Bir Musikâr kusu -
Gulbahar yeni albumu Musikârda Ermenice den Cerkesce ye Kurtce den Lazca ya 11 dilden 11 sarkı seslendiriyor
Beyoglu nda bulusacagımız kafeye gittiğimizde onundeki onlarca kağıttan kafasını kaldırıp orta yaslarının oturmusluğuyla gulumseyen bir kadınla karsılastık. İlk goruntu yazar havası verse de değil o pırıl pırıl sesiyle tam 11 dilden sarkı koyduğu albumu Musikârı cıkaran Gulbahar. İnsan adıyla bu kadar mı uyumlu olur? 15 yıllık birikim ve uc yıllık calısma sonucu cıkan Musikâr albumu bir ilk belki de. İcinde Ermenice Cerkesce Suryanice Kurtce Turkce Arapca Lazca Zazaca tam 11 dilden nefis birer sarkı var. Hatta daha once hic bilmediğimiz Glek halk sarkısı da. Oğreniyoruz ki Glekler İran da Farslarla Kurtlerin arasındaki Hazer bolgesinde yasayan bir halk. Niye Cingenece koymadınız diye azıcık sitem de ettik aslına bakarsanız. Belki bundan sonrakine. Ben butun dilleri koymak istedim cunku ayrımcılığa bir tepki bu diyor Gulbahar Uluer. Ben farklı seyler soylemek istiyorum diyor. Kisisel seruveni atlıyoruz hızlıca. 1970 lerde Yeni Dunya Muzik Korusu Ruhi Su Dostlar Korosu ve 80 sonrası Grup Yorum var gecmisinde. Seher Yeli Donulmeyen Gitmeler ve Muhacir albumlerden birkacı. Arada beste yapıp dostlarına verdiği de oluyor.
Musikâr nedir?
Bu albume bazı enerjiler kendiliğinden gelip katıldı. Bir gun sozluğu karıstırırken tesadufen cıktı karsıma. Gagasında delikler olan ucarken ancak ruzgarın deliklere dolmasıyla cesitli nameler cıkaran bir efsane kusu. Rengarenk kanatları var. Arayıp da bulamadığım kus! Bu topraklarda yasayan insanlar her birimiz doğarken birer musikâr kus olarak doğuyoruz.
Niye bu sarkıları soylediniz?
Bir vefa diyebiliriz. İnsanlardan aldıklarıma karsılık onlara odemem gereken bir vefa. O melodiler sanki oyle benden oyle bana aitti ki. Beni buyuten ninnilerimdi onlar. Adı yalnız muhacirlerin evi olan o komsu evin bahcesideki oyun sarkılarımdı. Daha sonra ask huzun ve isyan sarkılarım oldular. Bu albumun temeli ilk cocukluk yıllarına dayanır. Yıllardır icimden hep soyluyordum zaten o melodileri. Bir de kendi dilllerinde soyleyeyim istedim hepsi bu. Bu albumle dostluk kardeslik ve barıs adına yalnızca bu topraklarda yasayan insanlara değil dunya halklarına seslenmek istedim. O yuzden Yahudice ve Arapca arka arkaya koyduk.
Ermenice Kurtce cok soylendi ama mesela Suryanice Lazca biraz az gibiydi.
Birini yapıp otekini yapmamak amacımdan saptıracaktı beni. Daha onceki albumlerime de ikiser ucer Ermenice ya da Kurtce koyuyordum ama bu beni doyurmuyordu. Sanki diğerlerine haksızlık ediyormusum gibi. Dil sorunundan dolayı cesaret edemiyordum. Kendi dilinizde bile hatalar yapabiliyorken 11 dilde -ki coğunu bilmiyorsunuz- soylemek cok zordu. Tek kelime icin yedi sekiz kisiyle gorustuğum oldu. sarkıların hepsi Turkce ye cevrildi. Bittikten sonra tek tek gidip onlara dinlettim. Hepsinden iyi tepkiler aldım.
Albumun toplamında bir huzun var. Hatta sizin besteniz olan Yalanı dinlerken en sonunda bayağı ağlamaya basladım.
Bir gece camın onunde oturdum beste yapayım diye değil. Kendiliğinden kucuk bir cumle ile kucuk bir melodi geldi sonra gecenin ortasına doğru sarkı neredeyse tamamlandı ve ben ağlıyordum. Benim ruh halimle ilgili huzunlu sarkıları secmem. Benim yapım. İsyankar huzunden bahsediyorum boyun eğen acıdan değil. Ama tarihsel surec de onemli sectiğim parcalarda. Mesela Cerkesce parca. 1864 lerdeki Kuzey Kafkasya dan surgunu anlatan insanların gecmislerini okudukca kalkıp oynamak gelmiyor icinizden.
Mevlana nın bir siirini de koymussunuz Ne Muslumanım ne de Hıristiyanım diyor. Bu cok tepki cekebilir.
Orada Mevlana İslamı reddetmek icin soylemiyor. Hicbir yere ait olmadığını soyluyor. Onun baktığı yer her seyin uzerinde; sevgi. Ne bu dunyadan ne oteki dunyadanım cennet bahcesinden de değilim.... Ben askımın ruhuna aidim diyor. Bu cumleleri okuduğumda beni inanılmaz etkilemisti. Ben de kendimi bir yere ait hissetmiyorum. Askımın ruhuna aitim ben de. O hayatın merkezine askı koyuyordu benim icin de oyle.
Herkesin etrafında mutlaka azınlıklar olur. Ama herkesi bu kadar etkilemez.
Muzikle icice yasamanın getirdiği bir sey. Cok renkli ve farklı kulturlerden beslendim. Cevremde azınlık kulturleri de vardı. Komsularımız da vardı. İlkokul yıllarımın yarısı Sivas ta yarısı burada gecti. Ablalarım coktu farklı sehirlerdeydi. Demiryolcu cocuğuyum ben surekli gidip gelmeler demiryollarında gecti benim hayatım. Onun getirdiği seyler var. O donemlerde farklı kulturlerin etkisiyle buyudum. Aynı donemde cok farklı muzikler dinleyerek buyudum. Bes yasından itibaren Frank Sinatra lar da deyisler de dinliyordum. Boyle karma bir kulturden geldiğim icin etkilendim.
Siz de kendinizi azınlıkta mı hissediyorsunuz?
Sadece ruh olarak onlarla birlikte olduğumu hissediyorum. Ama aynı zamanda Mevlana nın dediği gibi hicbir yere ait hissetmiyorum kendimi. Bir yere ait hissetseydim bunu yapamazdım.
Album cıktı konser var mı?
Yok. Bundan sonra yazıya daha ağırlık vereceğim. Denemeler ve ic konusmaları gibi yazıyorum. Birikiyor simdi. Yazıyı sonradan kesfettim bir ask gibi. simdi hayatıma yazı damgasını vurmus durumda. Duz yazı ya da siir de değil ikisinin arası bir sey.
Gulbahar / Musikâr / Metropol Muzik
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com