Turk ust kimligi ulkeyi boluyor -
NEDEN? Baskın Oran
Turkiye son gunlerde belki de hic hazır olmadıgı bir tartısmayla calkalanıyor. Basbakanlık İnsan Hakları Danısma Kurulu nun Azınlık Raporu aniden ulkenin gundeminin basına oturdu. Cok uzun yıllardan beri tabu olan sorunları acıkca dile getirilemeyen ve hatta tarifi bile tam olarak yapılamayan azınlık konusu ustelik devletin resmi bir raporuyla tartısmaya acıldı. AB nin azınlık anlayısıyla Turkiye nin azınlık anlayısı arasında buyuk farklar oldugu ortaya cıktı. Kimin azınlık olduğu azınlıklara ne gibi haklar verileceği bunun icin yasalarımızda değisiklik yapılmasının gerekip gerekmediği azınlık kavramı ile esitlik kavramı arasındaki iliskiyi Turk ust kimliğinin yarattığı sorunları belki de Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu kadar ciddi bir bicimde ayrıntılarıyla konusmaya basladık. Daha once cok az sozunu ettiğimiz bu tabu konuların AB sureci sayesinde gundemimize girmesi ulkede gergin bir tartısma ya yol acsa da Turkiye nin butun sorunlarını konusabilecek tartısabilecek bir olgunluğa ulastığını da gosterdi. Bu buyuk ve ciddi tartısmayı yaratan raporun yazarı Prof. Baskın Oran ile raporu hazırlayan kurulun yapısını Cumhuriyet in kurucu anlasması Lozan ı azınlık meselesinin nasıl ele alınması ve cozulmesi gerektiğini konustuk.
Basbakanlık İnsan Hakları Danısma Kurulu nun Azınlık Hakları ve KulturelHaklar Calısma Grubu olarak hazırladığınız Azınlık Raporu ortalığı birbirine karıstırdı. Rapordan once bu kurulu sormak istiyorum. Ne zaman olusturuldu Danısma Kurulu?
İki sene once Basbakanlık olusturdu. Uyelerini de tabii Basbakanlık secti.
Kimler var bu kurulda?
78 uyeli kurulda uc grup insan var. Birinci grup devlet memurlarından
olusuyor. Jandarmanın bile temsilcisi var. MİT in de kendi adıyla değil ama Basbakanlık adıyla var. İcisleri Adalet bakanlıklarının da temsilcileri var. Kurulda ikinci grubu sivil toplum orgutleri olusturuyor. İnsan Hakları Derneği nden TESK e cok sayıda dernek var. Hatta oyle bazı dernekler var ki bunlar 2003 Haziranı ndan beri hazır olan bu raporun cıkmasını engellemek icin bir bucuk yıldır muazzam calıstılar. Hukukun Egemenliği Derneği Turk Dunyası İnsan Hakları Derneği Toplumsal Dusunce Derneği gibi isimleri de cok ilginc bunların. Dernek değil devlet kurulusu gibi hareket ediyorlar. Ucuncu grup ise benim de dahil olduğum grup. Universite ve birtakım kurumlardan uzmanlar ismen secildi bu gruba.
Azınlık Raporu nu siz yazdınız. Sizin tam olarak goreviniz nedir bu kurulda?
78 uyeden biriyim. Prof. İbrahim Kaboğlu nun baskanlığındaki bu kurul 13 alt calısma grubu olusturdu. Ben Azınlık Hakları ve Kulturel Haklar Calısma Grubu nun baskanıyım.
Bu kurul devlette kime karsı sorumlu peki?
Adı Basbakanlık İnsan Hakları Danısma Kurulu ama Basbakanlığa değil insan haklarından sorumlu devlet bakanlığına Abdullah Gul e bağlıyız biz.
Sizden boyle bir azınlık raporu hazırlamanız mı istendi yoksa kurul boyle bir rapor hazırlamaya kendi mi karar verdi?
Biz bu raporu hazırladık cunku rapor hazırlama gorevi bu kurulun kurulus kanununda yonetmeliğinde var. Sen kalkıp Ben istemedim diyebilir misin bu raporu? İnsan haklarını gelistirmek icin biz 13 alt grup kurduk karsılığında bu isten hic para almadan ayrı ayrı raporlar hazırladık. Cunku yonetmeliğimize gore insan haklarını gelistirmek iki bicimde oluyor. Bir Basbakanlığın isteyeceği calısmaları yapmak. İki kendiliğinden raporlar hazırlayıp devlet bakanlığına sunmak. İste biz ikincisini yaptık. Biz sanki kendi kendimize gelin-guvey olmusuz gibi bir hava doğuyor simdi. Rapor hazırlamasaydık yatacaktık. Ertuğrul Yalcınbayır devlet bakanıyken bizim her toplantımıza gelirdi. Abdullah Gul aynı zamanda Dısisleri Bakanı da olduğundan bir toplantıyı actı ve gitti. Bunu anlayabiliyoruz ama bize altı aydır randevu vermemesini anlayamıyoruz. Aslında AKP nin bizim soylediklerimizle cok catısır bir yanı yok ama bu kurul anlasılan vitrin olarak kalsın hukumete sorun getirmesin isteniyor.
