Ermeniler kullanıldı -
Genel Yayın Mudurumuz Fuat Bol un hazırlayıp sundugu ve yazarımız İsmail Kapan’ın sorularıyla katıldıgı Cerceve’den Yansımalar programının onceki aksamki konuğu gazetemiz basyazarı Yılmaz Oztuna idi. TGRT HABER TV’de yayınlanan programda sozde Ermeni soykırımı iddiaları ve Turkiye’nin AB uyeliği tartısıldı. Uyelik muzakerelerinin baslamasıyla Turkiye’nin onune bircok dosyanın konulacağı bunlar arasında sozde Ermeni soykırımının da bulunduğunu hatırlatan Oztuna ozellikle ABD ve Fransa’daki Ermeni diasporasının bu konularda cok etkin olduğunu soyledi.
Sultan Abdulhamit’e cirkin ithamlar
Ermeniler ile ilgili iddiaları tarih sayfalarından alıntılar yaparak değerlendiren Oztuna Ermeni tezlerine en fazla karsı cıkan 2. Abdulhamit’in Kızıl Sultan” sıfatıyla anılmasına dikkat cekti. Oztuna 2. Abdulhamit’in Berlin Antlasması’nın 61. maddesinde yer alan ve bugun uzerinde 22 ilimizin bulunduğu 6 eyaletteki bazı duzenlemelerin Ermeniler lehine yapılmasını onlediği icin bu tarz cirkin ithamlarda bulunulduğunu anlattı. İlk kez kendisinin kaleme aldığı ve Sultan Abdulhamit’in gercek hayatını ortaya koyan eserin basında 33. derecede mason olan genel mudurun bulunduğu bir banka tarafından basıldığını ve 65 bin baskı yaptığını hatırlatan Oztuna doğruların gercek bilim adamları tarafından teyit edildiğini vurguladı.
Tehcir mi etnik temizlik mi?
Fuat Bol’un Tehcir konusunda yazılan 5 bin kitap ve 20 bin makale ile zihinler bulandı ve bircok insanın kafası karıstırıldı. Gercek nedir? Tehcir etnik temizlik midir?” seklindeki sorusunu cevaplayan Yılmaz Oztuna tarihteki değisik isimlerden ornekler vererek tehciri acıkladı. Oztuna 1915’te yasananların Ziya Pasa tarafından karsılıklı birbirini oldurme olarak değerlendirildiğini Turk aydınları tarafından da konunun tam olarak yeterli duzeyde arastırılmadığını dile getirdi.
Tarihci kimliğiyle konuyu değerlendiren ve belgeler ısığında acıklamalar yapan Oztuna Cıkan isyanlarda ordu eli silahlı ceteleri bastırdı. Sivil Ermenilere karısmadı” dedi.
Osmanlı’yı arkadan vurdular
Ozellikle 3. ordunun 1915’teki Sarıkamıs harekatında soğuğa yenilerek yok olmasını fırsat bilen Ermeni cetelerinin Rusya’dan temin ettikleri silahlarla Musluman koylerini bastıklarını ve coluk cocuk demeden katliama giristiğini ifade eden Oztuna 1915’te Canakkele’de olum kalım savası verilirken Ermeniler arkadan askerimizi vurdu ve koylerimizi bastı. Bunun uzerine savas halindeki hukumet Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’da yasayan Ermenileri imparatorluğun baska bir eyaletine goc ettirdi. Ermeniler kafileler halinde cok daha mureffeh olan sam Beyrut ve Bağdat gibi yerlere nakledildi. Ayrıca Kurt asiretler yer yer bu kafileleri vurdu. Osmanlı askerlerinin tamamı farklı cephelerde olduğu icin asiretler engellenemedi. Kıs sartlarında gerceklesen gocte kolera salgınından da olenler oldu” diye konustu.
Millet-i sadıka” nasıl bu hale geldi?
Yılmaz Oztuna Osmanlı Devleti tarafından sadık millet (Millet-i sadıka) olarak bilinen Ermenilerin nasıl bu hale geldiklerini su sekilde acıkladı: Bir yanda Ruslar Doğu Anadolu uzerinden sıcak denizlere inmek istiyordu. Bir yandan da Fransızlar Kudus sam ve Hatay bolgesinde emellerini gerceklestirmek icin uğras veriyordu. 1909’da baslayan Haclı seferlerinin komutanlarının yuzde 60-70’i Fransızdır. Kudus Krallığını kuran Fransa Turklere cok kızıyordu. Cunku Turkler buraları adım adım geri alarak enkazı ortadan kaldırmıstır. Bu yuzden hem Ruslar hem Fransızlar Ermenileri kandırdı.” Sık sık gundeme getirmelerine rağmen ABD’deki senatorlerin bile bu konuyu cok fazla bilmediğini kaydeden Oztuna Soykırım iddiaları Demokles’in kılıcı gibi bir siyasi baskıdır. Bundan kurtulmanın tek yolu AB’ye girmemizdir. O zaman Turkiye’nin sınırı tartısılmaz. Turkiye ile Ermenistan arasında Azerbaycan topraklarının terk edilmesi sartıyla sıcak dostluklar kurulabilir. O zaman sınırdaki tum kapılar acılır” değerlendirmesini yaptı.
