmil dukkânlarin talan edilmis Rum evlerinin cogunun kapi ve pencerelerinin kirilmis oldugu gorduk. Diyeceksiniz ki sen kac yasindaydin 1955 te? Topu topu sekiz yasindaydim ama kimbilir ne kadar etkilenmisim ki anlattiklarimin tumunu acik secik animsiyorum.
Dilek Guven in Tarih Vakfi Yurt Yayinlari ndan cikan 6-7 Eylul Olaylari adli kitabi birkac gun once elime gectiginde artik yakin tarihimizin yadsinmaz bir parcasi durumuna gelmis olan bu tiksinilesi olaylarin ustunden tam yarim yuzyil gecmis oldugunu fark ettim ve Turkiye Cumhuriyeti devleti bugune kadar hâlâ bir ozelestiri yapmadigi icin bir kez daha utanc duydum.
Kitap Dilek Guven in 2004 te Almanya nin Bochum Ruhr Universitesi Tarih Fakultesi nce kabul edilen doktora tezinin bazi kucuk duzeltmeler disinda Almanca aslindan yapilmis cevirisi. Kitabin tam adinin Cumhuriyet Donemi Azinlik Politikalari ve Stratejileri Baglaminda 6-7 Eylul Olaylari olmasi Guven in calismasinin temeli ve niteligi konusunda acik secik bir fikir veriyor okuyucuya:
Osmanli Imparatorlugu nun dagilmasinin ardindan Kucuk Asya da etnik ve demografik acidan homojen bir ulus-devlet kurulmasi temel politika olarak benimsenmis ve bu politika Cumhuriyet donemi boyunca cesitli yontemlerle uygulanagelmistir. Gayrimuslim azinliklar Rumlar Ermeniler Yahudiler- ile ornegin Kurtler gibi Turk olmayan gruplarin zorunlu asimilasyonu bu surecin bir parcasi olarak degerlendirilmelidir. [...] Bu calisma 6-7 Eylul 1955 te Istanbul ve Izmir in gayrimuslim sakinlerine yonelik saldirilarin Turk devletinin ulus-devlet insa etme politikasiyla siki bir iliski icerisinde ele alinmasinin gerekliligini ortaya koymaktadir. Olaylar donemin Demokrat Parti hukumeti tarafindan devletin istihbarat servisi kullanilarak planlanmis DP yerel teskilâtlari ve basta Kibris Turk tur Cemiyeti olmak uzere ogrenci-genclik dernekleri sendikalar gibi devletce yonlendirilen orgutlerce uygulanmistir...
Dilek Guven bu degerlendirmesini kitap boyunca sik sik yer verdigi yazili belgelere sozlu tanikliklara dayandiriyor. Ustelik bunlar cok farkli resmî ve sivil kesimlerden cok farkli taraflardan belgeler ve tanikliklar. Guven Alman ve Ingiliz devlet arsivlerinden ABD ve Fransa nin konsolosluk belgelerinden Basbakanlik Cumhuriyet Arsivi nden ve pek cok sivil arsivden Turkce ve Yunanca gazetelerden taniklarla yapilmis mulâkatlardan ve hayli kapsamli bir kaynakcadan yararlanmis.
Guven in 6-7 Eylul Olaylari adli kitabi tepeden tirnaga bilimsel bir calismanin urunu. Ama universite sinirlari icinde kalmadigi Tarih Vakfi Yurt Yayinlari nca kamuya sunuldugu icin kendimizi talihli saymaliyiz.
Bu kitabi okurken yasadigimiz gunleri de daha iyi egerlendireceksiniz.
Baligin adi da yok tadi da
Son yillarda hem de Bogaz in balik lokantalarinda yeni bir trend peydâ oldu: Acili balik. Elbette birkac yeri bunun disinda tutuyorum ama bircok lokantada balik soylerken garsonu uyarmazsaniz onunuze acili yani kirmizi pul biber katilmis bir balik kalamar ya da ahtapot gelebiliyor. Bu da nereden cikti? diye sordugunuz zaman da Efendim artik boyle istiyorlar! yanitini aliyorsunuz. Benim bildigim Istanbul mutfaginda ya da Istanbul un Rum ve Ermeni mutfaklarinda karabiber vardir. Balik yemeklerinde ve mezelerde karabiber kullanilir ama eser miktarda; o yemegi acili kilmak icin degil kivaminda bir tat katmak icin. Acili kavrami balikla degil etle bagintilidir; daha cok Adana ve Guneydogu mutfaklarinda kebapta gecerlidir. Deniz urunlerine baliklara kalamar ve ahtapota aci katilmasini ete aliskin bir cogunluk damaginin Bogaz damagina saldirisi olarak gormek pek yanlis olmasa gerek. Acinin her turlusunden haz duyan bir beyin ve damagin Bogaz kiyilarini istilâsi da denebilir. Acili Adana ya en kucuk bir itirazim yok ama baligi acili pisirenlerin agzina biber surmek geliyor icimden.
