Ciceklere bakın goreceksiniz... - Haber Arşivi 2001-2011
20 Nisan 2025 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Արագած / Ժամ : Շառաւիղեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

03 Haziran 2005  

Ciceklere bakın goreceksiniz... -

Ciceklere bakın  goreceksiniz...

Evladiyelik Ermeni Soykırımı diye bir sey olmamıstır tezini bilimsel veriler”le canlandırmak icin yıllardır hazırlanıp duran bir anda piyasaya cilt cilt kitaplar surerek kampanya baslatan koca profesorler butun calısmalarının bir gunde bir gazete haberiyle cokuverecegini bilseler yine de bu ise kalkısırlar mıydı?.. 1915 Tehcir Kararnamesi yle Anadolu’da yerlerinden yurtlarından edilip coluk cocuk yollara dusurulen Ermeniler’in sayısının kendi yazdıkları ve yemin billah ettikleri gibi bes yuz bin degil bunu iki katı olduğunun bizzat o tehcir kararını verenin kalemiyle belgeleneceğini... Etnik temizlik yapılmadı Ermeniler sırf Ermeni oldukları icin Anadolu’dan tasfiye edilmedi tehcir Osmanlı ordusunun arkadan vurulmasını onlemek icin ve sadece savas bolgesinde uygulandı” iddiasının yine o kararı verenin kendi el yazısıyla tuttuğu notla curuyup gideceğini tehcirin savasla ilgisi bile olmayan bolgelerde mesela İzmit’te uygulandığını ve o sancaktan tam elli bes bin Ermeni’nin surulduğunu... Bunların boyle bu kadar net bicimde gun yuzune cıkacağını bilseler kendilerini ortaya atarlar mıydı?.. Gercekten bilimadamı gibi davransalar yansız objektif onyargıların altını beslemeye değil o onyargılarla boğusmak pahasına bilimsel verileri bulup ortaya cıkarmaya calıssalardı yapmazlardı. Zaten boyle olsalar onlar” ve biz” demez tarihciliği profesyonel bir boks macının ringine cevirmezlerdi; butun paralarını kırmızı koseye yatıran boks organizatorleri gibi algılanmak ağırlarına giderdi... Ama onlar bunu secti ve simdi yollarına devam etmekten baska careleri de yok. Nitekim Hurriyet gazetesinde Ermeni Tehciri kararını uygulatan Talat Pasa’nın tehcire maruz bırakılan Ermeniler’le ilgili ve kendi eliyle kaleme aldığı rakamların yer aldığı bu sayının tam 924 bin 158 olduğunun belirtildiği defter sayfasının yayımlandığı gun yani dun Milliyet gazetesinde o profesorlerden biriyle yapılmıs bir soylesi var: Profesor Hikmet Ozdemir tehcire uğrayan Ermeni sayısını hâlâ 500 bin olarak aktarıyor. Talat Pasa’nın defterinde Bursa’dan gocurulen Ermeniler’in sayısı 66 bin 413 İzmit’ten surulenlerin sayısı 54 bin 370 Balıkesir’den surulenlerin sayısı 8 bin 290 Afyon’dan surulenlerin sayısı 7 bin 327 olarak alt alta sıralanırken Milliyet yazarı Derya Sazak’ın Savas bolgesi dısından Trakya’dan Batı’dan da zorunlu gocler oluyor. Profesor Halil Berktay’ın etnik temizlik’ iddiası buna dayanıyor” sorusuna cevap bile vermiyor soruyu baska argumanlarla gecistiriyor Ozdemir. Dahası Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gectikten hemen sonra Amasya’da Ermeni katliamını acıkca kınadığını bunun cezasız kalmayacağını taahhut ettiğini bildiği halde bu konuda bizzat kendisinin yazdığı bir de kitap olduğu halde Mustafa Kemal Sivas Kongresi sırasında Amerikalı General Harbord’la yazısmalarında bunu defalarca dile getirmisken orneğin Rauf Orbay’ın anılarında bu bolum baslığı olarak acıkca yer almısken 1915’te bir trajedi yasanıyor ama soz konusu olan savasta karsılıklı catısmadır Mustafa Kemal de olaya oyle bakıyor” diyebiliyor... Ermeni konvoylarına saldırı duzenleyenler cezaevi kackınları mı” sorusuna Unutmayalım ki bir devletin ayakta kalmak icin elindeki butun kaynakları seferber etme hakkı vardır” cevabını vererek Teskilat-ı Mahsusa’nın kıyıcılığına soğukkanlı gerekceler bulabiliyor bugunun Susurluk cetelerinin Abdullah Catlılar’ın atalarına selam gonderebiliyor... Ne diyelim yolları acık olsun... Ama nereye kadar? Cevabını uc gun once gittiğim yerde gordum biliyorum... 