Sizin yazdığınız ve kurul tarafından kabul edilen rapor resmi bir rapor mu?
Ne yaparlarsa yapsınlar bu devletin resmi raporudur. Cunku biz kanunla kurulmus yonetmeliği olan resmi bir kuruluz. Zaten raporun bu kadar gurultu koparmasının nedeni de bu. Ben bunların simdiye kadar daha da sertlerini makalelerde kitaplarda defalarca yazdım. Dısisleri nde verdiğim derslerde de alt kimlik ust kimlik kavramlarını kullandım. Ama bu kavramlar ilk defa resmi bir raporda gectiği icin bazıları boyle birden saldırıya gecti. Nitekim bazı yazarlar Kurt elmanın icinde kurt devletin icine girdi diye hukumeti elestirdi. Hukumet bundan korktu. Mesele bundan ibarettir. Bu rapor bazılarını cıldırttı. Cunku zeminin ayaklarının altından kaydığını goruyorlar. Artık bu konular Turkiye de tartısılıyor. Cunku en buyuk felaket sorunların tabu olmasıdır. Vatan haini ilan edilmeyi goze almadan tartısamadığınız kavramlara tabu denir ki su an tek bir tabu kaldı o da Ermeni meselesi. Artık her sey tartısılıyor bu ulkede. Rapora gelince bu bir danısma raporudur. Hukumet ister uygular ister uygulamaz. Ama hukumetin AB surecinde yapması gerekenlerdir bizim soylediklerimiz.
İsin usul yonunu konustuktan sonra simdi ozune gecelim. Azınlık dediğimizde iki ayrı zeminde tarif ediyoruz bunu. Hukuki acıdan ve sosyolojik acıdan. Once hukuken azınlık kim Turkiye de?
Turkiye de Musluman olmayan herkes. Ama bu Museviler Rumlar ve Ermeniler diye yanlıs tanıtılıyor. Halbuki Lozan ın 143 maddesinin hicbir yerinde bu uc azınlığın adı gecmez. Lozan gayrimuslimler der. Suryaniler Keldaniler Asuriler de buna dahil olduğu halde onlara Lozan daki haklar tanınmıyor. Mesela Lozan ın 40 ıncı maddesiyle bunların da okul acmalarına izin verildiği halde okul acmaları yasak. Daha biz bunu bile anlatamadık bazılarına. Ayrıca Turkiye de azınlıktan anlasılan seyle AB nin azınlık dediği sey arasında da hicbir ilgi yok.
Aralarında nasıl bir fark var?
AB azınlık dediğinde bir ulkede coğunluk ve egemen olmayanların o ulkede coğunluk ve egemen olanlarla aynı muameleyi gormesini istiyor. Mesela Turkiye de Sunni Musluman coğunluk var. Bunlar camilerde elektriği bedava kullanıyor. Alevi Muslumanlar ise cemevinde ibadet ettiğinde elektriğin parasını oduyor. AB iste bu olamaz diyor. Mesela Turk coğunluk Turkce oğreniyor yayın yapıyor ama Kurtler Kurtceyi okulda oğrenemiyor. Kurtce kurslarının acılması bile iki yıl aldı. AB Eğer Turk coğunluk Turkce oğrenebiliyorsa Kurt azınlık da Kurtce oğrenebilmeli diyor. Cunku AB nin azınlık tanımına gore butun vatandaslar mutlak olarak esittir. AB nin azınlık hakkı dediği de tamamen esitlik hakkıdır. Kendi insanımızı zoraki vatandas olmaktan cıkarıp gonullu vatandaslığa gecirmektir insanların kendi kulturlerini yasamasını engelleyen yasakları kaldırmaktır. Devletten daha devletci olan dernekler ise yasakları kaldırmanın devleti boleceğini iddia ediyor. Kardesim zoraki vatandaslığa dayanan bir devlet dinamit uzerine oturuyor demektir o devlet sağlam değildir. Gonullu vatandaslar uzerine oturan devlet kuvvetlidir. Bu da uniter devlet icinde demokrasi demektir.
Dunyada azınlık kavramı cok değistiğine gore biz Lozan a gore sekillenen azınlık tarifini hukuken değistirmek icin yasa cıkarmak zorunda mıyız?
