Basbug dan azınlık tepkisi -
Orgeneral Basbug Azınlık hakları bireysel haklar olup bu hakların ilgi alanı kulturel alandır. diger bir deyisle azınlık haklarını grup haklarına donusturmek ve ilgi alanını siyasal alana yaymak konuya iliskin uluslararası kabul edilen goruslerle uyumlu değildir diye konustu..
Orgeneral Basbuğ Genelkurmay Karargahı nda duzenlediği basını bilgilendirme toplantısında AB nin 6 Ekim de acıkladığı İlerleme Tavsiye ve Etki raporları guvenlik boyutunda incelendiğinde basında yoğun olarak gundeme getirilen ve her kesimde tartısılan azınlık konusunun oncelikle değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Orgeneral Basbuğ sunları kaydetti:
Bulunduğu bolge itibarıyla Turkiye nin ic guvenliğinde en kucuk bir sarsıntı bir gole atılan tasın yarattığı halkalar gibi bulunduğu bolgeden baslayarak genis bir cevreyi etkileyecek guctedir. Bu nedenle Turkiye yi coğrafyası yonetim yapısı ekonomisi dini tarihi ve benzeri nedenlerle sorgulayan ulkelerin en cok da kendi guvenliklerini korumak icin huzurlu ve guvenlikli bir Turkiye ye tahminlerinden cok daha fazla ihtiyacları vardır. Bugune kadar gerek terorle mucadelede gerekse bolgesel krizlerde Turkiye nin coğu zaman tek basına verdiği mucadelenin ve istikrara desteğin takdiri beklenmemekle birlikte ic dengeleri acısından Turkiye sorunlu bir yapıya donusturulduğunde sonuclarını tum ulkeler tahmin etmek durumundadır.
Turkiye Cumhuriyeti uniter bir devlettir. Uniter devlet ulke millet ve egemenlik unsurları ve keza yasama yurutme ve yargı organları bakımından teklik ozelliği gosteren devlet olarak tanımlanır. Buna gore uniter devlette tek bir ulke tek bir egemenlik ve tek bir millet vardır. Bu kapsamda Anayasamızın değistirilemez ve değistirilmesi teklif bile edilmeyecek olan 3. maddesinde yer alan Turkiye nin uniter devlet yapısını tartısmaya acmak TSK tarafından tasvip edilemez. Uniter devlet tanımında yerini bulan millet kavramının ise dil kultur ve ulku birliğiyle birbirine bağlı vatandasların olusturduğu bir siyasi ve sosyal olgu olarak tanımlayan Orgeneral Basbuğ bu noktada Ataturk un Turk milletini Turkiye Cumhuriyeti ni kuran Turkiye halkına Turk milleti denir seklinde tanımladığını belirtti.
AZINLIK KAVRAMININ TANIMI
Orgeneral Basbuğ Turk milletini olusturan Turkiye coğrafyası uzerinde ve ulku bağıyla birbirine bağlı olan Turkiye halkının uniter devlet yapısı icerisinde bir millet olarak tanımlandığını ifade ederek soyle devam etti:
Ataturk un bu gorusu bugunku Anayasamızda da hukuklastırılmıstır. Ancak bugun millet kavramı ve tanımı uzerinde kamuoyunda yapılan bazı tartısmalar ile millet kavramının teklik niteliği bozulmaya calısılmaktadır. Oysa millet kavramı ayrıstıran değil butunlestiren bir olgudur. Millet bir butundur parcalardan ibaret gorulemez. Boyle gorulurse bu parcaların her biri vatanın da parcalarına sahip cıkma temayulu gosterir. Bu ise devletin parcalanmasına giden yolu acar.Azınlık konusunun Turkiye nin guvenliğiyle ilgili onemi acıktır.
