Turk bebekleri kiliseye emanet - Haber Arşivi 2001-2011
29 Mart 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Արեգ / Օր : Վարագ / Ժամ : Երկրատես

Haber Arşivi 2001-2011 :

05 Temmuz 2004  

Turk bebekleri kiliseye emanet -

Turk bebekleri kiliseye emanet

Almanya da Katolik kiliseleri 1999’dan bu yana Musa Bebek Penceresi’ isimli bir uygulamayla kendilerine bırakılan bebeklere sahip cıkıyor. Bebekler Katolik inancına gore yetistiriliyor. İstatistiklere gore 3 5 milyon gurbetcimizin yasadıgı Almanya’da Turk kızları her yıl ortalama 2 bin gayrimesru cocuk dunyaya getiriyor. Aglıyordu daha doğrusu inliyordu. Saatlerdir ağladığı gozlerinin kızarmıslığından belliydi ama artık yas gelmiyordu goz pınarlarından. Anlattığına gore cok zor durumdaymıs. 5 yıl once Almanya’ya gelin gitmesiyle baslayan mutluluğu cok kısa surmus. Bir kız cocuğu olmus. 2 yıl once kendisini terk eden esi giderken cocuğunu da almıs. 30 yasındaki Ayse’ye gore cocuk bir Katolik evinde Hıristiyan olarak yetistiriliyor. Gozu yaslı anne ilgili her birime basvurduğunu ancak bir sonuc alamadığını soyluyor ve ekliyor; Ne olur bana yardım edin! İsmi belirsiz baska bir Turk kızı da gayrimesru bebeğiyle birlikte Musa Bebek Penceresi’ne su mektubu bırakıyor: Ben 25 yasında bir Turk kızıyım. Ailemin istemediği bir genc icin anne ve babamı terk edip onunla yasamaya basladım. Sonra hamile kaldım. Arkadasım hamile olduğumu oğrenince beni terk etti. Cocuğumu kendi basıma doğurdum. simdi ona bakacak durumda değilim ve ailemin haberi olsun istemiyorum. Bunu size teslim ediyorum sizden ricam onu bir Musluman olarak yetistirin.” Almanya’nın Koln kentinde bulunan Musa Bebek Penceresi’ne (Moses Baby Fenster) bir gece yarısı bırakılan beyaz tenli siyah gozlu bir kundağa sarılı bebeğin yakasına ilistirilmis bu mektup Adelheid Ana Cocuk Sığınma Evi’ni harekete gecirir. Sığınma evi Koln’de Musluman bir aile aramaya koyulur ancak aradan bir ay gecmesine rağmen cocuğa bakacak Musluman aile bulunamaz. Koln Katolik Birliği Sosyal Hizmetler Vakfı (SkF-Sozialdienst Katholischer Frauen) Baskanı Monika Kleine bir ay suren arayısı soyle ozetliyor; Aradığımızı maalesef bulamadık. Cocuk su anda Katolik bir ailenin yanında buyuyor.” Basvuru sayısı artıyor Musa Bebek Penceresi ismi Musa Peygamberin bir sepetin icinde Nil Nehri’ne bırakılmasından ilham alınarak konulmus. Bu uygulamaya 1999 yılında Hamburg’da Bebek Sepeti” ismiyle baslanmıs ancak sepet” kelimesi copu cağrıstırdığı icin onun yerine Musa Bebek Penceresi” tercih edilmis. Koln’de 2000 yılında uygulanmaya baslayan bu sistem Almanya’da 5 ayrı bolgede bulunuyor. Herhangi bir sığınma evi bunyesinde olduğu gibi Katolik kiliselerinin bir bolumunde de sistem uygulanıyor. Ama Koln’deki uygulama en kapsamlı ve aktif olanı. Yılda ortalama 40 cocuk bu merkeze bırakılıyor. Sokağa bırakılan ve daha sonra bu merkeze ulastırılan cocuklar bu rakamlara dahil değil. Musa Bebek Penceresi’ne Almanlardan sonra en cok Turkler ilgi gosteriyor. Bu yuzden sistemin tanıtım brosurleri Almanca Turkce ve Arapca olarak hazırlanmıs. Merkez yoneticileri din dil ve ırk ayırımı yapmadan hizmet vermeye calıstıklarını