Kortların yıllanmıs sarabı -
Andre Agassi Avustralya Acık ta tenis hayatının son duellosunu yapacak.
İran kokenli Ermeni ailenin Amerikalı oglu Andre Agassi 35 yasında olmasına ragmen zamana meydan okurcasına kortlarda fırtına gibi esmeye devam ediyor. Avustralya Acık Tenis Turnuvası nda genclerle mucadele eden Agassi ucuncu seti de gecerse Alpler kasırgası Federer le karsılasacak.
Kortların yıllanmıs sarabı
İran kokenli Ermeni ailenin Amerikalı oğlu Andre Agassi sadece tenisin genc yıldızlarına değil zamana da meydan okuyor. Bu kupeli dazlak adam Avustralya Acık ta tenis hayatının belki de en son duellosunu yapıyor.
Onu gecen yıl tanıtımını yani konu mankenliğini yaptığı Aramis in yeni erkek kokusunun sloganından daha iyi anlatan bir cumleye veya slogana rastlamadım simdiye kadar. soyle diyordu: Life it s a great game. Turkcesi: Hayat buyuk bir oyundur. Gercekten de hayatı oyun kabul eden biri o. Kariyeriyle ifade etmek gerekirse bes setlik tenis macı olarak goren biri... Andre Agassi den soz ediyoruz. Dunya tenis tarihinde en buyuk hayran kitlesine sahip kafasını usturayla kazıtan adamdan... İki servisini de aynı gucle atan sıradısı oyuncudan... En iyi servis karsılayıcıdan... Keyfi yerindeyse 5 setlik oyunda ilk 2 seti verecek kadar comert ya da cesur olan sonra rakibini mosmor eden kumarbazdan... Kazansın ya da yitirsin her mac sonrası iki elini dudaklarına goturerek ve 360 derece donerek her tribune saygıyla eğilip opucukler dağıtan centilmenden... Cekismeli maclarından hicbirini ya kaybederse korkusuyla canlı yayından izleyemediğim yurek carpıntısıyla zapping yaptığım kahramanımdan... (Kazandığını oğrenince koltuğa gomulup banttan gonul rahatlığıyla izlemenin de keyfi baska oluyor. En azından benim icin.) Ve nihayet her yıl tenis sezonunun son buyuk turnuvası Grand Chelemin sondan bir onceki ayağı (sonuncusu Masterlar) New York taki ABD Acıkın (Eylulde oynanıyor) kupa ve cek dağıtım toreniyle birlikte Tenise veda ediyor spekulasyonları yapılan ama ertesi yılın ilk buyuk randevusu Avustralya Acıktan baslayarak spor dunyasına kimbilir kacıncı kez meydan okuyan kortların yaslanmayan kurdundan... Siz bu satırları okurken ucuncu tur macları yapılmakta olan Melbourne deki 2005 Avustralya Acık oncesinde de yine dunya medyasının yuzlerce gazete-dergi-radyo-televizyonunda neler yazılıp soylendi onun icin bir bilseniz. Ezici coğunluk artık oynayamayacağı gorusundeydi. Ve o yine on binlerce sozcuğu cope attırmayı basardı.
35 inci yasgunu pastasındaki mumları uflemeye hazırlanan Agassi 8 numaralı seri bası olarak ve rakiplerine bir kez daha meydan okumak icin herkesten once -ikinci esi iki cocuğunun annesi ve bayanlarda dunyanın gelmis gecmis en buyuk sampiyonlarından (dile kolay sadece Wimbledon da 7 kupası var) Steffi Graf la birlikte- Melbourne a gitti. (2004 te ATP yani Profesyonel Tenisciler Birliği klasmanını 420 toplam puanla 8 inci sırada tamamladığı icin 8 numaralı seribası oldu. İlk sırada kortların yeni fırtınası İsvicreli genc Roger Federer var. 1267 puanla. Diğerlerini de sayalım: Andy Roddick 731 puan Lieyton Hewitt 718 puan Marat Safin 612 puan Carlos Moya 504 puan Tin Henmann 493 puan Guillermo Coria 480 puan. Oldu olacak; Agassi nin altında olan ama ilk 10 a giren iki tenisciyi de hatırlatalım: David Nalbantyan 389 puan Gaston Gaudio 384 puan.) Parantezi kapattık ama bir ayrıntıyı unuttuk: Agassi bugun-yarın ucuncu seti de gecerse ceyrek finalde o 2004 birincisi Alpler kasırgası Federer le karsılasacak. Biliyorum; Federer ucuncu turda yenilemez mi diye dusunenleriniz olacak. Hayır efendim mumkun değil. (Ben o İsvicreli genci asıl idolum olan ve Artık yaslandım diyerek 30 unda tenisi bırakan komsumuzun cocuğu iki kusak once Yunanistan dan ABD ye goc etmis ailenin altın kalpli ve de kırılması guc rekorlara sahip evladı Pete Sampras a benzetiyorum.) Rastlantıya bakın Agassi de bizim coğrafyanın bizim toprakların urunu. Buyrun size delismen tenis virtuozunun bes setlik yasam macının oykusu:
