90 Yıl Sonra Goc Yollarında -   
 
	 
 
	
	
	 
	 
	
	Sofi Balabanyan  doksan yıl once Istanoz dan zorunlu goce tabi tutulan babaannesinin izini surmek uzere Turkiye de. Tarihi gocun rotasında ilerleyip Der-Zor a ulasacak  1915i yasayan Turk ve Ermenilerin torunlarıyla gorusup bir belgesel hazırlayacak... 
Doksan yıl once Ankara yakınlarındaki Istanoz dan zorunlu goce tabii tutulan babaannesinin izini surmek uzere Turkiye ye gelen sarkıcı ve oyuncu Sofi Balabanyan ın ilk duragı İstanbul oldu. 
Televizyon yapımcısı Gaetan Cambra ile birlikte gazetemizi ziyaret ederek Genel Yayın Yonetmeni Hrant Dink le fikir alısverisinde bulunan Balabanyan  1915 olaylarından yola cıkarak gelistirmeyi planladıgı bir belgesel film projesi icin  İstanbul  Anadolu ve Suriye de arastırmalar yapacak. 
Ozellikle de genclerin -1915 felaketini yasayan Turk ve Ermenilerin torunlarının- konuya bakıs acısını  nasıl bir ruh hali icerisinde olduklarını  anıların yarattığı etkileri  her iki tarafın yasadığı psikolojik durumları irdeleyerek filmine iki farklı bakıs acısını tasıyacak olan genc oyuncu  Ermeni ve Fransız kimliği arasında sıkısıp kaldığı yılları  yasadığı ic catısmaları ve meslek yasamını AGOS okurlarıyla paylastı.
 
