Hristiyanlık Uzerine Notlar: I -
Misyonerlik bas agrıtıyor; cunku artık git-gide alenî bir sekilde ve kustahca Muslumanlıga meydan okumaya basladı; hem de evimizde!.
Hezâr hayret! Hristiyanlık gibi bir din nasıl olur da İslâm a meydan okuyabilir; hangi cur etle! Ancak dikkat buyrulacak olursa O nun meydan okuma hattâ kalbinde pervâsızlığını gosterdiği sey İslâm değil Muslumanlık tır.
İleride nasib olursa baska bir zamanda bu ikisinin arasındaki derin farka da temas etmek niyetindeyim; o sebeple burada simdilik cok kısaca ifâde edeyim: İslâm Âlem-i Emsâl de nasıl ise oylece duran hicbir sûrette hicbir beser eli temas etmediği edemediği ve edemeyeceği icin asla tağyir tebdîl ve tahrîf edilmesi mumkun olmayan ve olamayacak olan ilâhî tebliğdir; Muslumanlık ise O nun insan dunyasındaki izdusumudur daha anlasılır bir dil ile soyleyecek olursak İslâm ın insan dunyasında kavranan anlasılan algılanan ve yasanan seklidir ki onun da en ideal yasanmıs orneği Muhammed Mustafa nınki - selât ve selâm O na olsun - en tepede olmak uzere derece be derece Sehâbe nin hayâtında tecellî etmis olanıdır.
Bu îtibarla İslâm numenaldir yâni olgusal dunyanın otesine âittir; Muslumanlık ise fenomenaldir yâni olgular dunyasına âittir ve yine bu sebebe mustenîden İslâm ın el değmemisliğine karsılık Muslumanlık beser elinin butun izlerini tasır; zaaf da var ise ondadır kusur da noksanlık da var ise onda; ama İslâm da değil.
Muslumanlık zillete de dûcâr olur; ama İslâm asla! İslâm a hicbirsey olmaz; ama Muslumanlığa olur olmaktadır da nitekim.
İste gercekten de essah musluman olan kadîm cedlerimizin tâbiriyle kara donlu kara dilli kara dinli kâfirler makulesinin meydan okuduğu hattâ dahasını da acıkca soyleyeyim ayaklarının altına alıp da paspas gibi ciğnediği gururunu iki paralık ettiği budur: Muslumanlık! Yoksa tekrar ederek soyleyeyim: Bir tek cumlesinin benzerinin insanlar ve cinlerin kâffesi tarafından dahi yazılamayacağı taahhud altında olan Kelâm-ı Kadîm in sâhibinin nuzul kıldığı İslâm a insanların ve cinlerin kâffesi bir araya gelse birseycikler yapamaz; ama bu Muslumanlık yok mu! Hani bu artık git-gide İslâm ı temsîl kaabiliyet ve ehliyetini kaybeden uyuz muslumanların uyuz muslumanlığı var ya iste sozum ona! Eyvallah diyelim ki kâfir kâfirdir ve dahi kufr ile zulum de ikizdir bilâ sekk u suphe; ama onlar da mustehak olmuyor değiller.
Gel de tarihte olmus olan her sey olması gerektiği icin olmustur diyen Marks ı anma. İste bu durum muvâcehesinde aynı mantıkla oteye baktığımızda Hristiyanlığın İslâm a nisbetle bir numaralı farkı da burada ortaya cıkmaktadır: O nun bir numenası yâni hic bozulmamıs hic bozulmayacak her ihtiyac duyulduğunda murâcaat edilecek bir aslı yoktur; O kulliyen fenomenaldir yâni de facto mevcut olanı ne ise de jura olanı da odur.
Bu iki din arasındaki en temelli farktır; bundan dolayı her ne kadar Biz Muslumanlar O nu kitâbî din olarak anıyor isek de bu elyevm mevcut olan Hristiyanlık icin değil Îsâ Nebî ye verilmis olan aslı kaybolmus ve sâdece indallahta bilinen kitâbı telmih icindir; yoksa Hristiyanların Kitâb-ı Mukaddes dedikleri seyi isâret etmek icin değil.
Evet: Hristiyanlığın İslâmî mânâ ve muhtevâda bir kitâbı yoktur; herbirisi insan eli değmis insanlar tarafından te lif edilmis ve ardı-arkası kesilmeyen revizyonlar ile mutemâdiyen değisen bir kitaplar kolleksiyonu vardır.
Bunun icindir ki meydanı bos bulduklarında esip savuran misyonerlerin ağır top olarak one surdukleri Kitâb-ı Mukaddes iddiası ancak tebessum vesîlesi olabilir: Oyle bir kitap yoktur. Hristiyanlığın Kitâb-ı Mukaddesinin yâni Kur ân-ı Kerîm in zikrettiği adıyla İncîlin aslının gaib olması ve Hz.