Bu sozlerin ardindan yeni bir yemek kitabinin tanitimina kalkisacak degilim. Hidrobiyolog M. Levent Artuz un gecen yil Buke Kitaplari arasinda cikan Turkiye Deniz Baliklari Fihristi adli calismasindan daha once soz etmistim. Turkiye denizlerindeki baliklarin Turkce Almanca Ingilizce Fransizca Italyanca Ispanyolca yerel adlarini Latince adlandirmalarini cizim ve tanimlarini toplamda 368 adlandirma 250 tanim 25 tabloyu iceren bu fihrist acikcasi heyecanlandirmisti beni.
Gecenlerde yine Buke Kitaplari arasinda Artuz un ikinci bir calismasi Turkiye Tatlisu Baliklari Fihristi yayimlandi. Bu yeni kitapta da ilkindeki sistem uygulaniyor ve okuyucuya 273 adlandirma 180 tanim 19 tablo sunuluyor. Ornegin Altinbas Kefalin Latince adlandirmasinin Mugil auratus oldugunu bu baliga Almancada Goldäsche Ingilizcede Golden grey mullet Fransizcada Muge doré Italyancada Cefalo dorato Ispanyolcada Galupe dendigini ogreniyoruz. Taniminda ise Ustcene uzantisi gozalti yapisi tarafindan saklanir. Solungac kapagi uzerinde altin sarisi renginde leke bulunur. Yaklasik boyu 50 cm. kadar olabilir yaziyor. Bolge/Durum Cizelgesi ne baktigimizda da Altinbas Kefalin Karadeniz Marmara Ege ve Akdeniz ve bagli tatlisu sistemlerinde yasadigini goruyoruz.
Artuz Turkiye Deniz Baliklari Fihristi nin onsozunde dogadaki dengenin onemini acikliyor insanoglunun cevresine uyguladigi olumsuz etkilerin deniz ortamina birakilan endustriyel ya da evsel atiklarin kazalar sonucu denize bosalan toksik maddeler ve petrol urunlerinin dogal dengede yol actigi bozukluklari vurguluyordu. Ama Artuz u belki daha da cok tedirgin eden uc yani birbirinden farkli dort denizle ve onlari baglayan bogazlarla cevrili bir ulkede yasamamiza karsin bu denizlerdeki canlilarin bir bolumunu olusturan baliklarin konuyla yakindan ilgilenenlerce bile ciddi anlamda bilinmemesiydi. Burada Artuz un soylemek istedigi bu organizmalarin biyolojisi ve ekolojisinin bilinmemesi degil avlanan pazarlanan ve pisirilip afiyetle yenen seyin ne oldugunun adinin bilinmemesiydi. Kirlenme sonucunda Marmara Denizi nden eksilen ekonomik turdeki 143 baligi kendi dilimizde tanimlamanin guclukleri bu alandaki calismalari etkilemeyecek miydi? Baliklari koruyanlarin da avlayanlarin da yiyenlerin de ortak bir eksikligi vardi: Koruduklarini avladiklarini ve yediklerini yeterince tanimamak.
Artuz benzer bir tutumu yeni kitabi Turkiye Tatlisu Baliklari Fihristi nin basinda da ortaya koyuyor:
... bir ferdin ilk once cevresini algilamaya calismasi etrafi ile uyum icinde yasayabilmesi icin ciddi bir sekilde tanimasi gerekmektedir. Yurdumuz icinde yasadigimiz genis capta bir ev olarak dusunulebilir. Burada ancak neyin nerede bulundugunu bilmemiz neyin ne oldugunu tanimamiz halinde rahat eder etrafimiza zarar vermeden veya en az zarari vererek yasayabiliriz.
Ancak taniyarak bilincli bir sekilde bilerek elimizdeki dogal varliklari koruyabilir ve surdurulebilirlik cercevesinde onlardan yararlanabiliriz.
Ne yaziktir ki ic sularimizda onlarla ifade edilebilecek tur (...) soylarinin tehlikede olmasi dolayisi ile kirmizi listeye alinmis durumdadir.
Gercek tartismaya ve kamuya acik bir cevre etkilesim degerlendirmesi yalnizca insanoglunun degil ayni zamanda doganin gereksinimlerini de esit olculerde ele aldigi derecede dogaya ve topluma yararli bir denge kurulmasina neden olabilir.
Unutulmamasi gereken Van golunde veya Kâgithane deresinde olume mahkûm edilenler yalnizca baliklar degil gercekte insanoglunun gelecegidir...