Turkiye cok gec uyandı
Yılmaz Oztuna Turkiye’nin redd-i miras uzerine kurulduğunu belirterek (Ermenilerin iddiaları bizim meselemiz değil o gecmiste kaldı) denildi ama tum dunya bizi Osmanlı’nın devamı olarak goruyor. Fransızlar da bircok değisiklik gecirdi fakat devletleri hep Fransa idi. Turk diplomatlarının tek tek oldurulmesinin ardından Turkiye durumu fark etti ancak cok gec uyandık” dedi. Değisik dillerde yayınların baslamasıyla Turk halkının da bilinclenmeye basladığını anlatan Oztuna İlk kez detaylarıyla bu konuyu lise ders kitabında ele aldım ancak daha sonra iktidara gelen Bulent Ecevit kitapları SEKA’ya gondererek uzerine su sıktırdı” seklinde konustu.
Asıl savas Ermeniler ile Kurtler arasındaydı
Yılmaz Oztuna programda daha once hicbir yerde anlatılmayan ve kendisinin de su ana kadar kaleme aldığı kitaplarda yer vermediği ozel bilgileri ilk kez acıkladı. Oztuna’nın carpıcı acıklamaları soyle: Ermeniler yuzlerce koy basmıstır on binlerce Musluman oldurmuslerdir. Ancak Ermenilerce oldurulenlerin 10’da 9’u Kurt’tur. Turkler de oldurulmustur ama cok azdır. Osmanlı Devleti tum Muslumanları aynı teba olarak gorduğu icin bu ayırımı yapmamıstır. Ermeniler’den canı yanmayan Kurt ailesi kalmadığından Kurt asiretler tehcir halindeki kafilelere saldırmıstır.”
Ozerk devlet hayali
Ermenilerin ozellikle Kurtleri oldurmesine de acıklık getiren Oztuna Ermenilerin en yoğun yasadığı yer Sason’du ve (su an Batman’a bağlı bir ilce) nufusları yuzde 45 civarında idi. Zaten baska Ermeni nufusunun yuzde 20’yi gectiği baska eyalet yoktu. Katliamların yapıldığı coğrafyada onemli bir Kurt nufusu vardı. Doğrudan doğruya Kurt nufusunu oradan kacırtarak bu bolgelerde otonom bir bolge kurmayı hedefliyorlardı. İleriki yıllarda da mustakil bir devlet olacaklardı. Ama bunu uygulamanın imkanı yoktu” dedi.
Belgeselle iddiaları curutelim
Cerceve’den Yansımalar”da Genel Yayın Mudurumuz Fuat Bol ve yazarımız İsmail Kapan’ın sorularını cevaplandıran Yılmaz Oztuna soykırım iddialarına karsılık dısarıya donuk belgesel ya da konulu filmlerin yapılmasını yabancı dillerde kitaplar basılarak Osmanlı arsivlerinin arastırmacılara acılmasını tavsiye etti. Oztuna gerekirse yabancı arastırmacıların bes yıldızlı otellerde ağırlanarak arastırma yapmalarına imkan verilmesini istedi.
2010’da tam uye olabiliriz
Cerceve’den Yansımalar” programında Turkiye’nin AB ile iliskilerini de yorumlayan Yılmaz Oztuna son iki senede gerek icra gerek yasama organlarının ciddi gayretler gostererek Kopenhag Kriterleri’ni gerceklestirdiğini soyledi. Oztuna Tam uyelik icin 10-15 yıl verilmesini kabul etmiyorum. AB ulkeleri kendi kamuoylarını sakinlestirmek icin bu tarz sozleri sarfediyor. Reformlar yaparak kendimizi hazırlamalıyız. Turkiye 2010’dan once cok buyuk bir milli hamle gosterirse tam uyelik neden olmasın” diye konustu.
Turkiye parcalanmaz
Turkiye’nin AB’ye girmesiyle parcalanacağı ve basta doğu illerimizde olmak uzere toprak satın almaların yoğunlastığı iddialarını yorumlayan Yılmaz Oztuna Burası Filistin değildir. Turkiye sağlam bir devlettir. Toprak satılması bizi korkutmamalı. Toprak satın alsınlar ki kiliselerini yapsınlar hicbir seyi değistiremez” diye konustu. Oztuna Kurtce veya Lazca gibi alt dillerde de yayın yapılmasının sakıncalı olmadığını ancak bunun TRT yerine ozel sektor eliyle yapılmasının doğru olduğunu dile getirdi.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com