belirtiyor. Ancak Musa Bebek Penceresi’ne bırakılan bebekler kısa bir sure sonra koruyucu bir Katolik aileye veriliyor. Cocukların iyi bir Katolik olarak yetismesi icin bu aileler takip ediliyor. Koln’deki Musa Bebek Penceresi Adelheid Ana Cocuk Sığınma Evi bunyesinde yer alıyor. Her iki birim de doğrudan Koln Katolik Kadınlar Birliği Sosyal Hizmetler Vakfı’na (SkF) bağlı calısıyor. SkF kadınlar ve uzmanlardan olusan bir birlik. Burada calısanların coğu gonullu uyelerden olusuyor. Amacını toplumsal dairenin kenarına itilen ve zor sartlar altında yasam savası vermeye calısan kadınlara yardım eden bir kurulus olarak acıklayan SkF Turkce yaptığı tanıtımında kendisini Turkiye’deki Diyanet teskilatına benzetiyor; Katolik kilisesi bunyesinde faaliyet gosteren bir sosyal yardım birliği olarak İncil’in esaslarına dayalı hayır gorevlerini ustlenmistir ve boylece merkezi bir diyanet kurulusunu teskil eder.” Cocuklara isim veriliyor Musa Bebek Penceresi bağlı bulunduğu birime ait binaların dıs kısmına yapılmıs ozel bir bolmeden ibaret. Anneyi kimse gormuyor kamera kullanılmıyor. Anne pencereyi acıp cocuğunu bıraktıktan sonra kapı otomatik olarak kapanıyor. Alttan ısıtmalı kucuk yatak bir dakika icinde alarma geciyor ve 24 saat hazır bulunan gorevliler cocuğu alıp ilk kontrollerini yapıyor. Altı temizlenip kıyafetleri değistirilen bebek sağlık kontrolunden geciriliyor. İsmi takılan oyuncaklar verilen cocuğun fotoğrafı da cekiliyor. Anneye 8 haftalık bir pismanlık suresi tanınıyor. Bu zaman diliminde bebek daha onceden belirlenmis yaslı bir Katolik cifte gecici evlat veriliyor. 8 hafta sonunda anne kuruma basvurmazsa o zaman cocuk daimi aileye teslim ediliyor. Bu sırada sığınma evi cocukla ilgili butun bilgileri her yıl gozden gecirip dosyalıyor. Bu bilgiler cocuğa 16 yasından sonra veriliyor. Adelheid Ana Cocuk Sığınma Evi’nin mudiresi ve Musa Bebek Penceresi sorumlusu Eva Winkler-Jansen sistemi soyle anlatıyor; Bu sistem cocukların sokağa bırakılıp olmesini engellemek icin vardır. Sistemimiz cok guvenilirdir. Anneyi gormuyoruz ve takip etmiyoruz. Bebek bırakıldıktan hemen sonra alarm calıyor ve gorevlilerimiz mudahale ediyor. Cocuklar Katolik ailelerin yanına verilip yetistiriliyor. Pisman olup gelen anneler oldu. Kendilerine cocuklarını verip onları hayata hazırlıyoruz. Eğer anne hazır değilse o zaman 3 yılı gecmeyecek sekilde bizimle birlikte kalıyor. Biz de onun hayata hazırlanmasına yardımcı oluyoruz.” Her yıl 2 bin gayrimesru cocuk Alman iktidar partisi sosyal demokrat SPD’den Avrupa Parlamentosu’na milletvekili secilen turizmci Vural Oger secimler oncesinde yaptığı bir acıklama ile Alman kamuoyunda buyuk tepki almıstı. Bir Alman profesor Turkiye’nin Avrupa Birliği uyeliği konusunda 1683 tarihinde Turklerin Viyana onlerinde durdurulduğunu ve bunun yine yapılacağını soylemesi uzerine Vural Oger Kanuni Sultan Suleyman’ın yapamadığını Almanya’daki doğurgan Turk kadınlarımız yapacaklardır” seklinde espri yapmıstı. Bunun uzerine buyuk tepki toplayan Oger Alman basınında da hedef haline getirildi. Oger bu acıklamadan sonra Almanya’da 100 Alman kadından 40’ı cocuk yapmıyor. Neticede bizim