Patrikhane deki revizyon - Haber Arşivi 2001-2011
25 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Ցրօն / Ժամ : Թաղանթեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

09 Mart 2004  

Patrikhane deki revizyon -

Patrikhane deki revizyon

Turkiye de yasamakta oldugumuz AB ve ABD’nin istekleri dogrultusundaki reform atmosferi Fener Rum Patrikhanesinin gerceklestirmek istedigi Ekumenik Yapilanma dogrultusundaki onemli adimlardan birini atmasina neden olmustur. Patrikhane 12 kisilik St. Synode uyeligine 6 Turk vatandasi metropolitin yerlerine iki Yunanli metropolitin yani sira Amerika ve Ingiltere baspiskoposlari ile Yeni Zelanda ve Finlandiya’nin metropolit olan eski baspiskoposlarini atamistir. Yapilan bu atamalarla hem Lozan hem de 1923 yilinda cikarilan dini ozgurlukler tezkeresi uyarinca Fener Rum Patrigi’nin Turk vatandasi olmasi zorunlulugu ortadan kaldirilmis olmaktadir. Patrik St. Synode’a atanan metropolitlerden secildigi icin Bartholomeos’dan sonra patriklige Turk vatandasi olmayan bir metropolitin getirilmesi olasiligi da ortaya cikmis bulunmaktadir. Patrikhane Osmanli Devleti icerisinde Ekumenik bir statuye sahipti. Yani dunya Ortodokslarinin liderligini ustlenen evrensel bir kurum niteliginde idi. Ayrica Osmanli Devleti’nin son 60 yilinda 1861-1865 Nizamnâmesi ne gore idare edildi. Sultan Abdulaziz tarafindan onaylanan bu Nizamnâme’ye gore Patrikhane Patrigin nezaretinde olup sivil isler icin dort metropolit ve sekiz kisiden meydana gelen karma bir meclisin de yardimini temin eden 12 kisilik Synode tarafindan idare ediliyordu. Ancak Patrik ve Patrikhane gorevlilerinin 1453 yili ile Lozan Andlasmasi’na kadar gecen sure zarfinda yuruttugu faaliyetler devleti parcalama asil unsur olan Turk unsurunu yok etme ve dinsel hakimiyet kurma calismalari Patrikhane’nin statusunun zorunlu olarak degistirilmesine ve siyasi faaliyetlerden uzak tutulmasina yol acacak onlemlerin alinmasini da beraberinde getirmistir. Istanbul’daki Ortodoks Rumlarin bir azinlik kilisesi durumundaki Fener Rum Patrikhanesi bugun halâ kendisini Osmanli Devleti’nin kendisine vermis oldugu statude kabul etmekte ve bu sekilde uluslararasi zeminlerde mesruiyet aramaktadir. Turkiye Cumhuriyeti Devleti yasalarina tabiî olan Fener Rum Patrikhanesi artik Osmanli Devleti donemindeki gibi imtiyazli bir statuye sahip degildir. Patrigin secimi Istanbul Valiligince hazirlanan 1092/6-12 sayili ve 1923 tarihli tezkere ile belirlenmistir. Bu tezkereye gore Patrigin Turk vatandasi olmasi sart oldugu gibi Ortodoks olmasina ragmen Turk vatandasi olmayan ya da Turkiye’deki metropolitliklerde gorev yapmayan papazlarin Patrik olarak secilmeleri de engellenmistir. Patrikhane’de isler komisyonlarca yurutulur. Her komisyonun basinda bir metropolit bulunmaktadir . Fener Patrigi 6 Aralik 1923 tarihli Valilik Tezkeresine dayanan bir prosedur icerisinde St. Synode tarafindan secilir. St. Synode patrik adaylari listesini Istanbul Valiligine sunar. Bu adaylar Turkiye Cumhuriyeti vatandasi olup makamlari Turkiye Cumhuriyeti sinirlari icinde yer alan metropolitliklerdir. Istanbul Valiligi gerekce gostermeden secilmesini istemedigi adaylari listeden cikarabilir. Valilikten gelen listedeki adaylar St. Synode’da oylanir ve biri patrik secilir . Fener Patrikleri Turkiye Cumhuriyeti yasalari cercevesinde idarî acidan Eyup Kaymakamligi’na Fatih Savciligi’na ve Istanbul Valiligi’ne baglidirlar. Cogu cemaatsiz 18 metropolit tarafindan yapilan secimin onayini Istanbul Valiligi verir. Buna gore patrigin Turkiye