Aslinda universitelerin ilgili bolumlerinin ya da bilim kurumlarinin yayimlamasi gereken bu tur yapitlari okuyucunun onune getirdigi icin Buke Kitaplari ni kutlamak gerekir diye dusunuyorum. Ustelik boylesi belki de daha iyi oluyor cunku Artuz un bu calismalarda ortaya koyduklari yalnizca konunun uzmanlarini degil hepimizi dolaysizca ilgilendiren sorunlar.
Bogaz lokantalarinda acili levrek acili kalamar yiyenler ne yediklerini bilmedikleri gibi neyin ne oldugunu nerede yasadiklarini hangi damak tadi kalitinin yurduna geldiklerini de bilmiyorlar. Onlerine geleni yabanilca yok sayip ortadan kaldirarak yerine yalnizca kendi bildiklerini koyarak var olabileceklerini saniyorlar.
Yalnizca agizlarina degil beyinlerine de biber surmeli...
6-7 Eylul olaylariyla Turkiye de yakin tarihte yasanmis benzer olaylar karsilastirildiginda arada anlamli bir fark vardir. 6-7 Eylul Ermeni tehciri diger gayrimuslimlerin korkutulup kacirilmasi mubadele 1934 de Trakya da Yahudilere karsi yurutulen korkutma ve kacirtma kampanyasi Varlik Vergisi gibi olaylarin olusturdugu Turkiye yi Turklestirme operasyonlari zinciri icinde bir halkadir. Ama ayni zamanda sorumlulari hakkinda once sikiyonetim mahkemesinde ardindan Yassiada da iki ayri dava acildi yagma ve yikimdan zarar gorenlerin az da olsa zararlari devlet tarafindan tazmin edildi. Dolayisiyla operasyonun diger sahnelerinden biraz farkli olarak Turkiye resmi tarihi bunu bir hata olarak kabul etmis sorumlularin bir kismi iyi kotu yargilanmis toplumsal hafizada utanilacak bir olay olarak yer etmisti.
Ermeni soykirimi iddialari karsisinda butunuyle inkarci bir tavir almayi biz degil asil onlar kesti demeyi uzun yillarin tarihsel inkar pratiginin bir sonucu olarak degerlendirebiliriz. Varlik Vergisi konusunda bu musaderenin mimarlarindan Sukru Kaya gibi dusunup II. Dunya Savasi sirasinda devletin kaynak ihtiyacini savas vurguncularindan karsilamasi olarak hakli gorebilen bir zihniyettir bu da diyebiliriz. Varlik Vergisi nin dogru bir tasarruf oldugunu devlet durusunun sozculeri icinde bugun dahi savunanlar var.
Ya sev ya terk et
Buna karsilik 6-7 Eylul olaylarini resmi tarih kisik sesle de olsa bir hata olarak degerlendirilir. Olaylara devletin cikarlari acisindan bakanlar bunu sahiplenmek istemezler. Ayrica olaylarin gelismesindeki provokasyonun turu ve kaynagi orgutlenmesi tartismaya yer birakmayacak delillere dayanir. Olaylari yasayanlarin bir kismi daha hayattadir. Yapanlarin da. Simdi maliniza sonra caniniza tehdidinin bolca sarf edildigi bu sinirli pogrom tesebbusunun konusulmasi bu pogrom tesebbusunde maddi ve manevi yara almis yurttaslarimizin anilmasi bu anlamda Turk toplumsal bilincinde sok etkisi yaratacak nitelikte degildir.
Buna ragmen Turkiye de bindirilmis kita halinde dolasan ve kendilerine gunun modasina uyup Turkiye Sivil Toplum Kuruluslari Birligi yaftasini uygun gormus bir avuc insan 6-7 Eylul olaylarinin belge ve fotograflarinin sergilendigi yeri basarak Ya sev ya terk et diye haykirmaya curet ettikleri gibi Ataturk un evi bombalanmisti yalanini tekrarlayabiliyor ve yapilanlarin dogru oldugunu ima edebiliyor. Iste bu noktada artik tarih konusunda cehalet resmi goruse inanmak provokasyona gelmek gibi bahanelerin de tukendigi tum ciplakligiyla bilincli bir irkciligin en saf halinin kendini gosterdigini gormemiz gerekir. Evet bu insanlar katiksiz irkcidirlar.
Bugun dahi Almanya da Yahudi soykiriminin anma torenlerinde bu konuyla ilgili bir sergi veya gosteride ortaligi yikip kirma girisiminde bulunan sergi yerini kundaklayan neo-Naziler vardir. Yahudi soykiriminin dogru bir girisim olduguna iman ederlerken bu cevrenin tarihcileri bir dizi inkârci iddiayi ortaya atmaktan geri kalmaz. Toplama kamplarinda gaz odasi olmadigi olenlerin milyonla degil ancak yuzbinlerle ifade edilmesi gerektigi gibi iddialari ortaya atarak ortada bir soykirim degil sadece savas ortaminda alinmis bir guvenlik onlemi oldugunu ima etmeye calisirlar. Bunu sadece Alman ulusal bilincinde hâlâ acik duran Nazizm yarasini tedavi etmek icin degil katiksiz bir irkciligi surdurdukleri icin yaparlar. Antisemit olduklari kadar beyaz Avrupa medeniyetine ait olmayanlara karsi da siddetli bir irkci nefret icindedirler. Inkarciligi siyonist emellere karsi Alman ulusal bilincinin ve onurunun korunmasi mucadelesi olarak sunarlar. Nazi irkciligi Alman ulusunu sevmekten ziyade otekine olan nefretinin derinligi ve siddetiyle farklilasir.
