Turk eserlı Ermenı muzesı - Haber Arşivi 2001-2011
26 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Նպատ / Ժամ : Այգ

Haber Arşivi 2001-2011 :

05 Temmuz 2004  

Turk eserlı Ermenı muzesı -

Turk eserlı Ermenı muzesı

Adana Muzesi nden calınan eserlerin yıllar sonra Beyrut’ta ortaya cıkması kafaları karıstırdı Ekim 1992’de Adana’da yasanan muze soygunu akıllara durgunluk verecek nitelikteydi. Cumhuriyetle yasıt Adana Muzesi’den tam 10 bin tarihi eser kasla—goz arasında ortadan kayboldu. Soygunda kullanılan yontem ise en az soygun kadar dikkat cekiciydi; Turkiye’de bir ilk olarak tarihe gecen sahtesi ile aslını degistirme’ metodu. Muze soyma tekniklerine bir yenisinin eklendigi bu metodla hırsızlar Cukurova’nın değisik yerlerinde urettikleri sahte eserleri aslının yerine koyarak muzenin icini bosalttılar. Muzenin soyulması elbette cok onemliydi ancak soygundan cok soyguncular tartısıldı. Bu olayı tum Turkiye’ye duyuran yerel Ekspress Gazetesi muhabiri Abdulkadir Kacar soygunculara dair o tarihlerde onemli ip ucları veriyordu. Kacar yaptığı arastırmada calınan eserlerin arkasında Ermenilerin bulunduğunu ısrarla ileri suruyor. Gelisen olaylar ve yıllar sonra bir Ermeni muzesinde bazı eserlerin ortaya cıkması Kacar’ın iddialarını doğruladı. Ermeniler tarafından Beyrut’ta olusturulan Kilikya Muzesi’nde Adana yoresine ait cok sayıda eser bulunuyor. Zaten buyuk soygun olayının yasandığı tarihlerde gizli—kapaklı gelisen olaylar hırsızlığın sıradan olmadığına dair onemli bulgular sağlıyor. Amerikan Konsolosluğu devreye giriyor Soygunun ardından ortaya atılan iddialar yasanan tartısmalardan sonra Amerikan Konsolosluğu Adana Valiliği aracılığıyla duruma el koyar. Valilik gazeteci Kacar’ı uyardığı gibi konuyu bir suc duyurusu olarak Valiliğe aktaran bazı tarihcilere de sus’ uyarısı yapılır. Boylece Amerikan Konsolosluğu’nun uyarısı uzerine donemin valisi yorede arastırma yapan tarihcilerin tum calısmalarına son verdirir. supheler bunlarla sınırlı kalmıyor; soygunun gerceklestiği gunlerde Adana Muzesi ile ic ice olan Muze Dostları Derneği’nde Ermeni asıllı Leon Eraslan adında bir is adamının da bulunduğu tespit edilir. Kamuoyundan gelen tepkiler uzerine dernek aynı tarihlerde calısmalarını askıya alır ve kendisini fesheder. Soygundan sonra muze mudurluğune atanan İsmet İpek ise calınan eserlerin imitasyon (taklidiyle değistirme) yontemi ile kacırıldığının altını ciziyor. İpek soygunun planlı ve uzun sureli bir calısma olduğunu da vurguluyor. Muzenin eski muduru İpek Ermenilerin Fransızlarla birlikte eskiden beri Cukurova’da calısmalar yaptıklarını soylemekten kendisini alamıyor. İpek: Cok eser calındığı icin hangisi nereye gitti kimler kacırdı demek cok zor. Ama dıs odaklı olma ihtimali buyuk. Ermeniler de olabilir. Ermenilerin bu isi yaptığı vakidir diyor. Soygunun ardından Kultur Bakanlığı’nca yapılan sorusturmanın sonucu kamuoyuna acıklanmadan dosya kapatılır. Bakanlık incelemede hangi noktaya vardığı eserlerin nasıl ve kimler tarafından calındığı konusuna ise bir acıklık getirmedi. Ancak muze soygunundan uc ay sonra 1993 yılının basında Beyrut’ta Ermeni Diasporası tarafından bir muze olusturma cabalarının baslaması dikkatleri bu yonde yoğunlastırdı. Eserler Kilikya Muzesi’nde Soygunun ardından Beyrut’ta Antelias Ermeni mahallesinde Kilikya Kilisesi’nin bir bolumunde olusturulan Kilikya Muzesi’nde Ermeniler kendilerine ait olduğunu ileri surdukleri eserleri sergiliyorlar. Muzenin resmi olarak acılısı ise 1997 tarihine denk geliyor. Yaklasık 