Cumhuriyeti Devleti icindeki en yuksek dereceli muhatabi Istanbul Valisi’dir . Bugun Patrikhane’nin yapmis oldugu bu usulsuz atamalardan anlasildigi uzere ekumenik olma yolunda onemli bir oyun daha oynanmaktadir. Patrikhane’nin basina Turk vatandasi olmayan birinin gelmesi ileride Ankara’nin Patrik’e karsi tavir almak zorunda kaldigi bir donemde basta Patrik’in vatandasi oldugu ulke olmak uzere uluslararasi arenada sert tepkilerle karsilasmasi olasidir. Zaten Fener Rum Patrigi Anayasa Lozan Antlasmasi 3335 Sayi ve 26.03.1987 tarihli yasa 2908 sayili Dernekler Kanunu Turk Medeni Kanunu’na gore kurulan Vakiflarin eylemlerini duzenleyen 25.07.1970 tarih ve 7-1066 sayili Tuzuk’e gore Bakanlar Kurulu’nun izni olmadan uluslararasi faaliyetler yapmamasi gerekirken bundan onceki bir cok olayda da gorulecegi uzere yapmis oldugu faaliyetlerle bu yasalari da cignemistir. Gecmiste 1923 tarihli Valilik Tezkeresi bir kez daha ihlal edilmisti. Lozan Andlasmasi’nin ardindan Turkiye Cumhuriyeti yasalarina tabiî olan Patrikhane 1948 yilindan itibaren ABD’nin ilgi alanina girdi. II. Dunya Savasi ile birlikte bir canlanma icerisine giren Patrikhane’nin bu hareketliligi ABD’yi rahatsiz etmeye baslamisti . 21 Subat 1946’da patrik secilen Maksimos’un Sovyet yanlisi oldugu iddialari uzerine ABD el altindan yeni aday arayisina girmis ve sonunda Patrik Maksimos 1948’de istifa ettirilerek Kuzey ve Guney Amerika Baspiskoposu Athenagoras patriklige getirilmistir . ABD’nin bu donemde Patrikhane ile yakindan ilgilenmesinin temel nedeni Stalin’in II. Dunya Savasi’ndan itibaren Rus Kilisesi’nin uzerindeki baskilari hafifletmeye baslamasi buna karsilik bu kilisenin de Komunizme muhalefet”ten vazgecmesidir . Patrikhane’nin bu atamalari yapmakta bir cok amaci bulunmaktadir. Oncelikle yasalara uymayan boyle bir uygulama ile Ruhban okulunun kapali olmasina dikkat cekilerek ruhban yetistiremedigini bu nedenle yurt disindan ruhban getirtmek zorunda kalindigi gosterilecektir. Bununla birlikte Eger yurt disindan ruhban getirtemiyorsam ruhban okulunu acin” teklifi ile yetkililerin karsisina cikilacaktir. Diger onemli amaci ise Ekumenik Patrikhane statusunun fiilen gerceklesmesidir. Bu atamalarla Bartholomeos’dan sonraki patrigin Turk vatandasi olmamasi gibi bir durum ortaya cikmistir ki bu durum patrikhanenin ekumenikligini tescil edecektir. Fener Rum Patrigi Bartholomeos Basin Danismani Dositeos Anagnostopulos araciligiyla neden yabanci uye atandigini su sekilde aciklamistir: Kilise Meclisi’nin 12 uyesinden 2’si gectigimiz 2 ay icinde oldu. 2’si agir hasta. Geriye kalan 4 kisi ise oldukca yasli. Uye olarak kabul edilirler. Ancak toplantilara gelemezler. Meclisi calisir bir hale getirmek icin meclisin karariyla 6 ayda bir rotasyon edilmek uzere bu kisiler uye yapilmistir. Bu karar kendilerine teblig edilmistir.” Patrik bu atama icin ozel bir izne ihtiyac olmadigini da savunmaktadir: Patrigin Turk vatandasi olmasi sarttir ve durum da degismemistir. Rotasyon sistemine dayanarak haricten gelen Ortodoks basrahipler en fazla 6 ay Istanbul’da kalip mecliste calisacaklar bu husus icin ozel bir izne ihtiyac yoktur.” Aytunc Altindal ise ABD ve AB’nin uzun zamandir Fener Rum Patrikhanesi’nin basina Turk vatandasi olmayan bir patrigi getirmek icin ugrastigini iddia etmektedir: Hukumet gizli bir genelgeyle azinliklari izleme komisyonunu kaldirdi. Bu sirf Fener Rum Patrikhanesi’ne yabanci din adamlarinin gelebilmesi icin kaldirildi. Buna dayanarak ’6 aylik rotasyon’ adi altinda geliyorlar. Boylece kilifina uydurulmus oldu. Bu sekilde Fener Patrikhanesi’yle ilgili Lozan Anlasmasi’nin 38-44’uncu maddeleri cope atildi.” Lozan Andlasmasi ile birlikte Patrikhane’nin idarî siyasî ve yargisal yetkilerine son verilmis ve sadece dini bir kurum olarak kalmasi saglanmisti. Lozan’da yapilan muzakerelere ve anlasma hukumlerine gore Patrikhane’nin hukukî durumu su sekilde ozetlenebilir: 1) Patrikhane’nin Istanbul’da kalmasi bir anlasma hukmu ile degil Turkiye’nin tek tarafli bir tasarrufu ile olmustur. 