Bosuna korkuyoruz - Haber Arşivi 2001-2011
28 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Սիմ / Ժամ : Առաւօտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

19 Nisan 2004  

Bosuna korkuyoruz -

Bosuna korkuyoruz

Turkiye dusunen insanlar icin hep bir cehennem oldu. Fikrini acıklayanlar saldırıya ugradı. Bilim adamları devletten farklı dusundugunde sorunlar cıktı. Orneğin kendisiyle yaptığımız soyleside Ermeni meselesinde devletten farklı gorusler ileri surduğu icin Prof. Halil Berktay akademik lincten gecirilmek istendi. Universiteden cıkarılması icin baskılar yapıldı. Eğer universite yonetimi direnmese Prof. Berktay kursusunu kaybedecekti. Bir yandan 12 Eylul un artığı YOK bir yandan devletin baskıları universitelerin yaratıcılığını iğdis etti. Biz imam-hatibi tartısırken liselerin ne tur oğrenciler mezun ettiğini universite hocalarının memura donduğunu pek konusamadık. Son gunlerde hukumet imam-hatiplilerin universite engelini kaldıracağını soylerken TUSİAD Baskanı Omer Sabancı ise imam-hatip liselerinin sayısının azaltılmasını istedi. Biz de Sabancı Universitesi Rektoru Prof. Tosun Terzioğlu ile eğitimin gorunen dertlerini ve onun altındaki sorunlu buzdağını konustuk. İmam-hatibin yuzeysel bir sorun olduğunu soyleyen Terzioğlu eğitimde esas sorunun ilk ve ortaoğretim olduğunu belirtti. Bu ulkenin en coktartısılan kurumlarından biri YOK. Gercekten evrensel olculereuygun saygıdeğer universitelere sahip bir ulkede bizdeki YOK e benzer bir kurumun varolması mumkun mu? YOK un universite yonetimiyle ilgili bazı kararlar alma gorevi var ki bu hicbir gelismis ulkede yok. YOK Turkiye nin cok ozel bir siyasi doneminde kuruldu. O donemde istenen universiteleri tam bir zapturapt altına almaktı. Mesela YOK cumhurbaskanına bağlıdır. YOK Baskanı nı cumhurbaskanı atar. Bu sistemin kurulusunda dusunulen sey acıkcası Evren in hep cumhurbaskanı olacağıydı. Dolayısıyla bu yapının sancılarını simdi cekiyoruz. 1982 Anayasası Evren in cumhurbaskanlığına gore yapılmıs bir anayasa değil mi zaten? Yok de darbe anayasasının bir uzantısı... Evet uzantısıdır. YOK e bu Anayasa da yer verilmistir. YOK demokratik ve ozgur bir ulkede bugunku haliyde fevkalade sırıtıyor. Gelismis dunyada universiteler ozerktir. Universiteler oralarda kendi organlarıyla karar alıp islerini yurutuyor. Bir yerin vesayeti altında değiller. Bir yerden onay istemiyorlar. Siyasi partilerin hepsi YOK u kaldıracağını soyledi. Ama iktidara geldiğinde bu vaadini unuttu ve YOK u duzeltmeye koyuldu. Niye? 1992 nin sonunda TUBİTAK Baskanı oldum. O zamanki iktidar partilerinden birinin ileri geleni bana TUBİTAK Baskanlığı na getirilmeme uzulduğunu soyledi. Biz sizi YOK un basında dusunuyorduk dedi. Ben de ona Ama siz secim bildirgenizde YOK u kaldıracağız diyorsunuz dedim. Cevabı su oldu: Ama biz simdi iktidarız! YOK oyle guclu bir silah ki her iktidar elinde tutmaya calısıyor. Bu siyasi iktidar da olabilir baska bir iktidar da... Halbuki YOK universite sistemine cok dar geliyor. Onun amacı tek tip universite yaratmak. Gene de bu ulkede universiteler YOK e rağmen farklılasabildi. Peki YOK gibi bir kurumun var olmasına ses cıkarmayan bir akademisyen kadrosu sizce bağımsız ozgur dusunceli yaratıcı oğrenciler yetistirebilir mi? Zorluk YOK ten ziyade kendi kafamızdan kaynaklanıyor. Turkiye de biz aklımızı hâlâ sıkıyonetim altında hissediyoruz. Yeni