1987 de Roland Garros Turnuvası nda (Paris te) sacları omuzlarına dokulen bir genc cıktı kortlara. Tribunleri dolduran ve kolay kolay kimseyi kabullenmeyen kabullenmek ne demek kanı bile ısınmayan Fransızlar birbirlerine Kim bu zuppe diye sordular. Ellerindeki teniscileri kısaca tanıtan brosurde anlatılan bilgi kırıntısından otesini bilen cıkmadı. O zamanlar İmaj her seydir diye dusunen uzun saclarının yanı sıra kot sortu ve iki kulağında kupeyle kortları hareketlendiren o zuppe genc Agassi ydi. İran dan ABD ye goc etmis bir Ermeni ailesinin oğlu olarak 29 Nisan 1970 de Nevada nın unlu kumar ve casino lar kenti Las Vegas ta dunyaya gelmisti. Babası Mike boksordu. Londra ve Helsinki olimpiyatlarında o cok istediği altın madalyayı alamayınca yemin etmisti: sampiyonluk kupasını -o zamanlar henuz ana rahmine bile dusmemis- cocukları aracılığıyla kaldıracaktı. Oğulları Andre ve Philip ile kızları Rita ve Tamee yi tenise yonlendirmeye karar verdi. 4 cocuğunu da her gun okul oncesi ve sonrası bizzat calıstırıyordu. En yeteneklileri Andre cıktı. Babası onu 13 yasındayken Florida nın Brandenton kasabasındaki Nick Bollettieri nin tenis akademisine gonderdi. Bollettieri bir eski askerdi ve tenis antrenorluğu epey tartısmaların konusu olmustu. Cunku oğrencilerine komandoların eğitim programını uyguluyordu Sadece fiziği değil beyini de calıstırmak sartlandırmak gerekir diyordu. Agassi orada 5 yıl boyunca deyim yerindeyse tornadan gecti sadece tenisini değil adalelerini de gelistirdi. Eski Yunan daki Ispartalılar gibi yalnızca Savasmak icin programlandı. Onun savası kortlarda olacaktı. Eğitimi surerken epey junior lar turnuvasına katıldı ve kısa surede kusağının en cok gelecek vaat eden genclerinden biri gosterilmeye baslandı.
Profesyonel olduğunda henuz 16 yasındaydı. 1987 de Roland Garros ta ilk kez boy gosterdiğinde henuz bir yıllık deneyimi vardı. Toprak kortların en zorlusu gosterilen orada o yıl sadece ilk turu gecebildi. İkinci macından bası onunde ayrılırken gelecek yıl icin intikam yeminleri ediyordu. Bu yemininin bir bolumunu yerine getirebildi 1988 de. Ceyrek finale kadar yukseldi orada 5 setlik muthis bir duello sonrası İsvecli Mats Wilander a karsı kaybetti. Wilander in o yıl Roland Garros ta sampiyon olmasıyla teselli buldu. Onu sadece en iyi altedebilmisti. Uzatmayalım. 1.80 boyunda kilosu 75-80 arasında gidip gelen Agassi basdondurucu bir hızla yukselisini surdurdu. Ancak bir sorun cıktı; basamakları tırmandıkca yitirme korkusu da buyuyordu. Bu da oyununu etkiliyordu. Feci sekilde. O korku yuzunden 1990 da mutlak favori olarak gittiği Roland Garros un finalinde jubilesini yapmaya hazırlanan Anders Gomes e dort sette boyun eğdi. Birkac ay sonra Flushing Meadows ta yani ABD Acık finalinde bir darbe daha yedi. Bu kez tenis yasamının cok uzun bolumunu etkileyecek bir genc vardı karsısında: Pete Sampras. Uc sette (6-4 6-3 ve 6-2) isini bitirdi Sampras onun. Seyirciler sonuca inanamadılar.
