70.Yılında Yetmis Bin Suryani -
Aras Yayıncılık tan cıkan kitapta Saroyan tanıdıgı Suryanilerden soz eder geldikleri cografyadan. Badal; Suryanice okumam yok. Anayurtta doğdum ama artık orayı unutmak istiyorum der. Neden? diye sorar Saroyan. Bir zamanlar buyuk bir halktık..
Birlikte Hasret Ruzgarı kitabını gerceklestirmeye calıstığım arkadasım Gulizar Cuhacı telefonda Hocam Saroyan ın kitabını almıs mıydınız? diye sorunca Hangi kitabı? diye sorusuna soruyla karsılık vermistim. Gulizar da Yetmis Bin Suryani deyince sanırım kısa bir sessizlikten sonra Yeni cıkmıs olmalı bilmediğim bir kitap demistim.
Gulizar da Alıyorum o zaman dedi ve ertesi sabah kitap elimdeydi. Gulizar ayak ustu kitabın arka kapağında yazılanları okuyunca duyduğu heyecanını hâlâ surduruyordu. Cunku Saroyan ın kitabın kapağına tasınan muhasebesi cok sey anlatıyordu:
Onu bunu namussuz diye diğerlerinden soyutlamak hakca değil. Ermeni nasıl acı cekerse Turk de acı ceker. Sacma iste ama bunu bilemezdim o zaman. Bilemezdim su Turk dediğimiz insanın zorlandığı yola sapan kendi halinde dunya tatlısı bir bicare olduğunu. Ondan nefret etmenin aynı hamurdan cıkma Ermeni den nefret etmeye esdeğer olduğunu. Ninem de bilmezdi hâlâ da bilmiyor. Artık bunun bilincindeyim ben ama kac para eder?
Bu coğrafya acı cekenlerin coğrafyası... Yuzlerce yıldır acıları paylasarak hafifletmeyi basaran bu coğrafyanın insanına ne acıdır ki son iki yuzyılda acıları ayrı tutmaları ozellestirmeleri kutsamaları yeniden yeniden ureterek katmerlendirmeleri salık veriliyor.
20. yuzyılda Amerika ya goc eden Bitlisli Ermeni bir ailenin Amerika da doğan ilk ferdi olan William Saroyan her ne kadar bu acıları doğrudan yasamamıs bir kisi olsa da kendisini bu coğrafyanın bir urunu sayıyor. Nitekim kitaba adını veren Yetmis Bin Suryani oykusunun giris paragrafı bu aidiyet duygusunu yeterince sergiliyor:
Kırk gun kırk gecedir saclarımı kestirmemis issiz kemancılara benzemeye baslamıstım. Bilirsiniz bu goruntuyu: iflas etmis ve Komunist Parti ye katılmaya hazır bir dâhi. Kucuk Asya dan gelen biz barbarlar kıllı insanlarızdır; sac tırasının vakti geldiğinde sahiden de gelmis demektir.
Aras Yayıncılık tarafından Ekim 2004 te yayınlanan kitapta Saroyan ın The Daring Young Man on the Flying Trapeze Inhale and Exhale Madness in the Family kitaplarıyla Hairenik Daily ve Saturday Evening Post gazetelerinde yayınlanmıs olan 19 oykusu bir araya getirilmis.
İlk kez 70 yıl once Seventy Thousand Assyrians baslığıyla yayınlanan Yetmis Bin Suryani oykusunde bu sac tırası gelmis Kucuk Asyalı ile saclarını kestirmek icin sectiği berber Theodore Badal ın bu yeni coğrafyada kesisen yolları anlatılmaktadır. İkisi de Kucuk Asya dan binlerce kilometre uzakta San Fransisco nun kalabalığına karısmıstır.
Berberlerin boy gosterdiği Ucuncu Cadde de tum berberler gibi Theodore Badal da yureği ne kadar dolu olsa da onunla konusulana kadar konusmaz. İlk soran Saroyan olur: Bu isim dedim Badal. Ermeni misin? Ben Ermeniyim. Bunu daha evvel de soylemistim. İnsanlar bana bakarlar ve merak etmeye baslarlar ben de cıkar onlara soylerim. Ben Ermeniyim derim. Bu anlamsız bir soz ama soylememi bekliyorlar ben de soyluyorum. Ermeni olmanın nasıl bir sey olduğuna dair bir fikrim yok ya da İngiliz veya Japon veya baska bir sey. Sadece yasamanın ne olduğuna dair kucuk bir fikrim var.