Once bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? Ermeni bir baba ve Fransız bir anne. İki kimlikli olmak nasıl bir duygu? 
Bakın ben 33 yasındayım  Ermeniyim ve Ermeni soyadı tasıyorum. Fakat itiraf etmeliyim ki  25 yasına kadar Ermeni kimliğimden uzak yasadım. Bunun da nedenleri vardı tabii ki. Orneğin dil cok onemli  bir milleti  bir kimliği olusturan baslıca unsur diye dusunuyorum  ana dili cok onemli... Ana kucağında fısıldanan ninniler  oykuler  dunyaya gozunu acar acmaz duyduğun dil... 
Fakat ne yazık ki ben Ermenice bilmiyorum. Ana dilim Fransızca. Perpignon da doğdum  23 yasına kadar Fransa nın guneyinde yasadım. Kasabada cok az Ermeni vardı  dolayısıyla da cocukluğum Ermeni cevresinde gecmedi. İlkokulu ve koleji Perpignon a 30 km. uzaklıkta  Norbonne daki Fransız okullarında tamamladım.
Peki ya akrabalar  hic Ermeni akrabanız yok mu? 
Uc tane amcam var  gerci onların esleri de Ermeni olduğundan kuzenlerimle birlikteyken Ermeniceyi duyma fırsatım oluyordu. simdi de sanırım neden onlardan uzak kaldığımı soracaksınız. 
Aslında doğruyu soylemek gerekirse aile ortamından uzak kalmamın asıl nedeni  Ermeni ailemin muhafazakâr olusuydu. Bense sahne sanatlarını secmistim. Bu onlara cok ters geliyordu. Babama da tabii. Dolayısıyla da onlardan uzaklasmıstım. 
Annemin Fransız olusunu en buyuk sansım olarak goruyordum. Gerci babama geri kafalı da diyemem  orneğin biz babamı ikna edebiliyorduk  fakat amcalarımın mesleğimden hosnutsuzluk duyması babamı da etkiliyordu. Onlarla gorustukten sonra tamamen farklılasıyordu. Ermeni ailem oyunculuk mesleğine tamamen karsıydı. 
Demek bir sure Ermeni kimliğinizi reddettiniz...
Mecburdum... Buna pek de reddetme demeyelim  sadece uzak kaldım. Aslında Ermeni kimliğimden değil baskıdan kacıyordum. Sonucta bu benim yasamımdı. Fakat icimde surekli celistim. Anlayamadığım bir bosluk vardı ve bu yuzden psikolojik tedavi gordum.
Sozlerinizden ozgurluğunuze duskun olduğunuz anlasılıyor...
Kesinlikle. Sanata olan ilgim cok kucuk yaslarda basladı. Tiyatroya muthis bir ilgi duyuyordum  tabii sarkıcılığa da... Liseyi bitirdikten sonra da Toulouse a giderek konservatuarda Dramatik Sanatlar a devam ettim. Orada uc yıl boyunca tiyatro ve dans eğitimi aldım. 
Mezun olduktan sonra da yine Toulouse da bir kumpanyada calısmaya basladım. Fakat bir sure sonra oralar bana dar gelmeye basladı  kucuk bir yerdi  herkesi tanımıstım. Artık farklı soluklar duyumsamalıydım. 
Fransa da her zaman soyle soylenir: Bir sanatcı mutlaka Paris ten gecmeli. Doğrusu Paris benim icin sadece bir kultur merkezi değil  aynı zamanda da ozgurluk demekti. 
Sonucta bu benim hayatım dedim ve Paris in yolunu tuttum. Burası buyuksehirdi  her sey cok daha zordu  kendimi kalabalıklara kabul ettirmek kolay olmadı. Paris te tiyatronun yanı sıra muzikle de yakından ilgilenmeye basladım  solfej ve san dersleri aldım. 
Bir yandan yasamımı surdurebilmek icin garsonluk  tezgahtarlık gibi isler de yaptım. Zamanla kendimi kanıtlayınca klasik tiyatro yapıtlarında rol almaya basladım. Bir sure sonra arkadaslarla bir muzik grubu olusturduk ve konserler vermeye basladık. Ardından turnelere katıldım ve tum Fransa yı gezdim.
Yeteneğinizi kanıtlamak babanızın mesleğinize olan bakıs acısında ne gibi değisiklikler yarattı?
Sevgili babacığım Alain Balabanyan her zaman benimle gurur duydu  fakat nedense bunu hicbir zaman bana acıkca ifade etmedi ve bundan sonra da etmeyeceğinden eminim. Ben sahnedeyken sık sık yanındakilere donerek İste bu benim kızım dediğini biliyorum.
su anda Ermeni sorununu inceleyen tamamen farklı bir projeyle karsımızdasınız. Yıllarca uzak kaldıktan sonra sizi Ermeni kimliğinizi sorgulamaya iten neydi?
Ermeniydim  Ermeni soyadı tasıyordum  fakat Ermeni sorunu hakkında hicbir sey bilmiyordum. Babaannem belki de bizleri korumak icin bu konuda susmayı yeğlemisti. Aslında doğru olmadığını dusunuyorum. 
