Turkiye nin Dini Azınlıkları - Haber Arşivi 2001-2011
23 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ծմակ / Ժամ : Բաւական

Haber Arşivi 2001-2011 :

17 Haziran 2004  

Turkiye nin Dini Azınlıkları -

Turkiye nin Dini Azınlıkları

Turkiye ve AB arasındaki yakınlasma Aralık ayında Turkiye nin tarih almasıyla yeni bir mecraya girecek gibi gorunuyor. Ancak uyelik icin tarih almıs bir Turkiye’nin sorunları artık mercek degil mikroskop altında incelenmeye baslanacaktır. Avrupa Turkiye ile entegrasyona girmek icin partnerinden ciddi yapısal degisimler gecirmesini talep edecektir. Turkiye buyuk bir reform surecinden geciyor olsa da insan hakları alanında yapısal ve kemiklesmis sorunlarını asmak icin daha cok gayret gostermek durumunda. Ben kendi adıma bu surecte uc sorunun Turkiye’nin cok canını sıkacağını; bu konularda mutemadiyen elestiri oklarını uzerine cekeceğini dusunuyorum. Uc elestiri hedefi Bunlardan birincisi goreli olarak boyutlarını bildiğimiz malum iskence sorunudur. İkincisi dozu giderek artan elestiriler alacağımız orgutlenme ve barıscıl gosteri ozgurluğu sorunudur. Ucuncu ve bu yazının konusunu olusturan diğer sorun ise boyutlarıyla mukayese edildiğinde farkındalığın cok dusuk olduğu dini azınlıklar meselesi”dir. Turkiye’de dini azınlıklar bu azınlıkların canlarını en cok yakan guncel sorunlarıyla gundeme geliyor. Orneğin cemaat vakıflarının mal edinme konusundaki gucluklerini Turk Protestanların ibadet yeri acma konusundaki sorunlarını v.d duyuyoruz. Bu dile getirilen rahatsızlıklardan hareketle cozum yolları arastırılıyor ve uyum paketleriyle sorunlar giderilmeye calısılıyor. Ancak nasıl ki sadece hastanın rahatsızlıklarını tanımlama bicimine dayanılarak teshis ve tedavi gerceklestirilemez ise burada da sadece dini azınlıkların yakınmalarından hareketle cozum getirilmeye calısılması karaciğer kaynaklı bir kasıntıyı alerji ilacıyla iyilestirmeye calısmaya benziyor. Kasıntı hafifliyor ama sorun tam olarak anlasılmadığı icin bir sure sonra ister istemez tekrar nuksediyor. Turkiye’nin dini azınlıklar sorununun pek cok farklı vechesi bulunuyor. Ancak temel sorun kategorilerine bakılacak olur ise sorunun birinci ayağını Turkiye’nin yaptığı azınlık tanımlamasının olusturduğu gorulur. İkincisi dini yapıların birer kurum olarak tanınmaması ve ucuncusu de gerekli duzenlemelerin esnek hukuki enstrumanlar kullanılarak yapılmasıdır. Temel kriterler İnsan hakları hukukunun gecirdiği evrim sonucunda kimin azınlık kimin coğunluk olduğu bu kisilerin tabiyetinde bulundukları devletin iradesinden bağımsız olarak bazı objektif ve subjektif kriterlere bağlanmıstır. Objektif unsurlar soz konusu grubun nufusun diğer kesimlerinden sayıca az olması ve farklı etnik dinsel v.d ozelliklere sahip olmasıdır. Subjektif unsur ise bu grupların kendi kulturlerini dinlerini korumak yonunde ortulu bile olsa bir irade gostermeleridir. Dolayısıyla da bu objektif ve subjektif kriterleri tasıyan bir grup kendisini azınlık olarak tanımladığında bu kisilerin tabi bulundukları devletin onları nasıl tasvir ettiğinin bir onemi kalmamaktadır. Turkiye ise azınlıklar soz konusu olduğunda Lozan antlasmasına atıfta bulunmakta ancak bu antlasmayı da alabildiğine dar yorumlamaktadır. Lozan antlasmasında hicbir ayırt edici ibare kullanılmaksızın gayrimuslimler”den soz edilmesine rağmen Turkiye sadece Rum Ermeni ve Yahudi’lerin azınlık olduğunu Turkiye’de baskaca bir azınlık bulunmadığını beyan etmektedir. Turk esittir Musluman gibi acıkca dile getirilmemis bir formulu temel alan bu yaklasım dini azınlıkları etnik/ırksal temelden hareketle tanımlamak gibi anlasılması zor bir tutum gelistirmistir. Hal boyle olunca Suryaniler Turk Protestanlar v.d hukuken tanınmayan gruplar olarak ortaya cıkmaktadır. Bu gruplar Musluman olmamaları nedeniyle coğunluğa dahil olmadıkları gibi Lozan antlasmasının kapsamı icinde kabul edilmemeleri nedeniyle de hukuk aleminin dısında kalmaktadırlar. Dolayısıyla da bu gruplar icin kolektif kimliklerini one surerek hak talebinde bulunmak hakların