Komisyon raporu ve azınlık hakları -
AB Komisyonu İlerleme Raporunda kurtlerin ve alevilerin azınlıkların hakları baslıgı altında degerlendirilmesi Turkiye de gerilerde kaldığı zannedilen bir tartısmanın yeniden gundeme gelmesine neden oldu. Maalesef Basbakanlık İnsan Hakları Komisyonu nun azınlık hakları ve kulturel haklar raporu ile tartısma ciddi boyutlara ulasmaya basladı.
* Bastan soyleyelim. Raporun iceriğini tartısılır. Bence buyuk yanlıslıklar var. Rapordaki değerlendirmelerin ozellikle azınlık hakları ve Lozan Antlasması nın değerlendirildiği bolumlerin tartısılması zorunlu. Ancak bu tabii ki Komisyon Baskanı Prof. Dr. Kaboğlu raporun iceriğini acıklarken iki sendika temsilcisinin fiili mudahalede bulunmus olmalarını haklı gosteremez. Raporu elestirirsiniz ancak fiili mudahale ile acıklamayı engellemek kesinlikle kabul edilemez bir davranıs. Ve Turkiye gibi bir donemler dusunce farklılıklarının karsı taraftakileri oldurmeye donusmesi felâketini yasamıs bir ulkede bu tur zorla susturma goruntulerine karsı cıkmak zorunlu.
* sunu asla unutmamalıyız: azınlık hakları gibi kavramları cok ciddi olarak ve bilimselliği tartısma goturmeyen verilerle tartısmak durumundayız. Dayandığımız veriler farklı yorumlanabilir ancak doğruluğu tartısma goturmeyecek veriler olmalı. Temel nokta bu.
Neresi doğru?..
Bakanlık nezdinde kurulmus bir kurulun hazırladığı Raporun iceriğinin bilimsel ve doğruluğu tartısma konusu yapılmayacak ciddi verilere dayanması gerekir. Maalesef bağlı olduğu Bakanlık tarafından bile reddedilen ve ayrıca hukukcuların buyuk bir bolumu tarafından ileri surulen goruslerin doğruluğunun tartısıldığı bir raporla Turkiye nin sorunlarını değerlendirmek de mumkun değil.
Daha once de yazdım Annan Planı gibi uzun karmasık cetrefil bir uluslararası belgeyi dahi kendi dilinde okuma imkânı bile olmadan (cunku sadece gayri resmi cevirisi vardı) davul zurna ile kabul ettik. simdi aynı durumun azınlık hakları tartısmasında ustelik bir Basbakanlık Kurulu Raporunda ortaya cıkması daha da uzucu.
Bu rapordaki konular bilimsel veri ve olculerle tartısılmalıdır. Orneğin Turkiye Anayasası nda Devletin dili kavramı vardır. Bu resmi dilin kabul edilmesine karsıdır. Anayasa daki kavramı değistirmemiz gerekir denmisse bu doğru değildir.
* Gerek 1961 Anayasası nda gerek 1982 Anayasası nın 3. maddesinin baslığında resmi dil terimi acıkca yer almaktadır. Ve dil teriminin baska turlu yorumlanması kesinlikle mumkun değildir. Devletin resmi olmayan bir dili nasıl olur ki?
Ayrıca Raporda yer aldığı yazılan bir saptama da doğru değildir: Lozan da Turk vatandaslarının istedikleri dilleri istedikleri gibi konusabilecekleri okullarını acabilecekleri ifadesi varmıs. Biz Lozan ı azınlıkların haklarını ihlal edecek bicimde yorumluyormusuz.
Kesinlikle doğru değil. İleri surulen 39. madde Antlasmanın III. Bolumunde yer alır. Her hukuk belgesinde olduğu gibi bir maddenin yer aldığı bolum o maddenin anlamının belirlenmesi acısından da onemlidir. Lozan da değisik bolumler vardır. Osmanlı Borcları Sınırların Belirlenmesi gibi. Bu Bolumlerde yer alan her bir madde o bolumle ilgilidir. Lozan ın 39. maddesi de azınlıkların korunması ile ilgili bolum icinde yer almaktadır. Ve sadece 39. maddede değil bolumde yer alan maddelerin tumunde de azınlık olarak Musluman olmayan Turk vatandaslarının ele alındığı acıktır. Ustelik maddenin tumunde din unsuru on plana alınmıstır. Eğer diğer etnik grupları da iceriyorsa neden sadece din unsurunu on plana cıkartmıstır? Onemli olan bu. Yanlıs verilerle değil bilimsel olculerle tartısacaksınız. Bu kadar basit.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com