Kumkapı ve Kapalı Carsı nın Hikayesi -
Balık corbasını ilk icat eden adamın meyhanesinde Kor Agop ta mevsiminde olması sartıyla bin bir cesit balıgı topik pilaki midye dolması gibi Ermeni mezelerini ve belki de hepsinden onemlisi balıgın yanında acılan bir sise rakıyı bulmak mumkun.
İstanbul gezmekle de yasamakla da bitmez ya yine de tutmak gerek bir ucundan. Ben de Kumkapı dan cıktım yola. Burası avuc ici kadar bir semt aslında.
Belediye kararıyla bir gecede rengârenk boyanan yorgun evleri Kurt u Turk u Arap ı Afrikalısı Rus u Ermeni si Cingene siyle yorgun evlerin giris katlarında birbiri ardına acılan tekstil atolyelerinde alın teri dokenleri evler arasına gerilmis iplerden sarkıtılan boy boy cesit cesit camasırları kapı onlerinde ip atlayan cıplak ayaklı kızları dort koldan hep aynı meydana cıkan sokakların bitimindeki meyhane kulturuyle ayrı bir soluk İstanbul icin bambaska bir İstanbul Kumkapı...
Rakı icilir Kor Agop ta
Kumkapı yı Kumkapı yapan meyhaneleri soz konusu olduğunda akla tek bir isim geliyor; Agop İnciyan ın Kor Agop meyhanesi. Agop İnciyan meyhanesini acmadan once buyukbabası ve babası gibi balıkcılık yapıyormus.
İckiye olan duskunluğuyle tanınan Agop Bey dısarıda icki icmenin pahalı olması nedeniyle meyhaneciliğe 1938 de Kumkapı sahilinde sandalda balık corbası ve rakı satarak kendi zevki icin baslamıs.
Kumkapı nın değisik yerlerinde 16 ayrı dukkânda kiracı olan İnciyan kiracı olarak bulunduğu hicbir dukkânı tam olarak benimsememis; ya dar bulmus ya da havasız. Meyhaneye gelen insanların genellikle gamlı ve kederli olduğunu bunun icin de binanın yuksek tavanlı olması gerektiğini soylermis.
Hayalindeki meyhaneyi ancak 1983 te bulabilmis. Gecen yuzyılın sonunda yapılmıs dıs cephesi nakıs islemeli tavanları yuksek ve volta dosemeli 1883 yapımı Gumruk Binası ndaki bu dukkânı gorunce varını yoğunu vererek satın almıs.
Ancak kısa bir sure sonra Agop İnciyan hastalığa yenik duserek hayata gozlerini yummus. Oğlu Hayko isleri devralmıs; o da altı sene gecmeden bu dunyadan ayrılmıs. simdi Hayko Bey in esi Silva Hanım ve oğlu Daniel altmıs altı yıllık aile geleneğine gozculuk ediyorlar.
Aykut Memo Levon...
Bırakın Turkiye yi dunyada da tanımayan kalmamıs sabah 10.00 dan gece 03.00 e kadar musterilerine hizmet veren Kor Agop meyhanesini.
Balık corbasını ilk icat eden adamın meyhanesinde mevsiminde olması sartıyla bin bir cesit balığı topik pilaki midye dolması gibi Ermeni mezelerini ve belki de hepsinden onemlisi balığın yanında acılan bir sise rakıyı bulmak mumkun.
Yirmi yıllık calısma hayatımda Ermeni kulturuyle ic ice yasadım ve oğrendim diyor emektar Muammer Usta. 10 yıl oncesine kadar nezih Ermeni aileleri yasardı Kumkapı da. Cenazeleri duğunleri olurdu butun Kumkapı esnafı dukkânları kapatıp hep beraber duğune cenazeye giderdik diye anıyor eski gunlerini.
simdiyse Kumkapılı Ermeni ailelerin coğu ya Bakırkoy e ya sisli ye ya da Kadıkoy e tasındı kose baslarında eski dostlara tek tuk rastlanır oldu.
Esnaf azalırken pansiyonlar ve tekstil atolyeleri sokak aralarındaki yerlerini almayı ihmal etmedi. Ama tren istasyonunun karsısındaki baraka kapılarına cocuklar okullarından asırdıkları beyaz tebesirlerle isimlerini kazıyarak arkadaslık yeminleri etmekten asla vazgecmedi. Aykut Memo Levon...
20 yıldır Kumkapı dayım diyor Muammer Usta. Hayko Beyden oğrendim isimin inceliklerini ve adam olmayı. Babacan bir adamdı. Kendisi sigarayı bırakmaya calısmıstı ama bırakamamıstı. Beni sigara icerken yakaladığında karsısına alır; bak oğlum rakı ic sarap ic ama su zıkkımı icme derdi. İcsem bile ondan gizli icerdim yakalandığımda da ceketimin koluna saklardım sigaramı bu yuzden cok ceket gomlek kolu yakmısımdır... diyerek ic geciriyor.