Bilindiği gibi azınlık konusu oldukca karmasık bir konudur. Bu nedenle değerlendirmelerin sağlıklı ve doğru bilgiler ısığında yapılması onemlidir. İlk once konuya genel bakıs acısıyla diğer bir deyisle uluslararası belgeler cercevesinde bakmanın yararlı olacağını değerlendirmekteyiz.
Uluslararası hicbir belgede azınlık kavramının ortak bir tanımı bulunmamaktadır. Her seyden once soz konusu butun belgelerin azınlık haklarını bireysel hak olarak gorduğunu belirterek azınlıklarla ilgili uluslararası belgelerde yer alan su temel noktaları ifade etmek istiyoruz:
-Etnik kulturel din ve dil ayrılıkları mutlaka ulusal azınlıkların yaratılması sonucunu doğurmaz.
-O halde azınlıklar nasıl olusur? Oncelikle bireyin kendisini toplumun diğer kesimlerinden farklı olarak gormesi sarttır. Bu farkı gormeyenler zorla farklı duruma sokulamaz. Ayrıca bireyin kendisinin kendisi gibi dusunen bir azınlık grubuna ait olduğunu hissetmesi gerekir. Burada uzerinde onemle durulması ve iyi anlasılması gereken
nokta azınlık haklarının bireysel olduğu grup hakkı olmadığı hususudur. Uluslararası sozlesmelerde de ongorulduğu gibi birey kendi kimliğini belirlemede ozgur olduğundan bir gruba ait olup olmadığını acıklamak bireyin kendi tercihine kalmıstır.
Avrupa Konseyi nin Ulusal Azınlıkların Korunmasına İliskin Cerceve Sozlesmesi ne ve bu sozlesmeye iliskin devletlerin deklarasyonlarına bakarsanız her devletin ulkesinde azınlık olup olmadığı konusunda karar vermede egemen olduğunu gorursunuz. Anılan Cerceve Sozlesmesi bireysel azınlık haklarının kullanılmasının ilgili ulkenin toprak butunluğune ve ulusal egemenliğine karsı kullanılamayacağını acıkca ifade etmektedir. Aslında azınlık haklarının grup hakkı olarak tanınmasının uygun olmayacağı dusuncesi de bu hususa dayanmaktadır. Buraya kadar ifade edilenlerden su sonucları cıkarabiliriz:
Azınlık hakları bireysel haklar olup bu hakların ilgi alanı kulturel alandır. Diğer bir deyisle azınlık haklarını grup haklarına donusturmek ve ilgi alanını siyasal alana yaymak konuya iliskin uluslararası kabul edilen goruslerle uyumlu değildir. Lozan Barıs Andlasması gorusmeleri sırasında azınlıklar konusunun nasıl yer aldığına gelince; Lozan Barıs Andlasması nın Azınlıkların Korunmasına iliskin kesimi teskil edilen Azınlıklar Alt Komisyonu tarafından hazırlanmıstır. Bu kesim Azınlıkların Korunması baslığı altında 37. madde ile baslamakta ve 45. madde ile sona ermektedir.
Azınlıkların Korunması Kesimi nin hazırlanması esnasındaki temel esas ve dusunceler ile tarafların konuya iliskin goruslerini dikkate almadan yani ilgili kesimin tutanaklarını okumadan her bir maddeyi ve bu maddeler icindeki cumleleri ve sozcukleri kendi dusunceleri doğrultusunda yorumlayarak sonuc cıkarmanın sağlıksız bir yaklasım olduğu soylenebilir.
