Ermeni sorunu hakkında bir kitap - Haber Arşivi 2001-2011
20 Nisan 2025 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Արագած / Ժամ : Կամաւօտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

03 Haziran 2005  

Ermeni sorunu hakkında bir kitap -

Ermeni sorunu hakkında bir kitap

İngiliz sosyolog Michael Mann ın yeni kitabı oldurucu etnik temizlik i yeniden tanımlarken Ermeniler i ve Turkler i de ele alıyor. Mann Turklerin kendilerine karsı tarafgir tutumları kıskırttıgı gorusunde DARK SIDE OF DEMOCRACY Explaining Ethnic Cleansing Cambridge University Press 584 sayfa 13.40 Sterlin İstanbul Bilgi Universitesi nde Karsılastırmalı Toplumsal Yapılar baslıgı altında verdiğim Tarihsel Sosyoloji Kuramları dersinde incelediğimiz dusunurlerden biri de İngiliz Sosyolog Michael Mann dır (halen UCLA da). Mann ın Toplumsal İktidarın Kaynakları [İdeolojik-Ekonomik-Askerî-Siyasal] (Sources of Social Power) adlı kitabının baslangıctan Endustri Devrimine (1760) kadar gelen ilk cildi 1986 da ve konuyu 1914 e kadar getiren ikinci cildi de 1993 te cıkmıstı; ucuncu ve son cildi de gelecek yıl yayımlanacak. Bu yazar gecen yıl cıkardığı Fasistler den sonra 2005 te de Demokrasinin Karanlık Yuzu: Etnik Temizlemenin İzahı (Darkside of Democracy: Explaining Ethnic Cleasing) diye bir calısmasını bastırdı. (Onsozu nu ayrıca veriyorum.) Mann baslangıcta genel savlarını sekiz madde halinde belirtiyor: 1) Oldurucu etnik temizlik ilkel ya da eskil değil modern dir; demokrasinin karanlık yuzunu olusturur. 2) Etnik husumet etniklik toplumsal tabakalasmanın baslıca bicimi diye sınıfı one surerek sınıfsalbenzeri duyguları kapsayıp bir etnikmilliyetciliğe doğru yoneltmesi sureci icinde ortaya cıkar. 3) (a) Hayli eski iki etnik grubu temsil etme savında olan hareketler aynı bir ulkenin tamamı ya da bir bolumu ustunde kendi devletlerinin yasaması iddiasında bulununca ve (b) bu iddia onlara hayli mesruluk ve gerceklestirilme sansı tasıyor gibi gorunduğu zaman Oldurucu etnik temizliğin tehlike bolgesine gelinmis olur. 4) İki alternatif senaryodan biri sahnelenmeye baslandığında Oldurucu etnik temizliğin esiğine gelinir. 5) Aidiyeti tartısılan ulke parcasında egemen konumdaki devlet coğunlukla savasla sonuclanan istikrarsız bir jeopolitik ortam icinde hiziplestiği ve radikallestiği zaman Oldurucu etnik temizliğin esiği asılır. 6) Oldurucu etnik temizliğin faillerin baslangıctaki ilk niyeti olması cok enderdir. 7) Failler baslıca uc duzeyde olur: (a) parti ve devletleri yoneten radikal seckinler (b) siddete dayalı para-militer orgutler olusturan militan ceteleri (c) halk coğunluğunun desteği olmasa da kitlesel destek sağlayabilen gruplar. 8) Sıradan insanların da normal toplumsal yapıları icinde Oldurucu etnik temizliğe fail olarak katılmaları sağlanır ve bu insanların esas durtusu dunyevî/maddîdir (mundane). Burada (s. 12) Topluluklararası İliskilerde Etnik acıdan turdeslestirme bicimlerini bir tabloyla gostermis. Tabloda dikey sutunlar temizliğin kapsamını hic-kısmî-toptan diye uce ayırıyor; altı yatay sırayla da uygulanan siddetin derecesi sıralanıyor: Hic kuramsal zorlama (coersion) polisiye bastırma (repression) siddetle bastırma (violent repression) onceden tasarlanmamıs kitlesel olumler (unpremeditated mass deaths) onceden tasarlanmıs kitlesel oldurme (premeditated mass killing) [taammuden]. Hosgoru ya da cinayet Bu iki eksenin kesismesi 18 farklı tutum gosteriyor. Bunlar Hosgorulu bir cok kulturluluk veya federatif bir ortakyasam surmekten soykırım a (genocide) kadar ayrımlama (discrimination) gonullu ozumlenme (assimilation) ayrı tutma (segregation) kulturel baskı (suppression) pogrom vahsi surgune