Soykırım Tartısmaları Ve Ermenistan ın Turkiye Pol - Haber Arşivi 2001-2011
19 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Մարերի / Օր : Անահիտ / Ժամ : Շանթակող

Haber Arşivi 2001-2011 :

08 Mayıs 2005  

Soykırım Tartısmaları Ve Ermenistan ın Turkiye Pol -

Soykırım Tartısmaları Ve Ermenistan ın Turkiye Pol

Devlet-i Aliyey-i Osmaniye de Millet-i Sadıka olarak bilinen Ermeniler uzun bir zaman Turklerle birlikte huzurlu ve mureffeh bir yasam surmuslerdir. 1789 Fransız Devrimi’nin etkisiyle baslayan milliyetcilik ruzgarları zamanla Ermenileri de etkilemistir. I. Dunya Savası sırasında yabancı devletlerin kıskırtmasıyla bagımsızlıklarını kazanmaya calısmıslardır. Rusların destegini de arkasına alan Ermeniler bağımsız olabilmek amacıyla yoğun oldukları bolgelerde silahlı orgutler kurarak ayaklanmıslardır. Osmanlı Devleti ise bu siyasi olusumun farkında olduğu icin bu bolgedeki Ermeni nufusunu yine kendi sınırları icersinde yer alan Suriye’ye goc ettirmistir. Bu goc esnasında kıtlık hastalık uzun ve cetin yolculuk sartlarından dolayı elbette kayıplar (ozellikle yaslı Ermenilerden )yasanmıstır. Fakat o zamanın sartlarına gore bu kayıplar normaldir. Bugun Turkiye ile Ermenistan arasında gerginliğe sebep olan sozde soykırım mesele”nin ozu 1915 tarihli bu tehcir” yani goc olayına dayanmaktadır. Ermeni tarihcilerin iddialarına gore o kadar cok olum olmustu ki bu olay aslında bir tehcir politikası” değil planlamıs bir soykırım”dı. Meselenin tarihsel arka planı soz konusu olduğunda gerek Ermeni ve Turk tarihciler gerekse her iki ulkenin karar vericileri ortak bir paydada bulusamamaktadır. Ermeni yetkililere gore bu goc esnasında 1.5 Ermeni hayatını kaybetmistir.[i] Turk tarihciler ise bu rakamı kesinlikle abartılı bulmaktadır. Goc esnasında o donemin ozelliklerinden dolayı kayıplar yasanmıstır fakat bu sayı soylendiği kadar abartılı değildir. Turklerin savunduğu diğer bir konu ise bu goc savas kosullarının zorlamasının bir urunudur ve o zamanki mevcut savas hukuku” bakımdan herhangi bir sorun olusturmaktadır. Devletin ic guvenliğini yani cephe gerisindeki guvenliği sağlaması icin goc olayını” gerceklestirmesi zamanın savas kurallarına aykırı değildi. Kaldı ki gercekten bir katliam amaclansa idi dolaylı yollar yerine Hitler’in yaptığı gibi bu is doğrudan yapılırdı. Kurtulus Savası’ndan sonra Turkiye ve Ermenistan arasındaki mevcut iliskiler ve sınırlar Gumru (2 Aralık 1921) ve Moskova (16 Mart 1921) anlasmalarıyla sekillenmistir. 29 Kasım 1920’de Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulmasından iki yıl sonra. Sovyet yonetimine girmistir. İki ulke arasındaki iliskiler ve sorunlar da yaklasık olarak yetmis yıllık bir sure icin dondurulmustur. 1970 sonrası donemde ozellikle Turk diplomatlara karsı ASALA’nın terorist saldırıları yoğunlasmıstır.