fikirler uretmeye calısırken hep mayınlı bir arazide yuruduğumuzu dusunuyoruz. Alısılmısın dısında bir tezle ortaya cıkarsam ne olur? Ne kadar rahatsız edilirim korkusu bu ulkede herkeste var. Cunku bizim ulkemizde yeni bir fikir dile getirildiği zaman derhal bir linc kampanyası baslatılıyor. O fikirle değil fikri soyleyen kisiyle uğrasılıyor. su anda universitelerde konusmayan sesini fazla cıkarmayan bir coğunluk var. Kendi dusuncelerini dile getirmeseler de ya da dusuncelerini henuz tam formule edememis olsalar da bu sessiz coğunluk Turkiye de fikirlerin ozgurce tartısılmasını istiyor. Turkiye deki akademisyenlerin entelektuel duzeyi hakkında ne dusunuyorsunuz? Aralarında cok parlak insanlar olduğunu ben de biliyorum. Genel olarak akademisyenlerimizin duzeyini soruyorum? Dusunulenden cok daha iyi. Ancak sayıları az olan kendini isine adamıs ustun nitelikli akademisyeleri coğaltmak lazım. Akademisyenlik memur zihniyetiyle yapılacak is değil. Ama bizde baskın olan memur zihniyeti. İstanbul Universitesi Rektoru tuhaf bir konusma yaptı. Yunanistan ı almak icin yuz bin sehit verebileceğimizi soyledi. simdi siz bir akademisyen ve bir rektorsunuz. Boyle konusabilen bir insan gercek universitelerin ve gercek akademisyenlerin olduğu bir ulkede rektorluk koltuğunda oturabilir mi? O universite o kisiyi unutmayın iki defa rektor secti. En fazla oyu o aldı. Ben onun yerinde olsam oyle bir konusma yapmazdım. Biz Yunanistan la hic sehit vermeden AB catısı altında bir araya gelmek istiyoruz. Bunun icin de sehit vermeye gerek yok derdim. Ben o kisinin İstanbul Universitesi ne rektor olup olamayacağını sormadım. O kisi gercek universitelerin ve gercek akademisyenlerin olduğu bir ulkede rektorluk koltuğunda oturabilir mi? diye sordum. Benim merak ettiğim bu beyan Yunanistan da nasıl karsılandı. Basında hic yer almadı. Tepkiyle karsılandığı cok kucuk yer aldı. Peki akademisyenlerimizdeki hangi ozellikler cocukları yasatmayı değil de oldurmeyi on plana alan bir zihniyeti rektorluk mevkiine kadar yukseltebiliyor? Demek ki oy kullanan oğretim uyelerimiz o kisinin bu ozelliğini o sırada bilmiyordu. Cok heyecanlı bir anında soylediği bir laf herhalde bu Kemal beyin. Kamuya acık yerlerde duyguları ne olursa olsun bir rektor kelimelerini ozenle secmeli. Harvard ın Oxford un Sorbone un rektoru boyle bir konusma yapsaydı o ulkenin akademisyenlerinin tepkisi ne olurdu? O kisi akademik dunyada gulunc duruma duserdi. Bizim akademisyenlerimizin bu konusma karsısındaki sessizliğini neye bağlıyorsunuz peki? Herhalde Kemal beyden boyle seyler duymaya alıstılar. Akademisyenler biraz urkek mi? Urkek tabii. Dusuncelerini acıklamaktan korkuyorlar yani. Tabii tabii. Dusuncelerini acıklayınca baslarına ne geliyor? Bir sey gelmesi sart değil. Suruden ayrılmıs kuzu durumuna dusmeyi de belki istemiyorlar. Turkiye de dusuncesini acıklayan ve dusuncesi aykırı olan kisilerle uğrasılıyor. Mesela bizim oğretim uyemiz Prof. Halil Berktay Ermeni meselesiyle ilgili bazı gorusler ileri surdu. Ve onunla ilgili bir linc kampanyası yurutuldu. Ama bizimki mutevelli heyetinin kararıyla oğretim uyelerine akademik ozgurluk tanıyan bir universite. Yonetime Halil Berktay ı universiteden atın diye bir suru mesaj ve baskı geldi. Sakıp beye kadar gitti bu mesajlar. Basında kampanyalar yapıldı. O baskılara boyun eğilmediği icin bu sefer Sabancı Universitesi