Turk Heyeti Alt Komisyonun calısmalarında konuya iliskin goruslerini Turkiye de Musluman olmayan azınlıkların bulunduğu ancak Musluman azınlıkların bulunmadığı esasına dayandırmıstır. Turk Temsil Heyeti son andlasmalarda bulunan ve butun devletlerce yeterli kabul edilmis cağdas ve laik ilkelere uygun butun hakları Musluman olmayan azınlıklara tanımayı yukumlenme konusunda bir an bile duraksamamıs
ancak bundan daha ileriye gitmeyi ise reddetmistir. Cunku Musluman azınlıklar olduğunun kabul edilmesi coğunluğun icinde bulunan bazılarının azınlık durumuna dusurulmesidir. Turk Heyeti Lozan da gostermis olduğu kararlılıkla Andlasmanın Azınlıkların Korunması kesimindeki azınlık anlayısının Musluman olmayan azınlıklara dayandırılmasını sağlamıstır. Bu sekilde Lozan Barıs Andlasması ile Musluman olmayan azınlıklara pozitif haklar verilmistir.
Orgeneral Basbuğ Avrupa Birliği Komisyonu nun Tavsiye Raporu nda yer alan Turkiye nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmis olduğu ve bu nedenle ortaklık gorusmelerinin baslaması onerisini memnuniyetle karsıladıklarını soyledi. Orgeneral Basbuğ Bu bağlamda azınlıklar konusuna Avrupa Birliğinin 6 Ekim 2004 de yayımlanan raporlarında nasıl bakıldığını değerlendirmekte yarar goruyoruz dedi. Orgeneral İlker Basbuğ soyle konustu:
Avrupa Birliği nin Tavsiye Raporu nda azınlıklar konusu uc yerde ve hicbir gruba atıf yapılmaksızın genel bir ifadeyle gecmektedir.
İlerleme ve Etki raporlarında ise azınlıklar konusu cok genis bicimde yer almaktadır. Ozellikle İlerleme Raporu nda 69 defa azınlık kelimesi gecmekte Lozan Andlasması nda tanımlanan ve hukuki statusu belirlenen azınlıklar dısındaki bazı topluluklara atıf yapılmakta bazı yerlerde kapalı bazı yerlerde ise acıkca Turkiye de yeni azınlıklar bulunduğu ifade edilmektedir. Kurt kokenli vatandaslarımız ile Alevi vatandaslarımız - ki Avrupa Birliğinin bu ayrımını konusmamızda kullanmak bile bizim icin rahatsız edici
- Turkiye deki Muslumanlar icinde azınlıklar olarak gosterilmekte ya da ima edilmekte ve bu vatandaslarımızla ilgili rakamlar verilmektedir. Bu konuya iliskin ilk tepki ilgili vatandaslarımızdan gelmis ve Turkiye deki bir Avrupa Birliği yetkilisi bu hususun bir terminoloji meselesi olduğunu ifade ederek konuyu hafifletmeye calısmıstır. Oysa hepimizin de iyi bildiği gibi bugunun medya ortamında bir seyin var olduğunu zannettirmek varmıs yanılsamasına yol acabilir.
Avrupa Birliği raporlarında dikkati ceken diğer bir husus ise azınlık hakları cercevesinde dusunulen ve istenilen bazı hakların kulturel alanları da asarak siyasal alanlara tastığı noktasıdır. Secim sistemindeki yuzde 10 luk baraj elestirisinin sadece belirli bir topluluğun Parlamentoda temsil edilmesini zorlastırdığına dayandırılması da bu hususa bir ornektir. Halbuki bu konu Turkiye deki secim sisteminin temsilde adalet prensibi cercevesinde ele alınması gereken bir husustur.
Avrupa Birliği nin soz konusu yaklasımının Lozan Barıs Andlasması ile tesis edilen durumun dısına cıktığı ortadadır. Ayrıca kendilerini azınlık olarak dusunmeyen bireylerin azınlık olduklarının acıkca soylenmesini veya ima edilmesini tasvip etmiyoruz ve dusundurucu buluyoruz.
Duzenlemelerin kulturel alanda kalması ve uniter devlet yapısının zedelenmesine yol acılmaması kosuluyla Turkiye Cumhuriyeti ilgili uyum yasaları ile Turkiye deki kulturel zenginliğin yasaması icin gerekli duzenlemeleri gerceklestirmistir ve uygulamalar devam etmektedir.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com