Yavas yavas dostluk - Haber Arşivi 2001-2011
28 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Սիմ / Ժամ : Փայլածու

Haber Arşivi 2001-2011 :

25 Ağustos 2005  

Yavas yavas dostluk -

Yavas yavas dostluk

Antakya da Gamats Gamats (Yavas Yavas) adli etkinlige katilan 24 universiteli kisa surede ortak noktaya ulasti: Halklarin gelecegi dusmanlikta degil dostlukta Kisa sure evvel ulkemizin gozlerden uzak sayilabilecek bir ilinde Antakya da cok onemli bir ilk yasandi. Helsinki Yurttaslar Dernegi nin girisimi ile Gamats Gamats yani Yavas Yavas adli yaz okulu 9-18 Agustos tarihleri arasinda gerceklestirildi. Gamats in Yavas demek oldugunu anladiniz ama necedir diye merak ettiyseniz soyleyelim: Ermenice... Yani yine su Ermeniler... Daha 90. Nisan firtinasi henuz dinmisken ve Ermenileri bir dahaki dayatmaya kadar rafa kaldirmisken (biliyoruz ki cok fazla sorunumuz cok az sabrimiz var) bu Ermeniler de yine nereden cikti diye sormayin. Yuzlerce yillik bir dostluk bazilari her ne kadar oyle dilese de kolay kolay rafa kaldirilmiyor. Her ne kadar arada hic arzu etmedigimiz akli basinda hic kimsenin tasvip etmeyecegi elim hadiseler yasanmis olsa da dostluk ve baris zeytin agaci gibi disi kurudukca iceriden tekrar filizleniyor ve uzaktan curumus gibi gorunen o agac yaklastikca anlasiliyor ki surgunlerini icin icin veriyor ve hâlâ canli. Derin bosluk Iste bu proje de o baris agacinin yesil taze surgunlerinden biriydi... Helsinki Yurttaslar Dernegi nin Turkiye ve Ermenistan subeleri iki ulke arasindaki iliskilerin normallesmesinde sivil toplum orgutlerinin devletlerin biraktigi o derin boslugu doldurmakta daha aktif olmasi gerekliligine inanarak ve titiz bir calisma gostererek bu yaz okulunu organize etti. Proje uyarinca Turkiye ve Ermenistan dan davet edilen 24 universite ogrencisi 10 gunluk derslere birlikte katildi. Yaz okulunun duzenlendigi kent olarak Antakya nin secilmis olmasi kuskusuz anlamliydi. Bir zamanlar ulkenin dort bir yaninda gundelik yasamin bir gercegi olan kozmopolit halk yasantisi bu kentte hâlâ varligini surduruyordu cunku. Kentteki tum din irk ve mezhepten halklar son derece uyumlu ve ozgurluk icersindeydi. Bunu caddelerde sokaklarda gezerken rahatlikla hissedebiliyordunuz. Kentte adeta bir ozgurluk baris havasi hâkimdi. Hani su ozlemini cektigimiz o toplumsal baris var ya iste o... Esnafin kendilerinden alisveris yapan musterilerini kapilara kadar ugurladigini gorunce cocuklugumun Istanbul unu icim kavrularak soyle bir andim. Kadinlara ne yiyecekmis gibi bakan ne de laf atan vardi. Kent oldukca bakimsiz ve duzensiz olsa da bu ozelligi o kadar degerliydi ki bu buram buram kardeslik ve tarih kokan kentten ayrilasiniz bir turlu gelmiyordu. Acikcasi yaz okuluna tam ortasinda katilmis oldugumdan Antakya ya vardigimda tum gencler coktan siki fiki olmuslardi bile. Lakin arkadaslarin soyledigine gore onlar daha Istanbul da ilk karsilastiklarindan ve Adana dan Antakya ya otobus ile yolculuk ettiklerinden beri zaten boyleymisler. Ermenistanli gencler Turkiyeli genclere isimlerinin onune Ermenistan da ileri derecede sevgi ve yakinlik gostergesi sayilan Can sifatini ekleyip seslenirken (Turkce deki anlamiyla ayni) Turkiyeli gencler de hemen bir bulus yapip onlara Ciger diye hitap ediyorlardi. Can