Genelde rakı icilir Kor Agop ta diyor Usta İcmeyeni de biz alıstırırız. Bazen rakıyı bilmeyen turistler geliyor bir defa ictikten sonra memleketlerine donene kadar sabah aksam buraya rakı icmeye geliyorlar.
Mudavimlerinin sığınağı
Yabancı da Turk de Kumkapı nın Ordekli Bakkal Sokağı 7 numarasında aynı saygıyı goruyor. Ne fiyatlarda ne de hizmette kimse gozetilmiyor. Belki de bu yuzden ağzının tadını bilen bir turlu vazgecemiyor Kor Agop tan. 30-40 masası var meyhanenin gelenlerin zevkini bilir ona gore donatırım masayı diye konusuyor Muammer Usta.
Tanımasam bile yasından cıkartırım ne yemek isteyeceğini ancak ne iceceğini sorarım diyor meyhanede gecirdiği yıllar boyunca insan sarrafı olup cıkan Usta.
Gelen musteri de yasından durusundan konusmasından hemen zevkini belli eder.
10-20 yıldan asağı calısanı olmayan meyhanenin tum gorevlileri emektar. Ta Agop İnciyan zamanında cıraklık yapanlar simdi usta olmuslar ve yıllardır Agop Bey den oğrendikleri gibi pisiriyorlar balık corbasını ve topiği.
Muzik dinlemek de ayrı bir zevk Kor Agop da Zeki Muren den Muzeyyen Senar a klasik Turk muziğinin en guzel tınılarını icra eden Rıdvan Amca 70 yasına rağmen her aksam isinin aynı zamanda tuzda tenekede ya da kiremitte balığının ve bir kadeh rakısının basında fasıllarıyla daha da renklendiriyor Kor Agop u.
Bir gelenin mutlaka bir daha geldiği meyhanenin duvarları Kor Agop a ve rakıya yazılmıs siirler ve yazılarla dolu. Coğu siir musteriler tarafından calınmıs. Duvarda kalanlar arasında en ilgi cekeni ise soyle akıveriyor:
Her gelen musteri bunu cep telefonuna kaydedip arkadaslarına mesaj olarak yolluyor derken gozlerinin ici guluyor Muammer Usta nın.
Her gun hic usanmadan saf ve yalın dostlukların birbirini kucakladığı İstanbulluların ve İstanbul a yolu dusen herkesin mutlaka gidip gormesi gereken ayrı bir dunya ayrı bir zevk Kor Agop.
Kulturlerin kaynastığı noktada yakın tarihin en onemli temsilcisi belki de... Tıpkı İstanbul icinde ayrı bir renk ayrı bir soluk tasıyan Kumkapı gibi.
Altın Tozu: Kapalı Carsı
Bir zamanlar evlerden boy boy cirozların sarktığı hemen hemen herkesin sahilde bir kayığının bulunduğu eskinin balıkcı kasabası Kumkapı dan ayrılıp yukarı Beyazıt a doğru cıktığımda tum gorkemiyle Kapalı Carsı kucaklıyor beni.
Dunyanın en eski ve en buyuk kapalı carsısı 60 kadar sokağı uc binden fazla dukkânı ile adeta kendi icinde ozerk bir sehir. Bir zamanlar yorgancılar fesciler terlikciler gibi meslek gruplarının bulunduğu carsıda bu meslekler yalnızca birer sokak adı simdi.
Carsının ana caddesi sayılan sokakta coğunlukla mucevher dukkânları buraya acılan yan sokaklarda ve etrafındaki hanlarda ise kuyumcular antikaların ve aynı zamanda sus esyalarının satıldığı bedesten ve dericiler yerlerini almıs.
Carsıdan ayrılıp etrafta goz gezdirdiğimde kucuk kuyumcu atolyelerine ev sahipliği yapan sayısız han ve Kapalı Carsı nın kucuk atolyelerinde coğu Kumkapılı olan Ermeni kuyumcular cıkıyor karsıma.
Bu hanlardan birinde ise Kapalı Carsı nın meshur ustalarından Garbis Abi karsılıyor beni. 50 li yaslarında Garbis Abi.
saka maka 40 yılı devirdim bu meslekte! diyor ilk gun heyecanıyla. Kendisi de Kumkapılı olan Garbis Abi once Kumkapı Kapalı Carsı bağını anlatıyor bir masal gibi.