gonderme (wild deportation) biyolojik mudahele (kısırlastırma vb.) yanlıs Devrimci projeler uygulama kavim kıyımı (ethnocide) misilleme (reprisal) zorla din değistirme (conversion) siyasal ya da sınıfsal kıyım (politicide-classicide) gibi ara formlar da icermekte. Ben kendi payıma etnik temizliğin cağdaslıkla ve demokrasiyle ilgili olduğunun ileri surulup tartısan kitabın ana savının son derece onemli olduğuna inanıyorum. Fakat bu yazıda yalnızca Ermeni sorunu acısından kitabın ustunde duracağım. Tehcirin gerekceleri Bu kategoriler 1915 Tehcirinin nesnel gerekceler gosterilerek-soykırımdan farklı bir yere konulmasını olanaklı kılabilir. Ama Mann ın kendisinin o olayların soykırım olduğundan hic kuskusu yok. Bu konuya iki bolum ayırmıs; ilki Tehlike Bolgesine Giris ikincisi dupeduz Jenosid diyor. Ancak tartısmaya girerken (s. 111-12) bir not duserek diyor ki Bu iki bolumde dile getirilen gorusler bana ait olmakla birlikte arastırmalarımda bana karsı son derece comertlik gosteren Hilmar Kaiser e tesekkur borcluyum. Yine de konuyla ilgili literaturde buyuk bir bosluk var. Turklerin durust acıklamalarından yoksunuz. Kurbanlar hakkında daha cok sey biliyoruz ki bu ister istemez bizim olayların Ermeni yorumuna eğilim gostermemize yol acmaktadır. Turk hukûmetleri soykırımı inkâr etmeyi surdurdukce Turk arsivleri genis olcude kapalı kalmaya devam ettikce coğu Turk yorumları inandırıcılıktan uzak kaldıkca bu yan tutma (bias) surup gidecektir. Bundan zararlı cıkan yalnız Turkiye dir. Turk resmî tezinin gerek siyasal gerekse bilimsel uluslararası cevrelerde inandırıcılıktan uzak bulunduğuna kusku yok. Ama kurbanlar ın tanıklığına dayanarak yapılan acıklamalar da belirsizlik ve celiskiler icermektedir. Mann Ermeni sorununu tartıstığı bolumlerin ikincisine soyle baslıyor (s. 140): Soykırım (buyuk) sayılar ve kasıt gerektirir. 1915 ve izleyen yıllarda oldurulen Ermenilerin hatta Turkiye de yasayan Ermenilerin kesin sayısını bilmiyoruz. 1915-16 icin 1 2-1 4 milyonun oldurulduğunu soylemek makul bir tahmin olabilir. Fakat Britanya ve Fransa nın isgal kuvvetleri cekildikten sonra da yer yer kıyımlar yapılmıs daha binlerce kisi oldurulmustur. Belki toplam olarak Ermenilerin ucte ikisi olmustur. Bircokları dıs ulkelere kacarak canlarını kurtarmıslardır; boylelikle 1922 de 1914 te Turkiye de yasayan Ermenilerin ancak yuzde 10 kadarı kalmıstır-bu 20 nci yuzyılda gerceklestirilen en basarılı oldurucu etnik temizleme olmustur. Bu yargılar icin verdiği dipnot da soyle: Resmî Turk kaynakları 200.000 ilâ 300.000 tahminini yapıyor ama bu cok kucuk bir sayıdır. McCarthy (1983 [Muslims & Minorities] 112 130) daha yukseğe cıkıyor ve Ermeni nufusunun yuzde 40 ı olan 600.000 diyor. Diğerlerinin coğu toplam 2 1 ilâ 2 4 milyonluk nufusun yuzde 67-75 ini olusturan 1 5 milyon kisinin oldurulduğunu soyluyorlar. (Burada bes ayrı kaynağa gonderme var.) Gercekten Birinci Dunya Savası basında Osmanlı genel nufusu icindeki Ermenilerin toplam sayısı tartısmalıdır. 1906/7 sayımından yola cıkılarak yapılan Osmanlı hesaplamaları 18 5 milyon icinde 1.161.169 Gregoryen Ermeni [+ 70 bine yakın Ermeni Katolikle bir miktar da Ermeni Protestan] olduğunu gostermektedir. Ermenilerin kendi iddiaları ise 2 5 milyonun ustune kadar cıkmaktaydı. Bu konu icin bknz. Kemal Karpat Osmanlı Nufusu (1830-1914) Demografik ve Sosyal Ozellikleri (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay. 2003) s. 91-96. M.Mann ın birkac ay once verdiği konferansla TBMM ni Sozde-Soykırım iddiaları konusunda aydınlatan McCarthy ve Mayıs basında Ankara da okuduğu bildiriyle Osmanlı nın Uğradığı Kıyım konusunu acıklayan S.Shaw gibi yazarlara