5 yıldır dunyanın değisik yerlerinden getirtilen Ermeni kulturunu temsil ettiği iddia edilen eserler bu muzede ziyaretcilerin ilgisine sunuluyor. Muze iki kısımdan olusuyor. Biri herkese acık diğeri ise sadece Ermenilerin gezip gorebileceği kısım. Acık olan bolumde Ermenilerin daha cok dini mitoflerini olusturan parcalar eserler bulunuyor. Ancak Ermeniler Adana’dan calınan Ortacağ donemine ait bircok sikke ile kucuk caplı tarihi parcaları sergilemekte mahzur gormuyorlar. Yine altın—gumus karısımı olan baston da bu muzede yer alıyor. Cukurova kokenli ve calıntılar arasında en belirgin parca olan Altın Kazan’ ile Adana’daki muzeden calınan eserler arasında bulunan kucuk ve buyuk cok sayıdaki heykel de aynı sekilde muzenin acık kısmında bulunuyor. Sadece bunlar değil etnografik yonden kaynak olusturacak onemli parcalar da sozde muzedeki yerini alıyor. Beyrut’ta yasayan ve can guvenliği dolayısıyla isminin acıklanmasını istemeyen bir Turk’un anlattıkları olaya ısık tutacak boyutta: Bir Ermeni arkadasının yardımıyla 2 yıl once muzeyi gezdiğini belirttikten sonra sunları soyluyor: Muze iki kısma ayrılıyor; birisi acık olan kısım diğeri kapalı. Bu kısımda cok sayıda eser bulunuyor. Bunların coğu Turkiye’den gelme. En cok 1992 yılında eserler gelmis. Zaten ondan sonra da hemen muzeyi olusturmuslar. Binlerce eser var. Gizli kısımda ise tarihi eserlerin yanısıra iskeletler de bulunuyor. Bu iskeletler guya Turklerin katlettiği Ermenilere aitmis. Bunları ibretlik olarak kendi halklarına gosteriyorlar. Ermeniler zaten bu eserlerin coğunun Turkiye’den geldiğini ancak kendi kulturlerine kendi ozlerine ait olduğunu soyluyorlar. Bu konuda hic cekinmiyorlar.” Muzede daha ne yok ki? Adana Muzesi’nden calınan halı ve kilimler de sozde muzede sergileniyor. Ermeniler eserlerin Ortacağda Cukurova’da kurulan Kilikya Ermeni Devleti(Krallığı)’ne ait olduğunu belirtiyorlar. Gelen konuklara muzenin acık kısmını gezdiren yetkililer burada bulunan eserlerin Ermeni kulturune ait olduğu hepsinin birer delil olarak kullanılacağı ancak 1441’de Ermeniya’dan sonra Turklerin sahiplendiği serhini dusuyorlar. Yani bu aslında su anlama geliyor; buradaki eserler bize aitti ama Turkler ele gecirmisti biz tekrar buraya getirdik. Muzeden Beyrut’a kacırılan eserlerin net sayısı bilinmiyor ancak sayıdan cok eserler muhteva bakımından dikkat cekiyor. Eserlerde ozellikle sikkeler eski harita parcaları Cukurova yoresinin tarihi ozelliğini yansıtan kucuk mezar tasları bulunması soy ve toprak talebi icin gerekli olan envanterleri teskil ediyor. Arkeolog Semih Yalın calınan eserlerin sıradan tarihi eserler olmadığını her bir eserin kulturel bakımdan anlam tasıdığını belirtiyor. Yalın olayı soyle değerlendiriyor: Burada amac kendi soylarını ve kulturlerini buraya dayandırmak. Onları daima canlı tutup Cukurova ile bağlantısını sağlamak. Yani bunun altında toprak talebi bulunuyor. Bunlar tarih acısından birer delil niteliğinde. Yoksa hic kimse bu bizi yansıtıyor deyip eser calıp bunu muzede sergilemez.” İki sene once Beyrut’ta yasayan Haceryan ailesine mensub bir sahıs Adana Adliyesi’ne verdiği dilekcede toprak talebinde bulunmus mahkeme ise soylenen yerin incelenmesine karar vermisti. Hâlâ devam eden dava icin sahsın eski tapu kayıtlarının yanısıra eski mezar taslarını da birer delil olarak sunması dusundurucu. Kaleler de Ermenilerinmis Beyrut’taki Ermeni Muzesi’nde fotoğraflar da sergileniyor. Ancak fotoğraflarda one cıkan objeler ağırlıklı olarak kaleler. Ziyaretcilere