1915 Tehciri’nin dramlarından Franz Werfel’in belgesel romanında da anlatılan Musa Dağı direnisi. Musa Dağı Hatay’ın Samandağı ilcesi sınırları icinde Akdeniz’e yukarıdan bırakılan bir tas kadar dik inen bir tepe. Adı orayı ziyaret ettiği varsayılan Musa Peygamber’den geliyor. 1915 tehcirinde burada yedi Ermeni koyu vardı. Yoğunoluk Hıdırbey Vakıflı ve otekiler... Tehcir kararı bu koylere bir iki ay gec geldi. Koyluler bu sayede yıkımın nasıl uygulandığını yerlerinden gocurulenlerin yollarda basına neler geldiğini ayrıntılarıyla oğrenme fırsatı buldu. Bu yuzden sıra kendilerine geldiğinde coğu teslim olmak yerine direnmeyi secti. Toplantılar yapıldı kararlar alındı ve bu yedi koyun nufusunun buyuk bolumu yanlarına coluk cocuklarını da alıp Musa Dağı’na cıktı. Bes bin kisi kadardılar ve tehcir kararını uygulamaya gelen Osmanlı askerlerine ellerindeki iki yuz elli cakar almaz silahla karsı koydular. Tam kırk gun... Sonunda Akdeniz kıyılarında gezen Fransız devriye gemilerini oradaki varlıklarından haberdar edebildiler ve bes bin Musa Dağlı Ermeni kıyıya zorlukla yanasan hatta yanasamayan gemilere binip Mısır’ın Port Said limanına ulasmayı oteki yuz binlerce Ermeni’nin yasadığı sondan kurtulmayı basardı... Mondros Mutarekesi’nden sonra Fransızlar bolgeyi ele gecirince hepsi yeniden koylerine dondu ve İskenderun Sancağı’nın Fransızlar’ın elinde bulunduğu yirmi yıl boyunca Hatay’ın Turkiye’ye katılmasına kadar orada yasadılar. Yasadıkları toprak yeniden Turkiye’ye gecince buyuk bolumu tedirgin oldu; ne de olsa gecmiste Osmanlı’ya ustelik de silahla direnmislerdi bunun ocunun alınmasından korkuyorlardı. Bu yuzden coğu Lubnan’a bugun Bekaa Vadisi’ndeki Anjar koyune goctu. Bunu sadece bir koyun halkı yapmadı. Gocmek istemeyen baskaları da o koye katıldı ve onlar Turkiye’de kaldı. Bugun hâlâ oradalar. Artık otuz kusur haneye inmis olsalar da Turkiye’nin nufusu Ermeni olan tek koyu onlarınki; Vakıflı... Cumartesi gunu o koydeydim. Ve o gun hissettim ki Vakıflı Ermenileri cok uzak olmayan bir tarihte Turkiye’de artık bir Ermeni sorunu kalmayacağına o yorede ve baska yerlerde herkesin yuz yıl once olduğu gibi kendisini kendi toprağında hissedeceğine yurekten inanıyor. Bana bu konuda bir sey soylemediler bunu neredeyse hic konusmadık bile. Ama boyle olduğunu biliyorum; cunku onların orada kalıcı olduğunu gordum. Kalıcılar cunku Turkiye’nin en cicekli koyu orası. Turkiye’nin en guzel cicekli bahceleri onlarda. Biraz yukarıdaki eski Ermeni koyu Yoğunoluk’ta ise hic Ermeni yasamıyor koyun halkı baska yerlerden oraya gocurulmus Muslumanlar. Ve Yoğunoluk icler acısı perisan bir koy. Bırakın evlerini bahcelerini ciceklendirmeyi var olanları bile korumamıslar. Bu sadece iki toplum arasındaki kultur farkından kaynaklanan bir ucurum değil; besbelli ki yeni Yoğunoluklular kendilerini orada gecici gocebe hissediyor altmıs bes yıl sonra bile o koye yerlesemiyorlar... Bu tezatı yıllar once İngiltere’de de gormustum. Sadece kentlerde değil butun koylerde gorduğum aynı seydi; dunyanın en guzel evleri kapı pencereleri binbir renge boyanmıs her duvarı ciceklerle orulu İngiliz evleriydi. Birkac gun sonra gectiğim Kuzey İrlanda’da ise boyle bir tek ev yoktu. Cunku onlar kendi topraklarında bile gocebeydi...




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+