[ii] Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Ermenistan 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmistir. Ermeniler bu tarihten sonra tarih sahnesine bağımsız bir aktor olarak cıkmıs olmanın vermis olduğu guvenle Dağlık-Karabağ bolgesini isgal etmis ve aktif bir politika takip etme eğilimine girmistir. Azerbaycan’la surdurulen bu savas Ermeniler arasındaki dayanısma ve ulus olma bilincini guclendirmistir. İste bu surecin devamını sağlamak ve Ermeni milliyetciliğini canlı tutmak icinse sozde Ermeni soykırımı” gerek yerel bazda gerekse uluslar arası arenada daha fazla ve daha etkin bir bicimde islenmeye baslamıstır. Acaba Ermeniler sozde Ermeni soykırımına” neden bu kadar vurgu yapmaktadır: i) Bu soykırım iddiasının Ermeni milleti icin ve millet olma bilinci icin bir nevi cimento islevi gormesi ii) Yahudi orneğinde olduğu gibi uluslar arası arenanın sempatisini kazanmak iii) Turkiye ile iliskilerin duzeltilmesinde pazarlık aracı olarak kullanmak iv) Tazminat ve toprak talebinde bulunmak (Bugun toprak talebini Ermeni karar verici mekanizmaları kabul etmese de Bağımsızlık Bildirgesi’nin 11. maddesi bu iddiayı doğrulamaktadır)[iii] Turkiye uzun bir zaman sozde Ermeni Soykırımı”nın haksız bir iddia olduğunu uluslar arası arenaya yeterince anlatamamıs ve kendisini etkin bir bicimde ifade edememistir. Fakat son zamanlarda ozellikle doğrudan Ermenilerle ilgili 1 milyona yakın belgenin yabancı uzmanların incelemesine acılması her iki tarafın da karsılıklı belge değisimini ongoren Viyana Ermeni-Turk Tarihcileri Platformu’nun (VAT) kurulması Birlesmis Milletler denetiminde uluslar arası bir komisyonun kurulmasının teklif edilmesi ve Ermenistan’ın iddialarına dayanak gosterdiği belgeleri tarihcilerin hizmetine acmasının istenmesi Turk tarafının daha aktif davrandığını ve sorun cozmeye daha istekli olduğunun gostergesidir. Basbakan Tayyip Erdoğan da bu sorunun iki ulkenin tarihcileri arasında tartısılması gerektiğini istinadsız iddialar yerine sorunun tarihi belgeler doğrultusunda sonuclanmasını istemekte ve Ermeni tarafını da kendi belgelerini acmaya cağırmıstır. Fakat bu teklif Ermeni Basbakanı tarafından pek ciddiye alınmamıstır. Yukarda anlatılanlar Turk-Ermeni iliskilerinde cozumsuzluğun ve kısırdongunun ifadesidir. Oysa bu iki komsunun iliskilerini normallestirmesi ve her ikisinin de kazanclı cıkması imkanlar dahilindedir ama burada asıl caba gostermesi gereken ve ilk adımı atması gereken Ermenistan’dır. Ermenistan gerek coğrafi elverissizlikler gerek zengin madenlerinin olmaması ve gerekse Turkiye ile sınırlarının kapalı olması yuzunden oldukca zor durumdadır. Ermenistan İran Rusya Gurcistan Turkiye ve Azerbaycan ile kara sınırına sahiptir ve denize cıkısı yoktur. Turkiye ve Ermenistan sınırı ise Dağlık Karabağ[iv] ihtilafı ve sozde Ermeni soykırımı (1915) yuzunden kapalıdır. Yani Ermenistan hali hazırda Rusya Gurcistan ve İran sayesinde diğer devletlerle olan irtibatını surdurebilmektedir. Ermenistan bugun mevcut haliyle zayıf bir ulke gorunumundedir. Dıs dunya ile iyi bir bağlantısı olmayan uluslar arası arenada isgalci olarak algılanan ekonomisi devamlı acık veren bir ulkedir. Fakat Ermenistan’ın bu mevcut kotu durumdan kurtulması da imkanlar dahilindedir. Bunun icin oncelikli olarak komsuları ile olan iliskilerini normallestirmelidir. Uzun yıllar sozde Ermeni soykırımını” savunmasına rağmen herhangi bir kazanc elde edememis ve bolgesel izolasyondan kurtulamamıstır. Soykırımda ısrar etmek yerine Turkiye ile iyi iliskiler kurması Ermenistan’ın uzun vadeli cıkarları acısından hayati onem tasımaktadır. İliskilerin normallesmesi Ermenistan’a ne kazandırır. 