Hukuk terimi ve siyasal terim olarak soykırımı - Haber Arşivi 2001-2011
28 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Սիմ / Ժամ : Շառաւիղեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

03 Mayıs 2004  

Hukuk terimi ve siyasal terim olarak soykırımı -

Hukuk terimi ve siyasal terim olarak soykırımı

Toplumsal bellegin sadece bir tarafın hafızası ile sınırlı oldugunu dusunmek hatadır. Bu nedenle neredeyse yuzyıl once vuku bulan cok acı olayların kucumsenmesi yerine boyle olayların bir daha yasanmaması icin dayanısma icine girilmesi gereği sık sık vurgulanmalıdır Soykırımı sucu kavramı 9.12.1948 tarihli Soykırımı Sucunu Onleme ve Cezalandırma Sozlesmesi tarafından tanımlandı. Anılan sozlesmenin 4. maddesine gore soykırımı sucu isledikleri takdirde cezalandırılacak olanlar hakiki sahıslardır tuzel kisiler değil. Tum suclarda olduğu gibi soykırımı sucunun islenip islenmediği konusundaki kararı ancak yetkili mahkeme verebilir. Sozlesmenin 6. maddesine gore yetkili yargı organı soykırımı sucunun islendiği ulkenin yargı organıdır; ayrıca taraflar yargı yetkisini kabul ettikleri takdirde bir uluslararası ceza mahkemesi de yetkilendirilebilir. Bunun anlamı ulusal parlamentoların (yani Avrupa Parlamentosu nun Fransız Meclisi nin Kanada Avam Kamarası nın İsvicre Kanton Meclisi nin) ya da cesitli yerel yonetim meclisleri gibi kurumların veya bireylerin bir ulkede soykırımı islenip islenmediği konusunda karar verme yetkileri bulunmuyor. Ayrıca bir sucu islediği iddia edilen kisinin savunmasının alınması gerektiği de en temel hukuk kuralıdır. Yetkili mahkeme ya da yargıc olmadan ve zanlının savunması alınmadan boyle bir karar alınırsa ne olur? Her seyden once boyle bir karar hukuki değildir 1948 sozlesmesine aykırıdır. Sozlesmeye aykırı hareket edilirse ne olabilir? Sozlesmenin yorumu uygulanması ve hayata gecirilmesi konusunda sozlesmeye taraf devletler arasında bir uzlasmazlık olursa yani sozlesme ihlal edilirse sozlesmenin 9. maddesine gore taraflardan birinin konuyu Lahey Uluslararası Adalet Divanı na goturmesi mumkun. Yetkili olmayan bir kurumun ustelik hem savcı hem de yargıc olarak hareket ederek zanlı bireyin savunmasını bile almadan soykırımı islendiğine karar vermesi sozlesmenin acıkca ihlalidir. Fransa Cumhurbaskanı nın Fransız Meclisi nin kabul ettiği Ermenilere 1915 yılında soykırımı islendiği yolundaki tek maddelik yasayı onaylayarak Resmi Gazete de yayımlatmıs bulunması hukumetini de bağlar; bence bu sozlesmenin ihlalidir. Sorun Lahey Adalet Divanı na goturulebilirdi. Ancak o hukumet de soykırımı sozcuğunu soyut olarak sucluya isaret etmeden kullandığını soyleyerek sorumluluktan kurtulmayı deneyecek. Son olarak Kanada hukumeti Avam Kamarası nın aldığı kararın kendini bağlamadığını bu nedenle beyan etti. ABD baskanları da her yıl yayımladıkları 24 Nisan mesajlarında soykırımı sozcuğunu muhtemelen bu sebeple kullanmıyorlar. Benzer sekilde İngiltere hukumeti birkac kez -son olarak Erivan daki buyukelcilerinin ağzından- kendi değerlendirmelerine gore 1915 olaylarında soykırımı unsurlarının olusmadığını acıkladı. Zira sozlesmenin uygulanabilmesi icin zanlıların yetkili yargı onune cıkarılması gerekirdi. İngilizler ise insanlık sucu islediklerini iddia edip Malta ya goturdukleri Osmanlı yetkililerini delil bulamadıkları icin serbest bırakmıslardı. Nihayet aradan bu kadar yıl gectikten sonra mahkeme onune cıkaracak zanlı da kalmadı. Bu nedenle cesitli ulke parlamenterlerinin Ermeni kokenli yurttaslarını tatmin etmek icin -ve kabul etmeliyiz ki pek coğu da 1915 olaylarının buyuk capta bir katliam olduğuna inanarak- aldıkları soykırımı kararları siyasal ve etik acılardan anlam tasıyor. Bu siyasal kararlara gene siyasal yonde cevap verilir; ayrıca soykırımı kavramının hukuki bir kavram olduğu ve sozlesmenin esasları bu kurumlara hatırlatılmalıdır. Son zamanlarda bu alandaki hukuki dayanaksızlıklarını anlayan bazı Ermeni politikacılar ve yazarlar kasıtlarının hukuki değil siyasal anlamda soykırımı olduğunu soylemeye basladılar. Tuzağa dusmus 25 Nisan 2004 tarihli Radikal İki de Ayse Hur imzasıyla yayımlanan yazı soykırımı sozcuğu etrafında bilincli olarak yaratılan bu kavram kargasası tuzağına dusmus. Peki l. Dunya Savası sırasında pek cok Osmanlı vatandasının bu arada Ermeni asıllı cok sayıda Osmanlı yurttasının olumu ile sonuclanan olayları yok mu sayacağız? O donemdeki olaylar konusunda bakıs