de demek ki Halil Berktay la aynı goruste denildi. Universite farklı goruslerin bir arada yasamasına tartısılmasına imkân veren bir yerdir. Biz bu baskılara Kurumların gorusu olamaz. Kisilerin gorusu olur. Universitede farklı gorusler tartısılır cevabını verdik. YOK ten baskı geldi mi peki? Direkt değil ama dolaylı olarak geldi. Mutevelli heyeti bu farklı dusuncenin arkasında durdu. Sakıp beyle bu konuyu bir kez konustum. O donemde Sakıp beye karsı da kampanya baslatıldı cunku. Bir internet sitesinde Sakıp beyin Ermeni asıllı olduğu soylendi. Herhalde bu bir suc ki oyle denildi. Sakıp bey beni aradı Ermeni meselesindeki farklı gorusleri bir platformda toplasak bunlar tartısılsa iyi olur mu diye sordu. Ben bunu yapabiliriz deyince O zaman onlara soyleyeyim de size basvursunlar dedi. Tek bir basvuru gelmedi. Fikir curutmek yerine kisiyi curutuyorlar. Ama artık universitelerimizdeki sessizlik son dort bes yıldır kırılıyor. Daha da kırılacak. Turkiye de universiteler 1980 den sonra oncu kurum olma niteliğini buyuk olcude kaybetti gundemin gerisine dustu. Siz yonettiğiniz universitedeki oğrencileri uluslararası sahnede rol alabilecek capta yetistirebilmek icin onlara ozgur yaratıcılığın yollarını acabiliyor musunuz? Evet. Biz kendine guvenen bilgiyi sorgulayabilen tartısabilen elestirebilen kisiler yetistirmek istiyoruz. Dusuncelerini ozgurce bağımsızca soylemelerini oğutluyor musunuz onlara? Zaten soyluyorlar. Burada bu ozgur havayı alıyorlar. Cunku onlara bir sosyal olayı o konudaki farklı goruslerle birlikte anlatıyoruz. Oğrencilerinizin tartısamayacağı konular var mı? Oyle bir seye hic sahit olmadım. Yani her turlu fikirsel ozgurluğe acık mı universiteniz? Oyle. Birinci sınıftan son sınıfa kadar gozlemlediğim oğrencilerin fikirlerindeki gelisme bana buyuk mutluluk veriyor. Oğrenciler dar alanda tartısmayı kabul etmiyor. Onların arazisi mayınlı değil. Benim arazimden cok daha ozgur bir arazi onlarınki. Herhangi bir oğrenciniz Ataturk u elestirebilir mi? Haklı olup olmaması onemli değil sadece kalabalıkların baskısına esir olmayacak isyankâr ve ozgur bir zihinsel yapıyı gelistirmelerine izin verilip verilmediğini anlamak icin soruyorum bunu? Ogrenciniz Ataturk u elestirebilir mi? Tabii... Tabii... Birinci sınıflarda Turkiye nin Modernlesme Tarihi dersi var. İnkilap tarihi bu. Sened-i İttifak tan baslayarak Turkiye nin modernlesme cabalarını baska ulkelerinkiyle de kıyaslayarak objektif ve elestirel bir sekilde oğrencilere anlatıyoruz. Bir iki oğrencimizin dersle ilgili donem sonu değerlendirmesinde Bu ders biraz fazla objektif. Hep oburleri haklı cıkıyor diye yazdığını gordum. Otekiler dedikleri kim? Dusmanlarımız. Cocukca ama samimi bir ifade. Buyuk coğunluk Kendi tarihimizi ilk defa doğru durust oğrendik diyor. Acıklı... Bu tarih onlara ortaoğretimde kac defa oğretilmeye calısıldı. Herkes kendi toplumunun grubunun tarihi bilmek ister. Doğal bir merak bu. İste bu tarihi harpler dusmanlar diye vermek de var objektif olarak vermek de var. Bizim amacımız oğrencilerimizin kendi tarihleriyle barısık bireyler olması. Hicbir ulkenin tarihi beyaz sayfalardan ibaret değil. Her ulkenin tarihinde karanlık sayfalar vardır. Onların da bilinmesi lazım. Eğitimin amacı gencin gelismesine yardımcı olmaktır. Baska ulkeleri anlamasını olumlu iliskiler kurabilmesini sağlamaktır. Dısımızda ve icimizde dusmanlar gostermeye