Ankara da gectiğimiz gunlerde Ermeni sorunu konusunda uluslararası bir etkinlik gercekleşti. Hazırlayanları katkıda bulunanları kutluyorum. Bu etkinlik ile ilgili olarak bana gelen elektronik postalar bende iki hususa değinme ihtiyacını doğurdu. Birincisi Ermeni sorununu hala munhasıran Ermeniler ile ilgili bir sorun olarak goruyoruz. Bu sorununun hangi aktorler tarafından hangi amaclarla kullanıldığı pek gundeme gelmiyor. Tarihi ve hukuksal gercekler ortada olmasına rağmen birileri bu sorunu kendilerinin bolgesel cıkar ve hedefleri icin kullanıyor. Hem Ermenistan a karşı hem de Turkiye ye karşı... Dolayısıyla Ermeni sorununun cozulmesi o kadar basit bir olay olarak gorulmemelidir. Boyle gorenler ABD nin Ortadoğu barış surecinde icine duştuğu durumu hatırlarına getirmelidirler. İkincisi ise Turkiye-Azerbaycan-Ermenistan arasında kilitlenmiş gozuken Ermeni sorununun ve Turkiye-Azerbaycan sınırının acılması konusunun bir cozum sureci icine girmiş olduğundan soz ediliyor. Bunun ilanı icin cok yonlu uygun bir konjonktur bekleniyormuş!... Ancak Karadeniz de (ve komşu coğrafyalarda) cereyan eden ve onumuzdeki donemde cereyan etmesi beklenen onemli gelişmeler var. Ve bu gelişmeler dikkate alındığında Turkiye acısından bu cozumun Moskova veya Washington merkezli olması arasında bir fark olabilir mi diye sormadan edemiyorum. Veya Moskova yı yok varsayan bir model Ermeni sorunu icin bir cozum olabilir mi? Bana gore Turk Dışişleri bir yıldan fazla bir suredir ABD de kapalı kapılar ardında Ermeniler ile goruşurken Moskova yı ihmal edip etmediğini bir duşunmelidir.