Okuyucularımıza Afyon sırıngalıyoruz ! - Haber Arşivi 2001-2011
28 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Սիմ / Ժամ : Երկրատես

Haber Arşivi 2001-2011 :

04 Mayıs 2004  

Okuyucularımıza Afyon sırıngalıyoruz ! -

Okuyucularımıza Afyon sırıngalıyoruz !

Hekimler madde bagımlılarının hissettiklerini soyle anlatıyorlar : «Basta kendilerini bulutların uzerinde zannederler. Kotumser olmak icin her seye sahipken Polyanna kesilip gerginlikleri kalmaz ama bir sure sonra sanki balyoz yerler maddeyi almadan onceki halet-i ruhiyeden beter duruma gelip ucurumda bulurlar kendilerini. Bu durum sıklasınca sersemlesip canlı olu’lere benzesirler !» Turkiye’deki (olmayıp azınlıkta kalanları tenzih ediyoruz !) gazetelerin cogunluğu bu anlamda okuyucularına ister istemez afyon sırıngalıyor dusuncesindeyiz. Tabiî bu yapılırken «cok nedenden dolayı morali dusmus halkımızın azıcık da olsa moralini yukseltmek !» gibi nedenler one surulecektir tıpkı bağımlıların da moral dusukluğu icinde olmak icin cok nedene sahip kisiler olarak «azıcık» da olsa «moral yukseltmek !» amacıyla uyusturucu aldıklarını acıklamaları gibi ! Pekiyi o zaman insanlara «gecici pembe ruyalar» satp onları maddelere bağımlı kılan boylece onların gun be gun «dusus»leri sayesinde paralar (veya rating !) kazanan uyusturucu madde satıcılarıyla … okuyucularına bilinen haber ve mansetleri satan biz gazetecilerin farkı ne ? Dun Verhaugen’in AP’nin Bush’un sonra İlham Aliyev’in ve simdi de Jacques Chirac’ın (ornekler cok !) soylemediği ancak bizlerin «soylenmesini cok istedigimiz !» soz ve ifadeleri sanki soylenmis ve ifade edilmis gibi mansetler cekerek yaptığımız haberler sonunda … iste tıpkı bir uyusturucu bağımlısının dustuğu durumdaki gibi hepimiz sersemlesiyor ve sonucta insanlara karsı hırcınlasıyor ve dusmanlasıyoruz. Bu (hadi « yalan ! » demeyelim) «yanlıs» haber sonucu kamuoyunda sağlıksız bir beklenti doğmaktadır. Bir sure sonra beklentilerin tersi sonuc mutlaka ortaya cıkınca Verhaugen Aliyev Chirac AB v.s Turk kamuoyu gozunde «yalancı» «guvenilmez» telakki edilmekte ve sonucta da onlara karsı «dusman» olunmaktadır ! İnsanımızın bilinc altında yavasca : «kendisine surekli yalan konusulan ciddiye bile alınmayan dalga gecilen surekli aldatılmaya lâyık bir toplumun uyesi olduğu !» sanısı yerlesmektedir. Halbuki kesinlikle boyle bir sey mevzubahis değildir ! Asağılandığını zanneden kisi ve toplumlar ya caresizlikten intihar eder ya hırcınca saldırırlar ya da ...(bunu yapabilmek icin asgâri bir entellektuel alt yapı sarttır) durumu anlayabilmek icin soğukkanlı analitik bir arastırma yapmaya calısırlar. Sonuncusunun kendimizi aldatmayalım sadece bizde degil baska toplumlarda da en zor en az ragbet goren secenek oldugunu kabul etmeliyiz. İdeal olan tabiî ki budur ! Birincisi artık savunma nedeni bile kalmayıp her seyin hiclestiği cok gorulmese de karsılasılan bir secenektir. Ancak en cok ve en kolay karsılasılan iste su ikinci secenektir …Bu secenekte hic ama hic kimse : «Yahu oyle iddia edildigi gibi sozler soylemis sozler vermis ifadelerde bulunmus birisi falan yok ! Bunlar bize gun boyunca haber’ diye satanların asıl yalanı !» diyememektedir. Herkes azıyla coğuyla bir rantın pesindedir cunku ! Ama iste birilerinin demesi gerekiyor ! Dikkatle izledik Turkiye’deki gazetelerin coğu : «Chirac Turkiye’nin AB’ye girmesi icin Ermeni Soykırımı’nı tanıması sart değildir !» diye bir soz ettiğini resmen yazdılar cizdiler kelimesi kelimesine birbirlerinden kopya ederek yayınladılar. Yarın buyuk bir ihtimalle Chirac’ın : «Ne munasebet ?» diyeceği bir durum hasıl olduğunda aynı gazeteler «Mosyo dediğini unuttun mu ?» ya da «Chirac yine Fransız kaldı !» vb. «ozel» mansetlerle sanki Chirac daha once soylediğini yalanlıyor ve biz de buna (haklı) tepki veriyormusuz gibi yorumlarla okuyucularını besleyeceklerdir... Gorevimiz gereği bizzat Elysée Sarayında’ydık salt tum konusmaların kaydını değil Saray’ın bizzat kendi memurları tarafından Cumhurbaskanı Chirac’a sorulan soru ve cevaplarını da cozup kâğıda gecirilen metni de elimizde bulunduruyoruz. İste size ne Turk ne de Ermeni kokenli sadece Musevi bir gazetecinin sorduğu bir soruyu (olduğu gibi) sunuyoruz :«Meur. le Président l Allemagne et la France ont fait leur devoir de mémoire en ce qui concerne la shoah.Vous-même vous avez reconnu la responsabilité de la France dans la déportation des juifs. Est-ce que la reconnaissance du génocide arménien par la TR ne doit pas être l une des conditions préalables à son éventuelle entrée dans l Union ?» Turkcesi soyle : «Bay Baskan Almanya ve Fransa Shoah konusunda bellek gorevini yerine getirdiler. Bizzat siz Musevilerin tehcirinde Fransa’nın sorumluluğunu kabul ettiniz. Acaba Ermeni Soykırımı’nın Turkiye tarafından tanınması onun AB’ne girisi icin one surulmesi gereken on kosullardan birisi olmamalı mıdır ?» Chirac’ın kelimesi kelimesine Fransızca yanıtı : «C est un problème qui concerne les relations entre la Turquie et l Arménie. J observe avec satisfaction qu il y a dans ce domaine une évolution positive et je m en réjouis. On ne peut pas non plus sur le plan bilatéral juger de tout l avenir en fonction exclusivement du passé.» Turkcesi soyle: «Bu Turkiye Ermenistan iliskilerini ilgilendiren bir konu. Bu alanda olumlu gelismenin olduğunu tatminkâr sekilde gozlemliyor bundan haz alıyorum. Ote yandan iki taraflı planlarda tum geleceğin yargısı salt gecmis uzerinden yapılamaz !» «Bu sozleri soyleyen Chirac aslında soykırımım tanınması sart değildir !’demek istemistir» diyerek kendi kendimize gelin guvey olur gibi yorumlar yaparak bunları gercek haberlermis gibi kitlelere sunma sonucu hastalasan toplum icerisinde bizzat oz cocuklarımızın torunlarımızın hatta kendimizin olduğunu da hatırlatmakta yarar var ! Raffi A. HERMONN




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+