Sol maskeli irkcilik
Bugun Turkiye de sayilari az olmakla birlikte bir yerli Nazi olusumu var. Dilde fikirde is te birlik sloganini kendine rehber edinmis bu guruh milliyetci sag icinde de belki kucuk bir azinlik olusturuyor. Ama ne yazik ki Ulku Ocaklari yonetiminin bile kendisiyle iliskili olmadigini aciklama geregi duydugu milliyetci sag icinde iktidar mucadelesi veren ve bunun icin milli sahlanis gosterisi sergilemek icin firsat kollayan bu guruhla sinirli degil bu yerli Nazizm. Bir zihniyet tarzi olarak cok daha yaygin.
Yerli Naziler sadece sag maskeli degiller. Olmasi gerektigi gibi bazilari da sol maskeleriyle irkci kinlerini kusuyorlar. Iste bir ornegi: Turk oglu Turk kizi Turklugu koru! baslikli bir brosur. Turk Solu dergisinin internet sayfasinda acilis sayfasi olarak yer aliyor. Bildirinin altinda yer alan haritanin basligi brosuru tamamliyor: Kurt sorunu yok Kurt istilasi var!.
Brosur Her Turk alisverisini mutlaka Turkten yapmalidir. Kurde aktarilan para PKK ya maddi destek demektir cumlesiyle basliyor. Turk un ancak modern sehir hayatinda kendini ifade ettigi koyun her durumda Kurtculugun yasam alani oldugu buyruluyor. Her Turk un Istanbul sivesiyle Turkce konusmasi gerektigi bir Turk un Kurtce konusulan minibuse binemeyecegi Kurtce kaset satan dukkandan alisveris edemeyecegi hatirlatiliyor. Turklerin yemeklerine sahip cikmalari Turk un damak tadinin Kurt yemekleri ile yer degistirdigi hatirlatarak vurgulaniyor. Cunku bildiginiz gibi Mc Donaldslar ne kadar tehlikeli ise Kurt mutfagi da o kadar tehlikelidir. Ve her seyden once Turk uremelidir dendikten sonra artan her bir Turk bebesinin bizi Ergenekon dan cikartacak bir kurtarici oldugu iddia ediliyor.
Bu brosurun mantigi ile 6/7 Eylul sergisi basan zihniyet aynidir. Bu zihniyet siradan fasizm falan degil dupeduz yerli Nazizm in en acik ifadesidir. Bu zihniyetin yakin gelecegimizi nasil tasarladigini ise yerli fasizmin yetkin bir simasi soyle ifade ediyor: Turkiye de ic savas cikmaz. Turkiye nin toplam milli gucu PKK nin boyle bir savasi cikarmasina yetmez. Turkiye de ancak Dar Kapsamli Ic Catisma cikabilir. Bu durumda PKK ve yandaslari Turkiye nin degisen bolgelerine gore 48 ile 72 saat arasinda yok edilirler. Ancak halen bu tur gelismelerin konusuldugu Kuvayi Milliye orgutlenmelerinin gerceklestigi tansiyonun yukseldigi bir ortamdan gecilmektedir. Umit Akdag in Yeni Cag gazetesinde yayimlanan yazisinda kastedilen orgutlenmeler daha once 6-7 Eylul olaylarinda hayata gecirilmisti. Bu orgutlenmelerin yaptiklarinin sergide gozler onune serilmesinden rahatsiz olmalari bundandir. Hainler tatil yapmasa da vatanseverler ulkelerini bayraklarini namus ve sereflerini cignetmeyecektir diye haykirarak sergiyi basanlar dun Rumlara Ermenilere Yahudilere karsi duyduklari irkci nefreti bugun PKK li yaftasini kolayca yapistirdiklari Turkiye deki Kurtler icin duyuyorlar.
Iste tam da bunun icin tarihimizle yuzlesmemiz gerekiyor. Onur duyacagimiz yonleriyle oldugu kadar utanmamiz gereken yonleriyle de yuzlesmemiz sadece utanmak icin degil bu kanli cilginligi toplumun cogunlugu olarak hic olmazsa bu kez bastirabilmemiz etkisiz kilabilmemiz icin elzemdir.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com