BM de Turkiye de İfade Ozgurlugu Tartısıldı - Haber Arşivi 2001-2011
23 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ծմակ / Ժամ : Աղջամուղջ

Haber Arşivi 2001-2011 :

24 Nisan 2004  

BM de Turkiye de İfade Ozgurlugu Tartısıldı -

BM de Turkiye de İfade Ozgurlugu Tartısıldı

IPA ve PEN in İsvicre nin Cenevre kentinde duzenledikleri iki gunluk panelde Avrupa Birligi ne uyum yasaları cercevesinde Turkiye de ifade ozgurlugu tartısıldı. İki yıldır yapılan yasal değisikliklerin uygulanmasındaki guclukler uzerinde duruldu. Birlesmis Milletler bunyesinde Nisan 2004 sonuna kadar surmekte olan BM İnsan Hakları Komisyonu 60. Donem Toplantısı kapsamında Uluslararası Yayıncılar Birliği (İPE) ve dunya yazarlar orgutu Uluslararası PEN (PEN International) tarafından İsvicre nin Cenevre kentinde duzenlenen iki gunluk panelde Avrupa Birliği ne uyum yasaları cercevesinde Turkiye de ifade ozgurluğunun durumu tartısıldı. 7-8 Nisan 2004 tarihleri arasında yapılan toplantılara konusmacı olarak Kjell Olaf Jensen (Norvec PEN klubu baskanı) Sara Whyatt (Uluslararası PEN - Cezaevindeki Yazarlar Komitesi program direktoru) Profesor Alfred de Zayas (İsvicre Roman bolgesi PEN klubu genel sekreteri ve BM İnsan Hakları Yuksek Komiserliği ne bağlı İnsan Hakları Komitesi eski genel sekreteri) Ragıp Zarakolu (yayıncı Turkiye Yayıncılar Birliği ne bağlı Yayınlama Ozgurluğu Komitesi baskanı) Muge Sokmen (yayıncı Turkiye PEN Yazarlar Derneği - Cezaevinde Yazarlar Komitesi baskanı) Ragıp Duran (gazeteci ve medya etiği okutmanı) Hrant Dink (Agos gazetesi basyazarı) Umit Ozturk (Uluslararası Af Orgutu Gazeteciler Ağı baskanı ve Londra merkezli Akdeniz Arastırmaları Ağı (Mernet) CEO su) Fikret Ilkiz (avukat Turkiye PEN Yazarlar Derneği - Cezaevinde Yazarlar Komitesi danısmanı) sanar Yurdatapan (besteci ve ifade ozgurluğu kampanyacısı) ve Metin Celal (yayıncı Turkiye Yayıncılar Birliği genel sekreteri) katıldılar. Panel konusmacıları Turkiye de sivil ve siyasal haklar konusunda genel bir tablo sergileme olanağı buldular. Ele alınan konular ozellikle ifade ozgurluğu Turkiye de son iki yıllık surecteki yasal mevzuat değisiklikleri ve bunların uygulamaya konmasında yasanan guclukler uzerine yoğunlastı. İki gun suren etkinliğe aralarında Turkiye nin BM Daimi Temsilciliği kadrosundan ve Cenevre deki Turk ve Kurt kuruluslarından kisilerin de bulunduğu bir uluslararası izleyici topluluğu katıldı. Konusmacılar yasal mevzuattaki değismelerin Turkiye de koklu değisiklikler icin umut ve iyimserlik verdiğini ancak bu olumlu adımların halen yururlukte olan diğer cezalandırıcı yasalar ve yargı kurumlarındaki burokrasi nedeniyle risk altına girdiğini belirttiler. Paneller IPA proje yoneticisi Alexis Krikorian ve Norvec PEN klubu baskanı Kjell Olaf Jensen tarafından yapılan tanıtım konusmasıyla basladı. Bunu sanar Yurdatapan tarafından Turkiye de ifade ozgurluğu uzerine kısa bir video gosterimi yapılması izledi. Konusmacılar * Alfred de Zayas Turkiye de yasal mevzuattaki değismelerin kısa bir değerlendirmesini yaptı ve 2005 yılında ek bir değerlendirme yapılacağı zaman Turkiye nin bu alandaki calısmalarını Avrupa Birliği tarafından belirlenen ilerleme cizelgesini tatmin edecek bir duzeye getirmis olması gerekeceğini belirtti. Zayas ayrıca ordu ve polis mensuplarına yonelik davalar acılmasının tatmin edici duzeyde olmadığını ifade etti. * Sara Whyatt bugun Turkiye de her ne kadar sırf yazdığı yazılardan dolayı cezaevinde bulunan yazarlar olmasa da en az 40 kitabın yazarları ve/veya yayıncıları yargılanmaktadır ve bunlardan bazıları bugun burada aramızda bulunmaktadır dedi. Whyatt ayrıca Turkiye de terorle mucadele mevzuatının en ağır kısımlarının ortadan kaldırılmasının memnunluk verici olduğunu ama tum değisikliklere karsın halen yururlukte