Îsâ nın hayâtına teferruatlı bilgilerin mevcut olmayısı O nun teknik terimle tarihî daha sıhhatlice ifâdesiyle tarihîles(tiril)mis yâni kısm-ı âzâmı îtibâriyle insan urunu olan bir din olusunun ve diğer butun zaaflarının da asıl sebebini olusturur.
Nitekim Hristiyanlık sağlam bir dinde - ki boyle bir din Arz uzerinde iki tâne olamaz - asla bahse mevzû dahi edilmemesi gereken birtakım ciddî zaaflar ve nâkiseler ile isbâ hâlindedir ve bunların birincisi ise yine yaygınca zannedilenin aksine vahdânî yâni tek tanrılı (monoteist) bir din olmayısıdır.
Cunku Hristiyanlık ta İlâhî Varlık İslâm doktrininde olduğunun aksine bolunmez ve parcalanmaz bir butunluk sâf ve mutlak bir tekillik alanı değil uc ayrı unsûrun bir terkîbidir.
Teslis (Trinite) olarak anılan ve birin ucluğu ucun birliği ilkesine dayanan bu doktrin Baba Oğul ve Kutsal Rûhdan murekep bu uc unsurun herbirini Uknum (hypostase coğulu ekanim) olarak anar.
Alfred E.
Garvie nin Din ve Ahlâk Ansiklopedisi ndeki (Encyclopaedia of Religion and Ethics) Christianity isimli makalesindeki ifâdesiyle Hristiyanlıkta Tanrı doktrini sadece monoteistik değil Trinitaryan dır (uclu)./...
Tanrı nın bu uc tarihsel unsurun bir neticesi olusunun teolojik formulu su sekildedir: Bir Cevher de Uc sahıs [s.596].
Burada Baba Tanrıdır Oğul Hz.
Îsâ ve Kutsal Ruh (Rûhu l-Kuds) ise Kurân da da ilkah edildiği bildirilen Kelimetu llah; Hristiyanlığı insâ edenler her ikisine de ilâhlık atfedeeek Allah a ortak yapmak sûretiyle vahdânî bir dini sirkin mulevves camuruna batırmıslardır ama hic futur getirmeden tek tanrılı din olmak iddiasını da bırakmazlar.
Hz.
Îsâ hem beserdir hem de Tanrı Oğlu yâni Tanrı; dupeduz Tanrı! [Bkz.: Catholic Encyclopedia C.
Aherne: Son of Man (İnsan Oğlu) ve Son of God (Tanrı Oğlu) Mad.leri].
Yine Alfred E.
Garvie nin acıklamasına gore Îsâ tamâmiyle ilâhî ve gercek olarak da beserîdir.
Onun bu tabiatlarından birisinin veya diğerinin yahut bunların ikisinin birden O nun zatındaki birliğinin inkârı dalâlettir râfızîliktir.
/.../Kabul edilen formul sudur: Bir sahıs da iki tabiat. [Encyclopaedia of Religion and Ethics. s.597].
Bu îtikad bir yanıyla Tanrı nın insansılastırılması (Antropomorfizm) diğer yanıyla ise İnsan ın tanrılastırılmasıdır (Te lih; Deification) ve her ikisi de Yunan ve Roma basta olmak uzere butun antik pagan dinlerden Hristiyanlığa girmistir.
Eski Yunan ve Roma da hem cok tanrıcılık (politeizm) inancı vardı ve hem de insanları tanrılastırma; meselâ Tanrı Baba kavramı Platon da bile gorulur [Timaios. 28.c 37.c] ve yine meselâ Roma Senatosu kimi uygun gorurse tanrı olarak îlân eder.
Bu inanısta Yahûdî geleneğindeki İbnu llah (Tanrı Oğlu) îtikadının da bir te sîrinin bulunduğuna muhakkak nazarıyla bakılabilir.Ayrıca diğer yandan Hz.
Îsâ ya beslenen muhabbette asırılığa (Fart-ı Muhabbet) sapılması O nun Allah ın Peygamberi olarak kabûl edilmesi kesmez addederek - yukarıda saydığımız kulturel arkaplanın da buyuk te sîriyle - Risâlet mevkıinden Ulûhiyet mevkıine terfî ettirilmesinde muhim bir rol ustlenmistir.
[Herseyde olduğu gibi muhabbette de asırılık haramdır; nitekim Kur ân-ı Kerîm Yahûdîler ve Nasrânîler i dininizde asırı gitmeyiniz hitabıyla uyarmaktadır.
Msl.: El-Mâide: V/77: De ki: Ey Ehl-i Kitâb! Dininizde haksız yere sınırı asmayın!] Duzeltme: Bir onceki yazımın Endîseye Mahâl Yok; Ama Vazıyet Ciddî baslığındaki mahâl kelimesi sehven mâhâl seklinde cıkmıstır.
Dikkatsizliğimden kaynaklanan bu imlâ hâtâsından dolayı ozur diler duzeltirim.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com