herkesin ufkunu karartmaya kimsenin hakkı yok. Etrafta dusmanlar olduğuna cok kucuk bir grup dısında artık kimse inanmıyor. Vazgecsinler bu isten. Korkutarak yasaklayarak zenginlik yaratılmaz. Zenginlik ozgurluk guven ve bilgi vererek yaratılır. Siz universitenizde tarihimizin karanlık sayfalarını oğretiyor musunuz peki? Tabii. Sadece bizde değil baska universetelerde de oğretiliyor. Mumkun olduğu kadar objektif oğretiyoruz. Tarih bir bilim dalıdır. Nostalji ve endoktrinasyon aracı değil. Ama biz yuksek- oğretimle ilgili cok yuzeysel cok basit seyler konusuyoruz. Mesela imam-hatip oğrencilerinin universitelere girip girememesini konusuyoruz. Sizce bu yuzeysel bir konu mu? Sayılara bakalım. Bu yıl iki milyona yakın genc universite sınavına girecek. Meslek liselerinde toplam 900 bin oğrenci var. Hadi buna bir milyon diyelim. Bunların iki yuz bin kadarı universite sınavına girecek. Peki bunların kacı imam-hatipli? Bir milyondan 70 bini. İmam-hatip lisesindeki butun oğrenci sayısı 70 bin. Biz bu 70 bini fevkalade urkulecek korkulacak bir grup olarak tarif ediyoruz. Bizim universitedeki oğrencilerin hangi liseden geldiğini uc dort ay sonra fark edemezsiniz. Farklı dusuncelerin olduğu ozgur bir ortamda birbirleriyle kaynasıyorlar. Ama bizim kafalarımızda oyle bir sey var ki zaman zaman cuma namazına giden insanların da akademik dunyada olmasından urkuyoruz biz. 70 bin oğrenciden korkuyoruz dediniz. Evet... Cuma namazına gidenlerden de korkuyoruz dediniz. Aslında biz neden korkuyoruz? Korkutuluyoruz. Bu asılanıyor. Bunlar gelecek ve hâkim olacak. Ozgur bir universiteye sadece ozgurluk hâkim olur. Kimse hâkim olamaz. Biz turbanı tartısıyoruz onu bunu tartısıyoruz Kıbrıs Ermeni Kuzey Irak meseleleri gibi devamlı bir seylerle korkutuluyoruz. Gazetelerde Amerikalıların atadığı Musul ya da Kerkuk valisinin Kurt olduğu sonunda bir unlem isaretiyle yazıldı. Ayıp denen bir sey var. Bizim Kurt vatandaslarımız var... Evet. Bizim Kurt politikacılarımız olmadı mı? Cumhurbakanımız olmadı mı? Biz yuzeysel bir sekilde oyle cabuk korkuya kapılıyoruz ki... Bir turlu yuksekoğretimin amacını tartısamıyoruz. Aslında sorun universitelerde değil ilk ve ortaoğretimde. Eğitim felsefemizi mufredatı oğretmen-oğrenci iliskilerini bastan asağı değistirmeliyiz. Size nasıl cocuklar geliyor peki? İlk ve ortaoğretimin yol actığı dusunce tembelliklerini bazı alıskanlıkları gidermek icin biz birinci yılda cok uğrasıyoruz. Ortaoğretim sistemi bir anda liberal daha kisiye donuk olsa oğrenciyi dusunmeye elestirmeye tesvik etse biz birinci sınıftaki derslerimizi bastan asağı yeniden duzenleriz. Cunku birinci sınıfta esas olarak tedavi yapıyoruz. Yanlıslıkları duzeltme tedavisi bu. Biz eğitimin amacını tartısacağımız yerde dar alanda kısa paslasmalarla vakit geciriyoruz. Universite rektorleri secilsin mi atansın mı? YOK olsun mu nasıl olsun? YOK Genel Kurulu kac kisi olsun? Bu kurul kimlerden olussun? Bunları kimler atasın? Bu konular artık Turkiye nin devasa eğitim sorununun cok yuzeysel kısımlarıdır. Bir de bu iktidarın universite burslarını tekelde toplaması meselesi var. Bunun amacı ne? Gerekcesini bir turlu anlayamadığımız yanlıs bir kanun cıktı. Bursların Yurtkur da toplanması Hukumet in kamu yonetiminde ademi merkiziyetci yaklasımına tamamen ters. İnsan hayret ediyor buna!




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+