emeklilik maaslarımız da bu sekilde tehlikeye giriyor” seklinde ikinci bir demec verince de tepkiler iyice artmıstı. Siyasi bir polemiğe donusen olayın aslına bakılırsa Vural Oger’in ovunerek anlattığı Turk kadınlarının doğurganlık konusu gercekleri yansıtmıyor. Hatta tehlike sinyalleri veriyor. Federal İstatistik Dairesi verilerine gore Alman kadınlarının doğurganlık oranı 30 yılda 5 68’den 2 38’e dusmus. Buna karsılık aynı sure icerisinde Almanya’daki Turk kadınlarının doğurganlık oranı 4 4’ten 2 18’e dusmus. Almanya’daki Turk kadınların cocuk doğurma oranı yuzde 3 3 gerilerken Alman kadınlarındaki cocuk doğurma oranı yuzde 2 22 gerilemis. Federal İstatistik Dairesi’nin bir baska verisine gore ise Turk kızları ile ilgili korkunc bir sonuc ortaya cıkmıs durumda. Verilere gore Turk nufus arasında evlilik dısı (babası belli olmayan) dunyaya gelen cocukların sayısı asırı derecede artıyor. Almanya’da her yıl ortalama 2 bin Turk kızı evlilik dısı cocuk dunyaya getiriyor. Bu rakam Alman kızları arasında bin 700 olarak kayıtlara gecmis. Almanya’da ortalama 3 5 milyon Turkun yasadığı dusunulurse ortaya cıkan tablo gurbetcilerimizin icinde bulunduğu bunalımı anlatmaya yetiyor. Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine gore bazı yıllar 2 bin ortalamasının uzerine cıkılmıs. 1998 yılında 2 bin 137 1997’de 2 bin 75 ve 2000 yılında 2 bin 52 Turk kızı evlilik dısı cocuk dunyaya getirmis. MONİKA KLEİNE*: TURK KIZLARI DA BİZE SIĞINIYOR Aslında bebek kutusu uygulaması Ortacağa dayanır. O donemde de manastırlarda kadınların bakamadıkları bebeklerini icine koyabilecekleri pencereler vardı. Biz bu uygulamayı ornek aldık. Zaten vakfımızın temeli 104 yıl once atılmıstı. Tabiatımız gereği ayrım yapmıyoruz. İnsanlar icin cıkıs yolu kalmadığı noktalarda biz devreye giriyoruz. 33 ayrı projemiz var ve bunların hepsi uygulamada. Bize cocuklarını bırakan Turk kızları da var. Biz hicbir sekilde bunların kimliklerini desifre etmiyoruz. Hangi milletten cocuk bırakılmıs onu rahatlıkla anlıyoruz. Ancak aileye verirken bunu kesinlikle acıklamıyoruz. Bizim felsefemiz bu. Sadece Turk bebekleri değil Turk kızları da bize sığınıyor. Ve sayıları oldukca fazla. Turk dernekleriyle simdiye kadar herhangi bir temasımız olmadı. Ozellikle de saklanmak zorunda kalan bir Turk kızıyla ilgilenmemiz gerekti. Hamile kalıp evden kacan ya da zorla evlendirilmek istediği icin evinden kacan Turk kızları bize basvuruyor. sunu belirtemeliyim ki Turk kızları ciddi bir kulturel catısma icerisinde yasıyor. Hapishanelerdeki Turk kadınları ile de ilgileniyoruz. Mesela uyusturucu sucundan hapishanede bulunan sekiz aylık bebeği ile birlikte sınırdısı edilmek istenen uyusturucu bağımlısı bir kadınla su anda ilgileniyoruz. Bu kadın sınırdısı edilecek ve İstanbul’da onu karsılayıp ilgilenecek bir kurum veya kurulus bulamadık. Adelheid Ana Cocuk Sığınma Evi’nin yanı sıra bir sığınma evimiz daha var. Her ikisinde de bircok Turk kadını ve kızı bulunuyor. Ama guvenlik gerekcesiyle buraların adreslerini gizli tutuyoruz. *Koln Katolik Kadınlar Birliği Sosyal Hizmetler Vakfı Baskanı.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+