Saroyan Badal a Ermeni misin? diye sormustur ancak soru kendi beyninde baska cağrısımları yapar: Biz kucuk bir halkız ve ne zaman icimizden biri diğeriyle karsılassa bu bir olay olur. Etrafta daima kendi dilimizde konusacağımız birini ararız. En atesli siyasi partimiz dunya uzerinde bizden yaklasık iki milyon kisi olduğunu tahmin ediyor ama bircoğumuz boyle dusunmuyor. Kağıdı kalemi elimize alıp oturur her defasında dunyanın bir parcasını ve orada yasayan en fazla ne kadar Ermeni olabileceğini tahmin edip kâğıda yazarız sonra dunyanın baska bir kısmına geceriz. (...) En iyi rakamları topladığımızda bir milyondan biraz daha az eder. Sonra ailelerimizin buyukluğunu doğum oranımızın ne kadar yuksek olum oranımızın ne kadar dusuk olduğunu (katliamların olum oranını arttırdığı savas zamanları haric) ve bizi ceyrek yuzyıl kendi halimize bıraksalar ne kadar hızlı coğalacağımızı dusunup hayli mutlu oluruz...
Theodor Badal ın yanıtı Suryaniyim olunca Saroyan bu kez de soyle dusunur:
Eh bu da bir seydir. Onlar yani Suryaniler de dunyanın bizim geldiğimiz kısmından gelmislerdir burunları bizim burunlarımıza gozleri bizim gozlerimize kalpleri bizim kalplerimize benzer. Dilleri farklıdır. Konustukları onları anlayamayız ama bize cok benzerler. Badal ın Ermeni cıkması kadar hos olmasa da bu da onemli bir seydi.
Bu aynı dunyanın iki insanı konusmaya baslarlar. Saroyan tanıdığı Suryanilerden soz eder geldikleri coğrafyadan... Badal; Suryanice okumam yok. Anayurtta doğdum ama artık orayı unutmak istiyorum der. Neden? diye sorar Saroyan...
Bir zamanlar buyuk bir halktık diye devam etti. Fakat bu dundu hatta dunden onceki gun. simdi artık antik tarihin bir parcasıyız. Buyuk bir medeniyetimiz vardı. Hâlâ bize hayranlar. Bense simdi Amerika dayım nasıl sac kesileceğini oğreniyorum. Ulusumuz silindi bittik her sey bitti dili okumayı neden oğreneyim ki? Yazarımız yok okunacak haberimiz yok.
Bu sozler Saroyan ı incitmistir. Ermeniler icin de durumun pek farklı olmadığını anlatmaya calısır ona umut vermeye calısır. Ancak Badal umutsuzdur. Saroyan a bir soru yoneltir:
Dunyada bizden kac kisi kaldığını biliyor musun?
İki ya da uc milyon dedim.
Yetmis bin dedi. Hepsi bu kadar. Dunya uzerinde yetmis bin Suryani var ve Araplar hâlâ bizi oldurmeye devam ediyor.(...) Artık umut yok. Suryani ulkesini unutmaya calısıyoruz. Babam hâlâ New York tan gelen bir gazeteyi okuyor ama o yaslı bir adam. Yakında olecek.
Derken birden sesi değisti Suryani gibi konusmayı bırakıp berber gibi konustu : Ustten yeterince aldım mı? diye sordu. Hikâyenin gerisi anlamsız.
Saroyan bu kadim halkın genc uyanık ama umutsuz evladı Badal ın ne demek istediğini cok iyi anlamıstır: Yetmis bin Suryani bu buyuk halktan geriye kalan sadece yetmis bin kisi gerisi olum uykusunda butun o azamet harap olmus ve unutulmus Amerika da berber olmayı oğrenen ve tarihin akısının yasını tutan genc bir adam.
Saroyan da iyi bilmektedir bu yeni coğrafyada artık ne kendisinin tam bir Ermeni ne de Badal ın tam bir Suryani olduğunu... Yeni coğrafyalarında yeni kulturun bicimlendirdiği bir Ermeni ve Suryani olduklarını...
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com