2) Patrikhane bir Turk kurulusudur. Patrik ve Patrikhane memurlari Turkiye Cumhuriyeti vatandasidir. Turk Hukumetinin muvafakatiyle tâyin edilirler ve Turk Hukumetinin denetimine tabidirler. 3) Patrik ve Patrikhane’nin 1453’ten 1923’e kadar sahip oldugu siyasî ve idarî hak ve imtiyazlar kaldirilmistir. Patrikhane ancak dinî ve ruhanî islerle ugrasabilir. 4) Patrikhane Istanbul’daki Rum cemaatinin resmi temsilcisi olmadigi gibi bu cemaat ile Turk resmi makamlari arasinda sozculuk aracilik gibi isleri de yapamaz. 5) Patrikhane ile Patrik ve Patrikhane gorevlilerinin tabî olduklari genel hukumlere gelince; Patrikhane Turkiye’deki gayrimuslim azinliklara ait herhangi bir kilise veya sinagog gibi Lozan Andlasmasinin 40. ve 42. maddelerinde ifade edilmis olan serbestlik ve himayeden faydalanir. Anlasmanin 45. maddesi geregince de ayni haklardan Yunanistan’daki Turk azinliga ait dinî kuruluslarda istifade ederler . Patrik ve Patrikhaneye bagli gorevliler; Rum azinliga mensup birer fert olarak Lozan Andlasmasi’nin azinliklarin himayesine dair hukumlerinden faydalanirlar. Yani bu kisiler Anayasamizdaki temel hak ve hurriyetler hususunda Turk tebaasi Muslumanlardan farkli hukumlere tabî tutulmazlar. Lozan Andlasmasi’ndaki bu hukmun nedeni ulkelerin genellikle anayasalarinda bulundugu gibi Yunanistan’in da ayni hukmu kendi topraklarindaki Turk azinliga tatbik etmeyi anlasmanin 45. maddesi ile kabul etmis olmasidir. Patrik ve Patrikhaneye bagli gorevliler; bir Turk resmi kurulusunun memuru olarak da sifatlarina iliskin Turk kanunlarina tabîdirler. Bu nedenle gorevlerini herhangi bir sekilde kotuye kullanmalari durumunda veya Turk devletinin sahsiyetine karsi isleyebilecekleri herhangi bir curum halinde Turk Ceza Kanunu’nun ongordugu mueyyidelere tabîdirler. Patrikhane’de rahip veya papaz olmak icin Turkiye Cumhuriyeti vatandasi olmak ve yuksek ogretim yapmak sarttir. Turkiye’deki Ortodoks aileler ise cogunlukla cocuklarini rahip yapmak istememektedirler. Baska ulkelerden ozellikle Yunanistan’dan rahip getirilmesi yasal olarak mumkun degildir. Bu nedenle Patrikhane konuyu uluslararasi bir sorun haline getirmeye calismakta ve kendisine taraftar aramaktadir . Patrikhane’nin bu calismalari neticesinde Avrupa Birligi ulkeleri basta olmak uzere hemen hemen butun Hiristiyan ulkelerin temsilcileri ne zaman Turkiye’yi ziyaret etseler ya da ne zaman Turkiye’nin bulundugu herhangi bir platformda bulunsalar mutlaka Ruhban Okulu’nu gundeme getirmektedirler . Sonuc olarak Fener Rum Patrigi Turkiye’de her fert gibi Turk Anayasasinin ve Turk Kanunlarinin himayesi ve teminati altindadir. Bundan baska kendisinin ulkemizde yasayan bir cemaatin dinî baskani olarak ruhanî ve dinî huviyetini muhafaza ettigi ve gorevini baska amaclara alet etmeye tesebbus etmedigi surece Turkiye’de geleneksel olarak asirlardan beri her din adaminin gordugu hurmet ve itibari gormesi dogaldir. Salim GOKCEN Ataturk Universitesi Ataturk Ilkeleri ve Inkilâp Tarihi Enstitusu ogretim elemani




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+