Nora Armani nin Koltugunda -
Armani hepimizin hayatına dokunuyor hikayesiyle. Cok zor elde edilen bir ozgurluge isaret ediyor Amerika da yasayan Londra da okumus Mısırlı bir Ermeni olarak. Savrulmus bir halkın kimlik arayısında ne buyuk bir ozgurluk alanı yaratabilecegini imliyor.
Haberi taa Ermenistan dan geldi. Sevgili arkadasım Artsvi Bakhchinyan yaklasık bir ay once gonderdiği bir elektronik postayla Nora Armani nin 5. Uluslararası New York sehirici Tiyatro Festivalinde Nora Armani nin Koltuğunda adlı tek kisilik oyunu sahneye koyacağını haber vermisti.
Mısırlı bir Ermeni olan Armani nin İbranice ve Turkce nin de aralarında bulunduğu altı dilde tiyatro oyunları oynadığını siirler seslendirdiğini okuduğumda etkilenmedim desem yalan olur. Francois Kergourlay in sahneye koyduğu oyun Armani nin kaleminden.
Savrulmus bir halkın kaderi
Armani kendini oynuyordu bu oyunda kendi kaderini... 20. yuzyılın basında mustakbel babası Amerika ya gitmek niyetiyle acele etmeseydi yanlıslıkla binmeyecekti Mısır a giden vapura.
Ve o adının tehcir mi soykırım mı yoksa Guneydoğu da deniz kenarına tatile goturulme mi olduğu sıklıkla tartısılan olaylar olmasaydı Nora Armani kimbilir Erzurumlu bir tiyatro sanatcısı olacaktı bugun tum dunyada tanınan.
Olmadı ve o da pek cok Ermeni gibi savrulmus bir halkın kaderini paylastı; bu zorunlu cokkulturluluğun ne demek olduğunu anlamaya calısarak zamanla kendine sanatına cok renkli bir hamur hazırlayarak.
Oyun bir ask hikayesi icinde geciyor. En dramatik ask hikayesinin zengin-fakir siyah-beyaz azınlık-coğunluk arasında yasandığını sananlar bir de hayatta ait olma duygusu nedir bilmeyenlerle; dunyanın yarısını kendine somurge etmis bir krallığın mirascısı olarak hayatta en iyi bildiği nereye ait olduğu olanlar arasında nasıl bir ask yasanamayacağına tanık oluyorlar oyunda.
Mısır da doğmus Londra da oğrenim gormus daha sonra Amerika ya yerlesmis halen de hayatını Londra ve Paris arasında geciren sanatcı hem Kahire de tiyatro sahnelerinde gozukuyor hem de Ermenistan da sinema filmlerinde oynuyor; ve bu arada da belli ki hayatının bir doneminde bir İngiliz e asık oluyor. Sanatcı bu iliskinin merceğinden kendine bakıyor kendi kimliğini molekullerine ayırırken yetistiği ortamın yarattığı farklılıkları nedenlerini tarihsel ve kulturel art yoresini sunuyor izleyiciye.
Sentetik aidiyet
Oyunun insanı ozgurlestiren bir yanı var cunku her ne kadar da sonunda nereye ait olduğunu sorgulasa da Armani oyun boyunca bu ait olma hissinin ne kadar sentetik ne kadar yapay olduğunu ortaya koyuyor.
Amerika nın cok etnili cok kulturlu bir toplumsal yapısı olduğunu ve buradan hareketle de Armani gibi bir kisiliğin bu resme cok uygun olduğunu dusunmek pek de doğru bir tahmin olmaz. Cunku bugun Turkiye olan topraklardan Amerika ya gocmus Ermeni olmak bile ortalama bir Amerikalı icin yeterince karısık bir tablo.
Eritme potasında erimeyenler...
Ve Amerikalılar tam da bu yuzden tum bu karmasıklıktan kurtulmak icin yarattılar eritme potası denen asure kazanını. Karıstırılıp pisirilen sey sonunda asure olarak konacaktı onumuze yani Amerikalı. Her ne kadar etnik son yıllarda epey prim yapmıs ve populerlik kazanmıs olsa da bu lafın altını humus ve falafelden baska bir seyle doldurabilecek kac Amerikalı cıkar bilmem.
Armani aslında cok zor elde edilen bir ozgurluğe isaret ediyor tum bunların ortasında Amerika da yasayan Londra da okumus Mısırlı bir Ermeni olarak. Hic birine ait olmadan ve her birinden kendinde bir iz tasıyarak coğalmayı imliyor oyun boyunca.
Nazım Hikmet ve Kevork Emin
Oyundan sonra sohbet ediyoruz kısacık. Nazım Hikmet in Memleketim siirini Kevork Emin in Yes Hay Em/ Ben Ermeniyim siiriyle nasıl birlestirip okuduğunu soyluyor Paris radyosunda bir programda. Ve ne kadar mutlu olduğunu bu karısımdan.
Ait olmamanın dayanılmaz hafifliği
Armani hepimizin hayatına dokunuyor kendi hikayesiyle. Ama bence daha onemli olan savrulmus bir halkın tireli ya da acıklamalı kimlik arayısında kendine ne kadar buyuk bir ozgurluk alanı tanıyabileceğine ve o kimliği ne kadar zengin kılabileceğine dikkati cekiyor.
Bu yaklasım ozu itibarı ile kimliklerin katı duvarlarını adeta eriten kendini kendi bağlamından koparmadan tum dunyaya acan bir yaklasım olarak hem Turkiyeli Ermeniler hem de Diyaspora Ermenileri icin alternatif bir kapıyı aralıyor.
Talin Sucuyan
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com