sujesi olmak imkan dahilinde bulunmamaktadır. Tuzel kisilik Turkiye’deki gayrimuslimlerin sahip oldukları diğer onemli bir sorun da kendilerinin bile farkında olmadıkları tuzel kisiliklerinin bulunmaması sorunudur. Lozan azınlıkları” zaman zaman bu tuzel kisilik sorununu anıstıran seyler soylese de daha ziyade uzerinde durdukları patrikliğin resmen tanınmamasıdır. Oysa tuzel kisilik sorunu dini liderlerin tanınmasını fazlasıyla asan bir sorundur. Burada soz konusu olan cemaatin tabi olduğu dini kurumun hukmu sahsiyetinin bulunmaması meselesidir. Azınlık vakıflarının haklarını gelistirerek bu sorunu asmak pek mumkun gorunmuyor. Turkiye’deki laiklik anlayısı dinin devlet tarafından olcusuz bir sekilde kontrol edilmesi uzerine insa olduğundan dini kurumların kendilerine ozgu birer tuzel kisiliğinin bulunmaması bir sorun olarak bile gorulmemektedir. Durum boyle olunca da dini kurumların ibadetleri toplantıları yardım toplamaları kendi din adamlarını yetistirmeleri mezarlık acmaları cok farklı amaclar icin konulmus farklı farklı yasalara tabi bulunmaktadır. Dini kurumların Avrupa ulkelerinde olduğu gibi tanınması halinde butun bu eylem ve islemlerin bu tuzel kisilik cercevesinde gerceklestirilmesi soz konusu olacaktır. Yasa yerine yonetmelik yonerge Ucuncu sorun; temel hak ve ozgurluklerin kolay değistirilebilen esnek hukuk enstrumanlarıyla duzenlenmesi ve pek cok alanda bırakılan boslukların idarenin tasarruflarıyla doldurulmasıdır. Yine aynı sekilde yasalarla verilen hakların kapsamı yonetmeliklerle daraltılmaktadır. Gerek azınlık vakıflarının mal edinmelerini duzenleyen ve gerekse yeni ibadet yerleri acılmasını duzenleyen uyum yasalarının kapsamı cıkarılan yonetmeliklerle daraltılmıs bulunmaktadır. Turkiye’de ayrımcılığı” yasaklayan ve ayrımcı uygulamaları yaptırımlara bağlayan hukuki bir mevzuatın bulunmaması da yakın gelecekte ciddi bir sorun olarak ortaya cıkacaktır. Cozum icin Dini azınlıklar konusunda kalıcı cozumlere ulasılması isteniyorsa soruna iliskin butuncul bir yaklasım gelistirilmesi sorunları sadece mağdur anlatımlarından hareketle tasvir edip cozumler bulmaya calısmak yerine AB uyesi ulkelerdeki hukuk ve uygulama orneklerine bakılması gerekmektedir. İspanya Portekiz gibi ulkelerin kendi ulkelerindeki dini gruplarla diyalog icinde gelistirdikleri modeller Turkiye icin de zihin acıcı ve surdurulebilir alternatifler ortaya koyabilir. Ancak suratle girisilecek islerden birisi de Lozan antlasmasına iliskin olarak getirilen daraltıcı yorumlardan vazgecilmesidir. Turkiye 80 yıl sonra Lozan antlasmasının nasıl uygulanacağını gosteren bir yasa cıkararak cozum yonunde cok ciddi bir adım atabilir. Bu yasada keyfi yorumları engellemek icin tum gayrimuslim yurttaslarımızın etnik/milli kokeni ne olursa olsun kapsam icinde gorulduğu acıkca belirtilmeli gayrimuslimlerin dini kurumları (Kilise Havra) ayrı birer tuzel kisilik olarak duzenlenmelidir. Yani dernek vakıf v.d dısında dini kurum” adı altında yeni bir tuzel kisilik yaratılmalı ve bu dini kurumların tum sosyal ve hukuki iliskileri bu tuzel kisilikle bağlantılı bir sekilde duzenlenmelidir. Gayrimuslim vatandaslarımızın kamu gorevlerine atanmasına engel olan yazısız yasalar derhal ortadan kaldırılmalı; ayrımcılığın onlenmesi mevzuatı” yururluğe konmalıdır. Azınlık yaratma sucu” gibi insan haklarıyla bağdastırılması oldukca zor olan hukuki duzenlemeler yasalarımızdan ayıklanmalıdır. Gercekten de Turkiye’deki azınlıklar bile hukuki bir kimlik olan azınlık kavramı altında anılmak istemiyorlar. Unutulmamalıdır ki bir devletin/toplumun ne kadar demokratik olduğu coğunluğa değil azınlığa ozdeslesebildiğine değil kendisine benzesmeyene nasıl davrandığıyla olculebilir. Gecmisiyle hesaplasıp azınlıklarına yaptığı yanlısların vicdani muhasebesini yapabilen ve bu gun de azınlıklarına tum haklarını tanıyabilen bir Turkiye kendine cok daha guvenli cok daha demokratik bir toplum olma yonunde devasa bir adım atmıs olacaktır. Av. Orhan Kemal Cengiz




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+