1991 de de Roland Garros a favori olarak gitti. Yine olmadı. Finalde bes sette Jim Courier e ve de yağmura teslim oldu. Sonrasında bir tartısma basladı: Agassi hicbir Grand Chelem kazanamayacak mıydı? Harcanmıs bir yetenek olarak mı gececekti tenis tarihine? O sıralar kilo da alıyordu. Cok sevdiği hamburger ve pizzalar yuzunden deniyordu. Ve sonra bir baska soru ortaya atıldı: Agassi bir tenis oyuncusu muydu yoksa sadece bir reklam yıldızı hatta reklam urunu mu? Bu kuskular sorular onda kamcı etkisi yaptı. Hic kimsenin beklemediği yerde Wimbledon da (Londra) solukları kesen bir zafer kazandı. İmajını değistirmis; kariyerinde yeni bir sayfa acmakta olduğu mesajını vermek icin beyaz sort ve beyaz tisortle korta cıkmıstı. Ve basarmıstı. Sadece Wimbledon ve yuklu bir cek değildi kazancı; ayrıca kendine guveni cevikliği tenis tutkusu da geri gelmisti. Ne yazık ki zirvede uzun sure tutunamadı. Hemen ertesi yıl sakatlık nedeniyle turnuvalardan cekildi. Bir kez daha yığınla soru coğu kotuniyetli yığınla yorum ve dağlar yuksekliğinde kusku... Tam da o sıralar tenis hayatında donum noktası olacak bir kisiyle tanıstı: Brad Gilbert. Raket salladığı yıllarda oyle parlak bir oyuncu değildi Gilbert. Ustelik kortlarda kotu anılar bırakmıstı. Cunku onda centilmenliğin zerresi yoktu. Zaten bunu yazdığı Winnig ugly adlı kitabında da itiraf etmisti. Ugly kotu demek cirkin demek duzenbaz demek. Kitapta bir macı kazanmanın hilelerini anlatıyordu. İste o Gilbert 1994 Mart ında Agassi nin antrenorluğunu ustlendi. En buyuk yararı oğrencisinin doğustan gelen yeteneğini yeniden islemesi oldu. Hayır yalnızca tekniğini guclendirmek değildi bu bir stil farklı bir oyun tarzı hatta tenis bilimini gelistirmekti. Sadece Agassi ye guvenini geri getirmek ve kapasitesini kullanmayı oğretmek de değildi. Agassi ye Agassi yi anlatmaktı. Eser birkac ay sonra ortaya cıktı: Agassi o yıl ABD Acık ı kazandı ardından da ertesi yılın Grand Cheleminin ilk ayağı olan Avustralya Acık ı.
Gilbert Daha bunlar bir sey değil diyordu ama Agassi strese dayanıklı değildi. 1997 de yeniden coktu. Hicbir turnuvayı kazanamadı. O yılın 17 Nisan ında Hollywood un muhtesem yıldızı Brooke Shields ile evlenmesinden sonra sanki oynama sevincini tenise ilgisini yitirmis gibiydi. 1997 Kasım ında tenis sezonu kapanırken dunya klasmanında 141 inci sırada yer alıyordu! Sonra bir kez daha sihirli değnek dokundu. Adeta kullerinden doğdu. Ertesi yıl 1998 de turnuvadan turnuvaya kostu. Onu izleyen 1999 da ise zaferden zafere. Bu tekrar zirveye tırmanısta iki yıllık basarısız bir evliliğin ardından Brooke Shields ten bosanmasının etkisi var mıydı; soylemiyor. Ancak kaldırdığı kupalar en azından gonul yarasını bastırmakta etkili oldu: Wimbledon da finali oynadı Roland Garros ve ABD Acık ı kazandı. Milenyum a da iyi girdi: Avustralya Acık ta sampiyonluk kupasını kucaklarken gozlerinden birkac damla yas suzuluyordu. İste orada kendisinden bir yas buyuk olan Steffi Graf ile yolları kesisti. Ancak Brooke Shields in aksine Graf onun icin yeni basarılara giden yolda koltuk değneği oldu. Cunku yukarda da belirttiğimiz gibi o da kortlardan geliyordu. 2002 subat ında evlendiler. İlk cocuklarının Jaden Gil adını verdikleri kızlarının doğumundan uc gun once! Bunu gecen yıl oğulları Jazz - ın doğumu izledi.
Arada ondan daha genc Jim Courier tenisi bıraktı Pete Sempras veda etti. Ama o Yasım ilerledikce olmak istediğim insana biraz daha yaklastığımı hissediyorum diyerek meydan okumaya devam etti. Gecen yıl profesyonel tenis hayatındaki 800 uncu zaferini kutlarken Bircok kez dususe gectim ama bunlar hep ertesi sabah silkinmemi sağladı diye anlattı duygularını. 1986 da henuz 15 yasındayken John Austin i 6-4 ve 6-2 lik setlerle yenerek baslayan profesyonel tenis yasamında iyi bir servetin de sahibi oldu. Sadece gecen yıl 22.5 milyon dolar kazandığını soyleyelim gerisini siz hesaplayın. İste o -tenis icin- yası ileri ama raketi genc adam Avustralya Acık ı besinci kez kazanmak gibi gerceklestirmek bir yana dusunulmesi bile cesaret isteyen iddia icin dunyanın obur ucunda genclere meydan okuyor. İki cocuğunun anası Steffi Graf da tribunlerden ona opucukler gonderiyor. Ve ben de sabahın korunde uyanıp yurek carpıntılarıyla maclarını izliyor; bırakın seti oyun verdiğinde zappingliyorum. Seyretmediğim bolumde kazanacağını umarak kazanacağına inanarak ya da kazanması icin totem yaparak... Eeee... Yıllanmıs sarap merakınız varsa bu kadarcık zahmete de katlanmalısınız. Değil mi?
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com