olan diğer yasaların yazıları sadece bu sakıncalı konularda resmi goruse karsı durmaktan ibaret olan yazarları terorle mucadele adına cezaevine koyma fırsatı verebileceği yonunde PEN in kaygıları olduğunu belirtti. Whyatt konusmasını Uluslararası PEN in Turkiye de herkesin baskı gorme korkusu duymadan goruslerini dile getirebileceği bir gunu gorme umudunu tasıdığını soyleyerek tamamladı. * Fikret İlkiz Turkiye hukumeti tarafından son iki yıl icinde yururluğe konulan bir dizi Uyum Yasaları ile ilgili bilgiler vererek konusmasına basladı. İlkiz yedi adet uyum yasaları paketinin ağır cezaları azaltma ya da ortadan kaldırma bakımından olumlu değismelere olanak verdiğini belirtti. İlkiz buna karsın yasal mevzuat değisikliklerinin ardından Basın Yasası temelinde acılan davalarda verilen para cezaları odenemeyecek kadar yuksek boyuttadır. Gazeteciler gazete ve dergi yayıncıları ve matbaacılar boylesi yuksek orandaki para cezalarını odemeyecek oldukları icin yakında hapis cezası ile karsı karsıya geleceklerdir. Yerel basın ozellikle zor durumdadır dedi. İlkiz Avrupa İnsan Hakları Sozlesmesi ile tam uyumlu olması yolunda ifade ozgurluğunu engelleyici yasaların Haziran 2004 itibariyle kapsamlı olarak değistirilmesini ongoren ifade ozgurluğu yol haritasının olumlu bir adım olduğunu ama Turk Ceza Yasası nda yapılması ongorulen değisikliklerin yalnızca politikacılar ya da yasa koyucular nezdinde değil tum kamuoyu nezdinde tartısmaya acılması gerektiğini sozlerine ekledi. * Muge Sokmen konusmasında namus cinayetleri ve mustehcen yayınlar yasası konularına değindi. Sokmen namus kavramının coğunlukla kadınları ve ozellikle de kırsal kesimlerde yasayan kadınları mağdur ettiğini ve kadınların ailenin namus ve serefine leke getirdiği gerekcesiyle ve bazen bu kadınların tecavuzcu kisiler tarafından hamile bırakılan mağdurlar olduklarına bile bakılmadan aile bireyleri tarafından infaz edildiği cok sayıda vakanın mevcut olduğunu belirtti. Sokmen bir dizi kadın kampanya gruplarının cabaları sonucunda namus kavramı cevresinde bazı yasal mevzuat değisikliklerinin gerceklesebildiğini vurguladı. Sokmen ayrıca muzır yasası olarak da bilinen mustehcen yayınlar yasası konusunda kendi yasadığı deneyimi de aktardı. Sokmen kendisinin yayınevi tarafından bir Kadın Argosu Sozluğu yayınlandığını ve kitabın yasaklanarak hem yayıncının hem de yazarın yargılanmakta olduğunu belirtti. * Ragıp Duran Turkiye de basın ve yayın dunyasını cevreleyen bir dizi sorunlar olduğunu ifade ederek konusmasına basladı. Duran Turkiye medyasında bir avuc isadamının tekellesmesi ve bu kisilerin yayın politikası uzerindeki kontrolleri ve kendi ticari cıkarlarını gozetmelerinden kaynaklanan olumsuz etkilerin yanı sıra Turkiye medyasında Turk Silahlı Kuvvetleri nin Turkiye deki siyasal ve toplumsal yasamdaki konumu islevi baskınlığı ve ayrıcalıkları; Turkiye Devleti nin resmi ideolojisi olarak kendini gosteren Kemalizm konusunda akademik bile olsa elestirel-arastırmacı etkinliklerde bulunmak; Osmanlı İmparatorluğu doneminde 1915 yılında Doğu Anadolu da Ermeni nufusa yonelik olarak yapılan ve bazı Batı kaynakları tarafından soykırım olarak değinilen operasyon; ve seriat ya da Siyasal İslam olarak nitelenen hareket seklinde tanımladığı bes buyuk tabu olduğunu belirtti. Duran halen yururlukte olan ceza yasalarının soz konusu tabulara değinme ya da elestirme niyetinde olan kisilere karsı hala son derece caydırıcı ve tehdit edici nitelikte olduğunu ifade etti. * Metin Celal konusmasında yasal mevzuat reformları ile gerceklikte yapılan uygulamalar arasındaki celiskilerden ornekler verdi. Celal oyuncu Adrian Brody e bir Oscar odulu kazandıran Pianist adlı filmin Turkiye sinemalarında serbestce gosterimde olmasına karsın soz konusu filmin kitabının Turkce