tanıtılan Cukurova’daki Anavarza Yılankale Kınık Cardak ve Canakcı basta olmak uzere irili—ufaklı kalelerin Ermenilere ait olduğu tezi ileri suruluyor. Yazılan yabancı kaynaklı eserler de Ermeniler icin iyi bir rehber oluyor. Ozellikle Robert W. Edwards’ın 1987 yılında yayımlanan The Fortifications Of Armenian Cilicia” yani Kilikya Ermenilerinin Kaleleri’ anlamına gelen eserinde Cukurova’daki sozu gecen kalelerin Ermenilere ait olduğu gorusu savunuluyor. Aynı sekilde Hangend Hellenkemper isimli arastırmacının eserinde de Edwards’in savunduğu tez ileri suruluyor. Ancak Semavi Eyice bunların kesinlikle yanlıs olduğunu Cukurova’nın genis bir kulture besiklik ettiğini belirtiyor. Eyice buradaki Osmanlı mirasını yok saymanın ise arastırmacılık ruhuna sığmayacağını belirtiyor. Edwards’ın casus Lavrence’nin oğrencisi olması ise dikkat cekici. Edwards’ın eserinde Cukurova ve Toros Dağları’ndaki kalelerin Ortacağ Ermenistan Krallığı’na ait olduğunu gostermesi o donemde yetkilileri de harekete gecirmisti. Edwards 1973—74 yıllarında Adana’ya gelip arastırmalar yapıyor. Hatta kendisine ozel bir oda tahsis eden Muze Muduru Orhan Aytuğ Tasyurek hakkında sorusturma baslatılıyor. Kultur Bakanlığı’nca sorusturmalar gizlice yurutuldu ve daha sonra da mudurun gorevine son verildi. Neden Beyrut? Ermenilerin boylesine sakıncalı bir muzeyi Beyrut’ta acmaları tarihi sebeplere dayanıyor. Adana’dan 1921’de ayrılan Ermeniler kendilerine Cukurova’nın eski adı olan Kilikya adını vererek 1960 yılında dini ve siyasi bir orgutlenmenin icine girdiler. Kilise kuruldu ardından muze acıldı. Kilikya Kilisesi Diaspora Ermenilerinin dini ve siyasi lideri konumuna getirildi. Kilise 1970’li yıllarda bir yandan ASALA vasıtasıyla Turkiye’ye karsı teror ve propaganda faliyetlerini surdururken bir yandan da Sevr modeline uygun proje calısmaları yapıyor. Toprak ve tazminat istekleri icin belge olarak kullanılacak tarihi Osmanlı tapularının korunması Kilikya Ermeni Devleti’ni tekrar kurmak icin para heykel etnografik malzeme toplayan muze Beyrut’un Antelias adı verilen Ermeni mahallesinde bulunuyor. Burada tartısılması gereken diğer bir konu ise calınan eserlerin sozkonusu Ermeni muzesinde ortaya cıkması ile eserlerin nasıl geri alınacağı. Aslına bakılırsa bu cok zor. Cunku; uluslararası literaturde eser kacakcılığı ile ilgili bu kısımlar henuz net değil. Mahkeme kararı ile eserini geri alabilirsin maddesi bulunuyor. Ancak mahkemenin baslaması icin bir dizi hukuki islemlerin gerceklesmesi gerekiyor. İsin zorluğu da bu noktada devreye giriyor. Dava acmak icin once eserin tespit edilmesi eserin tarihinin ortaya cıkarılması hatta eserin fotoğraflanması sart. Bu islemler davanın acılması icin yeterli değil. Muzayedelerin muzelerin ve İnterpol’un de onay vermesi gerekiyor. Karsı taraf bu benim kulturumun bir parcası bana ait deyip hukuki yonden ispatı gereceklestirirse o zaman calınan eseri unutmaktan baska alternatif kalmıyor. Kısacası gideni geri getirmek neredeyse imkansız. Soykırım’ iddiası ile dunya kamuoyunu mesgul eden Ermeniler kendi koklerine ait olduğunu ileri surdukleri eserleri simdi de delil olarak kullanmaya hazırlanıyorlar. İki yonden bir adım one gecmis durumda olan Ermenilerin bu cabalarına karsılık artık bilincli anti—tezlerin ileri surulmesi ve somut verilerin biraraya getirilmesi gerekiyor. Ermenilerin fanatik kesimi bunu yapmak icin kendilerine ait olmayan tarihi eserleri bize ait’ deyip calmaktan cekinmiyorlar.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+