1-Turkiye 70 milyon nufusuyla Ermenistan icin iyi bir pazar ve ekonomik bir ortak konumundadır. Turkiye’nin gerek İslam dunyası ile olan bağları gerekse Orta Asya ulkeleri ile olan kulturel yakınlığı Avrupa Birliği ve ABD ile olan iliskileri ve jeopolitik ayrıcalığı Ermenistan’ın hareket kabiliyetini ve seceneklerini arttıracaktır. İki ulke arasındaki sınırın acılmasıyla ticaret hayatı sosyo-kulturel etkilesim ve turizm de gelisecektir. 2- 3 Ekim 2005 tarihinde AB ile muzakerelere baslayacak olan Turkiye uzun bir zaman diliminde gerceklesecek gibi gozukse de AB’ye girecektir. AB’nin ılımlı ve iyilestirici ikliminin Ermenistan’da da etkili olması kacınılmazdır. Bugun İranlı yetkililer bile gelecekte Turkiye’nin sayesinde AB’ye sınır olacak olmanın heyecanını dile getirmektedirler. Zaten AB’nin bugun uygulamakta olduğu Avrupa Komsuluk Politikası (European Neighborhood Policy) da Ermenistan’ı AB (nin gelecekteki) uyeleriyle iliskilerini iyilestirmesini ongormektedir. 3-Turkiye ve Ermenistan arasında iliskilerin iyilesmesi Dağlık Karabağ sorununun cozumune de yardımcı olacaktır. Turkiye’nin arabuluculuğu sayesinde Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barısa giden diyalog ve uzlasma sureci hızlanacaktır. Cunku iliskinin ve iletisimin yokluğunda statuko” hukum surer. 4- 197O’li yıllarda SSCB tarafından Ermenistan’da insa edilen Metsamor nukleer santrali bugun hem Ermenistan’ın kendisi hem de komsu ulkeler (ozellikle Turkiye) icin cok ciddi tehlike olusturmaktadır. Gerek Turkiye gerekse Avrupa Birliği muzelik santralin kapatılmasını istemektedir. Bu ise Ermenistan’ın enerji ihtiyacını karsılayamaması demektir. İste bu evrede Turkiye Ermenistan’ın elektrik ihtiyacını karsılayacak ulke ve enerji kaynağı olarak devreye girecektir. Ermenistan’ın Metsamor’u kapatması ise hem Turkiye hem de AB ile olan iliskilerde cıkması muhtemel puruzleri ortadan kaldıracaktır. Sonuc olarak Ermenistan’ın Turkiye ile olan iliskilerini normallestirmesi sozde” Ermeni soykırımı” iddialarını terk etmesi ve isgal ettiği Dağlık Karabağ bolgesinden cekilmesi ve mevcut Ermenistan-Turkiye sınırını kabul etmesi Ermenistan’ın uzun donem cıkarlarına hizmet edecektir. Bu sayede hem Turkiye olan iliskileri gelisecek hem de dunya ile entegrasyonunu sağlamıs olacaktır. Turkiye’nin Ermenistan’ı ihmal etme olasığı vardır ama Ermenistan’ın Turkiye’yi ihmal etme luksu yoktur. -----------------------------------------------------[i] www.tallarmeniantale.com/mccarthy-resolution.htm [ii] http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/teror/index.html [iii] http://www.armeniaforeignministry.com/htms/doi.html [iv] Mehmet Durmus Nagorno-Karabakh Conflict TEXT Journal of International Studies Volume III Spring 2004 Number:1 ss.29-43. http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat1=1&yazi=323




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+