tercumesinin mustehcenlik temelinde yasaklandığını belirtti. Benzeri bir celiskili uygulamayla Marquis de Sade tarafından yazılan Yatak Odasında Felsefe adlı kitabın Turkce tercumesinin kitabın ilk yayınlanısından 200 yıldan fazla bir sure sonra yasaklandığını ifade etti. Celal değisikliğe uğrayan yasaların yerine baska ceza yasalarının uygulanmasının yasal mevzuat reformlarının onunde bir engel olusturduğu gorusunu dile getirdi. * Ragıp Zarakolu Turkiye nin hala bir ulusal guvenlik konsepti konusunda takıntısının olduğunu ve bu nedenle de Turkiye nin sıkı kontrol altında bir demokrasi gorunumunu verdiğini ifade etti. Zarakolu Devlet ve ona bağlı kurumların her tur elestiriye karsı korunması konusundaki asırı takıntının bir hosgorusuzluk ve cezalandırma tavrıyla sonuclandığını belirtti. Zarakolu boylesi bir tavrın yayınlama ozgurluğune karsı ağır bir tehdit olusturduğunu ve bunun da yazar ve yayıncıların Kurt ve Ermeni toplumlarının tarihi ve yasamı konuları da dahil olmak uzere cok sayıda konuda yazma ve yayınlama etkinliklerini son derece guclestirdiğini soyledi. Zarakolu konusmasında ayrıca yargılanan ve hapsedilen yazar ve yayıncılarla ilgili ornekler de verdi. * Hrant Dink konusmasında Turkiye de yasamakta olan Ermeni azınlıkla ilgili genel bilgiler sundu ve Turkiye deki Ermeni azınlığın diğer azınlıklar yanında yasamakta olduğu guclukleri anlattı. Dink yakın yıllarda yapılan yasal mevzuat değisikliklerine karsın Ermeni vakıflarının ve kuruluslarının tasınmaz mulk edinmelerinin hala neredeyse tamamen olanaksız olduğunu belirtti. Dink ayrıca Ermeni dili edebiyatı ve tarihi konusunda universite duzeyinde eğitim olanaklarının mevcut olmayısının kaygı verici olduğunu sozlerine ekledi. * Umit Ozturk yurtdısından bir kusbakısı acıyla yaptığı gozlemleri kisisel bir kapasitede sundu. Ozturk Turkiye de son iki yılda yapılan yasal mevzuat değisikliklerinin daha iyiye yonelik değisme bakımından umut ve iyimserlik veren bir nitelikte olduğu gorusunu dile getirdi ve sağlanan gelismeler kendini adayarak calısan uluslararası kurulusların desteği olmadan mumkun olamazdı dedi. Ozturk ayrıca Turkiye diplomatik kurumları ve yurtdısında yasayan Turkiyeli multeci/gocmen kurulusları arasındaki iletisimin son derece zayıf olmasından duyduğu hosnutsuzluğu ifade etti. Ozturk tarafların birbirleriyle ilgili olarak on yıllardır surmekte olan onyargıları ve supheciliği artık terk etmeleri gerektiğini savundu ve ayrıca herkesi kapsayan etkinliklerin yokluğuna ve oğrenim arastırma eğitim verme yayın ve lobi calısmaları gibi etkinliklerin yurtdısında son derece zayıf duzeyde olduğuna değindi. Ozturk bunun yanı sıra yurtdısındaki Turkce medyanın bilinc uyandırmada onemli bir gorevi ve sorumluluğu olduğunu ve bir tur oto-sansur uygulamasından kacınabilmek icin bu yayın organlarının kendilerini ne diplomatik kurumlardan ne de Turkiyeli multeci/gocmen kuruluslarından gelebilecek herhangi bir baskı ya da tehdit altındaymıs gibi hissetmemelerinin sağlanması gerektiğini vurguladı. * sanar Yurdatapan Turkiye de cok sayıda yazar yayıncı sanatcı ve aktivistlerin surdurduğu İfade Ozgurluğu Girisimi adlı kampanyayla ilgili bilgiler verdi. Yurdatapan soz konusu kampanyanın dokuz yıl once basladığını ve yayınladıkları ve dağıttıkları bir dizi kitapcıklar nedeniyle hala yargılanmakta olduklarını belirtti. Yurdatapan herkesi 21 Kasım 2004 tarihinde yapılacak olan İfade Ozgurluğu icin 4. İstanbul Bulusması baslıklı etkinliğe katılmaya cağırdı. Konusmacılar ve etkinliği duzenleyenler Turkiye yetkililerine sırf Turkiye Devleti ni elestirdikleri icin yazarlara ve yayıncılara ağır para cezaları ve hapis cezaları veren ceza yasalarının ortadan kaldırılması cağrısında bulundular. (UO/EK)




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+