Eda Can Mehmet Ciger Edgar Ciger Gayane... Ortalikta canlar cigerler ucusurken gencleri yan yana getirmenin bile ne kadar onemli oldugu anlasilmisti. Kim bilir ulkelerinden kentlerinden koylerinden kalkip gelirlerken kafalarindaki Ermeni Turk imgeleri nasildi? Bizler alisildik tedirginlikle ne zaman ortam gerilecek diye beklesirken onlar -bizimle adeta dalga gecercesine- en hassas konulari dahi Einstein nin dedigi gibi sorunlu alanin disina cikarak sogukkanlilikla tartisabiliyorlardi. Zaten soyle bir karistiklarinda hangisinin Turk hangisinin Ermeni veya Kurt oldugunu anlamaniz da pek mumkun degildi. Onlar bizim genclerimizdi. Gelecegimizi insa edecek olan genclerimiz onlardi ve doganin kanunu geregi bizden cok daha zeki cok daha enerjik ve kuskusuz daha durustlerdi. Amaca ulasildi Zaten bu projenin amaci da buydu. Insanlarin ama her seyden evvel genc insanlarin birbirlerini nefret yuklu propaganda araclari marifetiyle degil bire bir tanima firsati bulmalari... Bunu yaparken onlardan bir seyleri kabul veya reddetmeleri kimliklerinden goruslerinden feragat etmeleri beklenmedi. Zaten oyle zoraki bir iliski kurmak hicbir seyi degistirmezdi ve karsi olunan da oydu. Tam da bu yuzden hazirlanan ders programi da oldukca yuzlestirici animsatici ve belki de riskliydi. Mesela Milliyetcilik Tarihi Yapisokume Ugratmak Kuresellesme ve Altkimlikler Oteki ile Karsilasma Sivil Toplum Orgutlerinin Rolu ve Onemi Karsilastirmali Edebiyat... Goruldugu gibi hic de suya sabuna dokunmayan mevzular degiller. Derslerin yuksek katilimlarla gecmesi bir yana tartistiklari mevzu ne olursa olsun grubun ahengi bir an olsun bozulmadi. Sadece bu bile basli basina buyuk bir basariydi. Ermenilerin bes buyuk bayramindan birisi olan Aziz Meryem Ana Yortusu (Surp Asdvazadzin) Agustos un 14 unde Turkiye nin hâlâ varligini surduren tek Ermeni koyu olan ve Antakya-Samandag da bulunan Vakiflikoy de kutlanacakti. Meryem Ana ya adanmis ve ayni ismi tasiyan koy kilisesinin de isim gunuydu. Tum bu rastlantilar yan yana gelir de Turkiye nin yegâne Ermeni koyunu genclere gostermemek olur mu diyerek koye bir gezi tertipledik. Arife gunu olan cumartesi aksami senliklere hep beraber istirak edildi. Istanbul ve dunyanin dort bir yanindan gelen Ermeniler ve koyun yerlileri kilisenin yamacindaki arsayi doldurmus aksak ritimli davul ve zurnanin esliginde dans etmektelerdi. Kilisenin bahcesinde pismekte olan haritsa (keskek) kazanlari sabaha kadar kaynayacak ve basinda nobet tutulacakti... Koydeki buyulu gece O gece hepimiz icin baska turlu bir gece oldu. Ilk defa ziyaret ettigim bu koy orada hep beraber paylastigimiz kardeslik dinledigimiz muzikler yedigimiz keskek omuz omuza ettigimiz danslar bana her seyden daha anlamli daha yapici ve sagaltici geldi. Turk-Ermeni iliskileri uzerine onlarca yuzlerce kitap okuyabilir uretebilir hatta bu konunun uzmani bile olabilirsiniz; lakin bir zamanlar Turkler Ermeniler ve diger halklarin birlikte Anadolu nun her yoresinde yasamis olduklari kardesligi bu koydeki son orneginde oldugu gibi canli canli teneffus etmezseniz emin olun cok buyuk bir eksiklik olur bu... Iste o zaman insanlar canliliklarini yitirir nesneye maddeye sayilara donusurler. O zaman o sayilari o nesneleri beyaz kâgidin uzerinde dilediginiz