Osmanlı padisahlarından biri İran sahını ziyarete gider. sah İran ın el sanatlarından birer ornek hediye eder padisaha padisah el sanatları arasında en cok Ermeni kuyumcuların yaptığı altın takılara hayran kalır. Bu hayranlığı sezen İran sahı 50 Ermeni kuyumcu aileyi Osmanlı imparatorluğuna gonderir. Padisah da bu aileleri Kumkapı ya yerlestirir iste bu yuzden Kapalı Carsı da calısan Ermeni kuyumcuların coğu Kumkapılı dır.
Ustan neyse o olursun
Garbis Abi ilk okuldan hemen sonra ustası Krikor Kalaycıoğlu namı değer Tonton un yanında baslamıs ise. Cok iyi bir ustaydı diyor ve duygulanıyor bir anda.
Ustalar insanın anası babası gibidir. Nasıl derler su kızın su oğlanın anası babası iyidir diye usta icin de aynısını derler. Ustan neyse o olursun.
Sonra da baslıyor saymaya Kapalı Carsı nın gelmis gecmis en buyuk ustalarını Deli Avedis Garo Avakyan Parunag Atan Pala Agop...
Kapalı Carsı da herkesin bir lakabı olduğunu oğreniyorum Garbis Abi den.
Ham altının gorulmemis guzellikte takılara donustuğune tanıklık eden yasamlar her gun altın soluyor adeta. Bir yuzuğe tasının mıhlanmasının ardından ele alınan eye ile tasın etrafını puruzsuzlestiren kuyumcunun eli kolu ve nefesi altın tozuna bulanıyor her gun.
Yıllar once en iyi kuyumcuların atolyelerinin bulunduğu Cuhacı Han da kuyumcular islerinin bitiminde evlerine giderken ellerini kollarını hanın ortasındaki bir cesmede yıkarlarmıs. Gunun birinde cesmeye bir altın parcası kacmıs. Cuhacı Han seferber olmus altını cıkarmak icin cesmeyi kırmıslar. Altını cıkarmıslar ama bir de ne gorsunler yıllar yılı kuyumcuların ellerine yapısan altın tozları cesmenin borularında birikmis. Kilolarca altın cıkarmıslar o gun borulardan. İste o gun bu gundur hicbir kuyumcu elini kolunu alelade bir cesmede yıkamamıs. Atolyesindeki bir leğende sodalı suda yıkar olmus leğenin altında altın tozları birikir yıl sonunda belki 200 300 gram altın cıkartılır diye anlatıyor Garbis Abi mesleğin buyusunu.
Cırak Gıvı...
Kapalı Carsı nın arka sokakları hanların pencerelerinden ucusan altın tozlarını solurken her cırağın bir ustası her ustanın da bir cırağı olur diyor Garbis Abi gulumseyerek.
Cok sevdiğimiz bir arkadasımız vardı adı Gıvı ydı biraz ağır bir cocuktu. İse girmesini zanaat oğrenmesini isterdim. Bunun uzerine onu bir kuyumcu arkadasın yanına cırak olarak verdim^Arada bir de gider kontrol ederdim iyi calısıyor mu is goruyor mu diye.
Ustası da bir is yaptığı yok temizlik bile yapmıyor derdi. Bunun uzerine ben bir gun nasihat etmeye basladım Gıvı ya bak oğlum etrafı temizle isler bitince pis su varsa dok yerine yenisini koy...
O da herkes gidince benim nasihatimin ustune etrafı temizlemeye baslamıs ilk is olarak da bizim ramat dediğimiz kuyumcunun elini sodalı suda yıkadığı dibi altın dolu kabı pis su zannedip tuvalete dokmus bir de bir guzel yıkamıs. Bana anlatıldığına gore ustasının bir gecede sacları beyazlamıs diyerek anımsıyor simdi 40 lı yaslarında olan Gıvı yı.
Carsı daki en onemli olgunun guven olduğunu oğreniyorum Garbis Abi den.
Dukkâna bir cırak alındığında once sınanır. Hırsızın arsızın yeri yoktur atolyelerde. İlk is olarak tartının tozunu almasını isteyen usta tartının altına onceden bir kac gram has altın bırakır ve dısarı cıkar cırak eğer tozu alırken altını cebine atar hic bir sey yokmus gibi davranırsa hemen isten cıkartılır. Yok eğer saklar da ustası donunce ustasına verirse guvenilir olduğu anlasılır. İsine devam eder o da gunun birinde usta olursa cıraklarını aynı sınavdan gecirir.
Kapalı Carsı İstanbul un merkezinde dev olculu bir labirent gibi hayalleri altın suyuna batırarak ziyaretcilerinin gozlerini kamastırırken her aksam altın tozu supurulen yollarında birer seyyah edip cıkartıyor zamanın simdisinden gecmisine adım atan bizleri...
Laura AVADAR
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com