uyarı sayılabilecek sozleri de var. Birinci Dunya Savası sırasında hastalık vb. nedeniyle belki 240.000 Turkun olduğunu 325.000 Turkun de savas catısmalarında can verdiğini soyledikten sonra soyle bir not dusuyor (s. 143/dn. 3): Turk inkârcılar sık sık bu sayıları Ermeniler kadar Turklerin de olduğunu soylemek icin one suruyorlar. Turk halkının bu donemde cektiği acıları kucumsemek istemem ama Ermeniler tarafından oldurulen Turklerin sayısı toplam Turk olumlerinin minik bir oranı olmus olmalı ya da Turkler tarafından oldurulen Ermeniler toplamının. Yıllar boyu Turkun Turke Turkluk propagandası yapmasından sonra simdi de Turkun Turku ihanet le suclaması yoluna gidilmesi cok yanlıs olur. Dunya kamuoyuna secme belge toplamaları sunmak yerine Harb Tarihi Arsivleri dahil butun bilgi kaynakları yerli-yabancı durust ve elestirel arastırıcıların calısmasına acılmalıdır. Onların ozgurce yapacağı inandırıcı yayınların uluslararası akademik cevrelerdeki tarafgirliği ortadan kaldırmasını beklemek gerekir. Ancak butun bunlardan once siyasal ekonomik kulturel iliskileri normallestirme gorevi siyasetcilerin ustundedir. Etnik temizlik demokrasinin karanlık yuzudur ONSOZ Onceki calısmalarımda insan davranısının asırılıklarını ihmal ettiğim icin iyi ve kotu hakkında cok dusunmemistim. İnsanlarının coğunun yaptığı gibi ben de bunları hem biribirlerinden hem de sıradan yasamdan tamamıyla ayrı kategoriler icinde tutmak eğilimindeydim. Etnik temizlemeyi inceledikten sonra artık o kadar emin değilim. Burada ahlÉkca iyi - kotu ayrımını bulanıklastırmak istemiyorum ama gercek dunyada bunlar biribirleriyle bağıntılıdır. Kotuluk uygarlığımızın dısından bizim ilkel demek eğilimini gosterdiğimiz ayrı bir yerden gelmemektedir. Kotuluğu uygarlığın kendisi uretmektedir. Uc ayrı tarihsel kisiliğin sozlerine bir bakın. ABD Baskanlarından Thomas Jefferson u aydınlanmıs aklın ete kemiğe burunmus hali diye dusunuruz. Gercekten Jefferson yerli Amerikan kızılderililerinin barbarlıkları nın onların toptan yokedilmelerini haklı kıldığı nı uygarlığın ilerlemesi adına soylemisti. Yuzyıl sonra durust bir cağdas adam olan Baskan Theodore Roosevelt de kızılderililer hakkında Toptan yokedilmeleri son kertede kacınılmaz olduğu kadar hayırlı da olmustu diyerek bu sozleri onaylamıstı. Kırk yıl sonra ucuncu bir onder de soyle demistir: Buyukluğun lÉnetli kaderi yeni yasam yaratmak icin cesetlere basmak zorunda kalmasıdır. Bunu soyleyen haklı olarak kotuluğun ete kemiğe burunmus hali sayılan SS Bası Heinrich Himmler di. Ancak o da ortağı Adolf Hitler de kendilerinin yalnızca Amerikalıların izinden gittiklerini acıklamıslardı. Ben burada oldurucu etnik temizlemenin uygarlığımızın cağdaslığımızın ilerleme anlayıslarımızın ve demokrasi getirme cabalarımızın merkezî bir sorunu olduğunu ileri sureceğim. O bizim karanlık yuzumuzdur. Goreceğimiz gibi etnik temizleme failleri ayrı bir kotuluk - yapanlar turu olarak aramıza inmemislerdir. Onları yaratan cağdaslığın en ortasındaki beklenmedik tırmanma ve hayal kırıklığına uğramalara yol acan catısmalardır; bu surecte bireyler tikel bir dizi ahlÉkî secim yapmak zorunda kalırlar. Bazıları sonunda dehset verici sonuclara varacağını bildikleri yolları secerler. Onları suclayabiliriz fakat nicin boyle yaptıklarını anlamak da bir o kadar onemlidir. Geri kalanlarımız (ben de dahil) kendimiz bu tur secimler yapmak zorunda kalmadığımız icin rahat bir nefes alabiliriz; cunku kalsaydık bircoklarımız yanlısa duserdik. Bu kitabın temel onermesi oldurucu etnik temizlemenin uygarlığımızdan ve coğu kendimizden farklı olmayan halktan geldiğidir.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+