Hayır. Kanun cıkarmak gerekmiyor tam tersine herkesin esit olması kimsenin ayrıcalıklı olmaması icin butun yasaklayıcı kanunları kaldırmak gerekiyor. Turkiye nin ihtiyacı budur korkmamak gerekir. Turkceden baska dilde eğitim yapılamaz yasağını kaldırırsanız isteyen istediği dilde eğitim yapar. Goreceksiniz bir sure sonra okullarda bu diller secmeli olacak. Aslında Kurtce Lazca veya Cerkezce yayın yasağı anayasaustu veya anayasa değerindeki Lozan a da aykırı. Lozan ın 39/4 uncu maddesi Butun Turkiye Cumhuriyeti vatandasları ozel ve resmi acık ve kapalı toplantılarında her turlu basın ve yayın konularında istedikleri dili kullanırlar ve buna hicbir kısıtlama getirilemez diyor. Yani Vatandaslar resmi daireler dısında istedikleri yerde istedikleri dili kullanır diyor Lozan. Kurtler Lazlar veya Cerkezler Lozan ın bu maddesine dayanarak catır catır Kurtce Lazca Cerkezce konusabilir radyo televizyon yayını yapabilir. Ayrıca AB bize Azınlık hakkı tanıyın derken asla azınlık statusu verin demiyor.
Peki ne diyor?
AB Yasaklar getirdiğiniz vatandaslara da coğunluğa verdiğiniz hakları verin. Butun vatandasları esit hale getirin diyor. AB İnsanlara kendi kulturunu yasama olanağı verin diyor. Kulturel hak zaten Kurt veya Laz herkesin kendi dilini konusması yayınlaması resmi dili Turkce olarak korumak sartıyla isterse kendi okulunu acmasıdır.
Azınlığı hukuki acıdan tanımladık. Sosyolojik acıdan azınlık kim?
Bugun artık dunyada azınlık tanımı sudur: Kendini coğunluktan farklı hisseden ve bu farklılığı kimliğinin temel direği sayan herkes azınlıktır. Tabii basat olmamak sartıyla... Azınlık hâkim olursa o fasizmdir cunku. Azınlık sayıca az olacak siyasal bakımdan hâkim olmayacak ve kendini farklı hissedecek ve bu farklılığın da bilincinde olacak. Mesela escinseller de azınlıktır.
Bu tarifi hukuki bir cerceveye yerlestirmemiz gerekmiyor mu?
Hayır. Cunku o zaman azınlık statusu vermis olursunuz. Bizim anladığımız azınlık statusu ise azınlığa coğunluğun sahip olmadığı birtakım grup hakları tanımaktır. Bu sefer de statu verdiğiniz azınlıkları diğerlerinin uzerine cıkarmıs olursunuz. Mesela Leyla Zana nın Bizim asli kurucu unsur olduğumuz Anayasa ya gecsin talebi AB nin kafasına uymayacak bir seydir. Asli dediğiniz anda bunun mevhumu muhalifi tali dir. O zaman tali kim? Yok oyle sey. Bu ulkede Turkler de Kurtler de asli kurucu unsur değildir. Cerkez Suryani Rum Ermeni Turk Kurt Alevi hicbiri diğerine gore asli kurucu değildir. Turkiyeli olan herkes kurucudur. Kurtler asli unsur olduklarını Kurtulus Savası na dayanarak soyluyorsa Cerkezler de Tokat isyanını bastırdı. Eğer baska bir sey deniyorsa...
Evet...
Turkler Anadolu ya geldiğinde bu topraklarda devlet sahibi olan Rumlar Ermeniler ne olacak? Asli unsur lafını ettiğinizde diğerlerini tali sayıyorsunuz demektir bunun da adı tek kelimeyle boluculuktur. Kurucu unsur olmayı istemek biz de Turkler gibi Laza Cerkez e Arnavut a gayrimuslime hakim olmak istiyoruz demektir. Turklerin veya Kurtlerin asli kurucu olarak ortaya cıkma cabası AB surecine de aykırıdır. AB Herkes esit olacak diyor.
su anda Turkiye de dini dili kulturu yasama bicimi baskı altına alınmıs olan azınlıklar kimler?