gibi oradan oraya surebilir olmazsa baska seyler deneyebilirsiniz. Ama bir dokununca hele konusunca ekmegini suyunu ve derdini paylasinca insan kolay kolay kiyamiyor dostuna. O gece ben de bunu ogrendim Vakiflikoy de: Bilgiler kadar duygularin ve o duygulari gostermenin ne kadar onemli oldugunu ogrendim. Insanin mutlu mu yoksa kederli mi olduguna bir turlu karar veremedigi garip bir atmosferdi o gece hep beraber soludugumuz. Yaz okulundaki ogrenciler icin de belki en ilginc gun ve geceydi bu bayram ve arifesi. Turkiyeli gencler buyuk kentlerde dahi artik karsilasmadiklari Ermenileri bu kuytu koyde kendilerine hic de yabanci gelmeyen gelenek ve goreneklerle yasarken tanimislar Ermenistanli gencler ise Musa Dagi nda Kirk Gun adli kitaptan bildikleri bu yorede hâlâ bir Ermeni koyu oldugunu ogrenince oldukca sasirmislardi. Vakiflikoy yasamin olume kardesligin savasa bir celmesi gibi hepimizi birbirimizin uzerine devirmisti kisacasi. Gencler on gun boyunca sadece derslere istirak etmekle kalmayip her gun Gamats-Yavas adinda bir gazete de cikardilar. Gruplara ayrilarak projeler gelistirdiler ve bunlari son gunku sunumda harika bir performansla sergilediler. Turkiye ve Ermenistan devletlerinin karsilastirmali politik sosyolojik ve ekonomik analizini yaptilar. Boylelikle iki ulkenin ortak oldugu pek cok nokta tespit edildi. Kucuk bir cep sozlugu hazirlandi. Gencler yoresel oyunlarini birbirlerine ogreterek birlikte sahnelediler. Cok hos bir tiyatro oyununu yazip oynadilar. Beni en cok etkileyen Ermenistanli genclerin son gece yaptiklari surprizdi. Getirdikleri cok hos hediyeleri bir piyango ile katilimcilara dagittilar; getirdikleri yiyecek ve icecekleri elleriyle ikram ettiler. Sinirdaki kucuk ulke Evet sevgili okuyucular; orada Kars tan Agri dan Igdir dan oteye kucuk bir ulke var. Belki hic tanimadigimiz tanisak bile ya eksik ya da yanlis bildigimiz kendi halinde kucuk bir ulke... Belki cogumuzun dusman belledigi gundemimize ancak soykirim ve Karabag sorunlari yla gelen son on yillarimizin hep dusmanlik soylemleriyle gectigi bir garip memleket. Savasin depremlerin ve yoklugun vurdugu tarihi hep sorunlu olmus bu kucucuk ulkenin insanlari hic de tanidigimiz bildigimiz gibi degiller. Ulkelerinde Turkce neredeyse ikinci dil semtleri zorla koparilip geldikleri memleketlerin isimlerini tasiyor: Malatya Mus Erzurum... Karinlari ac da olsa misafirlerine sofra duzuyor ziyafet veriyorlar bizim gibi... Son derece gururlular asla yilmiyorlar gucluklerden cabaliyorlar inatla bizim gibi... Barismak tekrar dost olmak icin birbirimize benzemeye hacet yok ama cok benziyoruz bu da bir gercek... Belki de birbirimize bu kadar kizmamizin sebebi eskiden bu kadar cok yakin birbirimize bu kadar benziyor olmamiz. Her iki halk da belki ayni seyi hissediyor ve affetmekte bu yuzden zorlaniyor. Biz bu kadar yakindik bu kadar has dosttuk da neden boyle oldu diye Turk Ermeni ye Ermeni de Turk e sitem naz ediyor. Ama Gamats Gamats da tekrar gorduk ki yan yana gelince ne naz ne nefret ne de dusmanlik kaliyor. Yillardir dusman olmayi ogrendik ve bunu denedik elimize ne gecti ki? Gamats gamats da olsa yakinlasmanin zamani gelmedi mi artik? Markar Esayan: Agos gazetesi yazari




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+