Ermeni kimliğim konusunda hicbir sey bilmemek beni buyuk bir bosluğa itmisti. Varolusu sorgulamaya baslamıstım. Fransız kimliğim ağır basıyordu  fakat sonucta ben Ermeniydim. Her sey yolunda gibi gorunse de  gitmeyen bir seyler vardı  kendimle barısık değildim. O donemde psikiyatra gitmeye karar verdim.
Ve nihayet 1998 yılıydı... Bir sabah Paris te yolda yururken ansızın telefonum caldı  arayan arkadasımdı  adeta haykırıyordu: Tebrikler Sofi  hemen bir Le Monde gazetesi al ve oku. Tabii ki cok sasırmıstım  neler oluyordu? Hemen bir gazete satın aldım ve buyuk puntolarla atılan manseti okudum: Fransa Ermeni Soykırımını Tanıdı. 
Tek kelimeyle yıkıldım  sok geciriyordum. Soykırım! Dehsete dusmustum  ailem bundan hic soz etmemisti  korkunc bir dramdı bu. O anda kaldırıma yığıldım ve butun gun ağladım. Takip eden gunlerde ise kabuslar gorur olmustum  gozumun onunde goc edenler  oluler... Neydi tum bunlar? 
Psikiyatrıma Ermeni olduğumu soylediğimde  Sonunda! diye adeta feryat etti... Hic sasırmamıstı  bana babaannemin nasıl Fransa ya geldiğini sordu ve ben bilmiyordum. Gercekleri oğrenmeliydim  duslerim  kabuslarım ancak boylelikle sonlanabilirdi. İste o gunden sonra gecmisi sorgulamaya karar verdim. 
Internetle basladım  aileme dondum  insanlara sordum  her seferinde inanılmaz seylerle karsılasıyordum. Bazıları benim icin dayanılmazdı. Baslangıcta cok korktum nasıl bir hikayeyle karsılasacaktım? Ve zamanla gerceği oğrendim  katliamlar  dramlar  tum bu oluler.Artık hicbir sey olmamıs gibi davranamazdım  sonucta onlar benim halkımdı.
Turkiye nin olaya bakısı da ilgimi cekmisti  acaba tum bunlar neden inkar ediliyordu? Sonucta 90 yıl once olanlardan bugunun halkı sorumlu tutulamazdı. Ve bu belgesel film projesini planladım. İste simdi o yuzden karsınızdayım.
Her seyden once babaannemin goc ettiği yolları tanımak istiyorum. Bu yuzden Ankara ya 30 km. uzaklıktaki Istanoz dan baslayarak Anadolu yu asıp Suriye de Der-Zor a ulasmayı planladık.
Sanırım Turkiye ye ilk gelisiniz. Gelmeden once cekinceleriniz var mıydı? En cok nelere sasırdınız?
Doğrusu vardı. Zaten Turkiye ye gideceğimi duyan Fransa daki Ermeniler tarafından son derece dikkatli olmam konusunda surekli uyarılmıstım. Cekiniyordum  fakat film projesi de benim icin cok onemliydi. Kendi kendime surekli objektif olmam gerektiğini telkin ediyorum. Fakat doğruyu soylemek gerekirse paranoyalardan kurtulmak pek de kolay olmuyor. 
Babaannem Turkiye den Fransa ya gemiyle gelmis. Bu yuzden ben de gemi yolculuğunu tercih ettim  bir bakıma da seyahatimin uzun surmesini diliyordum  zira cekincelerim vardı gelmeden once... Yuzlerce soru vardı kafamda... Hatta otele arkadasımın pasaportuyla kayıt yaptırdık  Ermeni olduğum anlasılmasın diye... 
Peki ya simdi? 
Her sey normal  son derece rahatım  İstanbul u geziyorum ve korkularımın yersiz olduğunu anladım. Anadolu ya gectiğimde umarım orada da hicbir sorun yasamam. İstanbul da beni en cok sasırtan ise bası ortulu kadınların cokluğu oldu. Bu kadarını beklemiyordum  ozellikle de genc kızların ortunmesine daha cok sasırdım...
Bu soylesiden sonra tekrar bulusmak uzere vedalastık Sofi Balabanyan la. su anda genc oyuncu babaannesinin gectiği yollardan Suriye ye doğru ilerliyor. Tanıdık bir yuz gormek umuduyla Halep teki Ermeni mahallesini de ziyaret edecek. 
Tum bu yolculuk sırasında Sofi Balabanyan ın yoğun duygularla sarsılacağı kesin. Anadolu  Suriye ve Der-Zor... Babaannesi Nuranik in yıllar once yaptığı yolculuğun bir benzerini gerceklestirmek uzere Fransa ya Turkiye uzerinden donecek olan Balabanyan  yine geldiği gibi sessizce bir gemiye binerek Marsilya ya doğru yol alacak.
Mayda Saris
	
	 
Bu haber  kaynağından gelmektedir. 
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı ()  ve yazarına ait olup,
 bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com