Dini uygulamaları baskı altına alınmıs olan Aleviler var. Aleviler dune kadar cem ayini yapamıyordu. Bugun hâlâ cemevleri ibadet yeri kabul edilmiyor. Orası kulturevidir deniyor. Devlet olarak sana ne bundan? Adam Ben burada hem ibadetimi yapıyorum hem semahımı hem kulturumu yasıyorum diyorsa bıraksana onu. Nicin sen adamın yerine gecip ibadethanesini tanımlıyorsun? Devlet her seye karısmamalı. Ama devletin anlamadığı bu. Ondan sonra da Avrupa kalkıp Alevilere azınlık deyince bizim devlet buna bozuluyor. Aleviye esit davranmayarak baskı yaparak onu sen azınlık yapıyorsun. O Ben azınlığım demiyor ki reddediyor bunu. Mesela Muslumanlık ta ruhban yoktur ama Hıristiyanlık ta ruhban olmadan ibadet yapılmaz. Biz Heybeliada Rum Ruhban Okulu nu Ermenilerin ve Musevilerin okullarını kapattık ruhban yetistirmelerini engelledik. Bu adamlar nasıl ibadet yapacak ruhban olmadan? Vakıflarının mallarını ve hatta cemaatleri kalmadı diye kiliselerini de ellerinden aldık. Lozan ı ihlal ediyoruz biz. Dini ve kulturel hakların engellenmesi suruyor.
Sizinki gibi bir raporun isminin basında Basbakanlık olan bir kurulun eseri olarak ortaya cıkması Turkiye de bir seylerin değistiğinin mi isareti mi yoksa bu bir tesaduf mu?
Tesaduf değil. Boyle bir rapor Turkiye nin iyiye gittiğini gosteren bir ilktir. Biz raporda Sevr paranoyasından kurtulunmasını Anayasa nın ozgurlukcu coğulcu icerikte tekrar yazılmasını kulturel hakların guvence altına alınmasını Azınlıklar Cerceve Sozlesmesi nin imzalanmasını onerdik. Raporda en fazla iki sey elestirildi. Bir Turkiyelilik kavramı. Diğeri Anayasa nın ucuncu maddesinin değistirilmesi onerisi. Ucuncu madde Turkiye devleti ulkesi ve milletiyle bolunemez bir butundur dili Turkcedir der. Bu Turkiye devleti ulkesiyle bolunemez bir butundur. Resmi dili Turkcedir diye değistirilmeli. Cunku milletiyle bolunmez bir butun demek alt kimlikleri kulturel coğulculuğu reddetmektir. Zaten millet bolunebilen bir sey değildir devlet bolunebilir. Devletin toprağı bolunebilir. Ayrıca dili Turkcedir demek de Turkceden baska dil konusulamaz demektir.
Bir de Turkiyelilik kavramı var tartısılan. Basbakan da bu kavramı kullanıyordu bazen. Bu kavram azınlık sorununu cozmeye yeter mi?
Yeter. Cunku Turkiyeli dediğinizde kimse asli kurucu olmuyor. Turkiyeli ust kimliğini benimseyince azınlık kalmaz kimse kimseye yukarıdan bakamaz. Bu Kurtleri cok rahatlatır memlekete bağlar. Turk ust kimliği Turkiye yi boluyor. Cunku bir Kurt ben Turkum demiyor. Ben Turkiyeli Kurdum diyor. Kıbrıs ta da oyle değil mi? Kıbrıslı Turk ve Turkiyeli Turk kavramları var. Ama bunu anlamıyor bazıları. Oysa Ermeni yi Rum u Cerkez i Kurt u Turk u Laz ı Arnavut u Suryani yi Keldani yi Asuri yi Cingeneyi kucaklayan tek kavram Turkiyeli kavramıdır. Turkler bundan rahatsız olmaz. Turkler zaten pratikte kuvvetli unsurdur. Cunku resmi dil Turkcedir ulkenin adı Turkiye dir ve bayrak Kemalistler tarafından olusturulmustur.
Son soru... Turkiye azınlık gibi dikenli bir kavramı tartısma noktasına AB nedeniyle mi geldi yoksa Turkiye nin gelisimi artık sorunları acıkca tartısmaya mı zorluyor?
Zorluyordu ama AB isleri cok hızlandırdı. Bakın Mustafa Kemal ve yukarıdan devrimi olmasaydı Turkiye o noktaya 150 yıl sonra gene gelirdi ama Mustafa Kemal 10 yılda getirdi. simdi AB uyum paketleriyle Mustafa Kemal in yukarıdan devriminin ikinci asaması yasanıyor. Yukarıdan devrimlere asağıdan tepki gelir. 1920 lerde irtica tepkisi geldi. Bugun Sevr paranoyası tepkisi geliyor. Bugunun irticası Sevr paranoyasıdır. Sevr paranoyacılarının bolunme korkusu bir turlu bitmiyor. Bunlar 20 lerde kalmıs Kemalistlerdir. Ne yazik ki gercek Kemalistlerin korkudan sesi cıkamıyor bunlara karsı...
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com