acısına gore toplu oldurme katliam facia karsılıklı oldurme (Osmanlıca mukatele) bazı gorevlilerin sebep oldukları muessif gelismeler gibi sozcukler kullanılıyor. Soruna tek yanlı bakanlar orneğin 1915 yılının ilkbahar aylarında tehcir kararının alınmasından once baslarında Ermeni asıllı Osmanlı mebusları bulunan Ermeni birliklerinin Rus ordusu ile isbirliği halinde Van ı isgal edip oradaki Musluman Osmanlı yurttaslarını kılıctan gecirdiklerini ve bu olayların tehciri tetiklediğini hatırlamak istemiyorlar; o tarihte Osmanlı nın bir olum kalım savası icinde bulunduğunu unutuyorlar. Konunun tarihcilere havale edilmesini isteyenler tarih yazımının subjektif olduğunu biliyorlar; ancak kimi tarihcilerin -diğerlerinin okumayı reddettiği- farklı tarihsel veri ve sayfaların varlığına isaret edeceklerini; boylece sorunun cesitli yonlerinin ortaya cıkacağını dusunuyorlar ve konuyu siyasilerden bilim adamlarına havaleyi yeğliyorlar. Ancak bu onlem de kemiklesmis onyargıları değistirmeye yetmeyecek. Bu durumda ne yapılmalı? Siyasetciler cozebilir mi? Sorunu siyasetciler cozumleyebilir mi? Bu asamada o donemdeki karsılıklı kıyım hakkında Turkiye Cumhuriyeti nin yoneticilerinin ve Turkiye halkının buyuk coğunluğunun tek taraflı olarak ozur dilemesini beklemek gercekci bir yaklasım değil. Son siyasal gelismeler ve soykırımı etrafında gelistirilen tutumlar ile bazı Ermeni asıllı terorist gruplarının eylemleri (karsılıklı da olsa) bu konuda ozur/af mekanizmasının islemesini olanaksız kıldı. Ayrıca Turkiye nin AB ve ABD baskısı ile 1915 yılında Osmanlı yurttası Ermenilere soykırımı uygulandığını kabul edeceğini ima etmek de -Avrupa daki bazı Ermeni lobilerinin icine dustuğu- son derecede hatalı bir beklentiyi dile getirmek olur(1). Ermeni diasporası ve Ermenistan yoneticileri ırklarının soykırımına uğratıldığı savını kimliklerinin cimentosu -adeta varlıklarının temel tası- durumuna getirdiler; onların da bu tutumlarını değistireceklerini sanıyorum. Gene de Ermenistan Turkiye nin dostluğuna ihtiyac duyuyorsa(2) Turkiye nin doğu illerini Batı Ermenistan olarak adlandırmasının ulkemizden toprak talebi ile es anlama geldiğini ve bunun hicbir sekilde hosgorulemeyeceğini anlamalıdır. Ote yandan Ermenistan ın isgal ettiği topraklar konusunda komsusu Azerbaycan ile uzlasmaya varması sadece Turkiye tarafından değil uluslararası camia tarafından da isteniyor. Turkiye nin Ermenistan ile resmi iliski kurmasını bekleyenler Ermenistan ın da bunu kolaylastırıcı adımlar atması gerektiğini akıldan cıkarmamalı. Bu asamada cozume nasıl yaklasılır? Turkiye ulkedeki Ermeni yurttasların hem azınlık mensubu hem de yurttas olarak yararlandıkları tum haklardan en ufak bir ayırım yapılmadan yararlanmalarını sağlamalı bu konuya ozel bir onem ve ağırlık vermelidir. Bu cerceveye cemaat vakıflarının mulk edinmesi de dahildir. Turk vatandası Ermeniler Ermenistan ile Turkiye arasında bir dostluk koprusu kurulmasına yardımcı olacaklardır. Kulturel benzerlikler yakınlasmayı sağlayacak en onemli oğedir; bu nedenle kulturel iliskilerin ve ziyaretlerin artırılmasına gayret edilmeli ve bu alana yapılacak harcamalar artırılmalıdır. Ticari iliskilerin onunun olanaklar olcusunde acılması da iki ulke halkının cıkarına ve birbirini daha iyi tanımasına yardımcı olacaktır. Ermenistan da Turkiye nin doğu illerini Batı Ermenistan olarak adlandırmaktan vazgecmeli soykırımı sozcuğunun hukuki bir terim olduğunu yetkili yargı karar vermeden herhangi bir olaya hukuken soykırımı denemeyeceğini anlamalıdır. Yakınlasma yolunda atılacak adımların psikolojik yanı buyuk onem tasıyor. Ortak belleğin silineceğinin sanılması veya yok sayılması hata olur. Ancak toplumsal belleğin sadece bir tarafın hafızası ile sınırlı olduğunu dusunmek de hatadır. Bu nedenle neredeyse yuzyıl once vuku bulan cok acı olayların kucumsenmesi yerine ileride boyle olayların bir daha yasanmaması icin dayanısma icine girilmesi gereği sık sık vurgulanmalıdır. Bu alanda en buyuk gorev sivil toplum girisimlerine ve orgutlerine dusuyor. Dostluğu yakınlasmayı sağlamak isteyenler birbirlerine kosulsuz bicimde yaklasmalıdır; insan olarak komsu olarak bizi daha ileri goturebilecek adımları atmaktan cekinmeyelim. PULAT TACAR: Emekli Buyukelci UNESCO Turkiye Milli Kom. Bsk. Vek. 1. Ayse Hur 25 Nisan 2004 Radikal 2 Sadece tarihcilere bırakmayalım 2. Ayse Hur a.g.y.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+